Diş Eti Gülümsemesi (Gummy Smile)

Atopik Dermatit(Egzama) klinik şiddetine, hasta yaşı ve genel sağlık duırumuna göçre sistemik ilaçlar, fototedaviler ve fotodinamik tedaviler kullanılabilmekte.

Sistemik tedaviler

Orta ve şiddetli AE olgularında sistemik ilaçlar kullanılabilmektedir.

Bunlar;

  • Siklosporin
  • Azatioprin
  • Methotrexate
  • Mycophenolate mofetil
  • Interferon gamma
  • Sistemik kortizon tedavisi
  • Omalizumab
  • Sistemik antibiyotikler
  • Sistemik antihistaminler

Fototedavi ve Fotodinamik tedavi

Sistemik İlaç TedavisiFototedavilerin Atopik Dermatitis tedavisinde etkin tedaviler olduğunu biliyoruz.

Fototedavi amaçlı; doğal güeşlenme, geniş bant UVB, dar bant UVB, UVA, topikal yada sistemik PUVA, UV A+B ve Goeckerman tedevileri yapılmaktadır.

Evde hastaların kendilerine uygulayabileceği dar bant UVB lambaları ve tedavileri geliştirilmiştir.

Bunlar içerisinde son yılarda dar bant UVB ve özellikle 308 nm UVB daha çok tercih edilmektedir. Tek başlarına yada nemlendiriciler ve topikal tedaviler ile kombine kullanılabilmektedir.

MED doz saptanarak haftada 1-2 seanslar halinde başlanmakta. MED takibi ile seanslarda % 10-20 oranında dozlar arttırılmaktadır.

Çocuklarda kullanımı etkin ve güvenilirdir.




 

Atopik Dermatit(Egzama) de topikal tedavilerin başında ıslak örtü pansuman uygulaması gelmektedir. Bu yöntem AE da klinik belirtileri hızla kontrol altına almaktadır. Evde uygulanması zor bir tedavidir. Sıklıkla hastanede tercih edilmektedir. İlk olarak nemlendirici yada topikal ilaçlar ıslak pansuman örtüleri ile hastalıklı alana uygulanır daha sonra kuru örtüler ile uygulama alanı kapatılır.


Atopik Dermatitisin İlaçla Tedavisi

Kapalı örtü pansuman uygulaması nemlendirici ve topikal ilaçların emilimini arttırmakta, deri üzerinde bariyer oluşturmakta ve deride su kaybını engellemektedir. 2 haftaya kadar uzun kullanılabilmektedir.

Ancak topikal tedavilerde kortizon yan etkileri bu tedavide artabilmektedir.


Topikal Kortizon Kullanımı

AE aktif döneminde topikal kortizonlar erişkin ve çocuklarda etkin olarak kullanılmaktadır. Orta ve ağır AE da tercih edilmelidir.

Topikal kortizonlar uygun dozlarda sürülmelidir. Kortizonlu ürünlerde mutlaka 1 parmak ucu ünitesi yöntemi seçilmelidir. Bunun için tüm kremlerin tüplerinin ağızları standart hale getirilmiştir. Tüplerin ağızları 5 mm çapındadır. Bu ürün işaret parmağının ilk boğumuna sıkıldığında 0.5 gr krem anlamına gelmektedir. Buda yaklaşık olarak erişkin bir insanın iki avuç içi genişliğindeki deri alanına yetecek ilaç anlamına gelmektedir. Kullanım sıklığı kliniğe göre günde 2 defa uygulanır.

Dışarıdan kullanılacak tüm ilaçlar deri nemlendirildikten sonra kullanılmalıdır. Bunun için uygulanacak ilaç öncesi nemlendiriciler deriye uygulanır 15 dakika sonra ilaçlar kullanılmalıdır.

Sulantılı yada kuru dönemine göre ilaçlar ve ürünler seçilmelidir.

Aşağıda tabloda yaş dönemi ve kullanılacak miktarlar özetlenmiştir.


Atopik Egzamanın İlaçla Tedavisi


Topikal Klasinörin İnhibitörleri

Bu amaçla % 0.1 lik tacrolimus ve % 0.03-0.1 ş,l pimecrolimus topikal kullanılmaktadır.

