Vitiligo Dışında Cerrahi Tedavilerin Diğer Kullanım Alanları
Gösterim: 308
Roza hastalığında yüzde yanma-kızarma atakları, kızarıklığın zamanla kalıcı olması en sık gözlenen hasta şikayetleri ve klinik bulguları arasında yer almakta. Yüzde cilt görünümünün yaşam kalitesi üzerinde önemli bir etkisi olduğundan roza şikayetleri hastaları klinik, kozmetik ve psikolojik olarak çok etkilemekte.
Rozada yüzde kan dolaşımı artışının tam nedenlerini açıklayamamakla birlikte çoklu faktörin birlikteliğinden kaynaklanabileceği düşünülmekte; kan damarlarının aşırı ve nedensiz genişlemesi, nöronal, inflamatuar ve hormonal faktörler gibi. Yüzde yanma-kızarma atakları ve kalıcı kızarıklık için topikal tedaviler(brimonidin ve oksimetazolin gibi) ve lazer tedavileri(Nd YAG laer, pulsed dye lazer gibi) kullanılmakta.
Roza yüz tutulumunda kızarma ve yanma için iyi bir tedavi seçeneği olarak sistemik β blokerler kullanılmakta. Bunların kullanımının temel hedefi deride adrenoreseptörlerde sempatik sinir stimülasyonunu ve dolaşımdaki endojen katekolaminlerin etkilerini bloke etmek-azaltmak-antagonize etmektir. Vücutta dokularda adrenoreseptörleri hatırlarsak β 1 ler kalpte, β 2 akciğerlerde, gastrointestinal kanalda, kan damarlarında ve deride (keratinositler, fibroblastlarda) bulnurken α 1 ler diğer dopulart dışında deride kan damarlarının düz kaslarında bulunurlar. β-blokerler deride arteriyel kan damarlarının düz kasları üzerindeki β2-adrenerjik reseptörleri bloke ederek-damarları darlatarak kızarma ve yanmada etkili olduğuna inanılmakta. Ayrıca katekolamin blokajı ile kızarma-yanma reaksiyonlarını azalttığı, taşikardiyi ve ansiyeteyi düzenlendiği bilinmekte.
Rozada kullanılan β blokerler;
Nadolol;hem β1- hem de β2-adrenerjik reseptörleri bloke eden seçici olmayan bir β-blokerdir . Rosaceada kullanımı sonrası deride kan akımınında anlamlı bir azalma olmadığı ancak gün içerisiden kızarma ataklarının sayısında, süresinde ve yoğunluğunda orta derecede olmakla birlikte bir iyileşme hastalar tarafından ifade edilmekte. Nodolol hastaların bazılarında hafiften şiddetliye kadar değişen klinik kötüleşmeye neden olabilmekte.
Karvedilol; hem β1- hem de β2-adrenerjik reseptörleri bloke eden seçici olmayan bir β-bloker aynı zamanda zayıfta olsa α1 blokeri. Özellikle topikal bromidin ile birlikte kullanımı rozada klinik bulgularda anlamlı azalmara sağladığı gösterilmiş.
Propranolol; hem β1- hem de β2-adrenerjik reseptörleri bloke eden seçici olmayan bir β-bloker, rozada klnik kullanımı nadolol gibi çok anlmalı bulunmamış.
β blokerler kullanımı sırasında kalp hızında ve kan basıncında azalma, vertigo ve mide bulantısı, kilo alımı, yorghunluk gibi yan etkiler gelişebilmekte. Bu nedenle ilaçların kullanmı sırasında hasta iletişimi ile doz düzenlemesi gerekmekte.
β-blokerler konjestif kalp yetmezliği, kardiyojenik şok, 50 atım/dakikadan az sinüs bradikardisi, atriyoventriküler blok, hiperaktif hava yolu hastalığı ve Raynaud hastalığı olan rozalı hastakarda kesinlikle kullanılmamalıdır.
