- Gösterim: 75498
Kadınlarda ait oldukları toplumun kültürel değerlerine ve yaşadıkları sosyal dönemlere bağlı olarak poponun vücut estetiğinin en önemi anahtarı olduğunu görmekteyiz. Tarih boyunca görsel ve plastik sanatlarda ideal estetik kadın ölçülerinde popo farklı ölçüler kazanmıştır.
Günümüzde ise moda trendleri, internet ve sosyal medya ideal kadın ölçülerini belirlemekte.
Bunlarla birlikte kadınlar ile yapılan estetik ön görüşmelerde kadınların beklentilerinin simetrik, yumuşak hatlara sahip ve dolgun popo ve baldırlar istediklerini, özelikle asimetrik görsellikten, yüzeysel düzensizliklerden ve içe doğru çökmelerden hoşlanmadıklarını görmekteyiz. Çağımızda tüketim trendleri ile daha çekici vücut hatları istekleri altında kalça estetik uygulamaları hızla artmaktadır. 2013 yılı ile 2014 yılların arasında ABD popo yağ enjeksiyon uygulamaları % 15 oranında çoğalmıştır.
Kalçanın estetik analizi ve estetik ünitleri ve bunları değerlendirilmesi son derece önemlidir. Bu değerlendirmede hastanın mevcut kalça yapısı estetiği ve anatomisi iyi değerlendirilmelidir. Hasta ayakta iken arka ve yan fotoğrafları üzerinde hasta ile birlikte kalçanın estetik değerlendirilmesi yapılmaktadır.
İdeal kalça estetiğinden önce kalça anatomisi hakkında basit ön bilgiler;
Kalça bel ile kalça katlantısı arasında kalan anatomik bölge. Kalça anatomik olarak üstte sırt alt kısmı ile altta uyluk(tigh-T) ile komşu. Kalça anatomik değerlendirmede kalça yan alanı(hip-H) ve kalça(buttock-B) olarak tanımlanmaktadır.
Kalçanın anatomik yapısını oluşturan kemikler; Üstte lomber omurga, altta femur kemiği ve asıl kalçayı şekillendiren; kalça kemiği-leğen kemiği; ilium, sacrum ve coccyx(kuyruk sokumu) kemiklerinden oluşmaktadır. Bu kemik yapı kadın ve erkekte ve ırklar arasında farklı anatomik varyasyonlar göstermektedir.
Kalçayı oluşturan kemik yapıların bazı kemiksel çıkıntıları kalçanın şeklinin belirlenmesinde ve kalça estetiğinde önemlidir.
Kalça estetik değerlendirmesinde deri altı yağ dokusunun dağılımı son derce önemlidir. Deri altı yağ dokudunun yeterli ve homojen dağılımı kalçanın estetik ve yumuşak şekilli olmasını sağlamaktadır. Bu yağ dokusu kadınlarda erkeklerden, erişkinlerde çocuklardan ve bazı etnik guruplarda daha fazladır. Kalça deri altı yağ dokusu şişmanlık ve yaşlanma ile değişmektedir. Kalça yağ dokusunun sırt üstü yatarak uyuyan yada oturan insan türü canlılarda vücut ısı kaybının dengelenmesi için evrimsel süreçte geliştiği düşünülmektedir.
Kalçada yumuşak doku değerlendirilmesinde en basit yöntem hasta ayakta ve dik konumda iken çekilen yan fotoğrafta önde anterior-superior iliac spine (ASIS), yanda femura ait greater trochanter ve kalçanın en dış noktasının işaretlenerek çizilecek dik hatlar arasında kalan alanların birbirine oranıdır. Burada aşağıdaki resimde olduğu gibi a ve b mesafeleri ortaya çıkmakta bunların oranı yani a:b;1 : 2 olmalıdır. Kalçanın en dış noktası kadınlarda mons pubis hizasında olmalıdır.
Hasta ayakta ve dik durumda iken değerlendirildiğinde bel, kalça ve uyluğa uyan konkav ve konveks yapıların geçişlerinin iyi olması gerekmektedir.
Kalçanın üst kısmı yani lumbosacral depresyon alanı önemlidir. Burada deri altında aşırı yağlanma olmamalıdır. Bu alandaki aşırı yağlanma “love handles,” ve “saddle-bags,” olarak tanımlanmakta. Kalçanın arka alt kısmında katlantısında ortaya çıkan deri altı yağlanması ile “banana roll” olarak tanımlanmakta. Her ikisi de kalça estetiğinde olumsuz bir görüntü vermektedir.