Tacrolimus orta ve şiddetli AE tercih edilirken pimecrolimus hafif ve orta AE da tercih edilmektedir.

Pimecrolimus topikal kortizonların riskli olduğu ve boyun ve yüzde etkilidir. Özellikle göz kapaklarında.

Her ikisi de günde 2 defa uygulanmaktadır.

Topikal kortizonlar ile birlikte özellikle tacrolimus daha iyi sonuçlar vermektedir.


Topikal Antibiyotikler ve Antiseptikler

Atopik dermatitiste ekzama alanlarında enfeksiyonların gelişebildiğini hatta bu enfeksiyonu yapan S. aureus gibi bakterilerin klniği alevlendirebildiğini biliyoruz. Bu amaçla antibiyotik ve antiseptik topikaleri, antibiyotikli temizleme ürünleri ve antiseptik banyo suyu katkıları kullanılmaktadır.

S. aureus bakterileri daha çok burun iç kısmına yerleştiği için antibakteriyel burun ön iç kısmına mupirocin gibi topikal antibiyotikler kullanılır.

Banyo suyuna çamaşır suyu (sodyum hipoklorit, NaClOH) eklenmesi ciltteki bakteriyel kolonileşmeyi ve dirençli kaşıntıyı azaltabileceği için her yıkanma esnasında önerilmektedir.


Topikal Antihistaminler

Etkinlikleri çok azdır. Sadece kaşıntı üzerinde etkilidir. Hatta dexepin ve difenhidramin gibi topikal antihistaminler uygulama alanında iritasyon ve alerji yapabilmektedir.


Atopik DermatitisinSpesifik bir laboratuvar tanısı yoktur. 

Hastaların %15-45’inde solunumsal veya besin alerjisi yoktur.

Bu nedenle deri prick testleri, serum spesifik IgE testleri  AD eşlik eden alerjik durumlarda sık başvurulan yöntemlerdir. AD’de son yıllarda IgE’ye bağımlı ve IgE’den bağımsız geç faz deri reaksiyonlarının değerlendirilmesinde atopi yama testi (APT) kullanılmaya başlanmıştır. AD bu tüm testlerin sonuçlarının klinik ile ilişkisini belirleyecek ve aeroalerjenlerin rolünü aydınlatabilecek standardize provokasyon testleri bulunmamaktadır. Bu testleri AD kliniğinde alevlenmeye neden olan etkenlerin berlilenmesi ve eliminasyonu için anlamlıdır.

AD alerjenlere karşı tolerans ve intoleransın erken çocukluk dönemiden başlayarak deva ettiği görülmekte. Bu süreç "atopik yürüyüş"  olarak tanımlanmakta. Atopik yürüyüşte alerjik duyarlanma sürecinin erken çocukluk döneminde besin alerjisi şeklinde ortaya çıktığı düşünülmekte. Tavuk yumurtası, inek sütü, buğday, soya ve fıstık bebeklik döneminde en sık suçlanan besinler olup; ilerleyen dönemde balık, kabuklu deniz ürünleri ve kabuklu çerezler; geç çocukluk, adölesan ve erişkin dönemde ise polen ilişkili besin alerjileri (örneğin; huş ağacı poleni alerjisi olanlarda elma, kereviz, havuç ve fındık ile ağız içinde kaşıntı gelişmesi) gelişmekte. Atopik yürüyüşte zamanla bazı alerjenlere karşı tolerans/intolerans gelişebilir. Örneğin; yumurta ve inek sütü alerjisi zamanla kaybolurken-tolerans yer fıstığı ve kabuklu deniz ürünleri alerjisi yaşam boyu sürebilir. Bu nedenle AD hastaların alerjide dönemsel değerlendirilmesi gerekmektedir.

AD’li hastalarda besin alerjileri farklı belirti ve bulgularla kendini gösterebilir;

  • Erken tip reaksiyonlar: bunlar ürtikeryal lezyonlar (lokal, jeneralize), anjioödem, flushingdir. Sıklıkla gıdanın alınımından sonraki ilk 2 saat içinde gelişir. Bazı olgularda sindirimi, dolaşım ve solunum sistemi bulguları eşlik etmekte. Erken reaksiyonlar  AD klinğinde artışa neden olmayabilir.
  • Kombine reaksiyonlar: sıklıkla gıdanın alınımından 2 saat sonra gelişen yoğun kaşıntı ve ir, yoğun kaşıntı ve AD klinğinde artışa söz konusudur.
  • Geç tip reaksiyonlar; sıklıkla gıdanın alımından   6-48 saat içinde gelişir. AD klinğinde artışa söz konusudur. 