Rozada eritem ve kızarmanın tedeviler ile azalması gereçekten zordur. β-blokerlerden karvediol ve propranolol rozada hafif-orta düzeyde etkili görünmekte. Bu etkileri muhtemelen antioksidan ve antiinflamatuar etkilerinden kaynaklanmkata. Ancak diğer dermatolojik hastalıklarda( port wein stan gibi) topikal ve esistemik β-blokerlerin yüksek etkinlikleri ile kullanılmakta ancak rozada henüz çalışmalar yeterli değil.
Gösterim: 204807
Rozasea(Roza, Rosacea, Gül Hastalığı) medikal ve lazer tedavilerine çok iyi sonuçlar vermekte. Ancak tedavinin sonuçları kademeli olarak gerçekleşir. Bu nedenle hastanın sabırlı olduğu kadar gayret göstermesi de gereklidir. Her şeyden önemlisi kronik ve ilerleyici bir hastalık olan rozanın tedavisi bir dermatolog tarafından, hastalığın klinik belirtileri ve evresine göre düzenlenmelidir.
Roza hastalığında tedavi 4 basamak ile planlanır.
Hastanın Eğitimi; hastalık ve tedavi hakkında hastanın güncel ve doğru bilgiler ile eğitilmesi tedavinin ilkesel ilk basamağını oluşturmaktadır. Bu amaçla internet ve doktor bilgi broşürleri kullanılabilir.
Hastanın Günlük Aktivitesinin ve Cilt Bakımının Düzenlenmesi
Topikal-sistemik ilaçların kullanımı
Lazer tedavileri
Hastanın Günlük Aktivitesi ve Cilt Bakımının Düzenlenmesi
Roza hastalığında cilt bakımında temel yaklaşım cildin nemlendirilmesi, güneşten korunma ve iritan kimyasal içeren kozmetiklerden uzak durulmasıdır. Roza hastalığınında gelişen deriyi kuru ve çok hassas bir cilt olarak düşünmeliyiz. Bu nedenle seçilen ürünler deri doğal bariyer fonksiyonunu bozmayacak ve artmış deri damarsal dolaşımını düzenleyecek özelliklerde olmalıdır.
Rozada sık gözlenilen yanma, batma ve kaşıntı gibi cilt şikayetleri derinin bariyer fonksiyonunun bozulmasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle tüm cilt bakım ürünleri derinin en dışında yer alan yağlardan ve epidermal hücrelerden oluşan koruyucu tabakayı bozmamalıdır.
Cilt bakımında temel prensipler;
Cilt bakımı ürünleri derinin doğal bariyer sistemini koruyacak hatta onaracak özeliklerde olmalıdır.
Cilt bakım ürünleri roza şikayetlerini azaltacak, kontrol altına alacak ve medikal tedavileri destekleyecek özelliklerde olmalıdır.
Roza klinik olarak akneye benzemekle birlikte çok farklı bir cilt problemidir. Bu nedenle aknede kullanılan cilt bakım ürünleri roza için uygun olmayabilir. Bu nedenle aknede kullanılan astrijenler ve deri sebum düzenleyicileri kullanılmaz.
Rozade deri duyarlılığı nedeni ile astrajenler, tonikler, mentol ve kamfor içerikli ürüznler kullanılmamalıdır.
Cilt bakım ürünleri içerisinde iritan ve alerjen maddeler içermemelidir.
Derinin temizliği
Roza hastaları yüzlerini ılık su ile yıkayabilirler, sıcak veya soğuk sudan kaçınmalıdırlar.
Parmak uçları ile hassas ciltler için geliştirilmiş bir likit temizleyici uygulamalıdırlar.
Yüzü kurulamak için yumuşak bir havlu kullanılması tavsiye edilir.
Yıkama sonrası diğer kozmetik yada ilaçlar yüze hemen uygulanmamalı, cildin 30 dakika dinlendirilmesi son derece uygundur.
