Gülme Estetiği ve Analizi

Siloksanlar, yaygın bilinen adıyla silikonlar; kısa, uzun veya karmaşık zincirler oluşturma yeteneğine sahip sentetik polimer ailesidir. Endüstriyel kullanım alanları oldukça zengin olan silikonlar, toksik ve alerjenik olmadıkları düşünüldüğü için çeşitli kişisel cilt bakım ürünlerinden, yara örtüleri ve estetik amaçlı kullanılan implantlara kadar medikal ve kozmetik alanında temel bir bileşen hâline gelmiştir. Burada silikonların kozmetik ve dermatolojideki kullanımlarını anlatmaya çalıştık.

Silikonlar, yılında İngiltere'de keşfedilen sentetik polimer yapısında bileşiklerdir. Silikon polimerleri, inorganik bir silisyum ve oksijen atomlarının tekrarlayan zincirleri ile silisyuma bağlı organik yan gruplara sahiptir. Silisyum, oldukça güçlü ancak esnek siloksan bağları ile oksijen atomlarına bağlanır. ketonlarına benzer bir yapıya sahip oldukları için silikon olarak adlandırılmıştır. Silisyuma bağlanan organik yapılar olarak metil, etil, propil, fenil, floroalkil, aminoalkil, hidroksi, merkapto, hidrojen ve vinil gibi yan grupları görmekteyiz.

Silikon ve silisyum sıklıkla karıştırılmaktadır; her ikisi de endüstriyel olarak yaygın olarak kullanılsa da farklı kimyasal yapıları ve özellikleri vardır.

  • Silisyum, doğada doğal olarak bulunan bir elementtir; silikonlar ise yapılarında silisyum içeren ve insanlar tarafından sentezlenen polimerlerdir.

  • Periyodik Tablo'daki . element olan silisyum, evrendeki en yaygın yedinci element ve Dünya'daki en yaygın ikinci elementtir (oksijen en yaygın elementtir).

  • Silisyum, oksijene karşı güçlü bir yakınlığa sahiptir; bu nedenle neredeyse her zaman silisyum dioksit olarak bulunur.

  • Silisyum, çakmak taşı, opal, kumtaşı ve kum dâhil olmak üzere birçok mineralde bulunabilir. Bu nedenle cam, beton ve tuğlada da önemli bir bileşendir.

  • Bu kadar yaygın bulunması nedeniyle silisyum, su ve gıdalarda bulunmaktadır. Silisyum; kahve, bira, filtrelenmemiş içme suyu, tahıllar, muz, kuru üzüm, fasulye, mercimek ve diğer yiyeceklerde bulunur. Hatta silisyum, gıda takviyeleri ya da direkt ilaç olarak da kullanılmaktadır.

Suda çözünen silisyumun insan vücudunda bir işlevi olup olmadığı, yararları ya da toksik etkisi ile ilgili bilgilerimiz hâlâ çok net değildir. Örneğin, silisyumun bağışıklık sistemi sağlığı, ateroskleroz riskinin azaltılması, Alzheimer hastalığında metal birikiminin azaltılması, tırnakların, saçların ve cildin yapısal bütünlüğü, genel kolajen sentezi, kemik mineralizasyonu ve kemik sağlığında rol oynadığı öne sürülmüştür. Ancak bu kullanımların çoğunu destekleyen iyi bir bilimsel kanıt yoktur. Çalışmalar ümit verici görünse de, özellikle silisyumun sağlık açısından faydalı yeni formlarının üretilmesi ve biyoyararlanımı konusunda çok daha fazla destekleyici araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır.

Silikonlar, kısa, uzun veya karmaşık (oligomer, polimer ve silseskiozan) parçacıkları oluşturma yeteneğine sahiptir. Silikonun parçacık yapıları, doğrusal, döngüsel, dallı ve çapraz bağlı yapılar oluşturabilmektedir. Silikonlar, bu özellikleriyle çeşitli gruplara ayrılır: silanlar, hidroksil içeren bileşikler (silanoller, dimetikonol gibi), doğrusal polisiloksanlar (dimetikon veya polidimetilsiloksan gibi), siklik dimetil siloksanlar (siklometikon veya dekametilsiklopentasiloksan gibi), silikatlar ve silseskiozanlar.

