- Gösterim: 20568
Akne Vulgaris
Aknenin en sık gözlenen klinik formu olarak tanımlanmakta.Tüm akne olgularının %99 ’unu oluştururken en sık yüz, boyun, göğüs, üst sırt ve üst kollar dahil olmak üzere vücudun her yerinde çıkabilmekte(hormonal olarak duyarlı yağ bezlerin olduğu tüm vücut bölgeleri). Kadın hastalarda yüz yerleşimli, erkek hastalarda ise sırt yerleşimli akne vulgaris daha sık gözlenmekte.
Bu klasik klinikte klinik belirtiler farklı formlarda olup birincil lezyolar açık ve kapalı komedonlar, papül, püstül ve nodüller şeklnde iken ikincil lezyonlar ise apse, kist, hiperpigmentasyon, skarlarda oluşur.
Kapalı komedonlar: sebase bezin kanalının sebum ve keratinositlerle tıkanması, genellikle 1 mm çaplı, deri renginde, küçük, kubbe şeklinde ve genellikle kolay fark edilmeyen lezyonlardır. En sık yerleştiği bölgeler burun üzeri, alın ve yanakların üst kısımlarıdır.
Açık komedonlar: ortalarında gözle görülür genişlemiş yağ bezi kanalının açıklıkları bulunan kubbe şeklinde papüllerdir. Yoğun şekilde sıkışmış keratinositler, oksitlenmiş lipitler ve melanin, hepsi açık komedonun koyu rengine katkıda bulunur. Çıkarıldığında yaklaşık 2-6 hafta sonra yeniden oluşur.
Diğer Komedonlar; mikrokomedonlar(zor gözlenirler), kayıp komedonlar(görülebilmesi için deriyi gerginleştirmek ve iyi bir ışık gereklidir), makrokomedonlar(çapı 1 mm’den büyük, beyaz papüller), deniz altı komedonlar(0,5 cm’den büyük, deride daha derin yerleşimli, geniş komedonlar).
Papül, püstül ve nodüller; enflamatuvar lezyonlar. Bunlar sıklıkla komedonlarda oluşmakta. Nodüller veya derin püstüller arasındaki sinüs traktları skarlara neden olur. Bu lezyonlar oldukça ağrılı, kronikleşmeye meyilli ve tedaviye dirençlidir.
Kistler; büyük, içi püy dolu, genellikle deride daha derin yerleşimli lezyonlar olup çok inflame ve ağrılıdır. Kistler, genellikle bir komedon içeriğinin, çevreleyen deriye dağılması ve ortaya çıkan immün reaksiyon sonucunda oluşur. İyileşirken genellikle skar bırakırlar.
Skarlar: aknenin en yaygın komplikasyonudur ve hasta uygun tedaviyi aldığı halde bile ortaya çıkabilmektedir. Akne skarları atrofik skarlar (boxcar; yük vagonu, ice pick;buz kıracağı) ve rolling) ve hipertrofik skarlar ve keloid olarak iki ana gruba ayrılır. Post-enflamatuvar hiperpigmentasyon (PIHP) diğer sık komplikasyonlarından biri olup deri rengi koyulaştıkça PIHP görülme riski artmaktadır.
Bazen kaşıntı olabilir(Kaşıntının Propionibacterium acnes tarafından salgılanan histamin benzeri bileşikler tarafından oluşturulduğu tahmin edilmekte).
Neonatal akne
Sağlıklı yenidoğanların %20’den fazlasında görülür. Erkek bebeklerde beş kat daha sıktır. Genellikle 2. haftada ortaya çıkmakta ve 3. ayda kaybolmaktadır. Sıklıkla burun kemerinde, alında ve yanaklarda komedon olmadan papüller ve püstüller gelişmektedir. Neden tam olmamakla birlikte “Malassezia sympodialis” isimli küf türlerine karşı inflamatuvar bir yanıt olduğunu öne sürmüşler ve “neonatal sefalik pustulozis” olarak yeniden adlandırmışlardır. Hafif durumlarda tedaviye gerek olmadığı bebeğin ailesine anlatılmalıdır.