Kalçada deri ve deri altı yağ dokusu dışında mevcut fasyada kalça estetiğini etkilemektedir. Bu fasya deri altı yağ dokusunda yüzeysel ve derin kompartıman arasında yer almaktadır. Fasya deri altı yağ dokusunda yüzeysel ve derin yağ dokusu anatomik ayrımını yapmaktadır. Bu alana fasyal apron denilmektedir. Bu fasyanın zayıflaması kalçada sarkmaya-ptosise neden olmaktadır. Bu fasya daha derin yerleşimli kas üstü fasya ile aşağıda kalça katlantısı-infragluteal fold da birleşmekte. Bu birleşim bu katlantının estetik yapılanmasını sağlamaktadır.
İdeal kalça estetik ölçülendirmesinde bel-kalça oranı 0.67 – 0.7 olarak tanımlanmıştır. Bunun için hastanın bel ve kalça çevresi ölçülebileceği gibi hasta ayakta ve dik pozisyonda iken arkada çekilecek fotoğrafta ölçümler yapılmaktadır(Adobe Photoshop CC ruler tool ile). Bel ölçüm alanı kaburganın en alt sınırı ile iliac cresta arasında belin en dar noktasıdır. Kalça ölçüm alanı ise iliac crest ile infragluteal katlantı arasındaki en geniş alandır. Iliac crest iyi bir referans noktasıdır. Yaşla ve kilo artışları ile değişmez.
Bu oranlar küçük olmakla birlikte değişimi ve kalça boyutlarını ciddi oranda değiştirmektedir. Hasta değerlendirmelerinde bel-kalça oranının 0.65 olması daha çekici ve kadınsı bir kalça görselliği olarak ifade edilmektedir. Yandan bakıldığında hasta değerlendirmelerinde bel-kalça oranının 0.7 den büyük olduğunda daha çekici ve kadınsı bir kalça görselliği olarak ifade edilmektedir. Özetle arkadan bakıda yeterli genişlikte, yandan bakıda çıkıntılı kalçalar daha çekici ve kadınsı olarak algılanmaktadır.
Kalça anatomik estetik alanını iliac crest ile infragluteal katlantı arasındaki alan olarak değerlendirirsek, bu alandaki volümün dağılımı şu şekilde olmalıdır. Kalçanın en geniş olduğu alan referans alındığında hasta yakata iken ve arkadan bakıldığında üstte toplam volümün % 60 ‘ ı altta % 40 olmalıdır. Yandan hasta değerlendirildiğinde ise kalça volümü oranları bunun tersi olmaktadır.
Bel-Kalça-Uyluk yan profilden değerlendirildiğinde konveks ve konkav alanlar ideal ve geçişleri yumuşak olmalıdır.
Irklara ve etnik gurup farklıklarına rağmen çekici ve genç popo özellikleri için ortak görüş;
1. yukarıda resimde olduğu gibi kalçanın üst kısmında bele doğru uzanan yumuşak geçişli bir konkav alanın varlığı.
2. Aşağıdaki resimde 7 no ile simgelenen kadınsı boşluğun varlığı
3. Kalça volümünün orta ve üst kısımda yoğunlaşması
4. Infragluteal katlantının minimal olması; Infragluteal fold; kalçaların hemen altında uzanan yatay çizgilenmedir.Bu yatay çizgilenme ischial tuberosity üzerinde yer almaktadır. Bu katlantnın alt sınırında ischial tuberosity üzerinde semitendinous kası biceps femoris kasıına yapışmakta. Bu katlantının üst sınırını ise gluteus maximus kasının alt sınırı yapmaktadır. Bu katlantı iç kısımda düz bir hat çizerken dışarıya doğru yaklaştığında yukarı doğru bir eğim çizmektedir. Estetik olarak bu katlantının kısa olması uyluk üst-arka-orta hattı geçmemesi istenmektedir. Aşağıdaki resimde gösterildiği gibi 2 dereceyi geçmemesi istenmektedir.
5. Kalça yanlarında hafif içe depresyonun varlığı; kalça yan yüzeyinde hafif çökme. Bu çökmenin en derin noktasında femoral kemiğin trochanteri yer almaktadır. Aşağıdaki resimde 1 olarak tanımlanmıştır.