Dimetikon, en eski ve en yaygın kullanılan silikondur. Son derece esnek bir polimer omurgasına sahiptir. Dimetikon polimerinin uzunluğundaki ve moleküler ağırlığındaki değişiklik, dimetikona farklı fiziksel özellikler kazandırır. Cilt ve saç yumuşatıcılarda ve nemlendiricilerde kullanılır.

Silseskiozanlar; bunlara boyutlu çok kollu yapıları nedeniyle kafes silikonları denir ve normal koşullar altında çevre dostu, geri dönüştürülebilir, biyouyumlu, kokusuz, uçucu olmayan ve toksik olmayan silikonlardır.

Silikon Bileşiklerinin Dermatoloji ve Kozmetikteki Yeri ve Temel Özellikleri

Silikon bileşikleri, son yılda endüstriyel kullanımları dışında kişisel cilt bakım ürünleri ve dermatolojik tedavilerde temel bileşenlerden biri hâline gelmiştir. Silikon polimerleri; yara iyileşmesi ve izlerinin tedavisinde, pansuman malzemelerinde, plastik cerrahi uygulamalarında kullanılan protezlerde, şampuan ve nemlendiricilerde kullanılmaktadır. Kozmetik ve estetik ürünlere olan talebin artması, gelecekte daha fazla silikon bazlı ürünlerin geliştirilmesini artırabilir. Silikon bileşiklerinin bu hızlı büyümesi, çeşitli özelliklerinin daha iyi anlaşılması nedeniyle gerçekleşmiştir.

Silikonların Temel Özellikleri

Silikonların dermatoloji ve kozmetikte yaygın olarak kullanılmasını sağlayan temel özellikleri şunlardır:

  • Yüksek Kararlılık ve Dayanıklılık: Silikon yapısında silisyumun oksijen ile yaptığı siloksan bağları çok güçlüdür ancak aynı zamanda oldukça esnektir. Ayrıca silisyum-oksijen bağı kolaylıkla oksitlenmez. Silikonlar bu nedenle çok kararlıdır; sıcaklığa ( ila ), neme, ultraviyole () ışınlarına, asit ve alkalilere ve ozona karşı dayanıklıdırlar.

  • Çeşitli Fiziksel Özellikler: Silikon zincirine organik grupların eklenmesi, silikonlara çeşitli özellikler kazandırmaktadır. Silikonlar, metil gruplarının yanı sıra uzun zincirli hidrokarbonların eklenmesiyle hidrofobik hâle gelebilir (su itici özelliğe sahiptirler, su geçirmez özellikleri); polar grupların eklenmesiyle ise suda çözünür silikonlar üretilebilir.

  • Sensöriyel Nötrlük: Silikonlar renksiz ve kokusuzdur.

  • Güvenlik ve Biyouyumluluk:

    • Toksik ve kanserojen değildir, hipoalerjeniktir.

    • Bağışıklık sistemine etkisi yoktur.

    • Ciltten emilmez, cildin homeostazını etkilemez.

    • Biyolojik uyumluluğa sahiptirler.

 

Kozmetik Ürünler ve Dermatolojide Silikonların Kullanımı

Silikon bileşikleri, çeşitli özellikleri sayesinde nemlendiricilerden makyaj ürünlerine kadar geniş bir yelpazede kullanılmaktadır.

1. Nemlendiriciler

Nemlendirici içeriklerinde sıklıkla dimetikon görülür. Dimetikon, şu özellikleri nedeniyle önemli bir nemlendirici bileşendir:

  • Örtücü, yumuşatıcı ve cilt yüzeyinde yapay bariyer görevi görür.

  • Suda çözünmez, yağlı olmayan yapısıyla cilt üzerinde ince bir tabaka oluşturur ancak su buharına geçirgendir. Bu nedenle cilde uygulandığında transepidermal su kaybını () azaltmaz.

  • Stratum korneumdaki hasarlı korneositlerin boşluklarını doldurarak cildi pürüzsüzleştirir ve estetik bir görünüm sağlar.

  • Hipoalerjenik, komedojenik olmayan, renksiz ve kokusuz olması ek bir avantajdır.