Besin Alerjisi ve Testler

Besin alerjisi tanısı için deri prick testleri (SPT, PPT), yama testleri, besin spesifik IgE antikorları, gıda provokasyon ve eliminasyon diyet testleri yapılmakta. Bu testler AD’de tedaviye dirençli olgularda, gıda alımından sonra deri belirtileri şiddetlenen olgularda veya ikisi birlikte ise tercih edilmekte.

Serum spesifik immünoglobülin E ölçüm testleri hasta klinğinde dermografizm ve test alanında egzematöz lezyonların varlığında, deri prick testleri yapılamıyor ise(antihistamin gibi ilçalra kesilemiyor ise,  erken çocukluk dönemi gibi test uyumunun azaldığı döenmlerde tercih edilir. İki yaşın üzerindeki çocuklarda bebeklik dönemine kıyasla besin spesifik IgE’nin tanısal değeri daha düşüktür; bunun nedeni yaşla besin alerjisinin azalmasına rağmen spesifik IgE’nin halen saptanabilir olmasıdır.

Deri yama testleri ise besin alerjisi şüphesi olan ancak pozitif deri prick test sonucu olmayan yada anlamlı serum spesifik IgE yüksekliği tespit edilemeyen hastalarda, hastalığı alevlendiren nedenin saptanamadığı ve kliniğin şiddetli ve/veya tedaviye dirençli AD hastalarında, birçok alerjene karşı IgE duyarlanması var ancak kanıtlanmış klinik bulguları olmayan AD hastalarında tercih edilmekte.

Bu test sonuçlarının pozitif olmasına rağmen şüpheli besinlerin yalnızca 1/3’ü "çift kör plasebo kontrollü besin provokasyon (DBPCFC)" ile kanıtlanmış gerçek besin alerjisidir. Bu nedenle bu testlerde pozitif sonuçlar alerjenlerin klinik ile ilişkisinin kanıtlayacak eliminasyon ve provokasyon testleri ile doğrulanması gerekmektedir.

Klinik alevlenmeler ile ilişkili günlük besin günlüğü tutulması ve eliminasyon diyetleri besin alerjisi tanısını doğrulamakla birlikte bunların tanısal değerleri ile ilgili yeterli sayıda çalışma yok.

Gıda provokasyon testleri; besin alerjisi tanısının doğrulanmasında veya bu alerjen besine karşı zaman içeriisnde tolerans gelişip, gelişmediğinin belirlenmesinde bu testler kullanılmakta. Bu testler açık, tek kör ve çift kör olmak üzere 3 farklı biçimde uygulanabilmekte. Çift kör plasebo kontrollü gıda provokasyon testi (DBPCFC), besin alerjisi tanısında altın standarttır. Pratik bir test olmaması nedeni ile açık ve tek kör besin provokasyon testleri klinik pratikte daha sık kullanılmaktadır: Bu son iki testin sonuçları ile AD klinik alevenmesi arasındaki korelasyon ve diğer alerji testleri DBPCFC’ye gerek olmaksızın tanısal değer taşımaktadır. Son yıllarda bu testlere bazofil histamin salınım testi, lenfosit stimulasyonu, fasiyal termografi, mide suyu analizi, endoskopik alerjen provokasyonu, saç analizi, kineziyoloji testi, alerjen spesifik IgG (özellikle IgG4 ) ölçümü, sitotoksisite testleri, elektrodermal test (Vega) ve mediyatör salınım assay (LEAP diyeti) gibi çok sayıda test ortaya çıkmıştır. Bu testlerin etkinliğini gösteren yeterli kanıt olmaması nedeni ile besin alerjisi tanısında kullanılmaları önerilmemektedir.

