- Gösterim: 30114
Lityumun kimyasal sembolü “Li”dir.
Atom numarası 3, atom ağırlığı 6,941 olan lityum, periyodik tablonun birinci grubunda alkali metaller arasında yer alır. İkinci gruptaki toprak alkalilerin özelliklerini de gösterir.
Saf lityum gümüşî renkte, yumuşak bir elementtir. Bıçakla kesilebilir. Sodyumla benzer özellikler taşır. Ancak sodyuma oranla daha az aktiftir ve daha serttir. Yoğunluğu en düşük metaldir. Bu sebeple hidrokarbonlar üzerinde batmadan durabilir. Oda sıcaklığında azot ile reaksiyona giren tek metaldir. Su ile şiddetli tepkimeye girer. Hava ve su ile kolayca oksitlenir ve lekelenir, kararır. Su ve su buharındaki oksijenle tutuşur. Havadaki oksijenle reaksiyona girerek lityum oksidi oluşturur. Oksitlenmesinin önlenmesi için yağ içinde saklanır. Sıvı halinin sıcaklık değerleri lityumu kullanışlı hale getirir. İnorganik ve organik reaktiflerle çok sayıda reaksiyona girer. Halojenlerle kolayca bağlanır ve ışık emisyonlu halojenürler oluşturur. Bitkiler tarafından kolayca emilir, bu sebeple birçok sebzede lityum içeriği vardır.
Doğada nadirdir, saf olarak bulunmaz. Yerkabuğunda bulunma oranı yüzde 0,006 civarındadır. Deniz suyunda 0,1 ppm lityum olduğu tahmin ediliyor. Dünyada görünür ve potansiyel lityum rezervinin 7 milyon ton olduğu tahmin edilmektedir. Yıllık lityum üretimi ise 40 bin ton civarındadır.
Ticari lityum elde etmek için spodumen minerali önemli bir cevherdir. Killer, tuzlu yer altı suları (salamuralar), çeşitli minerallerde lityum içerikleri bulunmaktadır. Lityum içeren mineral sayısı 150 civarındadır; ancak ticari lityum içeren ekonomik mineraller çok azdır. Ticari lityum içeren bazı mineraller şunlardır; petalit, spodümen,lepidolit, ambligonit, trifilit.
Lityum, pil ve bataryaların önemli bir maddesidir. Cep telefonları, dizüstü bilgisayarlar, tabletler, kameralar ve fotoğraf makineleri gibi elektronik cihazların şarj edilebilir bataryaları lityumdan üretilir. Lityum piller, çinko pillerden daha fazla güce sahiptir ve anot olarak kullanılmaktadır. Lityum oksit, özel camlar ve cam seramiklerin üretiminde; lityum stereat, yüksek sıcaklıkta çalışan parçalar için yağlayıcı olarak; lityum hidrit, hidrojen yakıtı depolanmasında kullanılır. Lityumun metal formunun magnezyumla alaşımı zırh kaplamalarında kullanılmaktadır. Lityum-alüminyum alaşımı ise, hafifliği sebebiyle uçak gövdelerinde kullanılır. Ayrıca lityum karbonat bileşiği alüminyum üretiminde kullanılan maddelerdendir. En çok kullanılan bileşiği de lityum karbonattır. Bakır ve bakır alaşımlarını zehirli gazlardan arıtmada lityumdan faydalanılır. Kurşun ve kalsiyum içerikli bazı alaşımları sertleştirir.
Lityum içeren bazı besinler ise şunlardır; içme suları, maden suyu, süt, yumurta, marul, zeytin, tahıllar, çavdar, inek ciğeri, patlıcan, pırasa, kereviz, domates, patates, sebzeler, portakal ve deniz ürünleri…
Lityum ve İnsan Sağlığı
Lityum insan için esansiyel(olmazsa olmaz) bir elment olup olmadığı günümzdede tartışılmakta. Ancak alkalli metal tuzları içerisinde insan için ağızdan alındığında en toksik olanı. İnsan ve hayvan organizmasında düşük düzeylerde ancak eşit olarak dağılımış olarak bulunmaktadır. Normalde plazmada ve eritrositlerde sırası ile 90 ve 95 nEq/L oranlarında bulunmakta.