Rozaseada özel temizleyiciler; doğal deri Ph ına yakın ürünler seçilmelidir( sodyum sülfasetamid ve sülfür içerenler kullanılabilir).
Temizleme sonrası ilaçlarınızı uyguladıktan 5-10 dakika sonra nemlendirici ve kozmetiklerinizi uygulayınız.
Temizleyicilerde; alkol, mentol, nane, okaliptüs yağı içeren ürünlerden ve parfümlerden derideki tahrişi en aza indirgemek için kaçınılmalıdır.
Rozada kullanılan topikal medikal ilaçlar öncesi derinin temizliği son derece önemlidir. Bu ürünler medikal ürünler ile uyumlu olmalıdır.
İdeal bir cilt temizeyici deri yüzeyindeki ölü deri hücreleri, yağ, çevresel hava kirliliği kaynaklı kirleri ve mikroorganizmaları uzaklaştırmalı ancak deri flora ve yağ dengesini bozmamalıdır.
Temizleyiciler içerik olarak yumuşak olmalıdır. Örneğin sülfaktan içeren sert temizleyiciler deri yüzeyindeki keratin proteini yıkmakta keratinositlere hasar vermekte. Anyonik sülfaktanlar belkide deri için en fazla iritan temizleyicilerdir. Sülfaktanlar en sık kullanılan temizleme içerikleridir ve temizleyicinin iyi köpürmesini sağlamaktadır.
Deri yüzey pH 4–6.5 arasındadır. Bu pH bir çok mikroroganizmanın deri yüzeyinde çoğalmasını engellemektedir. Bu nedenle bu dengenin bozulmaması için temizleyici asitik pH da yada nötor olmalıdır(syndetler ve temizleme losyonları gibi).
Normal klasik sabunlar çok iyi deri temzileyicileri olmalarına karşın yüksek pH(9-10) değerleri ile rozada uygun temizleme ürünleri değildir. Rozada sabunlar derinin daha fazla kurumasına ve iritasyonuna neden olmaktadır. Sindetler sabunsuz sabun olarak tarif edilen sentetik deterjanlardır. Deri doğal pH yakın olmaları ile rozada tercih edilebilir.
Antibakteriyal temzileme ürünleri derinin normal florasına etkilediği için rozada kullanılmamaldır.
Temizleme köpükleri daha fazla tercih edilmeli.
Tüm temizleme işlemleri sonrası temizleme suları kullanılabilir. Bunlar içerik olarak deterjan, humektan ve termal sular içermektedir. Bunlar pamuk pedler ile deriye uygulanmalıdır.
Tüm temizleyiciler rozada kısa deri temas üsreleri ile kullanılmalıdır.
Rozada tedavi amaçlı kullanılan bazı temizleyiciler(10% sodium sulfacetamide ve 5% sulfur içerenler) kullanılabilir. Ancak bunlar deriye yumuşak hereketler ile uygulanmalı ve deride gelişebilecek kızarma ve yanma iyi gözlenmelidir.
Temizleme güçleri zayıf olmakla birlikte misel suları-micellar water kullanılabilir.
Derinin nemlendirilmesi
Cildin temizlenmesi sonrası mutlaka nemlendirici kullanılmalıdır. Derinin nemlendirilmesi deri bariyer sisteminin kendisini tekrar onarması süreci için önemlidir.
Nemlendirici olarak emolyentler kullanılabilir(emolyent latince yumuşatma anlamına gelmekte). Rozada emolyent nemlendiricilerin kulanımı son derece önemlidir.
Deri üzerinde de örtü oluşturarak-oklüzyon ile deriden su kaybını azaltan(silikatlar, petralatum, mineral yağlar, lanolin ve silikon deriveleri) nemlendiriciler, çevreden(dermisten ve havadan) su çekerek epidermal su içeriğini arttıran( gliserin, propilen glikol, sodyum laktat, hyaluronik asit, üre, laktik asit, glikolik asit ve tartarik asit vb) humektanlar ve bunların karışımları kullanılmakta.
