- Gösterim: 49343
Dövme gibi vücut süsleme sanatı içerisinde tanımlanan piercing; basit tanımı ile vücudun herhangi bir yerinin delinerek bir aksesuar takılmasıdır. Sıklıkla kaş, kulak, dudaklar, dil, burun, göbek, meme başı ve genital organlara uygulanmakla birlikte vücudun her anatomik alanında kullanılmakta.
Piercing uygulamasının tarihimiz kadar eski olduğunu ve insanların kendi beden görünümlerini değiştirme çabalarının günümüzde de devam ettiğini görmekteyiz. Pensilvanya Üniversitesi Arkeoloji ve Antropoloji Müzesinde, 4 bin yıl önceye ait İranlı bir bayan figüründe birden fazla kulak piercingi bulunmakta. Piercingler toplumların kültür ile inançlarına göre farklı amaçlarla farklı vücut bölgelerine uygulanmakta. Kuzey ve Güney Amerika yerlilerinde, Orta Asya şamanlarında, Hindistan ve Hindistan dışı hindularında ve Sufilerde dini törenlerde farklı bilinç düzeylerine ulaşmak için geçici piercing uygulamaları yapılır. Mısır firavunları aristokrasiyi simgeleyen burun ve göbek piercingleri kullanırken Romalı askerlerin erkekliğe geçiş anlamında göğüs ucu piercingleri uyguladıklarını görmekteyiz. Piercinglerin günümüzde, Asya, Afrika ve Güney Amerika’daki toplumlarda sıklıkla güzellik, üretkenlik, toplumsal bağların arttırılması ve cesareti simgeleme amaçlı halen kullanılmakta.
İkinci Dünya Savaşı'ndan kısa bir süre sonra Almanya'da başlayan piercing kullanımı, 1970'lerin sonlarına doğru dövme ile birlikte Avrupa'yı etkisi altına aldı. Son yıllarda giderek artan oranda rağbet görmeye başladı. Önceden sadece marjinallerin tercihiyken, özellikle 12-25 yaş gurubunda daha fazla popüler oldu.
Kültürel bir zenginlik olan piercing günümüzde moda ve sosyal akımlara dönüştü.
Bireysel özgürlüklerin arttığı ve daha toleranslı olan günümüz toplumunda insanların artık farklı nedenle ile piercing yaptırdıklarını görmekteyiz. Bu nedenler belirli kurallara bağlı değil ve kişinin kendi seçimi olduğu için piercing uygulama lanlarıda hızla arttı. bu konu ile ilgili yapılan araştırmalarda erişkin döneme geçişte risk alma ve kendini ispatlama piercing nedenlerinin başında gelmekte. Kendini ifade etme, dini inanç, seksüel olgunluğa ulaşmanın ispatı, ayırt edilme, farklı olma, cesaret göstergesi ve moda gibi nedenler kadınlar ve erkekler arasında piercing yaygınlığını arttırmakta. Sosyal medyada Marilyn Monroe' nun beni bir anda "Monroe piercing" ile viral olmakta.
Ekstrem piercingl uygulamlarının bazıları gerçekten sanatsal yönü ile güzel görünmekte bazıları ise rahatsız edici
Piercing uygulamaları ruhsatlı veya ruhsatsız yerlerde yapılabilmekte. Sıklıkla eczaneler, güzellik salonları, takı satan yerler seçilirken, vücut piercingi için ise çoğunlukla dövme yapan merkezler tercih edilmektedir. Gençler arasında piercingi arkadaşına ya da kendi kendine uygulamaya çalışanların da sayısı giderek artmakta, sosyal medyada nasıl yapılacağının videoları paylaşılmakta. Uygulamanın bir sağlık merkezinde yapılması gerektiği genellikle düşünülmemekte. 18 yaş altı gençler arasında piercing uygulaması bilinçsizce yayılırken, bunların uygulanması sırasında aile izinlerinin sorgulanmaması, yaşanacak problemler, piercing sonrası bakım konusunda yeterli bilgi verilmemekte. Ancak piercing uygulamasının vücut bütünlüğünü bozan ciddi bir uygulam olduğu, gelişebilecek problemler ve piercing bakımının çok iyi bilinmesinin zorunluluğu unutulmamalıdır.
