Klasik protokolde cilt tiplerinin belirlenmesi ve ürün seçimi daha kolaydır ancak yetersiz kalmaktadır. Klasik cilt tiplerinde kişinin cilt problemleri, cildin yaşlanma sorunları ve cilt lekeleri maalesef yer almamaktadır. Bu nedenle bir dermatolog olan Dr. Baumann tarafından yeni bir cilt tiplemesi için protokol geliştirilmiştir. Bu protokolde 64 adet cilt tipi tanımlanmıştır. 

Dr. Baumanın Tanımaldığı Cilt tipleri

1. Kuru yada Yağlı Cilt Tipleri

Klasik sistemde olduğu gibi deri kuru ve yağlı olarak ayrılmakta. Yağlı deri Oily-O ile kuru deri ise Dry-D olarak tanımlanmaktadır. Kuru deri aynı zamanda kserozis olarakta tanımlanmaktadır.

Cildin kuruluğu çoklu faktöryal bir sonuçtur. Kuru derinin görünümü matdır(tipik olarak gri-beyaz görünümde), yüzeyi kaba ve çok sayıda ince çizgiler görülmektedir.

Cildin yağlı olması ise deri hücrelerinin yağ üretimi ve sebase bezlerin sebum üretiminden kaynakanmaktadır. Yağlı deri parlak, yüzeyi portakal kabuğu gibi geniş gözenekli görnmektedir.

Derinin kuruluğunda rol oynayan en önemli deri tabakası; epidermisin, ve bunun en üst dış tabakası olan stratum corneum-SC dur. SC yapısında ölü deri hücreleri ve bunların arasında seramid, kolestrol ve yağ asitleri bulunmaktadır. Bu yağ içeriği yaşla ve iç-dış çevresel koşullar ile değişmektedir. Seramidler azalmakta, serbest yağ asitleri artmaktadır. Bu süreç SC dan daha fazla su kaybına hatta derinin daha alt tabakalarından su kaybına neden olmaktadır.

Derinin kuruluğu SC da hücreler arası bağların daha düzensizleşmesine, deri yüzeyinde birbirine yapısık keratinsitere buda derinin kepekli görünümüne neden olmaktadır.

SC yapısında bulunan önemli bir protein olan filaggrin “Natural moisturizing factor (NMF)” doğal nemlendirici olarak tanımlanmakta ve SC a nemlendime özelliği kazandırmaktadır. Filaggrin laktik asit, üre, sitrat, şekerler, sitosolik proteaz enzimi ile parçalanmaktadır(arjinin ve glutamin gibi serbest amino asitlere). Dış atmosferik düşük nem koşullarına uzun süre maruz kalınması ile NMF azalmaktadır.

Aquaporin-3 (AQP3) deride suyun, gliserolün ve ürenin geçişisni sağlayan proteinlerdir.

Deride sebase bezler tarafında yapılan ve deri yüzeyine salınan sebum; wax ve sterol esterleri, kolestrol, di ve tri trigliserid ve squalenden oluşmaktadır. Sebum Vit E içeriğinden zengindir. Sebum ve Vit E deriyi kuruluğa karşı korumaktadır. Gliserol kuru deride bu nedenle kullanılabilir. Sebum yapımı yaşla değişmekte. Ergenliğe kadar çocukluk döneminde düşük, ergenlikte yüksek sonra yaşlanma ile azalmaktadır. Sebum yapımı genetik faktörler altında diyettten, stresten ve hormonlardan etkilenmektedir.

Sağlıklı ve normal derinin tanımını tekar yapacak olur isek SC ve epidermal bariyeri sağlam, normal NMF ve hyaluronik asit seviyesi, normal AQP3 yapımı ve deride sebum yapımında denge iyi olmalıdır.