Solunan aeroalerjenler

Aeroalerjenlere karşı duyarlanma AD hastalarında sık görülmekte ve besinlerin aksine sıklığı yaşla birlikte artış göstermektedir. Ev tozu akarları, polenler, hayvan epiteli ve mantarlar en iyi bilinen aeroalerjenlerdir.  Bununla birlikte AD’li hastalarda aeroalerjenlere karşı saptanan pozitiflik solunum yolu alerjisini açıklarken deri lezyonları ile ilişkili olmayabilir. Bu nedenle söz konusu alerjenlerle yapılan immünoterapinin AD’deki etkinliği net olarak ortaya konulamamıştır. Diğer yandan AD hastalarda aeroalejenlere karşı yanlış poziflik oranlaro norale göre daha fazladır. Özetle AD aerolaerjenlerin saptanmasına dönük deri prick testleri, spesifik IgE tsteleri gıda alerjil testlerine göre daha tercih edilmekte.

Deri ile temas eden alerjenler

Deri teması ile alerjenler deride alerjik kontakt dermatite neden olmakta.Bunun saptanması için standart yama testleri kullanılmakta. AD’li hastalarda alerjik kontakt dermatit (AKD) görülme sıklığı (%6-60) genel popülasyonla benzer düzeylerdedir. AD de yama testleri;

  • Göz kapakları ve/veya yüz, boyun kıvrımları, el üstleri ve parmak uçlarında veziküler dermatit varlığında
  • Olağandışı/atipik lezyon yerleşim yerleri (örneğin; ayak yerleşimi).
  • İleri yaşlarda başlayan dermatitlerde
  • Standart AD tedavisine yanıt vermeyen hastalarda
  • İleri yaşlarda geç başlayan ve atopi aile öyküsü olmayan AD’li hastalarda kullanılabilir.

Tüm bu testlerin özeliklerine rağmen hastanın klinik öyküsünde gıdaa alerjisi şüphesi yoksa, alerji testleri uygulanması doğru değildir. Alerjik zemini belirlemeye yönelik gereksiz alerji testler yerine hastalık/hastanın doğru yönetimini oluşturan uygun deri bakımı, klasik tedavi ve hasta eğitimi yaklaşımlarının yapılmadı daha doğrudur. 


Atopik Dermatit(Egzama) Tedavisini aşağıdaki başlıklar altında toplayabiliriz. 

Derinin Doğal Koruyucu Bariyer Sisteminin Korunması ve Bunun Güçlendirilmesi

Deri bakımının optimizasyonu

 

Banyo koşullarının düzenlenmesi

  • Günde 2 defa ılık su ile 5-10 dakikalık yıkanılması AE için oldukça etkilidir. Su ile yıkanılması deriyi nemlendirmekte, deride kuruluk kaynaklı kepeklenmeyi dökmekte, hastalıklı alanda kabuklanma ve akıntıları deriden uzaklaştırmakta, deride dışarıdan gelmiş olan irritan ve alerjenleri deriden uzaklaştırmaktadır. Bunula birlikte banyoda su içerisinde fazla kalındığında deriden su kaybını arttırmaktadır. Bu nedenle banyo sonrası 3 dakika içerisinde nemlendirici uygulanmalıdır.
  • Deri Ph’ ına(deri Ph değeri 4-5.5 arasındadır) uygun; nötral yada deri Ph’ından düşük temizleme ürünleri seçilmelidir.
  • Temizleme ürünlerinde sabun(sülfaktan sabunlarda var. Sülfaktan deri yüzeyindeki lipid ve proteinleri hasarlandırmaktadır), irritan ve alerjen katkı maddeleri ve parfüm olmamalıdır. Bu amaçla senteteik deterjanlar(sindet) tercih edilmektedir.
  • Banyo suyu 27-30 C olmalı
  • Duş şeklinde yıkanılmalı son 2 dakikası küvet içerisinde ve nemlendiricili banyo yağları ile yapılmalıdır.
  • Özelikle bu temizlik sırasında deride mikroorganizma kolonizasyonuna izin verilmemelidir. Temizleyiciler antiseptik içerebilirler. Ancak bunlar tahriş edici olmamalı ve alerjen içerikleri düşük olmalıdır.
  • Yıkama sonrası hafif dokunuşlar ile hafif kurulanma yapılmalıdır.
  • Topikal ilaçlar banyodan 20 dakika sonra uygulanmalıdır.


