- Gösterim: 2872
Sklerozan madde damar içerisine uygulandığında damar içerisindeki mevcut kan ile dilüe olmakta. Bu sklerozan maddenin etkisini değiştirmektedir. Ancak 3 mm den küçük venlerde sklerozan madde verildiğinde laminar akımla kanın yerini almakta yani venin içini doldurmaktadır. Buda diliü olmamasını sağlamaktadır. Ancak 3mm den büyük çaplı damarlarda sklerozan madde damar içinde oluşan türbülanstan dolayı damar içerisinde dağılmakta ve kan ile karışarak dilüe olmaktadır. Bu nedenle sklerozan maddenin damar içerisini tam olarak doldurabilmesi için ne kadar gerektiği tartışılmaktadır.
Bir venin iç volümü V ve V = L × π × (D/2)2 formülü ile hesaplanmaktadır(L damarın uzunluğu, D damarın iç çapı). Örneğin 10 cm uzunluğunda bir venin iç çapı 0.7 cm ise iç volümü 3.85 cm3 dür.
Aşağıdaki tabloda bu örneklendirilmiştir.
O.5 cm3 bir sklerozanın tamamen doldurabileceği damar ölçüleri ise aşağıda tabloda gösterilmektedir. Görüldüğü gibi enjekte edilecek volümü belirleyen damarın uzunluğundan daha çok damarın çapıdır.
Enjekte edilen sklerozanın dilüsyonu damar iç yüzeyinde gelişecek sklerasyonu belirlemektedir. Sklerozan madde enjektör içerisinde hazırlandığı etkin konsantrasyonda damar içerisine uygulandığını noktada en yüksek konsantrasyondadır ve bu noktadan uzaklaşıldıkça konsantrasyon azalmaktadır. Yani ilk noktada en yüksek sklerozan etki göstermektedir. Sklerozan madde düşük volümlerde tek bir noktada damara enjekte edildiğinde bu noktada kanla hafif dilüe olsada sklerozan maddenin konsantrasyonunun en yüksek olduğu noktadır. Bu nokta sklerozisin ve tabiki yan etkilerin en fazla olmasının beklendiği noktadır.
Sklerozan madde daha yüksek volümde ancak daha düşük konsantrasyonda tek bir noktada enjekte edildiğinde bu noktada kanla hafif dilüe olsada sklerozan maddenin konsnatrasyonu en yüksektir ancak düşük volüm ve yüksek konsantrasyona göre yan etkler bu noktada daha azdır.
Bu tedavinin temeli varis ve telenjektaziler içerisine enjektör ile ve az miktarlarda uygulanan ilacın damar duvarında hasara yol açarak damarın kapanmasını sağlamasıdır. Skleroterapide kullanılan ilaca “sklerozan” denilmektedir. Sklerozan maddenin damar içini kaplayan endotel hücrelerde hasar yapmasına ise “endosklerozis” denilmektedir. Endosklerozis sonrasında damarda fibrozis gelişmektedir buna da “endofibrozis” denilmektedir. Sklerozan maddenin özeliğine göre bu hasar damar duvarına hata çevre dokulara yayılabilmektedir. Skleroterapi telenjektaziler için yapılıyor ise buna mikro skleroterapi denilmektedir. Varisli damarların skleroterapi ile kapatılması kan dolaşımı açısından hiçbir probleme neden olmaz. Aslında varisli damarların kapatılması kanın daha sağlıklı damarlara yönlendirilmesi ile dalaşımı düzenlemektedir.
Skleroterapi ile venöz yapıda kan akımı olmayan damarın mavi mor rengi uygulamadan hemen sonra kaybolmaktadır.
Sklerozan ilaç uygulama formu için solüsyon yapısındadır. Sklerozan solüsyonun damarda endosklerozis etkisi bu solüsyonun konsantrasyonuna ve damar endotel hücreleri ile temas süresine bağlıdır. Örneğin 0.3% polidocanol (POL) ve 0.1% sodium tetradecyl sulfate (STS) damar endotelinde hücre ölümünü 15 dakikada yapmaktadır. Ancak 0.003% POL yada 0.005% STS kullanıldığında 60 dakika sonrasında bile damar endotel hücreleri halen canlıdır. Ayrıca endotel hücre hasarı kalsiyum kanallarının uyarılmasına ve nitroz oksid gibi serbest oksijen radikallerine de bağlıdır.
Sklerozan madde damar endotel hücrelerde yıkıma neden olmakta. Endotel hücrelerinin yıkımı ile bunların hemen altında yer alan kollajen fiberleri açıpa çıkmaktadır. Buda kan dolaşımında bulunan trombositlerin burada birikmesine, kollajene ile birbirlerine yapışmasına ve trombosit kökenli bazı kimyasal faktörlerin salınımına neden olmaktadır. Bu süreç “intrinsik koagülasyonda” faktor XII nin aktive olması ile ilişkilidir. Normalde sklerozan solüsyonun tromboplasti yolu yani “ekstrinsik koagülastyonu” aktive etmemesi gerekmektedir. Fazla trombüs gelişimi damarlarda rekanalizasyona ve damar içi ile duvarında aşırı inflamasyonuda neden olmaktadır. Buda skleroterapi sonrası yan etkiler anlamına gelmektedir. Skleroterapi sonra kompresyon bandaj uygulaması ile azaltılmakta hatta önlenmektedir. Aslında skleroterapide hedeflenen trombüsten çok sklerozisin olmasıdır. Sadece endotel hasarı olması yeterli değildir(damarlarda endotel hasarı hızlı tedavi olmakta günde 0.07 mm gibi).
Sklerozan madde damar içerisinde kan ile temas ettiğinde hızla dilüe olmakta yani konsantrasyonu düşmektedir. Bu sistemik ya etkilerin gelişmemesi açısınından önemlidir.