  • Uygulama sonrası ciltte yağlı bir parlaklık yaratmadığı için akneli hastalarda nemlendirici olarak kullanılmaktadır.

  • Cildin bariyer gücüne olan faydaları nedeniyle, akne tedavilerinde kullanılan ilaçlara dâhil edilebilen ideal bir maddedir. Dimetikonun akne ilaçları ile sinerjik rolleri, tedavililere hasta uyumunu ve toleransını artırmaktadır.

2. Antiperspirantlar (Terleme Önleyiciler)

Antiperspirant özellikli alüminyum klorohidrat, silikonlar ile birlikte yüksek oranda konsantre emülsiyonlar formunda bulunur.

  • Formüllerdeki silikon, ürünün cilt üzerinde yayılabilirliğini sağlayarak uygulamayı kolaylaştırır, klorohidratın ciltte yapışkanlığını azaltır ve buharlaşmasına izin verir.

  • Aerosol antiperspirant formülasyonlarında ise siklometikonlar kullanılır. Bunlar, uygulama sonrası uçuculuğu nedeniyle kullanıcıya kuru hissi vermektedir.

  • Siklopentasiloksanlar gibi silikonlar, kayganlaştırıcı ve silikonize hissi sağladıkları için özellikle roll-on ve stick ter önleyici formülasyonlarda tercih edilmektedir.

3. Makyaj Ürünleri

Silikonlar, renkli kozmetiklerde ve fondötenlerde pigmentler için yayıcı maddeler olarak kullanılır.

  • Cilt yüzeyinde iyi yayılabilir olmaları, yağsız olmaları ve daha sonra buharlaşarak bir pigment filmi bırakmaları nedeniyle tercih edilirler.

  • Pigment/siklometikon kombinasyonu, daha profesyonel kapatıcıların üretilmesi için kullanılmaktadır.

4. Saç Bakım Ürünleri (Saç Kremleri, Şampuanlar vb.)

Silikonlar; şampuanlar, durulanan saç kremleri, saç maskeleri, saç spreyleri, saç serumları, saç yağları, saç şekillendirici ürünler ve boya kremleri gibi birçok saç bakım ürününün aktif ve en yaygın kullanılan bileşenidir.

  • Saç kremleri, saçın dokusunu iyileştirmek, sürtünmeyi, dolaşmayı ve şekil alma zorluklarını azaltmak için kullanılır.

  • Silikonlar, saç gövdesinde film oluşturarak saçların kendi aralarında sürtünmesini azaltır, elektriklenmeyi azaltarak şekil almasını kolaylaştırır, saça parlaklık, kayganlık ve pürüzsüzlük kazandırır.

  • Dimetikon, aminosilikonlar ve siloksisilikatlar, şampuan + saç kremi (ikisi bir arada) şampuanların ana bileşenleridir.

    • Dimetikon, saç şaftını aşındırıcı etkilerden koruma etkisine sahiptir.

    • Siloksisilikatlar, saç gövdesine hacim artışı sağlamaktadır.

  • Şampuanlarda, yüzey aktif maddelerin silikonu yok etme riski ve dimetikon gibi suda çözünmeyen silikonların köpük miktarını azaltma zorlukları bulunur. Bu zorlukların aşılması için suda çözünebilen veya suda dağılabilen silikon polieterleri kullanılır. Bu amaçla şampuanlarda pozitif yüklü amodimetikon tercih edilmektedir; bu sayede saç kütikülünün negatif yüklü protein yüzeyine elektrostatik kuvvet nedeniyle birikebilmektedir.

  • Silikonlar ayrıca saç derisi bakımının bir parçası olarak kepek önleyici şampuanlarda da kullanılır.

5.Güneş Kremleri (Sunblocklar)

İdeal bir güneş kremi kullanımı, yeterli koruma için ürünün cilde yeterli miktarda uygulanmasını gerektirir. Silikonlar, güneş kremi formüllerine şu katkıları sağlar:

  • Formülün yağlılığını azaltır, cilde uygulandığında yağlı olmayan, hafif, ipeksi bir his verir. Bu, ürünün istenilen miktarda cilde uygulanmasını teşvik eder.