Yağlı-Kuru Ciltlerde Bakım Önerileri

  • Yağlı deride ilk yaklaşım eşlik eden akne, rosacea gibi derinin duyarlılığını artıracak bir cilt problemenin varlığının değerlendirilmesidir. Bu problemli ciltler duyarlı-- sensitive-S olarak tanımlanır. Yani yağlı ve duyarlı cilt Oily-Sensitive Skin OS olarak gösterilir.  Burada S akne ise o zaman deri bakımı retinoid içeren ürünler ile sebumun dengelenmesi, antibiyotikler ve benzoil peroksid ile bakterilerin azaltılması ve deride inflamasyon için antiinfamatura kulllanımı önerilebilir.
  • Sebum yapımı ancak ağızdan ketakonazol ve retinol gurubu iaçların kullanımı ile mümkündür. Dışarıdan sürülen-topikaller ile deride sebumun dengelenmesi mümkün değildir. Bu durumda daha çok tercih edilen sebumu absorbe eden polimer yada pudralar ile derinin görselliğinin kamufle edilmesi olmalıdır.
  • Kuru deri gelişimi kronik güneş maruziyeti ile derinin bariyer ve NMF azalmasından kaynalanabilir. Bunlarda güneşten koruyucular verilebilir.
  • Kuru ciltlerde yıkama ürünleri dikatli tercih edilmelidir. Temizleyici deriden lipidleri ve NMF uzaklaştırmamalıdır.
  • Sıcak ve yüksek klorlu banyolar kesinlikle kuru ciltlerde önerilmez.
  • Kuru ciltlerde nem tutucular özelikle kuru iklim koşularında verilebilir.
  • Çok kuru ciltlerde ise nemlendiriciler günde 3 kez ve banyo sonrası kullanılmalıdır.
  • Kuru deriye sahip olan kişiler oklüziv, humektan ve emolyent nemlendirici kullanımı sırasında dikkatli olmalıdır.
  • Nemlendirici tercihlerinde nemlendiricinin formları önemlidir. Nemlendiriciler sıklıkla yağ içerisinde su şeklinde olabilir. Bunlar pomad yada krem formundadır ve ellerde kullanılabilir. Su içerisinde yağlar ise krem yada losyon formundadır ve yüz ile vücutta kullanılmalıdır.
  • Deride yağları korumalıyız eğer az iseler lipidleri yerine koymalıyız.
  • NMF korumalıyız. Deterjanlarda, uzun süreli su temasından, klor temasından uzak kalınlamlıdır. Sülfaktanlardan uzak kalınmalıdır. Seramid, yağ asitleri ve kolstrol içeren nemlendiriciler kullanılmalıdır. 
  • Kuru ciltlerde bakım ürünü seçerken; deriye sert gelebilecek, kurutucu, iritan ürünler ve uygulamlar tercih edilmemelidir. Burada tek amaç hücreler arası matrixin korunması olmalıdır. Bu amaçla yumuşak exfoliasyonlar özellikle enzimatik peeling yada düşük konsantrasyonlu AHA lar ölü derinin ekasfoliasyonu ile hücreler arası matrixin yeniden yapılanmasını sağlamaktadır. Kuru ciltlerde besleyici kremler yada daha emilimi yüksek serumlar yüz masajları ile uygulanmalı, yumuşatıcı nemlendiriciler seçilmelidir. Bunlar lipidler ve nötral nemlendiriciler içermeelidir(ceramid ve HA gibi). 
  • Yağlı ve gözenekleri tıkalı ciltlerde su bazlı temizleyiciler kullanılmalıdır. Ağır ürünler gözeneklieri daha fazla tıkamaktadır. Yağlı deri daha sert temizleme işlemlerini tolere edebilmektedir ancak derinin bu işlemler ile aşırı kurutulması daha fazla yağlanma anlamına gelebilmektedir. Hafif scrub temizleyiciler kullanılabilir. Emici yüz maskeleri fazla yağın deriden uzaklaştırıcı özellikleri ile anlamlı olabilmektedir. Yağlı ciltlerde nemlendiriciler kuru yada kurumaya eğilimli yerlerde kullanılmalıdır.

2. Duyarlı yada Dirençli Cilt Tipleri

Dirençli deri R olarak tanımlanır. Deride epidermisin SC u güçlü yani dış koşullara, allerjen ve kimyasallara dirençli anlamına gelmektedir. Bu cilt tiplerinde deride kızarma, yanma hatta akne nadir görülmektedir. Kızarma-eritem ancak aşırı güneşe maruz kalındığında yada sıcak dış ortamda  görülmektedir. Aknede azda olsa stres yada hormonsal değişimler ile gelişmektedir.

