- Gösterim: 1781
Atopik DermatitisinSpesifik bir laboratuvar tanısı yoktur.
Hastaların %15-45’inde solunumsal veya besin alerjisi yoktur.
Bu nedenle deri prick testleri, serum spesifik IgE testleri AD eşlik eden alerjik durumlarda sık başvurulan yöntemlerdir. AD’de son yıllarda IgE’ye bağımlı ve IgE’den bağımsız geç faz deri reaksiyonlarının değerlendirilmesinde atopi yama testi (APT) kullanılmaya başlanmıştır. AD bu tüm testlerin sonuçlarının klinik ile ilişkisini belirleyecek ve aeroalerjenlerin rolünü aydınlatabilecek standardize provokasyon testleri bulunmamaktadır. Bu testleri AD kliniğinde alevlenmeye neden olan etkenlerin berlilenmesi ve eliminasyonu için anlamlıdır.
AD alerjenlere karşı tolerans ve intoleransın erken çocukluk dönemiden başlayarak deva ettiği görülmekte. Bu süreç "atopik yürüyüş" olarak tanımlanmakta. Atopik yürüyüşte alerjik duyarlanma sürecinin erken çocukluk döneminde besin alerjisi şeklinde ortaya çıktığı düşünülmekte. Tavuk yumurtası, inek sütü, buğday, soya ve fıstık bebeklik döneminde en sık suçlanan besinler olup; ilerleyen dönemde balık, kabuklu deniz ürünleri ve kabuklu çerezler; geç çocukluk, adölesan ve erişkin dönemde ise polen ilişkili besin alerjileri (örneğin; huş ağacı poleni alerjisi olanlarda elma, kereviz, havuç ve fındık ile ağız içinde kaşıntı gelişmesi) gelişmekte. Atopik yürüyüşte zamanla bazı alerjenlere karşı tolerans/intolerans gelişebilir. Örneğin; yumurta ve inek sütü alerjisi zamanla kaybolurken-tolerans yer fıstığı ve kabuklu deniz ürünleri alerjisi yaşam boyu sürebilir. Bu nedenle AD hastaların alerjide dönemsel değerlendirilmesi gerekmektedir.
AD’li hastalarda besin alerjileri farklı belirti ve bulgularla kendini gösterebilir;
- Erken tip reaksiyonlar: bunlar ürtikeryal lezyonlar (lokal, jeneralize), anjioödem, flushingdir. Sıklıkla gıdanın alınımından sonraki ilk 2 saat içinde gelişir. Bazı olgularda sindirimi, dolaşım ve solunum sistemi bulguları eşlik etmekte. Erken reaksiyonlar AD klinğinde artışa neden olmayabilir.
- Kombine reaksiyonlar: sıklıkla gıdanın alınımından 2 saat sonra gelişen yoğun kaşıntı ve ir, yoğun kaşıntı ve AD klinğinde artışa söz konusudur.
- Geç tip reaksiyonlar; sıklıkla gıdanın alımından 6-48 saat içinde gelişir. AD klinğinde artışa söz konusudur.
Besin Alerjisi ve Testler
Besin alerjisi tanısı için deri prick testleri (SPT, PPT), yama testleri, besin spesifik IgE antikorları, gıda provokasyon ve eliminasyon diyet testleri yapılmakta. Bu testler AD’de tedaviye dirençli olgularda, gıda alımından sonra deri belirtileri şiddetlenen olgularda veya ikisi birlikte ise tercih edilmekte.
Serum spesifik immünoglobülin E ölçüm testleri hasta klinğinde dermografizm ve test alanında egzematöz lezyonların varlığında, deri prick testleri yapılamıyor ise(antihistamin gibi ilçalra kesilemiyor ise, erken çocukluk dönemi gibi test uyumunun azaldığı döenmlerde tercih edilir. İki yaşın üzerindeki çocuklarda bebeklik dönemine kıyasla besin spesifik IgE’nin tanısal değeri daha düşüktür; bunun nedeni yaşla besin alerjisinin azalmasına rağmen spesifik IgE’nin halen saptanabilir olmasıdır.
Deri yama testleri ise besin alerjisi şüphesi olan ancak pozitif deri prick test sonucu olmayan yada anlamlı serum spesifik IgE yüksekliği tespit edilemeyen hastalarda, hastalığı alevlendiren nedenin saptanamadığı ve kliniğin şiddetli ve/veya tedaviye dirençli AD hastalarında, birçok alerjene karşı IgE duyarlanması var ancak kanıtlanmış klinik bulguları olmayan AD hastalarında tercih edilmekte.