İnsan vücudunda kan yapımı, savunma sistemi ve psikolojik durumun belirlenmesinde önemli bir elementdir.
Tıbbi amaçlı ilaç olarak kullanılmakta. Örneğin bromide psikiyatride hipnotik ve sadetif olarak kullanılmakta.
Lityum klorid ilk olarak safta tuzu yerine kullanılmış ancak vücutta birikimi ve toksik etkilerinin görülmesi kullanımdan kalkmıştır.
Psikiyatride lityumun; depresyona karşı koruyucu olması ve depresyonun sıklığını ve şidetini azalttığı için bipolar ve unipolar deresyonda kullanılmıştır. Lityum tuzları agresif davranış bozukluklarında kullanılmış. Günümüzde fazla tercih edilmemekle birlikte toksik etkilerine karşı periyodik olarak serum lityum seviyerleri kontrol edilmektedir. Liyum maalesef tedavi dozlerında hücreler için stotoksik olabilmekte. Örneğin psikiyatride kullanılan 600-900 mg/gün dozları lityumun tedavi dozlarında ancak sitotoksik dozlarada yakındır.
Lityum tuzlarının özellikle virüsler karşı savunma sistemini desteklediği gösterilmiştir.
Sistemik lityum kullanımı sonrası yan etkileri deride, sinir-kas sisteminde, merkezi sinir sisteminde, endokrin, kalp-damar ve immun sistemde görmekteyiz.
Lityumun fiziksel ve kimyasal özelliklerine baktığımızda lityumun alkalidler ve toprak alkali metalleri(özellikler sodyum) arasındaki ilişki göz ardı edilmemelidir. Örneğin lityum ve sodyum her ikiside böbreklerde renal tubullerde reabsorbe olmakta. Örneğin sodyum alımı azaldığında lityum serum seviyeleri toksik düzeyler ulaşabilmektedir. Vücutta sodyumun yerine geçmeye çalışan lityum hücre içi potasyuma bağlı metabolik süreçleri bozmakta. Bunun üzerinden toksk etkiler ortaya çıkmaktadır. Buna bağlı olarak bulanık görme, uyku hali, sersemlik, kalp ritim düzensizlikleri olmakta. Lityumun bu olumsuz etkisi Mg2 ve Ca2 üzerinde olmaktadır.
Lityumun metalik fromları su ile temas ettiklerinde daha fazla hidroksid oluştrumaları ile reaktiftirler. Bu nedenle canlı dokular ile temas ettiklerinde koroziv etki gösterirler.
Lityum ve Deri
Sistemik olarak lityum kullanıldığında bazı deri reaksiyonları ve bazı deri hastalıklarının alevlendirdiği eskiden beri bilinmektedir. erkeklerde daha fazla deri reakisyonlarına neden olmakta. Lityum kullanımına bağlı deri eraksiyonları % 2-3 oranında bildirilmiştir.
Lityum kullanımına bağlı psoriais(sedef hastalığı) benzer dökğntğler olabileceği gibi mevcut psoriais kliniği alevlenebilmektedir. Lityum tedavilerinden birkaç hafta-ay sonra klinik belirtiler gözlenmekte.
Lityum kullanıma bağlı akneye benzer döküntüler en sık bilinen yan etkiler arasında. Akne benzeri döküntüler kırmızı zeminde püstüler papüller şeklinde görülmekte ve sıklıkla kol ile bacaklara yerleşmekte. Aknenin klasik klinik parçası olan komedonlar burada görülmez.
Bunun dışında lityum kullanımı ile birlikte akne conglobata, hidradenitis suppurativa, follkülit, saç dökülmesi, saçlarda incelme, makler/makulopapüler döküntüler, kaşıntı gibi yan etkilerde gözlenmiştir.
Lityum sistemik yada topikal olarak bazı dermatoljik durumlarda tedavide kullanılmaktadır. Genital yada ağız çevresi herpeste kullanılmakta. Seborheik dermatitiste lityum tuzları topikal olarak kullanılmakta.