Duyarlı, hasssa deri S olarak tanımlanır. Daha kompleks ve zor tanımlanan bir deri tipidir. Son yıllarda daha fazla artmaktadır. Yaş deri duyralılığını arttırmaktadır. Duyarlığın artışı derinin maruz kaldığı dış koşulların ve maalesef kozmetiklerin kullanımının artışından kaynaklanmaktadır.

Duyarlı deri tipi için 4 alt gurup tanımlanmıştır.

Duyarlı ve akneli cilt; S-akne olarak tanımlanmaktadır. Yüzde komedon ve akneler var.

Akneli ciltlerde bakımda mutlaka hastanın dermatolojik bir tedavi desteği unutulmamalıdır.  Akneli ciltlerde su bazlı temizlyiciler tercih edilmeli, gözenekleri kapayabilecek temizleyici içeriklerinden(emolyent, deride yağ bırakanlar) uzak kalınmalıdır. Tüm ürünler yağlanmayı ve aşırı sebum salgısını kontrol edebilecek formda olmalıdır. Ayrıca akneli ciltlerde gelişen iritasyon ve eritemi kontol etmelidir. Cildi daha fazla tahriş edebilecek temizleyiciler ve exfoliantlardan uzak durulmalıdır. Bunlar aknede daha fazla iritasyon kızarıklık ve ödem yapmaktadır. Yağlı ve akneli ciltlerde sağlıklı bir cilt elde edilmesi için derinin üzerindeki ölü hücrelerin dökülmesi gerekmektedir. Bu amaçla hafif eksfoliantlar kulanılabilir. Ancak scrublar daha fazla iritasyon ve ödem yapmaktadır. Yüz uygulamaları sırasında hafif basınçlar ile uygulamalar yapılmalıdır. Tüm komedon yapıcı ürünler bakım paketinden çıkarılmalıdır. Hastanın yüzü ile oynaması kaşıması önlenmeli, yıkama ve kurulama sırasında hata giysilerin çıkarılmasında bile dikkatli olunmalıdır.

Duyarlı ve rozalı cilt; S-roza olarak tanımlanmaktadır. Yüzde nedensiz kızarma atakları, kalıcı kızarıklık ve ödem(özellikle sıcak gibi koşullarda) olmakta.

Derinin çok hasssa ince ve kolay hasarlanabilir olduğunu unutulmamalıdır. Bu cilt tiplerinde deri altı damarlar yüzeye daha yakın bu nedenle damarlarda kolay hasarlar, kanamalar gelişebilmektedir. Uygulanan tüm kozmetikler ve içeriklerindeki kimyasalların deride daha fazla ve daha derine emildiği unutulmamalıdır.
Bu cilt tipinde basit ve en hafif ürünler seçilmeli. Yumuşak temizleyiciler mesale süt formundakileri tercih edilmeli. Eksfoliantlar, alkol içerikleri ve deterjanlardan uzak kalınmalı. Eğer eksfoliant kullanılacak ise enzim içerikli olanlar tercih edilmeli. Tüm kullanılanlar deriye sakinleştirici özellikte olmalı ve ödem azaltmalı. Cildin duyarlılığını arttıracak iritan maddelerden uzak kalınmalıdır. Derinin lipid ve bariyer içeriğini koruyacak ürünler kullanımalıdır. 

Duyarlı ve batmaları olan cilt; S-sting olarak tanımlanamakta. Deride batma ve yanma olmaktadır. Batmalar allerjen kökenli değil burada sinirsel duyular rol oynamakta ve batmalara eritem eşlik etmemektedir. Laktik asit ile yapılan deri batma testi yapılabilir.

Duyarlı ciltlerde aşağıda tanımlanan içerikler kesinlikle kullanılmamalı;

AHA(özellikle glikolik asit), benzoik asit, bronopol, sinnamik asit, Dowicil 200, formaldehid, laktik asit, propilen glikol, quaternary amonyum bileşikleri, sodyum lauril sülfat, sorbik asit, üre yada vitamin C.

Duyarlı ve allerjik cilt; S-allerjik olarak tanımlanmakta. Kızarıklık kaşıntı olmakta. En sık allerjenler parfümler ve koruyucu madelerdir.