Bu test sonuçlarının pozitif olmasına rağmen şüpheli besinlerin yalnızca 1/3’ü "çift kör plasebo kontrollü besin provokasyon (DBPCFC)" ile kanıtlanmış gerçek besin alerjisidir. Bu nedenle bu testlerde pozitif sonuçlar alerjenlerin klinik ile ilişkisinin kanıtlayacak eliminasyon ve provokasyon testleri ile doğrulanması gerekmektedir.
Klinik alevlenmeler ile ilişkili günlük besin günlüğü tutulması ve eliminasyon diyetleri besin alerjisi tanısını doğrulamakla birlikte bunların tanısal değerleri ile ilgili yeterli sayıda çalışma yok.
Gıda provokasyon testleri; besin alerjisi tanısının doğrulanmasında veya bu alerjen besine karşı zaman içeriisnde tolerans gelişip, gelişmediğinin belirlenmesinde bu testler kullanılmakta. Bu testler açık, tek kör ve çift kör olmak üzere 3 farklı biçimde uygulanabilmekte. Çift kör plasebo kontrollü gıda provokasyon testi (DBPCFC), besin alerjisi tanısında altın standarttır. Pratik bir test olmaması nedeni ile açık ve tek kör besin provokasyon testleri klinik pratikte daha sık kullanılmaktadır: Bu son iki testin sonuçları ile AD klinik alevenmesi arasındaki korelasyon ve diğer alerji testleri DBPCFC’ye gerek olmaksızın tanısal değer taşımaktadır. Son yıllarda bu testlere bazofil histamin salınım testi, lenfosit stimulasyonu, fasiyal termografi, mide suyu analizi, endoskopik alerjen provokasyonu, saç analizi, kineziyoloji testi, alerjen spesifik IgG (özellikle IgG4 ) ölçümü, sitotoksisite testleri, elektrodermal test (Vega) ve mediyatör salınım assay (LEAP diyeti) gibi çok sayıda test ortaya çıkmıştır. Bu testlerin etkinliğini gösteren yeterli kanıt olmaması nedeni ile besin alerjisi tanısında kullanılmaları önerilmemektedir.
Solunan aeroalerjenler
Aeroalerjenlere karşı duyarlanma AD hastalarında sık görülmekte ve besinlerin aksine sıklığı yaşla birlikte artış göstermektedir. Ev tozu akarları, polenler, hayvan epiteli ve mantarlar en iyi bilinen aeroalerjenlerdir. Bununla birlikte AD’li hastalarda aeroalerjenlere karşı saptanan pozitiflik solunum yolu alerjisini açıklarken deri lezyonları ile ilişkili olmayabilir. Bu nedenle söz konusu alerjenlerle yapılan immünoterapinin AD’deki etkinliği net olarak ortaya konulamamıştır. Diğer yandan AD hastalarda aeroalejenlere karşı yanlış poziflik oranlaro norale göre daha fazladır. Özetle AD aerolaerjenlerin saptanmasına dönük deri prick testleri, spesifik IgE tsteleri gıda alerjil testlerine göre daha tercih edilmekte.
Deri ile temas eden alerjenler
Deri teması ile alerjenler deride alerjik kontakt dermatite neden olmakta.Bunun saptanması için standart yama testleri kullanılmakta. AD’li hastalarda alerjik kontakt dermatit (AKD) görülme sıklığı (%6-60) genel popülasyonla benzer düzeylerdedir. AD de yama testleri;
- Göz kapakları ve/veya yüz, boyun kıvrımları, el üstleri ve parmak uçlarında veziküler dermatit varlığında
- Olağandışı/atipik lezyon yerleşim yerleri (örneğin; ayak yerleşimi).
- İleri yaşlarda başlayan dermatitlerde
- Standart AD tedavisine yanıt vermeyen hastalarda
- İleri yaşlarda geç başlayan ve atopi aile öyküsü olmayan AD’li hastalarda kullanılabilir.
Tüm bu testlerin özeliklerine rağmen hastanın klinik öyküsünde gıdaa alerjisi şüphesi yoksa, alerji testleri uygulanması doğru değildir. Alerjik zemini belirlemeye yönelik gereksiz alerji testler yerine hastalık/hastanın doğru yönetimini oluşturan uygun deri bakımı, klasik tedavi ve hasta eğitimi yaklaşımlarının yapılmadı daha doğrudur.