6. Kalça üzerlerinde hafif çökmelerin olması(supragluteal fossettes); her iki kalçanın üzerinde her iki tarafta posterior superior iliac spine’den scaral crest kemiği üzerine uzanan iki hafif çukurluk bulunmaktadır. Aşağıdaki resimde 3 olarak tanımlanmıştır.
7. Kalça orta üst kısımda V şeklinde deride hafif bir katlantının oluşması; buna sacral üçgende denilmektedir. her iki kaçanın orta hatta arkada 45% açı ile ayrılması ile V şeklinde bir alan ortaya çıkmaktadır. Bu V şekli yukarıda her iki tarafta supragluteal fossettes ile devam etmektedir. Bu yapı gluteus maximus kasının lumbodorsal aponeurosis ile oluşmaktadır.
Bununla birlikte bazı ırklar ve kültürlerde yukarda sıralanan kalça özellikleri çekici ve kadınsı bulunurken yukardaki resimde 1 ile tanımlanan supragluteal fossettes Afro-Amerikanlar ve Hispanik kadınlarda pek istenmemektedir. Arka bakıda kısa ancak yan bakıda çıkıntılı kalça profili Uzakdoğulu ırklarda daha tercih edilmektedir. Bu kalça şekli belkide bacakları daha uzun göstermektedir.
İdael bir kalça estetiği ölçüsü tanımlanmamakla birlikte kalçanın estetik değerlendirilmesinde kalçanın ön-arka projeksiyonu değerlendirilmektedir.
İdeal kalça yukardaki gibi orantılı olmalıdır. Ancak kalçanın estetiğinde bu orantılar yeterli değildir. Ayrıca kalçada kas, deri elastikiyeti,yağ ve destek dokuların profilde dağılımı da önemlidir.
Kalça projeksiyonu ve kalçada yumuşak dokunun dağılımına göre 5 farklı tipte görsel görüntü saptanmıştır.
Tip 1. Bu kadınlarda kalça projeksiyonu yine 2:1 idealdir ve kalça ideal volümlüdür. Ancak bu kadınlarda aşağıdaki resimde olduğu gibi supragluteal, paralumbar ve subgluteal fazla yağ dokusu bulunmaktadır. bu tipteki problemlerde sadece liposakşın yeterli olmaktadır.
Tip 2. Bu kadınlarda kalça projeksiyonu azalmış. Kalça genişliği yeterli. Bu nedenle bu kadınlarda kalça geniş ancak düz görünüme sahiptir. Bu kadınlarda lomber ve subgluteal alanda yağ dokusu fazlalığıda vardır. Bu kadınlarda yağ fazlalığı alanlarına liposakşın ve aynı seansta protez yada yağ enjeksiyonları yapılmaktadır.
Tip 3. Bu kadınlarda kalça projeksiyonu 2:1 yada hafif azalmıştır. Ancak bu kadınlarda belirgin olarak lumbosacral hiperlordozis bulunmaktadır. Sakrumun nerede ise horozontal yerleşimi kalçanın önden arkaya olan projeksiyonu fazla göstermektedir. Aslınca kalça völümü ön-arka düzlemde azdır. Bu kadınlarda yağ fazlalığı alanlarına liposakşın ve aynı seansta protez yada yağ enjeksiyonları yapılmaktadır.
Tip 4. Genellikle sporcu kadınlarda görülmektedir. Bu kadınlar sportif genel vücut yapıları ile ideal kilolarındadır. Kalça bölgelerinde yağ fazlalığı yok ancak gluteal kas kitlesi nedeni ile kalça ön arka projeksiyonları normal görünmekte. Kalça projeksiyonu hafif azalmıştır. Çok nadiren subguteal yağ fazlalığı olabilmektedir.
Tip 5. İleri yaşlarda kadınlarda gözlenen deride, kas ve yağ dokusu gibi destek dokularda azalma ile gelişen kalça projeksiyonunun azalmasıdır.
Kalça estetiğini aslında kalçayı oluşturan kemik yapı, gluteus maximus kası, der altı yağ dokusu ve üzerindeki deri bir bütün olarak oluşturmaktadır. Bu nedenle bu bütünün değerlendirilmesi gerekmektedir. Bunun için kalçanın genel yapısı ve çerçevesinden yola çıkılarak kalça bir bütün olarak değerlendirilerek sınıflandırılmaktadır.