Piercing uygulayıcılarının çoğunun maalesef sağlık çalışanı olmaması ve bu konuda yeterli eğitim almamış kişiler oldukları için özellikle bulaşıcı hastalıklar konusunda ciddi problemler sık görülmekte. Bu nedenle sağlık ve ekonomik açıdan ağır bir yük oluşturan HIV, Hepatit B ve C gibi kan yoluyla bulaşan hastalıkların yayılmasında da etkili olmakta. Bu riskinin önemini kavrayan ülkelerde toplumun bilinçlendirilmesi ve yasal önlemlerin hızla alındığını görmekteyiz. Almanya’da yapılan bir çalışmada piercingin %92 oranında eğitimli profesyonel kişilere uygulatıldığını ve bulaşıcı hastalıklara karşı riskin en aza indirilmesi için piercing uygulamasını takiben en azından bir yıl sonrasına kadar kan nakli için kan verilmesi önerilmemektedir(ancak ülkemizde buna dönük bir çalışma yok). Yasal açıdan bakıldığında piercing ile ilgili hiçbir ülkede kesin bir düzenleme yok. Piercing uygulamasını kimlerin, hangi eğitim sonrası, hangi koşullarda uygulayacağının net bir yasal düzenlemesi olmalı. Piercing uygulama koşulları, sterilizasyon, uygulayıcı kişilerin sağlık kontrolleri yasal olarak düzenlenmeli kontrolleri sık yapılmalı. Uygulama yerlerinde piercing yaptırmak isteyen kişinin karşı karşıya kalalabileceği komoplikasyonlarını içeren bilgi kitapçıkları ve uygulama izin formları olmalı. Piercing amaçlı kullanılan metal yada diğer materyallerin içerikleri hakkında yasal düzenlemeler olmalı, bu ürünlerin sertifkasyonu yapılmalı hatta uygulama sonrası bu sertifikasyon kişiye düzenlenerek verilmelidir.
Bu yazımızda piercing genel konularından daha çok sık karşılaştığımız kulakta kullanılan piercingler sonrası gelişebilecek komplikasyonlarını anlatmaya çalıştık.
Günümüzde "Scarlet Johansson" örneğinde olduğu gibi kulakta basit bir iki piercingler başlayan süreç günümüzde inanılmaz zenginleşti. Kulakta piercing için farklı 12 anatomik alan, piercinglerin farklı isimleri, anlamlar ve fiziksel yapıları...
Kulak memesinde kültürel tanımımız ile küpe uygulaması 16–24 yaş arası kadınların % 70 inden fazlasında zaten uygulanmakta. Hatta son yıllarda erkekler arasında kulak memesine küpe kullanımı nerde ise kadınlar kadar yaygın. Ancak kulakta piercing tanımı kulak memesi dışındaki kulağın diğer alnlarında uygulanan piercing olarak anlaşılmakla birlikte biz kulak memesini de dahil ederek piercinglerde komplikasyonları anlatmaya çalışacağız.
Kulak piercing uygulamaları sonrasında gelişen istenmeyen yan etkileri-kompliasyonları tüm vücudu etkileyen- genel ve kulakla sınırlı-lokal olarak 2 ye ayırarak tanımlayabiliriz.
Genel komplikasyonlar; viral enfeksiyonlar(hepatitis B ve C, HIV gibi), bakteriyal enfeksiyonlar(endokardit gibi ciddi kalp hastalıkları, sepsis gibi ölümcül genel vücut enfeksiyonları) olarak gelişebilmekte.
Lokal komplikasyonlar ise kulak anatomik alanı ile sınırlı kalmakta. Bunlar hafif yada ağır klinik bulgular ile seyretmekte. Kulakta uygulanan piercingler sonrası hafif komplikasyonlar nerede ise piercing yaptıranların 5 de birinde ortaya çıkarken ağır komplikasyonlar % 3 oranında görülmekte. Lokal komplikasyonlar; enfeksiyon ve granulom gelişimi, temas egzaması-contact dermatitis, kulak kıkırdak enfeksiyonu-perichondritis, piyojenik granuloma ve kelodi olarak tanımlanmakta.
Lokal enfeksiyon ve granulom gelişimi
Kulakta piercing sonrası en sık gelişen yan etki uygulama alanında gelişen lokal enfeksiyondur. Piercing uygulma alanında sonraki 1-3 günde kızarma, şişme ve iltihaplı-kanlı aklıntı ile kendisini göstermekte. Bu noktada kalabileceği gibi kulağan geneline yayılabilen bir enfeksiyonuna dönüşmekte. Sıklıkla piercing materyalinin ve uygulama koşullarının steril olmaması, gereksiz fizikse travma, uzunluğu yetersiz piercing, uygun fiziksel koşullara sahip olamayan piercng materyali yada uygulama sonrası bakım konusunun yetersizliğinden kaynaklanmaktadır(özellikle saçların teması).