  • Ürünün cilt üzerinde daha uzun süre kalma ve su/ter direnci sağlama yeteneğine sahiptir.

  • Silikon elastomerleri, çapraz bağlı yapıları nedeniyle belirli çözücülerin varlığında şişerek ürünün daha fazla gliserit gibi çeşitli yağları taşımasını sağlar ve ürün cilde uygulandığında kuru hissi vermeye devam eder.

  • Stearil dimetikon ve setil dimetikon gibi alkil modifiye silikonlar, cilt üzerinde daha kalın bir güneş kremi filmi üreterek güneş kremi performansını ve dolayısıyla korumayı artırır.

  • Fenil silikonlar, organik güneş kremleriyle iyi uyumluluk göstermiştir.

  • silikon elastomeri eklemenin, bir güneş kremi formülünün Güneş Koruma Faktörü () değerini 'ten 'e çıkarabileceğine dair raporlar vardır.

6. Nemlendirici Vücut Yıkama Temizleyicileri ve Duş Jelleri

Nemlendirici duş jelleri, temizleme işlemi sırasında ve sonrasında cildin nemlendirilmesi için formüle edilmiştir.

  • Köpük kalitesini iyileştirmek ve daha kremsi, daha kararlı bir köpük oluşturmak için vücut yıkama jellerine dimetikon ve silikon polieterler eklenir.

  • Benzer şekilde, durulanmayan makyaj temizleyicileri polidimetilsiloksan ve türevlerini içerir; çünkü bunlar organik bazlı yağlar için iyi çözücüler olarak hareket eder ve ayrıca insan cildinde parlak, ipeksi ve yağlı olmayan bir his verir.

  • Düşük moleküler ağırlıklı silikonlar (siklometikon gibi), düşük yüzey gerilimi sayesinde kir veya renkli kozmetik kalıntılarını ortadan kaldırma kapasitesi amacıyla makyaj temizleme ürünlerinde kullanılır.

6. Kapatıcılar ()

Silikon elastomer parçacıkları, ciltteki kırışıklıkları ve ince çizgileri maskeleyen kapatıcı ürünlerde kullanılır.

  • Makyaj ve fondöten çizgilerde birikerek bu kırışıklıkların daha belirgin olmasına neden olabilirken, silikon elastomerler ışığı dağıtan bir tabaka oluşturarak ince kırışıklıkların oluşturduğu gölgeyi gizler.

  • Bu parçacıklar, doğal cilt tonunun ortaya çıkmasını sağlayarak cilde doğal bir ışıltı verir ve kusurları gizleyerek cildi eşitler.

7. Yara Örtücüler

Silikonlar, yara yüzeyinin örtülmesi için ideal bir malzemedir.

  • Silikon içeren kremler, yara yüzeyini zararlı maddelerin doğrudan temasından korumak ve maserasyona neden olmadan yara yüzeyinde uygun bir nemli ortam sağlamak amacıyla doğrudan yara yüzeyine uygulanmaktadır.

  • Silikon, yara yüzeyine uygulandığında, yara yüzeyine değil, çevresindeki cilde yapışma özelliğine sahiptir. Bu nedenle, yara pansumanı sırasında ürün çıkarılırken yara yüzeyinde mekanik hasara ve ağrıya neden olma olasılığı daha düşüktür.

  • Bunlar; bası yaraları, yanıklar ve epidermolizis bülloza (), büllöz pemfigoid ve Hailey-Hailey hastalığı gibi ciltte su toplamaları (vezikül ve büller) için başarıyla kullanılmıştır.

  • Yumuşak silikon pansumanlar gözeneklidir, yarı saydamdır ve cilde nazik yapışma sağlar; yara yüzeyinde günlük bir aşınma süresi ile kalmaktadır.

  • Yumuşak silikon köpük pansuman, yara akıntısını (eksüdayı) emebildiği ve yaraya bir miktar koruma sağlayabildiği için kullanılır. Bu pansumanlar, poliüretan köpükten yapılmış emici bir pansumandır; dış yüzeyi sıvı ve mikroorganizmalara karşı bariyer görevi görürken, buhar geçirgen bir poliüretan membrana sahiptir. Köpüğün iç yüzeyi, yaranın yüzeyine yapışmadan yumuşak bir silikon tabakasıyla kaplanmıştır. Doğrudan yara yüzeyine yapışma riski nedeniyle bu köpükler üzerine yumuşak silikon meshler de kullanılır.