Nemlendiriciler su içerisinde yağ(O/W) yada yağ içerisinde su(W/O) şeklinde hazırlanmakta. O/W fromlar daha akışkan, daha az yağlı ürünlerdir ve günlük nemlendirici olarak kullanılır. O/W günlük nemlendiriciler sıklıkla mineral yağlar, dimetikon, propilen glikol içermekte ve krem yada losyon fromundadır. W/O fromları daha yağlı yapıları ile gece nemlendiricisi olarak kullanılmakta. Bunlarda içeriklerinde mineral yağlar, asetilllenmiş lanolin, petrolatum içermekte ve sıklıkla krem formundadır.
Nemlendiriciler içerisinde koku ve alkol olamamalıdır.
Roza kullanılan nemlendiriciler deriyi yumuşatıcı, sakinleştirici, damarları koruyucu ve antiinflamatuar içermelidir(Gliserin ve Karité yağı gibi).
Antiaging nemlendiriciler(laktik, glikolik, salisilik asit ve retinol içerdikleri için) fazla tercih edilmemelidir.
nemlendiricilerde irtan maddeler hiç olmamlı yada az olmalıdır. Hafif iritan olanlar; benzen, fenol, salisilik asit, rezorşinol, fosforik asit iken orta düzeyde iritan olanlar; sodyum karbonat, trisodyum fosfat, propilen glikol, propilen karbonat, propilen glikol diasetat, dimetilasetamid, dimetilformamid, dimetilsülfoksid, dietiltoluamin, dimetil fitalat, 2‑Ethyl‑1,3‑hexanediol, bezoil peroksid dir.
Güneşten Korunma
Koruyucu güneş kremleri UVA ve UVB karşı tam ve yüksek koruyucu olmalıdır.
Hastalar kimyasal olmayan, fiziksel güneş koruyucuları çinko yada titanium dioxide tercih etmelidir.
Koruyucu faktörü 15 ya da daha yüksek olan koruyucu kremler düzenli olarak uygulanmalıdır. Bu nedenle ideal olanı 50+ olan ürünlerdir.
Eğer hastalar koruyucu güneş kremini kullandıktan sonra deri tahrişinden şikayet ederlerse, kimyasal içermeyen diğer koruyucu kremler denenmelidir.
Güneş koruyucular tüm yıl boyunca günlük kullanılmalıdır(o günün güneşli bulutlu, yağmurlu olmasına bakılmaksızın).
Özellikle araba kullanımı sırasında araba camlarında güneş koruyucu filimleri tercih edilmeldir.
Güneşe çıkılmadan 30 dakika once ürün sürülmeli 2 saat ara ile tekrarlanmalıdır.
Ürün 10:00 ile 16:00 arasında kullanılmalıdır.
Güneşten koruyucular roza hastalığında güneş kaynaklı infrared radyasyonun neden olduğu yanma, kızarma ve batma hissini engellemez. Bu nedenle şapka, güneş gözlüğü kulanımı ve gölgenin tercih edilmesi son derece önemlidir.
Yüz masajı
Her akşam buruna, yanaklara ve alına kayganlaştırıcı bir madde ile masaj yapmak inatçı ödemlerin yararına sonuç verebilir (Sobye masajı). Ancak kontrollü çalışmalar mevcut değildir. Bu işlem için öne sürülen mekanizma lenfatik drenajın hızlanması ile bunun peşi sıra eritemin azalmasıdır.
Sakal traşı olunması
Erkek hastalar jilet yerine elektrikli tıraş makinesi kullanmalıdır. Eğer jilet kullanılacaksa, keskin olanlar kullanılmalıdır.
Traş sonrası kolonya, after shave kullanılmamalıdır.
Fiziksel aktivite
Rozada şikayetleri arttırabilecek yoğun fiziksel aktivitelerden uzak kalınmalıdır. Hafif yürüyüşler ve yüzmeler tercih edilmelidir.
Uyku Düzeni
Günlük 6-8 saatlik uyku önerilmekte.
