- Gösterim: 11362
Psöriazis (psoriaisis, sedef hastalığı), Yunanca "psora" (kepek-kabuk) kelimesinden gelmektedir. Halk arasında sedef olarak bilinmektedir. Sedef ismi, hastalığın üzerindeki sedefî-beyaz kepeklerden gelmektedir. Ülkemizde sedef hastalığı, deride beyaz lekelerin oluşumuyla seyreden vitiligo (ala) hastalığıyla karıştırılmaktadır; ancak bu iki hastalık birbirinden tamamen farklıdır.
Sedef hastalığı (psöriazis); plak, fleksural, guttat, püstüler veya eritrodermik gibi çeşitli formlarda görülen, klinik olarak heterojen, ömür boyu süren bir cilt hastalığıdır. Dünya çapında yaklaşık 60 milyon kişinin sedef hastalığına sahip olabileceği düşünülmektedir.
Bağışıklık sistemi aracılı bir inflamatuar hastalık olan sedef hastalığının önemli bir genetik bileşeni vardır. Sedef hastalığının cilt kliniğine eşlik edebilen eklem tutulumları (artrit), kalp damar sistemi, metabolik ve psikolojik bazı hastalıklar ile birlikteliği (komorbidite) oranlarının yüksek olması nedeniyle, hastalık için bütüncül ve multidisipliner bir bakım yaklaşımı gerekmektedir.
Sedef hastalığı tedavileri arasında topikal ajanlar (D vitamini analogları ve kortikosteroidler), fototerapi (dar bant ultraviyole B radyasyonu - NB-UVB ve psoralen ile ultraviyole A radyasyonu - PUVA), standart sistemik ajanlar (metotreksat, siklosporin ve asitretin), biyolojik ajanlar (tümör nekroz faktörü - TNF, interlökin - IL-17 ve IL-23 inhibitörleri) veya küçük molekül inhibitörleri (dimetil fumarat ve apremilast) yer almaktadır. Radikal bir tedavisi olmamasına karşın, hastalığın nedeni üzerine yapılan çalışmalardaki ilerlemeler, oldukça etkili ve hedefli tedavilerin geliştirilmesine yol açmıştır.