Nemlendirme

  • AE da cilt kuruluğu kserozis en önemli klinik bulgulardan birisidir. Bu deri bariyer sistemini etkilemektedir. Nemlendiriciler deriden su kaybını azaltarak derinin nemlenmesini sağlamaktadır.
  • Nemlendirme amaçlı emolyentleri oklüziv ajanlar ve hümektanlar kullanılmaktadır.
  • Emolyentler(glikol, gliseril sterat, soya sterolleri gibi) deriye kayganlık hissi ve yumuşaklık vermektedir.
  • Oklüzivler(petrolatum, dimetikon ve mineral yağlar) ise deri üzerinde bir bariyer oluşturmakta ve deriden su kaybını azaltmaktadır.
  • Humektanlar( gliserol, laktik asit ve üre gibi) ise derinin daha alt tabakalarında suyun epidermise çekilmesini sağlamaktadır.
  • Nemlendiriciler AE da deride inflamasyonu azaltarak klinik belirtileri düzenlemektedir. hafif olgularda tek başına orta ve ağır klinik olgularda ise diğer tedaviler ile kombine kullanılmaktadır. Bu nedenle nemlendiriciler AE tedavisinin köşe taşıdır.
  • Nemlendiriciler krem, pomad, yağ, jel yada losyon formunda hazırlanmıştır. Nemlendiriciler pomat formunda olmalı hasta tarafından tolere edilemiyor ise kremleri tercih edilmelidir. Genel olarak 6 saat arayla kullanılmalıdır.
  • Nemlendiricilerde koruyucu içerik olmamalıdır. Bu uygulandığında deride batma hissi yaratmaktadır.
  • Losyonlar daah yoğun su içermekle birlikte kolay buharlaşırlar. Bu nedenle daha hafif cilt kuruluklarında tercih edilmelidir.
  • Son yıllarda Prescription emollient devices (PEDs) olarak tanımlanan yumuşatıcı ürünler geliştirilmiştir. Bunlar deri bariyer fonksiyonunda belirli kusurları hedeflemek için tasarlanmıştır. Bunlar palmitoiletanolamidi, glisirhetinik asit ya da diğer hirolipidler içermektedir. Bunların günde 2-3 kez kullanılması gerekmektedir.
  • Seramid yada filaggrin parçalanma ünleri içeren yeni nemlendiricilerde bulunmaktadır.
  • Ancak nemlendirici seçiminde ürünlerin güvenilir, etkin, ucuz, katkı-parfüm-koruyucu-katkı maddesi içermemesi gerekmektedir.
  • Nemlendiriciler haftada en az çocuklarda 150-200 gr erişkinlerde 500 gr kullanılmalıdır.
  • Nemlendiricilerden gliserol en iyi içeriğe sahiptir. Seramid içerikleri ikinci sırada en fazla tavsiye edilenleridir.
  • Propilen glikol 2 yaş altında çocuklarda tercih edilmez. En fazla irritasyon yapan nemlendiricidir.
  • Kışın daha yağ içerikli, yazın daha su bazlı nemlendiriciler seçilmelidir.
  • Kortizonlu kremlere alevlenme döneminde kısa süreler ile kullanılmalıdır. Uzun kullanımlarında aralıklar verilmeli bu dönemde sadece nemlendiriciler kullanılmalıdır. Örneğin haftanın 4 günü kortizonlu kremler 3 günü nemlendirici gibi.
  • Tırnaklar kısa kesilmeli yada çocuklarda özellikle geceleri kontrolsüz kaşınmanın engellenmesi için daha kapalı pijamalar yada gerekirse eldivenler giydirilmelidir.


Arttıran Faktörlerin Eliminasyonu Tedavide Son Derece Önemlidir.

Nonspesifik Nedenlerin Eliminasyonu

Bir çok dış nedenler deride iritasyon yapabilmektedir. Bunlar azaltılmalıdır.