Ruhsal ve duygu durumu
Anksiyete, depresyon ve diğer pskilojik problemler konusunda destek alınmalıdır.
Sıcak
Infrared-kızıl ötesi ışık ve ısı kaynakları rozada ısı etkisi ile olumsuzu etkilere sahiptir.
Diyet
Rosaceaya özel bir diyet bulunmamakla birlikte yüz kızarıklığını arttıran yiyeceklerden(acılı yiyecekler gibi) uzak durulmalıdır.
Ayrıca antiinflamatuar yapıda besinlerin daha fazla kullanımı desteklenebilir.Vitamin B, tarçın, zerdeçal, omega 3 ve zeytin yağı gibi.
Alkol ve tütün
Kesinlikle kullanılmmalıdır.
Soğuk kompresler
Eğer sıcak bir ortamda yüz kızarması engellenmek istenirse, ağızda tutulacak buz parçalarının yarım saate kadar yardımı dokunabilir.
Soğuk kompresler ve buzlu su spreyleri kullanılabilir.
Kapatıcı ve düzeltici kozmetik kullanımı
Yüzdeki kızarık ve telanjektazilere kozmetik kapatıcılarla kamuflaj uygulanması hasta için daha iyi bir görünüm sağlar.
Mineral bazlı kapatıcılar daha fazla tercih edilmektedir.
Kapatıcı kullanımında renkler ve ilişkileri çok iyi bilinmelidir. Rozada kapatılmaya çalışılan kızarıklık ve damarsal yapılar için yeşil tercih edilmesinin nedeni aşağıda görüldüğü gibi renkler için karşılığında gelen diğer renkler kullanılmaktadır. Bu kapatıcılar daha iyi bir sonuç elde edilmesi için 6-8 kat uygulanabilir.
Kapatıcı fondotenler; krem, kompakt krem, stik ve pudra formundadır. İritan ve alerjik olmamalı, parfüm içermemeli, komedon ve akne oluşumuna neden olmamalıdır.
Rozada Sistemik ve Topikal İlaçların Kullanımı
Rozada kalıcı telenjektazi, eritem, ödem ve doku kabalaşmaları olmadan erken tedavi başlanmalıdır. Tedavi hastalığın dönemine göre seçilmelidir.
Topikal ilaçlar
Topikal yani deriye haricen kullanılan ilaçlar
Topikal antibiyotikler
Tedavide ilk seçenek ancak tercih edilirken ödemide azaltıcı antibiyotikler tercih edilmelidir. Tetrasiklini minosiklin, doxisiklin, clarithromycin gibi.
Topikal metronidazole
Topikal sulfacetamide metronidazole göre daha az tahriş yapması ile tercih edilmektedir.
Bromidine taratarat içeren jeller malesef ülkemizde yok. Bunlar yüzde kızarmalarda etkili.
Klindamisin + benzoyl peroxide kombinasyonu topikal olarak kullanılabilir.
Azelaik asitin 20% krem formu özellikle iltihaplı şişlikler olduğunda etkilidir.
Topikal retinoidler özellikle kılcal damarlarda etkilidir.
Soğuk olarak hızlanmış üzüm çekirdekleri, at kestanesi özleri eritem ve telenjektazilerde kullanılabilir.
Yeşil çaylar ve niacinamide (vitamin B3) kulanılabilir.
Aloe vera ve chamomile deriyi sakinleştirmekte.
Bazı çiçek sularının karışımları (portakal ve kiraz çiçeği ve defne yaprağı gibi) deriyi sakinlşetirmekte.
Bitkisel flavonoidler antioksidan ve damarsal düzenleyici olarak kulanılabilir. Vitis vinifera, Centella asiatica ve Melilotus officinalis ile Ruscus aculeatus deride ödemin azaltılmasında kullanılabilir.
Ginko biloba ve licorice ekstreleri iritasyonu engellemekte.