 

8.Silikon Yapıştırıcılar ve Yumuşak Silikon Bantlar

Geleneksel yapıştırıcıların aksine, silikon yapıştırıcılar daha düşük yüzey gerilimine sahiptir; bu nedenle cildin doğal çizgilerine ve kıvrımlarına tutunur ve sabit bir bağ oluştururlar.

  • Silikonla yapışma hızlıdır ve geleneksel yapıştırıcılara kıyasla daha uzun süre sabit kalır.

  • Bu özellikler, yapıştırıcı çıkarılırken daha az kuvvet gerektirir ve çıkarma sırasında ciltte epidermal hasarın azalmasına yardımcı olur.

  • Yumuşak silikon bantlar ve yapıştırıcılar, epidermolizis bülloza ve toksik epidermal nekroliz gibi ciltte su toplamaları olan hastalarda normal yapıştırıcı bantlar yerine kullanılmalıdır.

  • Ayrıca, kanüller ile damar yolu açılırken bunları örtmek için silikon bazlı bantlar kullanılmaktadır.

  • Ancak, silikon yapıştırıcıların cilde yüksek yapışma özelliklerine rağmen diğer silikon ürünlere ve plastiklere zayıf yapıştıkları unutulmamalıdır.

9.Silikon Yapıştırıcı ve Bantların Ciltte Çıkarılması

Yara bantları, cilt yüzeyinde yüksek yapışma özellikleri ile direkt çıkarılırken, cildin en dış katmanı olan stratum korneum katmanlarını soyarak hastanın cildinde yaralanmaya ve rahatsızlığa neden olabilir.

  • Bantların cilt yüzeyinden çıkarılması için özel çıkarıcılar kullanılmaktadır. Bu çıkarıcılar; giysiler, yatak takımları ve cilt yüzeyinde artıkları kalmış yapıştırıcı ürünlerin çıkarılmasına yardımcı olmak için kullanılır.

  • Farklı tipteki tıbbi yapıştırıcı çıkarıcılar arasında alkol veya organik çözücü bazlı, yağ bazlı veya silikon bazlı olanlar bulunmaktadır. Bunlar arasında silikon bazlı çıkarıcılar en yenileridir.

  • Yağ bazlı çözücülerin dezavantajı, cilt yüzeyinde yapışkanlığı azaltmaları nedeniyle bir sonraki bantların yapışmasını engelleyebilmesidir.

  • Alkol bazlı yapıştırıcı çıkarıcılar, yara yüzeyinde yanma, batma hissi ve ağrıya neden olabilmektedir.

10.Silikon İçeren Cilt Bariyerleri

Yara yüzeyinde akıntılara ve stomadan (bağırsak ya da mesane cerrahisi sonrası karın ön duvarına yerleştirilen stoma torbaları çevresinde) gelen potansiyel tahriş edici maddelere (idrar, dışkı ve yara eksüdatları) uzun süre maruz kalınması, çevre ciltte tahriş, kızarıklık, yanma hissi ve ağrıya neden olabilir (kontakt dermatit). Çevre cildi bunu önlemek amacıyla ciltte bariyer oluşturucu ürünler uygulanır.

  • Silikon ve hidrokolloidden yapılmış bariyer spreyleri, cilt üzerinde film tabakaları oluşturarak uzun ömürlüdür ve cildi kimyasal tahriş edici maddelere karşı korurken hasarlı cildi yatıştıran çeşitli formülasyonlara sahiptir.

  • Dimetikon, su buharına geçirgen olduğundan terin ciltten buharlaşmasını sağlayarak miliaria riskini en aza indirir.

11.Hipertrofik Skar ve Keloid Tedavisinde Silikonlar

Silikon jeller ve hazır silikon jel örtüler, skar gelişimini önlemek amacıyla kullanılmaktadır. Bu ürünler, hipertrofik yara izleri ve keloidler için birinci basamak tedavi seçeneği olarak önerilmektedir.