  • Fiziksel(mekanik etki) etkenlerin eliminasyonu; yünlü ve sürtünen sert giysilerin giyilmemesi gibi
  • Kimyasal maddelerin temasının azaltılması; asit, bazik ve solventlerin deri ile temasının azaltılması gibi
  • Biyolojik maddelerin temasının azaltılması; mikroorganizmalar gibi
  • Sigara, organik uçucu maddeler ve hava kirliliği ile tamasın kesilmesi gibi
  • Alkol içeren katkı maddeleri ve vazoaktif amin içeren besinler kesilmelidir


Spesifik Nedenlerin Eliminasyonu

Aeroalerjen; en sık olanları ev tozu, akar ve maytlardır; ( Dermatophagoides pteronyssinus ve D. farina gibi) Bunlar için;

  • Düzenli ev temizliği; emiş güçleri daha güçlü ve maytlara karşı etkili süpürgelerin kullanımı,
  • Evin neminin düzenlenmesi önemlidir; fazla nem akarları arttırmaktadır.
  • Organik alerjenler açısından evcil hayvanlar önemlidir. Özellikle kediler
  • Akar ve maytlara maruz kalınması gece olduğu için yatak odalarının bakımı önemli
  • Evde halı ve kilimlerin kullanılmaması
  • Akar ve mayt önlemi için yastık ve yatak takımlarının özel astarlı olması, yatak takımlarının daha sık çamaşır makinalarında kaynatılarak yıkanması gerekmektedir.
  • Mite koruyucu pijamaların giyilmesi
  • Hayvan deri döküntüleri; son çalışmalar özellikle kedilerin alerjide önemli olduğu köpeklerin olmadığını desteklemektedir. Evde evcil hayvan beslenmemesi yada bunların ev dışına taşınması, özellikle çocuğun oyun ve yatma alanlarında bunlara izin verilmemelidir.
  • Polenler; saman nezlesi ve astım açısından çok önemlidir. Özellikle polen mevsimlerinde dikkatli olunmalı ve özel polen haritaları çıkarılarak dikkat edilmelidir. Denizden yüksek bölgelerde polenler daha az olduğu için buralar tercih edilmelidir.

Yiyecek alerjisi; sık alerjen riski olan besinlerden; inek sütü, tavuk yumurtası, fındık, yer fıstığı gibi az tüketilmeli yada bunlar alındığında şikayetlerin arttığı gözleniyor ise uzak durulmalıdır.

Giysiler ve diğer tekstil ürünler; pamuklu giysiler ve tekstil ürünleri tercih edilmelidir. Dar giysiler kesinlikle önerilmemektedir.

Takı ve aksesuarlar; AE de takılarda kullanılan nikel duyarlılığı son derece önemlidir. Hatta bu nedenle erken kulak deldirilmemelidir.

Diyet; özel bir diyet önerilmez ancak alerji testleri pozitif ise önerilmektedir.

Deri tahriş ve yaralanmalarını arttıracak aktivitelerden uzak durulmalıdır.


Atopik Dermatit(Egzama) tanı hastanın şikayetlerinin öyküsüne ve klinik bulgulara dayanarak konulmakta. AD tanısında deri biyopsisi ve IgE’yi de içeren laboratuvar testleri rutin olarak kullanılmamakta ve yapılması önerilmemektedir. Ancak karışabilecek deri hastalıklarının ayırıcı tanısında deri biyopsisi, uygun laboratuvar testleri (serum IgE, potasyum hidroksit inceleme, patch-yama testi) ve genetik testler yapılabilir. Başlıca kronik cilt hastalıkları(kontakt dermatit, kserotik egzema, liken simpleks kronikus, psoriazis gibi), enfeksiyöz hastalıklar ve konjenital immün yetmezlikler, keratinizasyon bozuklukları ve nutrisyonel eksiklikler gibi hastalıklar ile karışabimekte.

AD tanısında çok sayıda tanı kriteri önerilmekte. Bu kriterlerden özellikle öne çıkanlar; Hanifin ve Rajka tarafından geliştirilen ve modifiye edilen kriterlerdir. Atopik dermatit tanısı konabilmesi hastada major olarak tanımlanan en sık ve belirgin belirtilere  ve minor olarak tanımlanan en az ve hafif belirtilere bakılmaktadır. Hanifin ve Rajka’nın tanı kriterleri aşağıda listelenmiştir. Bu belirtilerden en az 3 major ve 3 minör kriterin olması gerekmektedir.