Rozasea Tedavisi
Rinofimada cerrahi, cryoterapi, lazer tedavileri kullanılmaktadır.
Rozasea Tedavisi
Rozaseada kılcal damar ve yüzdeki kırmızılık için lazer tedavileri kullanılmaktadır.
Rinofimada cerrahi, cryoterapi, lazer tedavileri kullanılmaktadır.
Rozada hasta için en ciddi problem yanma ve kızarma ataklarıdır. Bunlar geçici kızarıklık, kalıcı kızarıklık ve telenjektaziler şeklinde ortaya çıkmakta. Buna göre tedavi ve destekler sağlanmalıdır.
Geçici kızarma ataklarında
Topikal Brimonidine ( seçici α 2‐adrenerjik reseptör agonisti, damar çevresindeki düz kasları kasılmasını sağlayarak deriye olan kan akımını düzenlemekte) kullanılabilir. Ancak deride küçük çaplı damarlar ve kapillerde bu düz kaslr olmadığı için çok etkili değildir.
0.5% brimonidine tartrate gel (0.33% brimonidine) yurt dışında kullanılmakta. Uygulama alanında yanma, rebound eritem ve iritasyon yapabilmekte.
Sistemik beta‐adrenerjik reseptör blokerleri kullanılabilir. Roza hastalığında yüzde kızarma atakları ve kalıcı kızarıklık gelişimi en sık klinik probemlerden birisidir. Rozada yüzde kan dolaşımının arttığını biliyoruz. Bu artışın nedenleri arasında damarların genişlemiş olması, nöral, inflamasyon, hormonal ve dış kaynaklar sayılabilir. Bu problemlerde yukarda tanımlanan topikal alfa adrenerjik reseptör aganositleri kullanılabilir. Ancak bunların yetersiz kaldığı yada kızarıklıkların daha da arttığı durumlarda sistemik beta adrenerjik reseptör blokerleri kullanılmakta.
Bu blokerler adrenoreseptörler üzerinden sempatik sinir sistemi uyarımı ve dolaşımdaki endojen katekolaminler üzerinde antogonist etki göstermekte. Adrenoreseptörler 3 tiptir; beta 1 reseptörler başıca kapte bulunmakta, beta 2 reseptörler akciğer, sindirim sistemi, kan damarları ve deride(deri hücreleri olan keratinosit ve fibroblastlarda) bulunurken, alfa 1 reseptörler deri damaralarının düz kaslarında bulunmakta. Beta blokerler beta 2 sreseptörler üzerinden deri damarlarında darlama yaparak kızarıklıkları düzenlemekte. Ayrıca anksiyete ve kalp çarpıntısını azaltarakta yüzde kızarıklığın azalmasında yardımcı olmakta. Bu amaçla kullanılan blokerler;
Nodolol; seçici olmayan bir beta blokerdir yani hem beta 1 hemde beta 2 yi bloke etmekte. Günlük 40-80 mg kullanılmakta ancak kızarıklıklarda etkinliği orta bulunmuştur.
Carvediol; seçici olmayan bir beta bloker ayrıca alfa 1 bloker etkinliği var ancak zayıftır. Günlük 3.125-12.5 mg dozlarda başlanarak doz günlük 31.25 mg kadar yükseltilmekte. 3-12 günde kızarıklıklar ve yanmalarda anlamlı azalmalar olmakta. Carvedilol was needed only intermittently afterward during summer. damarsal etkileri dışında anti inflamatuar ve antioksidan etkileride bulunmaktadır.
Propranolol; seçici olmayan diğer bir beta blokerdür. 10 mg günde 3 dozlarla başnarak belirtilere ve hasta tolerensına göre 20 - 40 mg çıkılmakta.
Bu ilaçlar doktor kontrolünde kullanılmalıdır. Çünkü kullanımı ile kan basıncında düşme-hipotansiyon, baş dönmesi, baş dönmesi, yorgubluk hissi, kalp ritminde düşme yapabilmekte. Bu ilaçlar kalp yetmezliği, bradikardi,kardiyojenik şok, hiperreaktif solunum problemleri, Raybaud hastalığı ve bradikardide kullanılmamalıdır.
