PRP Uygulaması Nedir?

Günümüzde estetik uygulamaların büyük bir kısmı; deride epidermisin yenilenmesini, dermisin uyarılmasını ya da dermiste destek dokuların artırılmasını hedeflemektedir. Bu amaçla deriye uygulanan tüm ürünlerin insan derisi ile uyumlu ve biyolojik olarak bir süre sonra deriden tamamen kaybolması istenmektedir (Dolgu amaçla kullanılan hyaluronik asitler, zamanla tamamen deride eriyen iplik doku askı sistemleri gibi). Bunların sentetik yapılarından dolayı deride reaksiyonlar gösterebilme riskleri düşükte olsa bulunmaktadır. Bu nedenle son yıllarda estetik uygulamalarda hastanın kendisinden alınan dokular kullanılmaya başlanmıştır (Hastadan alınan yağ dokusu, kök hücrelerin hastaya tekrar uygulanması, FUE saç ekimi gibi).

Hızla yaygınlaşan PRP işte bu uygulamalar arasında yer almaktadır. Spor hekimliği, ortopedi, diş hekimliği ve ağız cerrahisi gibi branşlarda da kullanılan PRP (Platelet Rich Plasma = Platelet yoğunluğu artırılmış plazma) yöntemi, günümüzde ince çizgiler ve kırışıklık, cilt yenileme ve gençleştirme, deri volümünü artırma, yara iyileşmesi, sivilce izleri, saç dökülmeleri, deri çatlakları, melasma (TGF-β1 içeriği ile), saç ekimi sonrası (VEGF8 saçlı deride yeni kan damarları yapmakta, bu da saçlı deride ve ekilen saçlarda kan dolaşımını desteklemektedir.) ve lazer uygulamaları sonrasında kullanılmaktadır. Tek başına kullanıldığı gibi botoks, lazer, mikroiğneleme ve estetik cerrahi uygulamaları ile birlikte de kullanılabilmektedir.

PRP Ülkemizde kök hücre tedavisi olarak tanıtılmakla birlikte aslında bir kök hücre uygulaması değildir.

Hastanın kanından PRP elde edilmesi için birçok sistem geliştirilmiştir. Tüm sistemlerde asıl amaç, kanın hücreleri olan eritrositlerin (kırmızı kan hücreleri), trombositlerin (doku onarıcı ve kanın pıhtılaşmasını sağlayan kan hücreleri, platelet olarak tanımlanmaktadır), lökositlerin (beyaz kan hücreleri) ve kanın plazmasının (kanın sıvı kısmı) birbirinden ayrışmasının sağlanmasıdır. Plazma dışında kan hücrelerinin %93'ü eritrosit, %6'sı trombosit ve %1'i lökositlerden oluşmaktadır. PRP'nin elde edilmesi sonrasında ise eritrositler %5 düşerken, trombosit ve lökositler %94 oranında artmaktadır. Bu ayrışma ile trombosit sayısından zenginleşen kısımda normal kana göre 3-7 kat fazla trombosit konsantrasyonu elde edilmektedir. Bu bölüm daha sonra hastanın istenilen dokularına tekrar enjekte edilmekte, deri yüzeyine jel ve solüsyon formunda sürülmekte ya da maske şeklinde uygulanmaktadır. Bu hücreler deriye uygulandığında dokularda aktif hale geçerek hücre büyüme faktörleri salgılamaktadır. Böylece dokuda yenilenme meydana gelmektedir. Bu yöntemin en önemli avantajı, hastanın kendi kanından elde edilmiş olması ve alerji riski taşımamasıdır.

PRP'nin daha iyi anlaşılabilmesi için bazı bilgileri daha detaylandırmalıyız. Platelet, diğer adı trombosit olan kan hücreleridir ve vücudumuzdaki hasarlı dokularda kanamanın durmasını ve gelişen hasarın onarılmasını, yani yara iyileşmesini sağlamaktadır. Plateletler damar içerisinde ve dalakta yüksek konsantrasyonda bulunur. Normalde kanda mm³'te yaklaşık olarak 140.000–400.000 platelet bulunmaktadır. Trombositler kemik iliğinde yapılmakta ve kan dolaşımına katıldıklarında yaşam süreleri 7-10 gündür. Dolaşımdaki yaşam sürelerini tamamladıktan sonra vücudun temizleme sistemi makrofajlarca temizlenir. Eksikliğinde trombositopeni ve sonucunda kanama bozuklukları meydana gelmektedir. PRP ve Trombositler