3. Deri tipi pigmentasyona göre; Lekeli-Lekesiz Cilt Tipleri

Derinin pigmentasyonuna göre cilt tipleri tanımında bahsedilen derinin rengi değil; yüz, kollar ve dekolte alanlarında lekelerin varlıkları olarak açıklanır. Yani lekelerin arlığına göre pigmente; P, nonpigmente; N olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca bu değerlendirmede hastanın benleri yada seboreik keratosis gibi lezyonlarıda tanımlamada değerlendirilmez. Daha çok melazma, güneş lekeleri-solar lentigos, çiller-ephelides ve PIH-postinflammatory hyperpigmentation değerlendirilmektedir.

Lekelenme belkide yüzün estetik problemleri ve kozmetik ürün tercihlerinde en sık öne çıkanlardan bir tanesidir. 

Deride pigmentasyon yani melanin yapımı kozmetik ve ilaç kullanımı ile iki şekilde kontrol edilebilir.

  • Ya melanositlerden melanin yapımı triozinaz enzimi üzerinde baskılabilir.
  • Yada melanositlerde yapılan melanosomların keratonistlere transferi baskılabilir.

Buna göre tirozinazı inhibe edenler; hidrokinonlar, vitamin C, kojik asit, arbutin, dut içerikleri, meyan kökü gibi. Soyada bulunan soybean trypsin inhibitörü (STI) ve Bowman-Birk inhibitörü (BBI) hem tirozinaz enzimini hemde PAR 2 üzerinden melanosom transferini baskılayarak etkilidir.

Melanosom transferi etkileyenler; niasinamid, eksfoliayantlar yani deri soyucular(AHA, BHA ve retinodiler vb) deride pigmentasyonu uzaklaşıtarark etkili olmaktadır.

Deri lekeleri için unutumaması gereken güneşten mutlaka korunulmalıdır.

4. Derinin Yaşlanmasına Göre; Yaşlanmış yada Genç Cilt Tipleri

Yaşlanamış deri W, genç deri T ile tanımlanmaktadır.

Derinin yaşlanma süreci çok faktöryeldir. İç ve dış faktörlerden bahsedebiliriz. Bunlardan genetik yapı ve programlanmış hücresel yaşlanma intrinsik yaşlanma olarak tanımlanmakta ve belkide temelde asla müdahale edemediğimiz. Hiçbir tedavi yada bakım süreci bunu değiştirememektedir. Dışsal faktöryel kaynaklı olanlar ekstrinsik yaşlanma olarak tanımlanmaktadır. Burada dış bir çok faktör olmakla birlikte en önemli etken güneş yani UV dir. Dış kaynaklı yaşlanmada diğer faktörler ise sigara kullanımı, çevresel kirlilik, aşırı alkol kullanımı ve strestir. Dış ve içsel faktörler yaşlanma süreçlerinde sinerjik çalışmaktadır. 

Güneş, UV kaynaklı deri yaşlanması fotoaging olarak tanımlanmakta ve de asıl suçlanan etki UVB üzerinden gerçekleşmektedir. UVA da fotoyaşlanmada suçlanmata ancak UVA nın deri kanseri ve immün sistem üzerindeki baskılayıcı etkisi daha yüksektir.

Deri yaşlanmasında belkide en fazla ön plana çıkan bulgu deri yüzeyinde gelişen kırışıklıklardır. Derinin tonus ve elastikiyetinde en temel yapıyı kollajen, elastin ve HA gibi glikozamainoglikanlar oluşturmaktadır. Bunlar yaşlanma sürecinde azalmakta ve kaliteleri değişmektedir. Bu süreçte deride ince çizgiler, kırışıklar, sarkmalar, deri katlantıları ve dinamik çizgiler gelişmektedir.

Deri yaşalanma sürecinde tüm tedaviler ve kozmetik ürün kullanımında odak noktası kollajen, elastin ve HA üzerine olmaktadır. Aslında yapılan çalışmalar dıştan sürülen bakım ürününün büyük bir kısmının epidermisi geçerek dermiste bu yapılarda değişim sağlamadığı gösterilmiştir(hatta bazı ürünlerin doğal yolardan elde edildikleri idea edilse bile).