Yukardaki laçlar içerisinde carvedilol ve propranolol antioksidan ve anti inflamatura özelliler nedeni ile daha fazla tercih edilmekte.
Kalıcı kızarma atakları
Topikal brimonidine + metronidazole ve azelaic acid birlikte kullanılabilir.
Topikal tacrolimus ve pimecrolimus
Topikal calcineurin inhibitörleri.
Hydroxychloroquine + doxycycline kullanılabilir(Hydroxychloroquine; antiinflamatuar, anti immun, UV hasar önleyici olarak)
Rozaseada kılcal damar ve yüzdeki kırmızılık için lazer tedavileri kullanılmaktadır. Long Pulse Nd YAG lazer ve PDL gibi. Daha detaylı bilgi için ...
Bunun için önerilen 8-12 haftalık topikal tedavilere rağmen geçmeyen kızarıklıklar ve telenjektazilerde lazerlerin kulanılmasıdır.
Roza da görülen papülopüstüllerde tedavi
Metronidazole, azelaic acid ve permetrin yada ivermectin topikal kullanımı.
5% benzoyl peroxide (BPO) gel kullanılabilir ancak iritant olduğu unutulmamalıdır.
Doxycycline ve isotretinoin sistemik kullanılabilir.
Ivermectin sistemik tek doz 4 ay yeterli olamakta.
.
Gösterim: 14086
Rosaseanın etiyolojisi henüz bilinmemektedir, birçok faktörün olma ihtimali yüksektir. Bunlar arasında genetik yatkınlık, kalıtım, mide asiti azlığı-gastrik hipoklorhidri ile hazımsızlık, inflamatuvar bağırsak hastalıkları, Helicobacter pylori bakterisi, sebore, Demodex folliculorum maytları, endokrin hastalıklar, vitamin eksiklikleri, mikrosirküler düzensizlikler, hepatopati veya psikojenik faktörler bulunmaktadır.
Helicobacter pylori; enfeksiyonu nedenler arasında ileri sürülmektedir. Bu bakteri mide ülserine, deride ürtikere-kurdeşene neden olabilmektedir. İlişki tam olarak açıklanmamakla birlikte ortak tedaviler her iki klinik tabloyu düzeltmektedir.
Demodex folliculorum: Bu maytlar rozaseada özelikle de papülopüstüler formunda önemli bir artıran faktör olarak görülmekle birlikte hastalığın sebebi değildir. Bu mayta karşı gecikmiş bir aşırı hassasiyet tepkisinden şüphe edilmektedir.
Psikojenik faktörler: Psikolojik stres rosaceayı etkileyebilir ancak, esas sebebi değildir.
Kızarma ve vasküler patojenez: Rozasea hastaları yüze kan basmasına ve kızarmaya eğilim gösterirler. Sıcak, soğuk, mor ötesi radyasyon, duygular, alkol, baharatlar ve sıcak içecekler gibi pek çok tetikleyici faktör bilinmektedir. Rozasea hastalarında yüz kanlanmasında fonksiyon düzensizliğinden bahsedilmektedir. Bu hastalarda migren tipi baş ağrılarının artmasının sebebi olabilmektedir.
Genetik: Rosacea için genetik yatkınlık için kanıtlar artmaktadır. Rosacea hastalarının % 30-40’ının bu hastalığa sahip bir akrabası bulunmaktadır. Ancak genetik geçiş için halen bir kanıt bulunmamaktadır.
Sebore – deri yağ salgısı artışı: Deneysel çalışmalar rosacea ile sebore arasında herhangi bir ilişkiyi onaylamamaktadır.