Etki Mekanizması (Önerilen)

Etki mekanizması tam olarak bilinmemekle birlikte, oklüzyon ve hidrasyonun iyileşmede rol oynadığı düşünülmektedir.

  • Oklüzyon ve Hidrasyon: Silikon jeller, skar üzerinde esnek bir hidrofobik bariyer görevi görür, cildin ve skarın sıcaklığını stabil tutar, skar dokusunda hidrasyonu artırır.

    • Gilman ve diğerlerine göre, silikon örtüler su buharı buharlaşma oranını azaltarak cilt yüzeyinde nem birikmesine neden olur.

    • Tüm bunlar, skarda kılcal damar kökenli kan dolaşımı aktivitesini düzenleyerek hiperemi ve kolajen birikimini azaltır.

  • Büyüme Faktörleri Dengesi: Normal yara iyileşmesinde tümör büyüme faktörü (), fibroblastların fibronektin ve kolajen üretmesini teşvik ederken, fibroblast büyüme faktörü () skar dokusunda fazla kolajeni parçalayan ve kolajen sentezini normalleştiren kolajenaz enzim düzeyini artırır. ve arasındaki denge, skarda hipertrofik ve keloidal değişimde önemlidir.

  • Bakteriyel Koruma: Ayrıca, skar dokusunu bakteri istilasına karşı koruyarak, bakterilerin neden olduğu yara dokusunda aşırı kolajen üretimini önler.

Silikon jeller, hipertrofik skar ve keloid alanına günde iki kez uygulanır. Silikonun hazır jel örtüleri ise günde saat süreyle uygulanır. Her ikisi için uygulama süresi olarak aydan bahsedilmektedir.

Hipokloröz Asit () Kombinasyonu

Topikal silikona yeni bir alternatif, silikon yağı ile hipokloröz asit () kombinasyonudur; günde iki kez uygulanabilen bir spreydir.

  • , oksijenasyonu artırarak ve biyofilm oluşumunu bozarak antimikrobiyal, antipruritik ve antiinflamatuar bir role sahiptir.

  • Bu nedenle, ameliyat sonrası dönemde yara izi yönetimi ve yara iyileşmesi için ve silikonun kombinasyon hidrojeli faydalı olabilir.

12.Saç Bitlerinin (Pedikülozis Kapitis) Tedavisi

Siklometikon yapısında bir silikon olan dimetikonun konsantrasyonda saç bitlenmesinde kullanıldığında, dakikalık uygulama süresi sonrası saç biti yumurtalarını (ovisid) ve bitleri fiziksel olarak havasız bırakarak etki gösterdiği belirtilmiştir. Kullanımı sırasında çok akışkan olan bu jel, saça ve saçlı derinin tamamına iyi uygulanmalıdır. Fiziksel etki şekli nedeniyle dimetikona karşı direnç olasılığı düşüktür.

13.Dolgu Olarak Kullanılan Silikon: Yan Etkiler ve Yabancı Cisim Granülomları

Gıda ve İlaç Dairesi (), sadece göz retina dekolmanının tedavisinde göz içi silikon enjeksiyonları için onay vermiştir. Enjekte edilebilir likit silikonun yüz ve vücuda enjeksiyonu için kesinlikle bir onayı yoktur.

Ancak hâlâ günümüzde yüz, meme, kalça ve popo bölgelerine yasal olmayan uygulamalar devam etmektedir. Kalıcı ve son derece problemli olan bu dolgular, özellikle AIDS (İnsan İmmün Yetmezlik Virüsü) ile ilişkili yüz lipoatrofisini düzeltmek için ya da transseksüel grupta kullanılmaktadır ('te San Francisco'da yasadışı silikon kullanımının yaygınlığı olarak bulunmuştur).