Topikallerden sadece retinoidler, Vit C ve bakır peptidlerin kollajen yapımını uyardıkları gösterlmiştir. Ağızdan alınan Vit C nin aynı etkiyi sağladığı gösterilmiştir. Retinoidler elastin ve HA sentezini uyarmaktadır. Elastin üzerinde etkili reinoidler dışında başka bir madde henüz bulunamamıştır.

Yaşlanma sürecinde deride inflamasyon gelişmekte ve inflamasyon kollajen, elastin ve HA de hasar yapmakta. Deri yaşlanmasında tedavilerinde ve kozmetik ürün kullanımında bir diğer hedef bu inflamasyonun önlenmesi yada baskılanmasıdır. Antioksidanlar bu amaçla kullanılmaktadır. Antioksidanlar serbest okisjen radikalleri üzerinden yaşlanma sürecinde etkili olmaktadır.

Antioksidan olarak;

  • Jenistein,
  • N asetil sistein
  • Vit C ve E,
  • Koenzim Q10 kullanılmakta.

Bitkisel kaynaklı antioksidanlar;

  • Kafein,
  • Kahve çekirdekleri ekstreleri,
  • Ferulik asit,
  • Papatya ekstreleri,
  • Üzüm çekirdeği ekstresi(içeriğinde polifenoller var),
  • Yeşil çay; yeşil çay yaprağından elde edilen polifenol; dünya çapında tüketilen popüler bir içecektir. Ayrıca nemlendiriciler, temizleyiciler, duş jelleri, diş macunları, depilatörler, şampuan, parfüm ve güzellik ürünleri de dahil olmak üzere, bulunan popüler bir maddedir. Bu polifenol kateşin içermektedir. Yeşil çay epikateçin-3-galat, epigalokateşin ve epigallokatekin-3-gallat (EGCG) içermektedir.
  • Çok güçlü bir antioksidan olan idebenone,
  • Mantarlar,
  • Eğrelti otu,
  • Nar,
  • Bir çam ağacı kabuk eksteresi olan pycnogenol,
  • Kırmızı üzüm kabuğu ve çekirdeğinden elde edilen-reseveratrol,
  • Biberiyeden elde edilen –rosemary
  • Deve dikeninden elde edilen silymarin,
  • Zencefil ve zerdeçal
  • Ginkgo; yaşayan en eski ağaç türleri olduğuna inanılan Ginkgo biloba ağacından elde ediliyor. Quercetin içermekte güçlü bir antioksidan. 
  • Arnica dağ tütünü olarak bilinen bir bitkidir. Çiçeklerinden aktif madde elde edilmektedir. Avrupa, İskandinavya ve Rusya'nın en sık bulunur. İçeriğinde helanalin, 11alfa, 13-dihydrohelanin, chamissonolid ve bunların ester türevleri bu etkileri yapmaktadır.Jel, krem ve hap formları var
  • Lipoik asit

Dr. Baumann' a göre cilt tipleri yukardaki gibi 4 ana başlıkta toplanmakta. Bunlarda kendi arasında 16 farklı cilt tipi kombinasyonu oluşturmakta.

Örneğin yağlı ve aknesi olan, 44 yaşında, yüzünde lekeleri olan ancak gergin bir cildi olan hastanın cilt tipi; sırası ile  O-Sacne-P-T olarak tanımlanmakta. Kozmetik ürün seçimi ve medikal estetik uygualamlar buna tercih edilmektedir.

 

 

 


yol tarifi

dermatoloji randevu
dermatoloji doktor cevapliyor

Adres: Esentepe Mah. Cevizli D 100 Güney Yanyol Lapishan 25/2 Soğanlık, Kartal / İSTANBUL
GSM: 0532 624 21 27
Bu sitedeki bilgiler doktor ya da eczacıya danışmanın yerine geçmez. Sitedeki bilgi, yorum ve görüntüler kişileri bilgilendirme amaçlı olup, tanı ve tedaviye yönlendirme amaçlı değildir.



© 2020 Hakan Buzoğlu. All Rights Reserved.
ByFlash Web Agency