Bu hücreler damar dışına çıktıklarında aktif hale gelerek içlerinde taşıdıkları aktif maddeler; kanın pıhtılaşma faktörleri, dokuları birbirine yapıştıran glikoproteinleri, sitokin, kemokin, integrin ve büyüme faktörlerini hücre dışına salgılamaktadır. Bunlar trombosit içerisinde granül olarak tanımlanan keselerde bulunmaktadır. Bunlardan en önemlilerini içeren granüller alfa granülleridir. Alfa granülleri bir trombosit içerisinde 50-80 adet bulunurlar ve içeriklerinde 30'dan fazla biyoaktif madde bulunmaktadır. Bunlar; PDGF, TGF-β1-2, IGF, EGF, VEGF, PDF, PDEGF, PDAF (platelet kökenli anjiogenetik faktör) gibi hücre çoğalmasını artıran büyüme faktörleri, osteokalsin, osteonektin, fibrinojen, fibronektin, vitronektin, trombospondin, koagulasyon faktörleri ve diğer bazı adeziv proteinler, fibrinolitik faktörler, anti-proteazlar, sitokin (IL-1β, SCD40L, β tromboglobulin) ve kemokinler (RANTES (CCL5), PF4, MIP1α), membran glikoproteinleri, anjiyogenez düzenleyici proteinler ve bakterisit proteinler bunlardan bazılarıdır. Trombositlerdeki diğer granüllerden lizozomal granüller ise proteolitik enzimler ve asit hidrolaz enzimleri içermektedir. Diğer bir granül olan yoğun kor granüllerinde ise ADP/ATP, kalsiyum, serotonin, histamin, dopamin, katekolamin gibi platelet agonistleri içermektedir.

Bu salgılanma pıhtılaşmanın başlamasından 10 dakika sonra dokuda gerçekleşmektedir. Bu faktörler trombositler canlı iken salgılanabilmektedir. Bu nedenle PRP hazırlanmasında trombositlerin canlı olması ve bu faktörlerin salınmadan aktif olmasıdır. Hasar görmüş plateletler ve PRP elde etme işlemi sırasındaki plateletlerin yaşamlarını kaybetmesi, büyüme faktörlerinin aktive olamamasına ve dolayısıyla PRP uygulamasının başarısızlıkla sonuçlanmasına neden olmaktadır. Bütünlüklerinin korunması için asid sitrat dekstroz tip A antikoagülanı ve santrifüj sırasında düşük yerçekimi kuvvetleri yani santrifüj hızı gereklidir. Büyüme faktörleri deride fibroblast, endotel ve deri altı kök hücrelerini uyarmaktadır. Bu uyarılma ile hücreler çoğalmakta ve aktif hale geçmektedir. Örneğin fibroblastlar tarafından derinin destek iskeletini oluşturan kollajen ve elastin yapımı ve hücreler arası destek dokusu olan GAG'ler artmaktadır. (Kollajen, elastin ve GAG'ler yaşlanma süresinde deride azalan yapılardır.) Bu etki ile deri aslında yenilenmekte, gerginlik ve dolgunluğu artmaktadır.

Normalde kanda 200,000 ± 75,000/μl platelet bulunmaktadır. PRP tanımının doğru olması için (dokuda plateletlerin rejenerasyon yapabilmesi için) platelet sayısının 1 milyon/μl olması gerekmektedir (normalin 4-7 katı). PRP dokuya uygulandığında dokunun cevabı platelet konsantrasyonu ile direkt ilişkilidir. Klinik çalışmalar dokuda rejenerasyon için plateletlerin PRP'de normalin 5-10 katı olması gerektiğini göstermektedir.


yol tarifi

dermatoloji randevu
dermatoloji doktor cevapliyor

Adres: Esentepe Mah. Cevizli D 100 Güney Yanyol Lapishan 25/2 Soğanlık, Kartal / İSTANBUL
GSM: 0532 624 21 27
Bu sitedeki bilgiler doktor ya da eczacıya danışmanın yerine geçmez. Sitedeki bilgi, yorum ve görüntüler kişileri bilgilendirme amaçlı olup, tanı ve tedaviye yönlendirme amaçlı değildir.



© 2020 Hakan Buzoğlu. All Rights Reserved.
ByFlash Web Agency