İnfantil Akne
Doğumda sonraki 3-6 ayda görülmektedir. 1-2 yaşında kendiliğinden kaybolmaktadır. Erkeklerde daha sıktır. Neonatal akneden farklı olarak komedonlar, papül, püstül ve nodüller gelişmektedir. Hatta skar dokusuda gelişebilmektedir. Böbrek sütü bezinin olgunlaşmamış döneminde artmış DHEAS gibi androjenlerin seviyesindeki yükselmeye bağlıdır. Hiperandrojenizmin diğer bulguları yoksa endokrinolojik incelemeye gerek yoktur.
Akne Konglobata
Nodüler aknenin şiddetli bir formudur. Çoğunlukla erkeklerde, derin noduller, birbiriyle bağlantılı sinusler ve gruplaşmış komedonlar ve skarlarla karakterize cok şiddetli bir akne formudur. Genellikle sırt, kalça, gövde tutulumu gorulur yüz tutulumu daha azdır. Nodüler yapılardan dışarıya kötü kokulu iltihabi akıntılar gelişmektedir. İyileşme atrofik skarlarla olmaktadır. Bazen “Foliküler oklüzyon – tıkanma dörtlüsü” olarak tanımlanan ortak klinik tablo olabilmektedir. Bunda “hidradenitis supurativa, saclı derinin disekan seluliti ve pilonoidal sinus ve akne konglabata” olmaktadır. SAPHO, PAPA, PASH ve PAPASH gibi sendromların bir parçası olarak da görülebilmektedir. Tedavisi son derecede zordur
Akne Fulminans
Aknenin nadir görülen, şiddetli bri klinik ile başlayan ülserasyon gösterebilen kliniği ağır bir varyantıdır. Genellikle erişkin erkekler etkilenir. Ani başlangıçlı şiddetli ve ulseratif olabilen akneye, pyojenik granulom benzeri ağrılı lezyonlar, yaygın papüller, plaklar, hemorajik nodüller ve nekrotik zeminli ülserasyonlar görülmekte. Hastaların çoğunda deri lezyonlarına sistemik semptomlar ve bulgular eşlik eder. Sistemik semptomlar; ateş, halsizlik, iştahsızlık- kilo kaybı, eklem ve kas ağrısı, eritema nodozum ve karaciğer-dalak büyümesi eşlik edebilir. Osteomiyelit benzeri osteolitik lezyonlar hastalıktaki en sık kemik lezyonlarıdır ve genellikle sternum ve sternoklavikular eklemlerde görülür. Bu lezyonlar sterildir ve iyi prognozludur. Hastaların %21’inde ise sakroileit görülür. Bu durum hastanın yürümesini engelleyecek ve hatta tekerlekli sandalye kullanmayı gerektirecek kadar şiddetli olabilir, karakteristik olarak ağrılı, öne doğru eğik olarak yürürler. Akne fulminans tek başına görülebildiği gibi sinovit, akne, püstüloz, hiperostoz ve osteit (SAPHO), piyojenik artrit, piyoderma gangrenozum ve akne (PAPA), piyoderma gangrenozum, akne, süpüratif hidradenit (PASH) ve piyojenik artrit, piyoderma gangrenozum, akne, süpüratif hidradenit (PAPASH) gibi çeşitli sendromların bir bileşeni olarak da görülebilirP. acne bakterisine karşı oluşan anormal immunolojik cevap sorumlu tutulmaktadır. Tedavisi zor ancak etkilidir.
İlaçlara Bağlı Akne
Topikal ve sistemik kortizonlar, androjenler, progestinler, gonadotropinler, antiepileptikler (fenitoin ve enobarbital), izoniazid, iyodurler ve bromurler gibi halojenler, lityum ve epidermal büyüme faktoru reseptoru (EGFR) inhibitorleri kullanımında sıklıkla akneiform lezyonlar gelişir. Daha az olmakla beraber azatiyopirin, siklosporin, disulfiram, propiltiyourasil, PUVA, kinidin ve B vitaminleri (B6 ve B12) akneye yol acar.