Silikon Enjeksiyonunun Komplikasyonları

Silikon enjeksiyonunun en büyük dezavantajı, sıvı silikonlardan sonra yabancı cisim granülomunun yüksek oranda görülmesidir. Dolgu enjeksiyon uygulamaları sırasında gelişen komplikasyonlar zamanlamaya göre şöyle sınıflandırılabilir:

  • Anlık Komplikasyonlar (Saniyeler/Dakikalar İçinde Gelişenler):

    • Damar oklüzyonları (arteriyel ve venöz tıkanıklıklar)

    • Ciltte renk değişikliği

    • Enjeksiyon sırasında ağrı, kızarıklık, ödem

    • Aşırı duyarlılık reaksiyonları

  • Erken Komplikasyonlar (Günler/Haftalar İçinde Gelişenler):

    • Ağrı

    • Ekimoz

    • Pigmentasyon

    • İnflamatuar nodüller

    • Kaşıntı

  • Geç Komplikasyonlar (Aylar/Yıllar İçinde Gelişenler):

    • İnflamatuar nodüller

    • Silikon granülomları.

 

Silikon Kaynaklı Yabancı Cisim Nodülleri ve Granülomlarında Tedavi

Silikon enjeksiyonları sonucu gelişen yabancı cisim nodülleri ve granülomları için çeşitli tedavi yaklaşımları bulunmaktadır:

  • Birinci Basamak Tedavi (Antibiyotikler): hafta süreyle minosiklin, tetrasiklin veya tetrasiklin + klaritromisin gibi antibiyotikler sistemik olarak kullanılmaktadır.

  • Non-Steroid Anti-İnflamatuar İlaçlar ('ler): Granülomatöz inflamatuar reaksiyonu azaltmak için oral antibiyotiklerle birlikte kullanılır.

  • Steroidler: Oral ve intralezyonel steroidler, antibiyotiklere ve 'lere dirençli reaksiyonlarda hafta kullanılmaktadır.

  • Biyolojik Ajanlar: Dirençli granülomlarda lezyon içerisine etanersept ve adalimumab hafta aralarla kullanılmaktadır.

  • Diğer Sistemik İlaçlar:

    • Allopurinol, ksantin oksidazı hedef alarak granülom oluşumunu engellediği için sistemik olarak kullanılabilir.

    • İzotretinoin sistemik olarak kullanılmaktadır.

  • Topikal Tedavi: İmikimod ve takrolimus kullanılabilir.

  • Nodüller iyi sınırlandırılmış ve uygun bir cerrahi uygulama yapılabilecek lokasyonda ise cerrahi olarak çıkarılmalıdır.

Silikon Toksisitesi ve Çevresel Endişeler

Çeşitli alanlarda silikon kullanımının hızla yayılması, bu bileşiklerin insan ve çevre üzerinde herhangi bir toksik olumsuz etkisi olup olmadığı konusunda endişe yaratmaktadır. Silikonların kullanımının güvenlik değerlendirmesinde polimerin kimyasal yapısı ve parçacık boyutu dikkate alınmalıdır. Bu iki faktör, insan ve biyolojik yaşam ile etkileşime girme yeteneğini belirler (örneğin, çözünürlük, lipofiliklik, , uçuculuk).

Güvenlik açısından, silikonların parçacık boyutunun çok önemli bir rol oynadığı söylenebilir. Silikon çok küçük boyutlarda ise biyolojik zarları ve cilt bariyerlerini aşma ve vücuda nüfuz etme olasılığı yüksektir. Bu nedenle en az güvenli olan silikonlar olarak siklik siloksanlar ve doğrusal düşük molekül ağırlıklı silikonlar tanımlanmaktadır.

Silikonun çevresel ayak izi, üretimde yenilenemeyen hidrokarbonlara dayanması ve geri dönüşüm ile biyolojik olarak parçalanabilirlik konusunda zorluklar yaşaması nedeniyle birçok kişinin fark ettiğinden daha önemlidir.

Güvenlik Konusundaki Görüş Ayrılıkları

Silikonların çevre ve insan sağlığı açısından zararları ile ilgili ortak düşüncelerin oluşmadığını görmekteyiz.

  • Örneğin, Kanada ve 'de dekametilsiklopentasiloksan için "bir organizma için toksik olduğunu kanıtlayacak hiçbir kanıt yoktur. Havada, suda, toprakta veya tortuda bulunan organizmalar üzerinde olumsuz etkilere neden olacak kadar yüksek konsantrasyonlarda birikmeyeceği" belirtilmektedir.