Bunun için hasta yakta ve dik durduğunda Kalçada 3 nokta belirlenmekte. Aşağıdaki resimde görüldüğü gibi A noktası kalçanın dış üst noktasının en dışarda olan noktasını temsil etmekte. B noktası baldırın kalça yapısının hemen altında yer alan en dışarda olan noktasını temsil eder. C ise kalçanın tam ortasında hafif içeriye konkav yapı oluşturduğu en derin noktayı temsil etmektedir.
Bu 3 noktanın kendi arasındaki ilişkiye göre kalça şekilleri tanımlanmıştır. Örneğin A ve B noktaları aynı düzlemde ise buna kare, C noktası deri altı yağ dokusu ile dolu ise yuvarlak, B noktasında yağ dokusu fazla ise kalp, A noktasında yağ dokusu fala ise V şeklinde gibi. Aşağıda bunlar örneklendirilmiştir. Bunlardan kare olan en sık görülen formdur. Bu tanımlama ile kalçada aslında yağ dokusunun genel yoğun olduğu notalarda tanımlanmaktadır. Buna göre ve hasta beklentilerine göre liposakşın yapılacak noktalar belirlenmektedir.
Diğer önemli bir değerlendirme kalçayı oluşturan gluteus maksimus kasının değerlendirilmesidir. Bunun için gluteus maksimus kasının yüksekliği ve genişliği saptanır ve kalçanın oranlanır. Örneğin kasın yüksekliği : genişliği 1 : 1 ise buna kısa kas denilmektedir. Oran 2 :1 ise buna uzun kas denilmektedir. Oran bunların arasında ise buna da ara kas yapıları denilmektedir. Bu önemli .ünkü kasın bu oranları kalça estetğinde kullanılacak protez yada yağ enjeksiyonun nasıl yapılacağını göstermektedir. Örneğin kısa gluteus maksimus kasında yuvarlak, uzun gluteus maksimusta oval implant yada yağ enejesiyonu yapılmaktadır. Bunun değerlendirilmesinde hasta ayakta iken arkadan kalça çerçevesi yukarda anlatıldığı gibi A, B ve C noktaları ile belirlenir. Sonra gluteus maksimus kasının crista iliaca noktasına bağlanması kasın başlangıç olarak kabul edilerek oranlara bakılır.
Kalça deri ve deri altı destek dokularının zayıflaması özellikle infragluteal fold seviyesinde kalçanın sarkmasına neden olmakta. Bu sarkma için aynı göğüste olduğu gibi bir sınıflama yapılmaktadır. Infragluteal fold katlantısı ve açılanmasına göre bu sarkma derecelendirilmektedir.
Kalçada sarkma öncelikle kalça volüm artışından kaynaklanmaktadır. Bunun dışında şişmanlık, kilo verme, kalçada gluteus kaslarının zayıflığı ve deri elastikiyet kayıpları yerçekimi etkisi ile kalça kitlesinin aşağıya yer değiştirmesine neden olmaktadır.
Bu sarkma kalça uyluk kıvrımında doku artışına, kıvrımın uzamasına ve bu alanın deformasyonuna yol açmaktadır. Kalçada sarkma gluteal pitosis olarak tanımlanır. Aslında kalça deri ve yağ kitlesinin yer çekiminin de etkisi ile aşağı ve dışa doğru yer değiştirmesidir.
Kalçanın konturlarının bozulması, kalçanın düz ve uzun görünmesine neden olmaktadır. Kalça sarkmasında odak nokta kalça-uyluk kıvrımı yani infragluteal katlantıdır. Kalça sarkmasının derecesini belirlenmesi için Gonzalez tarafından tanımlanan sınıflama kullanılmaktadır. Bunun için hasta ayakta iken ischial tuberosity kemik çıkıntısı saptanır bundan geçen dikey çizgi A ve uyluk orta hattından geçen dikey çizgi B olarak tanımlanır. Infragluteal katlantı çizgisinin bu iki çizgiye göre uzunluğuna bakılır.
Aşağıda buna göre yapılmış Gonzalez sınıflaması gösterilmektedir. Bu sınıflamaya göre 1 ve 2 kalça sarkması öncesi, 3 derece sınır kabul edilmektedir.
Poponun sarkması infragluteal kıvrımda doku fazlalığına neden olmakta buna banana fold; muz belirtisi denilmektedir. Bu bazen tek taraflı ortaya çıkabilmektedir.