Kozmetik ve Pomad Akne
Erişkin kadınların 3 de birinde akne gelişebilmektedir. Özellikle kozmetik amaçlı bakım ve kapatıcıların kullanılması döneminde akne daha fazla görülmektedir. Lanolin, bitkisel yağlar, isopropil myristate, kakao yağı, serbest yağ asitleri ve balmumu iceren kozmetikler deri gözeneklerini tıkayarak akneye yol acabilmektedir. Özellikle saclara uygulanan pomadlar alın ve şakaklarda akneye neden olabilir. Sorumlu urunler kesildikten 6-8 hafta sonra duzelme gorulur.
Akne tarda
Erişkinde 25 yaş üzeri bireylerde görülen akne klinik formudur. Erişkin başlangıçlı akne, akne tarda veya post-pubertal akne gibi isimlerle anılmaktadır. Akne tardaya kadınlarda erkeklere kıyasla daha sık rastlanır.
Akne tarda 3 gruba ayrılır;
- Persistan akne tarda: ergenlikte başlayıp erişkinlikte devam eden akne tarda formudur.
- Geç-akne: Yetişkin çağda başlayan akne formudur.
- Rekürren akne tarda: ergenlikte başlangıç gösteren ancak değişken sürelerle aknesiz bir dönem geçirildikten sonra erişkin yaşta akne probleminin tekrar başladığı hastalardır.
Akne tarda adölesan dönemden farklı klinik özellikler gösterir. Ağırlıklı olarak papül ve püstüller mevcuttur, komedonlar nadir görülür veya yoktur. Genellikle hafif veya orta şiddette seyreder ve genellikle yüzün U-bölgesi de denilen çene, yanak ve mandibular bölgede yerleşmektedir. Ancak, nodül ve kistlerle seyreden daha şiddetli formlarına erkek hastalarda daha sık rastlanmaktadır. Klinikte kadın hastalarda enflamatuvar lezyonlar dışında, yer yer komedonlar, derin ve ağrısız nodüller, bu nodüllere sekonder gelişen post-enflamatuvar hiperpigmentasyon izlenebilir. Gövde aknesi daha az görülür, yaklaşık %70’inde hipersebore vardır. Menstrüasyon öncesi daha sık görülür . Kalıcı, nükseden ve yeni başlayan yetişkin kadın akne tarda sıklıkla enflamasyon (derin nodüller), enflamasyon sonrası pigmentasyon ve yüksek skar sıklığı ile ilişkilidir. Her ne kadar akne tardası olan her hastada endokrinolojik anormalliklerin bulunması mutlak olmasa da hirsutizm ve düzensiz menstrüal periyodları olan kadın hastalarda hiperadrojenizmden şüphenilmelidir.
Deterjan akne
si Deterjan aknesi alkali sabunlarla aşırı yıkama ve ovalama sonucu ortaya çıkan papül ve püstüllerle karakterize nadir bir akne varyantıdır. Alkali temizleyicilerle yıkama sonucu deri kuruluğu artmakta ve deri mikroflorasında değişiklik görülmektedir.
Mesleki Akne
Meslek aknesi Endüstriyel çözünür olmayan yağlar, kömür katranı deriveleri, klor gibi halojen kimyasallarla veya petrol kaynaklı yağlarla temas mesleki aknenin en önemli nedenleridir. İçlerinde en sık klorlu halojenlerle temasa bağlı olarak klor aknesi görülmektedir. Bu yağlı maddeler folikül ağızlarında tıkanmaya yol açarak akneyi oluşturmaktadır. Lezyonlar aknenin sık tercih alanlarında oluşabileceği gibi kollar veya gövde gibi beklenenin dışındaki alanlarda da gelişebilir.
Acne Aestivalis(Malorka Aknesi)
Aktinik – solar akne, güneş sivilcesi olarakta tanımlanmaktadır. 20-30 yaş dönemi kadınlarda daha fazladır. Güneşten kaynaklanmakta ve güneş mevsimi ile ortaya çıkmaktadır. Aknesi olmayan bazı kişilerde güneş ışığına maruziyetten sonra omuz, kollar, sırt ve göğüs bölgesinde akneler gelişebilmekte. Akdeniz(Malorka ismi buradan gelmekte) gibi yoğun güneşli bölgelerde tatile giden kişilerde görülmekte. Ayrıca fototedaviler sonrasında görülmekte.
