Kütanöz lökositoklastik vaskülit deride küçük çaplı dermal kan damarlarının vaskülitidir ve esas olarak da postkapiller venülleri etkiler.

Kütanöz küçük damar vasküliti, hipersensitivi te anjiti, kütanöznekrotizan vaskülit, kütanöznekrotizan venülit aynı klinik tablomum diğer adlarıdır.

Bu vaskülit deriyle sınırlıdır ancak sistemik tutulumun az oranda ve hafif şiddette olabileceği unutulmamalıdır.

Kütanöz lökositoklastik vaskülitli olguların yarısında neden bulnamazken diğer yarısında ilaçlar, kimyasallar, viral, bakteriyel ve fungal enfeksiyonlar, süt proteini veya gluten alerjileri, lenfoproliferatif bozukluklar, solid tümörler, konnektif doku hastalıkları, inflamatuvar barsak hastalıkları gibi kronik hastalıklarla  ilişkilidir.

Tüm olgularda özellikle de sistemik bulguların olduğunda ilaç etyolojisi mutlaka düşünülmelidir.

İlaçlar vaskülitik deri lezyonlarının %10’undan sorumludurlar. İlacın başlanmasını takip eden 7-21 gün sonra başlar.

Deri belirtileri erken dönemde maküler daha sonra palpabl olan purpuralar, eritemli papüller, veziküller veya ürtikeryal lezyonlarla karakterizedir. Nadiren püstüller ve eritema multiforme benzeri lezyonlar görülebilir. Daha az sıklıkla alt bacakta endüre eritemli alanlar, yüzeyel ülserler, hemorajik büller bulunabilir.

Lezyonlar simetrik olarak bacaklarda ve bileklerde(staza yatkın diğer alanlar) , travmadan etkilenen alanlar veya giysilerin bası yerlerini tutma eğilimindedir.

Deri belirtileri şikayet vermez ancak yanma, ağrı ve kaşıntı olabilir.

Deriyi etkilemekle birlikte renal, kas iskelet sistemi ve gastrointestinal sistemde de tutulum olabilir.  Olguların %10’undan azında gastrointestinal sistem  ve renal sistem hastalğı bulunur. Ateş, artralji, miyalji anoreksi, gastrointestinal sistem  bulguları veya nörolojik semptomların olması sistemik hastalğa işaret eder.

Klinik seyir oldukça değişkendir ve sorumlu ajanın ya da faktörün belirlenmesi, sistemik tutulumun olup olması, altta yatan hastalğın bulunup bulunmaması gibi faktörlerden etkilenir.

Hastalık sadece deri ile sınırlı ise lezyonlar genellikle üç dört hafta içinde kendiliğinden iyileşir olguların yalşaık %10’unda ise hastalık tekrarlar.

İyileşme sırasında önce ekimozlar daha sonra da post inflamatuvar hiperpigmentasyon görülür.

Bu nedenle bu hastalarda tedavi gerekli olmayabilir. Vaskülite neden olan faktörlerin belirlenmesi ve eliminasyonu sıklıkla ek tedaviye gerek kalmadan lezyonların kaybolmasını sağlar.

Tedavide lokal ve sistemik tedaviler kullanılabilir.

Lokal tedavi seçenekleri arasında kortikosteroidler, kalsinörin inhibitörleri, antibiyotikler yer alır.

Nonsteroid antiinflamatuvar ilaçlar ve antihistaminik kombinasyonları semptomatik tedavide etkili seçeneklerdir.

Şiddetli ve yaygın tutulumda en etkili tedavi seçeneği sistemik kortikosteroidlerdir.

Kortikosteroidler 60-80mg/gün başlanır ve 3-6 hafta süreyle kullanılır.

Kolşisin (0,6 mgx2-3/gün), Dapson (50-200 mg/gün), pentoksifilin (400mgx3/gün), azatiyoprin, (50-200mg/gün), siklofosfamid (2mg/kg/gün), metotreksat (10-25mg/hafta), siklosporin (3-5 mg/kg/gün) diğer tedavi seçenekleridir.


yol tarifi

dermatoloji randevu
dermatoloji doktor cevapliyor

Adres: Esentepe Mah. Cevizli D 100 Güney Yanyol Lapishan 25/2 Soğanlık, Kartal / İSTANBUL
GSM: 0532 624 21 27
Bu sitedeki bilgiler doktor ya da eczacıya danışmanın yerine geçmez. Sitedeki bilgi, yorum ve görüntüler kişileri bilgilendirme amaçlı olup, tanı ve tedaviye yönlendirme amaçlı değildir.



© 2020 Hakan Buzoğlu. All Rights Reserved.
ByFlash Web Agency