Hanifin ve Rajka’nın tanı kriterleri

Major Kriterler

  • Kaşıntı
  • Deri lezyonları olan egzamaların yaşa göre değişken vücutta dağılım alanları
    • Çocuklarda yüz, kol ve bacakların dış bölgelerinin-ekstansör  tutulması
    • Erişkinlerde katlantı deri alanlarının-flexural tutulması
  • Egzamanın kronik seyri arada akut alevlenmelerle devam etmesi
  •  Kişisel veya ailesel atopi hikayesi (astım, alerjik rinit, atopik dermatit)

Minör Kriterler

  • Kserozis, deride kuruluk olması
  • İhtiyoz, deride kepeklenme, avuç çizgilerinde artma, keratozis pilaris varlığı
  • Kanda IgE reaktivitesinin varlığı (Tip I aşırı duyarlılık reaksiyonları, prick test pozitifliği)
  • Serum IgE düzeyinde artış
  • Erken başlangıç yaşı
  • Deride viral ve bakteriyal enfeksiyonlara eğilimin artması (S.aureus ve H. Simplex infeksiyonları gibi)
  • El veya ayak egzamalarının fazla olması
  • Meme başı ekzeması
  • Keilitis, dudaklarda egzama
  •  Sık tekrarlayan gözde Rekürren konjonktivitis
  • Dennie-Morgan (alt göz kapağı) çizgisi
  • Keratokonus; gözde korneanın dışa bombelenmesi
  • Gözde anterior subkapsüler katarakt
  • Göz çevresi renginin koyulaşması
  • Yüzde donukluk, yüzde kızarıklık
  • Pitriyazis alba
  • Terlemeye bağlı kaşıntı
  • Yün ve lipid çözücülere karşı duyarlılık
  • Gıda intoleransı
  • Beyaz dermografizm; derinin çizilmesi le normalde kızarma yerine beyazlaşmanın olması
  • Duygusal ve çevresel faktörlerin ekzemayı şiddetlendirmesi
  • Folikül çevrelerinin belirginleşmesi

Hanafin tarafından tanı kriterleri modifiye edilmiştir.

Modifiye Hanafin tanı kriterleri

 Ana özellikler (mutlaka olması gerekir)

  • Kaşıntı
  • Egzematöz değişiklikler
    • Deri lezyonları olan egzamaların yaşa göre değişken vücutta dağılım alanları
      • Çocuklarda yüz, kol ve bacakların dış bölgelerinin-ekstansör  tutulması
      • Erişkinlerde katlantı deri alanlarının-flexural tutulması, kasık ve koltuk altında döküntüerin olmaması
    • Egzamanın kronik seyri arada akut alevlenmelerle devam etmesi

Önemli özellikler (olguların çoğunda olan ve tanıyı destekleyen özellikler)

  • Erken başlangıç
  • Atopi
    • Kişisel ve/veya aile öyküsü
    • IgE reaktivitesi
  • Deri kuruluğu

Eşlik eden özellikler (AD tanısını düşündüren ancak spesifik olmayan özellikler)

  • Damar ve dolaşım sisteminin etkilenmesinden kaynaklanan atipik vasküler yanıtlar (örneğin; yüzde solukluk, beyaz dermografizm, gecikmiş beyaz yanıt)
  • Keratozis pilaris, palmar hiperlinearite, iktiyoz
  • Göz ve göz çevresi değişiklikler ve bulgular
  • Ağız ce kulak çevresinde değişiklikler ve bulgular /periauriküler lezyonlar gibi diğer bölgesel bulgular
  • Perifoliküler belirginleşme/likenifikasyon/prurigo lezyonları

Mutalak ayırıcı tanıda dışlanması gereken durumlar

Skabiyez, alerjik kontakt dermatit, seboreik dermatit, psoriazis, iktiyozlar, deri lenfomaları, immün yetmezlik durumları

 


Diş Eti Gülümsemesi (Gummy Smile)

yol tarifi

dermatoloji randevu
dermatoloji doktor cevapliyor

Adres: Esentepe Mah. Cevizli D 100 Güney Yanyol Lapishan 25/2 Soğanlık, Kartal / İSTANBUL
GSM: 0532 624 21 27
Bu sitedeki bilgiler doktor ya da eczacıya danışmanın yerine geçmez. Sitedeki bilgi, yorum ve görüntüler kişileri bilgilendirme amaçlı olup, tanı ve tedaviye yönlendirme amaçlı değildir.



© 2020 Hakan Buzoğlu. All Rights Reserved.
ByFlash Web Agency