Akne Mekanika
Pilosebase kanalın tekrarlayan mekanik ve sürtünme ile tıkanmasına bağlı olarak gelişir. Kasklar, bel kemerleri, cene bantları, telefonlar, kuak içi aparatlar ve keman kullanımı örnek olarak sayılabilir. Call centerde çalışan kişilerde telefon ve bunun kapatıcı etkisi yüzün bu ksımında akneye neden olmaktadır. Kamyon-tır kullananlarda sırt ve kalçalarında, diş tedavisi sonrası ağız çevresinde, kask-dizlik gibi koruyucu giysi kullanan sporcularda.... Ayrıca yüze bakım ve güzellik amacıyla uygulanan bazı işlemlerin de mekanik akneye yol açtığını bildiren çalışmalar bulunmaktadır.
Akne Ekskoriye
Anksiyete, depresyon, obsesif kompulsif bozukluk, vücut dismorfik bozukluğu, parazit delüsyonları veya kişilik bozuklukları sonucu oluşabilen bu tablo çoğunlukla ergen kızlarda veya genç kadınlarda görülmektedir. Hastaların komedonları veya enflamatuvar papülleri sürekli sıkmaları, koparmaları veya delmeleri sonucunda lezyonların üzerinde skar bırakabilen krutlu erozyon gelişmektedir.
Klor akne
Klorlu polisiklik aromatik hidrokarbonlarla fabrikada üretim sırasında temas eden endüstri işçileri, tarım sektöründe çalışan işçiler, patlama sonucu oluşan kazalarda çevresel kirlenme sonucu temas eden kişiler veya kontamine yiyecekleri tüketen kişilerde temastan birkaç hafta/ay sonra ortaya çıkmaktadır. Klor aknesi dıştan temasla oluşabileceği gibi sistemik intoksikasyonla da gelişebilir. Ayrıca göz, karaciğer ve santral sinir sistemi bulguları da görülür. Klinik olarak lezyonlar; göz çevresi, retroauriküler ve mandibular bölgeler, boyun, gluteal ve aksiller bölgeler ile skrotumda çok sayıda komedon ve zaman içinde oluşan saman sarısı epidermal kistler şeklinde görülür. Hiperpigmentasyon, hipertrikoz ve porfirya kutanea tarda da gelişebilir.
Radyasyon akne
Radyoterapi sonrası radyasyon alanında gelişen çoğunlukla açık veya kapalı komedonlarla karakterize bir aknedir. Bu nadir görülen yan etki yüksek dozlu, derin penetrasyonlu radyoterapi alan hastalarda ortaya çıkmaktadır. İyonize radyasyonun folikül epitelinde oluşturduğu metaplazinin yol açtığı ileri sürülmektedir.
Akne ve Özel Sendromlar
Akneye eşik eden bazı sendromlar bulunmakta;
- SAPHO Sendromu; Hastalığın isimi S; sinovitis(eklem zarı iltihabı), A; akne, P; püstülozis, H; hiperostozis, O; osteozis kısaltılmasından gelmektedir. Hiperostoisis göğüs ön duvarında gözlenmektedir. Kronik rekurren multifokal osteomyelit, akut veya kronik steril artrit veya steril osteitis lezyonlarına bazen deri hastalıkları (akne/hidradenitis supurativa/saclı derinin disekan seluliti/pustuler psoriazis/palmoplantar pustulozis) eşlik eder. Nadiren akne fulminans tablosuyla kendini gosterir.
- PAPA Sendromu ; Genetik geçişli otoinflamatuvar bir durumdur. Steril pyojenik artrit, pyoderma gangrenozum ve akne konglobata ile karakterizedir.
- Apert Sendromu; Diğer adı ”Akrosefalosindaktili tip I” genetik geçişli bir hastalıktır ve kemik büyüme plakları epifizi ve sebase bezleri etkileyen bir durumdur. Erken epifiz kapanması nedeniyle kısa boy, kısa ve perdeli parmaklar ile akrosefali gelişmektedir. Akne şiddetli, yaygın ve tedaviye direnclidir.
- PASH sendromu; Piyoderma gangrenozum, akne, Hidradenitis süpürativ
- PAPASH sendromu; Piyoderma gangrenozum, akne, Hidradenitis süpürativa ve piyojenik artrit