Lokal enfeksiyonlarda ilk olarak piercing çıkarılarak yerine silikon piercing takılır. Sistemik ve lokal antibiyotik etkin sürelerde kullanılmalıdır.
Piercinglerin takılması sırasında yaratılan hollerin deliklerinde ortaya çıkan lokal enfeksiyonlar dokuda kabarma ve hafif sertlik yapmış ise bu granuloma olarak tanımlanmakta. Granuloma en sık karşılaşılan lokal komplikasyonlar arasında yer almakta. Granulomalarda iltihaplı ve kanlı bir akıntı olabilmekte. Sıklıkla piercingte kullanılan palladiumdan kaynaklanmakta.
Bunlar küçük ise piercing çıkarılarak, slikon piercing takılır. Lokal ve sistemik antibiyotik kullanılır. Granulomalar büyük olduklarında cerrahi, lazerr yada RF ile girişimsel olarak granulomlar alınır ve sonrasında yine sistemik ve topikal antibiyotikler kullanılır.
Piercing sonrası kolay kanayabilen granulomlarda gelişebilmekte. Bunlar piyojenik granulom olarak tanımlanmakta. Bunlarda piercing çıakarılarak, slikon piercing takılır. Lokal ve sistemik antibiyotik başlanır ancak piyojenik granulom RF yada lazerler ile mutaka alınır.
Piercing sonrası gelişen temas-contact egzaması-dermatitis
Piercingler sonrası belkide en sık görülen yan etki temas egzamasıdır. Egzama sıklıkla piercing materyallerine, piercing sonrası kullanılan antiseptik bakım solüsyonları ve kremlere bağlı olarak gelişmekte. Piercing materyalinin deri ile temas yüzeyinde kızarıklık, kaşıntı, ödem ve sulantılar ile başlamakta. Bu erken dönem materyalin temasının devam etmesi ile genişlemekte kuru egzamatöz döneme girmekte. Bu egzama kliniği enfeksiyon ve perikondritisten ayırıcı tanısı açısından önemlidir. Temas egzamasında sıklıkla gerginlik ve ağrının olmaması ayırıcı tanıda önemli bir bulgu olarak değerlendirilmelidir. Temas egzaması piercing materyalinin teması ile kulak alanın dışına taşarak kulak arkası ve boyundada görülebilmektedir.
Bu olgularda yine piercing çıkarılarak, slikon piercing takılır. Topikal kortikosteroidler ve sistemik antihistaminler kullanılır.
Perikondritis-Perichondritis
Kulakta piercing sonrası gelişebilecek en ciddi komplikasyondur. Piercing kulak memesi dışındaki anatomik alanlara uygulanırken kulak kıkrıdakları olan helix ve cocha hasralnır ve bu alanda inflmasyon başlar. genel olarak kıkırdak dokuların damarlanmaları zayıf oldukları için iyileşme süreçleri uzun ve zordur. Sonrasında ciddi kıkırdak deformasyonlarına neden olmaktadır. Sıklıkla perikondritlerden pseudomonas, stafilokokus aureus ve gurup A streptokok mikroorganizmalar sorumludur. Piercing alanında başlayan gerginlik, ağrı ve kızarma tüm kukağa yayılabilmektedir. Sonrasında bu alanlar abselere dönüşebilmekte.
Piercing sonrası perikondritis şüphesi var ise erken sistemik antibiyotikler başlanmalı, abse gelişimi söz konusu ise abse boşaltılmalıdır. Perikondritis sonrası gelişebilecek ciddi kıkırdak deformasyonlarında estetik cerrahi ile kıkırdak nakilleri gerekebilmektedir.
Keloid gelişimi
Piercing sonrası keloidal gelişim uygulamadan sonraki aylar hatta yıllar içerisinde geç ortaya çıkmakta. Piercing uygulama noktasında yavaş başlamakta, klinik görünümü azalmadan gittikçe büyüyen ve çevreye yayılan kitlere dönüşmekte.
Kleoidlerde lezyona ilaç/ilaç kombinasyonlarının enjeksiyonu, RF ve lazer ile keloidler çıkarılması ve keloidin tekrar oluşumunun baskılanması için lazer tedavilerinin 1-2 yıl takipler ile uygulanması gerekmektedir.