Işık: Mor ötesi ışıklar rosaceanın gelişiminde büyük bir rol oynamaktadır. Dermal bağ dokuyu etkilediği gibi aynı zamanda lenfatik ve kan damarlarına da etki eder ve pasif damar genişlemesine katkıda bulunmuş olabilir. Güneş hasarlı ciltlerde ve açık tenlilerde rozasea yaygın şekilde gözlenmektedir.
Endokrin Hastalık: Hamilelikte, adet döneminde ve menopoz sonrası dönemde rosaceada artış not edilmiştir.
Lenfatik sistem: Lenfödemin, özellikle rinofimanın şiddetli formlarında önemli bir rol oynadığı düşünülmektedir.
İlaçlar: Amiodaron veya nitrogliserin benzeri ilaçlar ( örneğin, nifedipine) damar genişletici özellikleri ile kızarmaya yol açarak rozaseayı etkileyebilirler.
İmmünolojik faktörler: Araştırmalar rozaseada bağışıklık anomalilerinin daha yüksek sıklıkla görüldüğünü belirtmektedir. Rozaseanın HIV enfeksiyonu olan hastalarda daha yaygın olduğu görülmektedir.
Gastrointestinal düzensizlikler: Gastrik hiperklorhidri, hazımsızlık, diyare ve kabızlık ile rozasea arasında bir ilişkinin varlığından şüphe edilse de bu tür bir ilişki için güçlü bir kanıt mevcut değildir.
Gösterim: 23857
Rozasea(Roza, Rosacea, Gül Hastalığı) Şikayetleri Arttıran Faktörler aşağıda yer almakta;
Yiyecekler ve beslenme
Rosaceada bazı besinlerin içerikleri ile hastalığın klinik bulgularını arttırdığını görmekteyiz. Bunlar;
Besinlerin sıcak olması, içeceklerde olduğu gibi, rosacea klinik belirtilerini alevlendirmekte. Sıcak direkt damarlarda genişlemeye neden olurken "transient receptor potential vanilloid member 1 (TRPV1)" reseptörleri üzerinden yüzde yanma, batma ve deride duyarlılık artışınada neden olmakta.
Başlangıçta besinler ve içeceklerdeki kafein suçlanmış ancak daha sonra rosacea ile ilişkisinin zayıf olduğu gözlenmiştir. Aslında kafeinin tam tersi damarların genişlemesini azaltması(renin-anjiyotensin-aldesteron sistemi üzerinden), antioksidan olması ve immün sistemi değiştirmesi nedeni ile rosaceada düzenleyici olabileceği düşünülmekte.
Kapsaisin-Capsaicin temelde kırmızı biber, jalapeño gibi biberlerde bulunmakta ve acı tadı vermekle birlikte tatlı biberlerdede % 25 oranında bulunmakta.kapsaisin TRPV reseptörleri üzerinden rosecea klinğini alevlendirmekte.
Sinnamaldehid-Cinnamaldehyde (CMN); tarçın koku ve tadını veren bu aromatik kimyasal tarçın dışında domates, havuç, ıspanak, salatalık, marul, kereviz gibi sebzelerde, alma ve portakal gibi meyvalarda ve çikolatada katkı olarak bulunmakta. CMN ise standart bir rosacea klinik alevlendiricisi.
Formaldehid; elma, üzüm, muz, ıspanak, soğan, karnıbahar, tütsülenmiş etler, kahve, tofuda düşük oranlarda bulunmakta. Suda eriyebilir olan formaldehid rosaceayı olumsuz etkilemekte.
Histamin deride damarların genişlemesine, derinin duyarlılık artışına neden olmakta. Histamin yüksek oranlarda bulunduğu avakado, papaya ve hindistan cevizi tüketilmesi rosaceyı olusuz etkilemekte.
Niasin, nikotinik asit- B3 vitamini; bir rosacea klinik alevlendiricisi. Karaciğer gibi sakatatların fazla tüketilemsi ile alındığında klinği alevlendirebilmekte.
İçecekler; Alkollü içeceklerden kırmızı şarap, bira, burbon, cin, votka ve şampanya. Sıcak içeceklerden kahve, çay gibi