- Gösterim: 10794
Göz çevresi hiperpigmentasyonları(Periorbital hiperpigmentation;POH), göz altı koyu halkaları olarakta bilinmektedir. Göz kapaklarında ve göz çevresinde gelişen bu pigment artışı sıklıkla alt göz kapağına yerleşmekte ve gözün alt iç kısmından dışa doğru açılanarak devam etmektedir. Oldukça sık görülen bu estetik problem yüze yorgun, sinirli ve yaşlı bir ifade vermektedir. Maalesef yaşlanmadan bağımsız olarak çok erken yaşlarda görülebilmektedir. Erken yaşlarda görülmekle birlikte yaşla birlikte daha belirgin olmaktadır. Göz altı morluklarının estetik problemler dışında bazı kültülerde madde bağımlılığı, alkol kullanımı, uykusuzluk yada depresyon gibi yanlış sosoyolojik algılara neden olabilmektedir.
Göz altı morluklarının en sık nedeni deride dermiste melanosit ve üretilen melanin pigment artışından kaynaklanmaktadır. Bu pigment artışı genetik, ailesel olabileceği gibi başka bir cilt problemine bağlı olarakta gelişebilmektedir(örneğin atopik dermatitis ve allerjik durumlarda göz çevresinde hiperpigmentasyon gelişebilmektedir). Göz altı morluklarının diğer bir nedeni alt göz kapığının yapısal olarak ince olması ve destek dokusunun az olmasıdır. Bu alt göz kapağında orbikülaris göz kasının ve kan damarlarının daha belirgin görünmesine, göz altlarında koyu halkalara neden olmaktadır. Diğer bir neden ise göz altlarında ağlama oluğu ve göz altı katlantılarının belirginleşmesidir. Bunlar göz altlarında ışık gölgesi daha koyu halkalara neden olmaktadır.
Göz altı morlularında bir çok tedavi uygulanmakla birlikte son yıllarda tek başına otolog yağ enjeksiyonları yada lazer gibi diğer yöntemler tercih edilmektedir. Otolog yağ transferlerinde cilt altına enjeksiyonlar yapılarak göz altındaki normal damarsal yapı yada kasların görünebilirliğinin azaltılması ve göz altı oluklarının giderilmesi amaçlanmaktadır.
Diğer yağ enjeksiyonlarında olduğu sıklıkla karın alt bölgesinden mikro yağ alımı tekniğinde olduğu gibi özel kanüler ile yağ dokusu alınmakta.
Hastadan lipoaspirasyon ile alınan ilk yağ doku süspansiyonu 10 dakika özel konteynerlarda bekletildiğinde yer çekimi ile üstte parçalanmış yağ hücrelerinden çıkan yağ ve altta doku-hücre süspansiyonu olacak şekilde ayrışmakta ve buna "sedimented fat" denilmekte. Üstteki sıvı bölümü atılarak sedimente yağ doku-hücre süspansiyonu 1200 g'de 3 dakika santrifüj edildiğinde (Dr. Coleman tekniği) üstte parçalanmış yağ hücrelerinden çıkan yağ, altta tümesent anestezi sıvısı, kan hücreleri, doku sıvısından oluşan sıvı ve ortada Coleman yağ doku-hücre süspansiyonu elde edilmekte.
Bu süspansiyon 500 mikron çaplı kapalı filtre sisteminden(nano transfer filtresi) geçirilerek yağ dokusunun destek dokularınındaki büyük partiküller ayrılmakta.
Coleman süspansiyonun elde edilmesi sırasında ayrılan serbest yağdan 0.5 ml filtreden geçirilen süspansiyona eklenir. Tekrar 2.4 mm çaplı konnnektöre ile 2 enjektör arasında 3-5 kez geçirilerek iyice karışması, topaklanmaları ve jel formuna dönüşmesi sağlanır.
Liposakşınla alınan yağ doku süspansiyonu 2000-3000 rpm de 1-3 dakika santrifüj edilmekte. Santrifüj ile ayrılan yağ dokusu 1 ml enjektörlere alınmakta. Bu 1 ml lik mikro yağ süspansiyonu steril bir konnektör ile boş 1ml lik enjektör bağlanır. Öncelikle mikro yağ emülsiyonu ağlama oluğuna ve infraorbital oluğa enjekte edilmekte. Sonra mikro yağ süspansiyonu iki enjektör arasında transfer edilir. Bu işlem 30-50 kez tekrarlanır. Böylece nano yağ süspansiyonu elde edilmektedir.
Böylece mikro yağ süspansiyonuna göre daha küçük partiküler yağ süspansiyonu elde edilmektedir. Bu nano yağ süspansiyonu olarak tanımlanmaktadır.
En son elde edilen nano yağ emülsiyonu 20 gauge iğne ile 1 ml lik enjektörler ile göz altlarına uygulanmakta. Hastanın ihitiyaca göre değişmekle birlikte her göz altlarına 0.5 -3.3 ml nano yağ emülsiyonu enjekte edilmektedir. Uygulama sonrasında hafif ödem, eritem ve bazende morluklar oluşabilmektedir. Bunlar 3-5 günde kaybolmaktadır.
