- Gösterim: 33849
Vitiligo, Latince "vitelius" kelimesinden gelmiştir. "Vitelius," Türkçe "dana" anlamına gelmektedir. Hastalık, bu hayvanın sırtındaki lekelere benzetilmiştir.
Vitiligo melanositlerin yıkımı veya ciltteki işlevlerinin kaybıyla oluşan çeşitli şekillerdeki lekelerin yanı sıra depigmente maküllerle karakterize bir otoimmün hastalık olarak tanımlanmaktadır. Sonuç olarak, cilt, saç ve mukoza zarları dâhil olmak üzere vücudun çeşitli bölgelerinde renksiz beyaz lekeler gelişir.
Derimizde pigment üreten, dolayısıyla derimize rengini veren melanosit hücreleri vardır. Bu melanositlerin hasar görmesi sonucu pigment üretilemez. Pigment yetersizliği sonucu deride dağınık ve yama şeklinde, sınırları belli olan beyaz lekeler oluşmaktadır. Lekeler, süt kadar belirgin bir beyazlıktadır. Bu lekelerin büyüklükleri değişebilmektedir; nokta kadar olandan tüm yüzü kaplayacak kadar büyük olabilirler.
Bazen melanin pigmenti kaybı kısmidir ve tam beyaz leke olmayabilir. Her beyaz leke vitiligo anlamına gelmemektedir. Nadir olarak kıllarda da renk kaybı olabilmektedir.
Halk arasında "sedef ala," "baras," "ebreş" olarak da bilinmektedir. Toplumumuzda vitiligo, deride beyaz, kepekli, kırmızı yaralarla seyreden psöriazis hastalığıyla karıştırılmaktadır. Ancak bu iki hastalık birbirinden tamamen farklıdır.
Diğer tüm cilt rahatsızlıkları gibi, vitiligo hastaları çeşitli toplumlarda sosyal dışlanmışlar olarak kabul edilir ve bu durum psikolojik ve fiziksel etkilere sahiptir.