  • Buna karşın Avrupa Kimyasallar Ajansı (), oktametilsiklotetrasiloksan, dekametilsiklopentasiloksan ve dodekametilsikloheksasiloksan silikonlarını çok yüksek endişe verici maddeler olarak tanımlamıştır.

Çevrede Bozunma ve Atık Yönetimi

Silikon polimerler sanayi atıkları olarak yakılarak yok edilir, toprağa gömülür ya da gübre olarak ormanlara ve tarım alanlarına dağıtılır.

  • Suda çok az çözündüğünden, toprakta siloksanlar hidrolize olarak toprakla çamur formuna döner. Nemli toprakta aylar veya yıllar boyunca kalabilirler. Ancak toprak kurumaya başladığında sadece birkaç günde monomerlere parçalanırlar. Monomerleri doğal bileşenlere ( ve inorganik silikat) parçalanmaktadır.

  • Atmosferdeki siklik siloksanlar ise oksijen ve güneş ışığından gelen ultraviyole radyasyona maruz kaldığında hızla parçalanır ve yine silika ile karbondioksit üretir.

  • Silikon, kullanım ömrünün sonunda uygun bir işleme tabi tutulması gereken bir atıktır; ancak plastiklerle karşılaştırıldığında çevre için daha güvenli görünmektedir. Çünkü yüksek kaliteli silikon inerttir ve atık arıtma tesislerinde yakıldığında tehlikeli toksik gazlar açığa çıkarmaz; silikondan sadece silika, karbondioksit ve su buharı açığa çıkar.

  • Biyolojik olarak parçalanmayan ve besin zincirinde birikme potansiyeli olan birkaç silikon hakkında endişe vardır; ancak çalışmalar şu ana kadar sonuçsuz kalmıştır.

Çevresel Etkiler ve Düzenleme İhtiyacı

  • Yıkanabilir kişisel bakım ürünlerine eklenen silikonların en yüksek çevresel riske sahip olduğu düşünülmektedir.

  • Metilsiloksanların yıllık dünya üretimi hâlihazırda tonun üzerine çıkmıştır. Sonuç olarak, yaygın kullanımları nedeniyle ortaya çıkan kalıcı toksik bileşikler olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle, silikonların çevrede sürekli olarak izlenmesi gerekmektedir.

  • Saç bakım ürünleri, vücut losyonları, deodorantlar ve oje ürünleri, 'ya kadar siklik uçucu metilsiloksan içeren kişisel bakım ürünleridir. Bu uçucu metilsiloksanlar çoğunlukla ürünlerin kullanımı sırasında atmosfere salınır (yaklaşık ); yaklaşık 'u ise atık suya karışır.

  • Kanalizasyon çamuru, tortu ve topraktaki organik maddelere güçlü bir adsorpsiyon potansiyeline sahiptir. Aerobik tortunun bozunma yarı ömrü 'de gün kadar uzundur. Atmosfere karıştığında ise yarı ömrü yaklaşık gündür.

  • Silikonlar sucul besin ağlarında, balık, kuş ve memelilerin kan plazmasında bulunmuştur.

  • , her yıl yüzey sularına yaklaşık ton silikon boşaltılmaktadır. Tüm boşaltımın yıkanabilir kişisel bakım ürünlerinin kullanımından kaynaklandığına inanılmaktadır.

  • Son yılda piyasaya sürülen tüm yeni kozmetiklerin 'sinden fazlası en az bir tür silikon içermektedir. Bu nedenle, bu maddelerin çevreye salınımını izlemek, bağımsız bilimsel araştırmalar yapmak ve çevresel ile ekolojik risk olasılıklarının daha fazla farkında olmak esastır.

 


yol tarifi

dermatoloji randevu
dermatoloji doktor cevapliyor

Adres: Esentepe Mah. Cevizli D 100 Güney Yanyol Lapishan 25/2 Soğanlık, Kartal / İSTANBUL
GSM: 0532 624 21 27
Bu sitedeki bilgiler doktor ya da eczacıya danışmanın yerine geçmez. Sitedeki bilgi, yorum ve görüntüler kişileri bilgilendirme amaçlı olup, tanı ve tedaviye yönlendirme amaçlı değildir.



© 2020 Hakan Buzoğlu. All Rights Reserved.
ByFlash Web Agency