- Gösterim: 15381
Deri pigmentinin-renginin azalması hipopigmentasyon olarak tanımlanırken
Deri pigmentlerinin kaybı depigmentasyon-leukoderma olarak tanımlanmakta.
Deri rengimizi belirleyen en önemli faktörleden olan melanin pigmenti deride melanosit hücreleri tarafından yapılmakta. Melanositler deride epidermis ile dermisin birleşme aralığı olan bazal tabakada yer almakta. Sentezledikleri melanin pigmentini komşuluklarındaki deri hücreleri olan keatinositlere transfer ederek UV-güneşe karşı derinin korunmasını sağlamakta.
Depigmentasyon;
- melanosit hücrelerinin deride yok olması yada
- fonksiyon bozukluklarından kaynaklanmakta.
klinik olarak kendisini yerleşim gösterdiği deri alanında normal deriye göre renk kaybı olarak göstermektedir. Vücudun belli bir alanında olabildiği gibi tüm vücudu kaplayacak şekilde yaygın yerleşim gösterebilmektedir.
Depigmentasyon nedenlerini içsel ve dışsal faktörler olarak basitleştirebiliriz.
- Dışsal faktörler
Birçok dış faktör direkt melanositler üzerinde toksik etki ile depigmentasyona neden olabilir.
- İçsel Faktörler
Bazı faktörler dolaylı-T lenfositler üzerinden melanositler üzerinde toksik etki ile depigmentasyona neden olabilir. Bu genetik faktörler lenfositler ve T lenfositlerin vücudun kendi hücrelerine aşırı tepki göstermsine neden olabilir-otoimmün reaksiyon. Bu otoimmün reaksiyonlar virüsler, serbest oksijen radikalleri fiziksel ve psikolojik stres ile tetiklenebilmekte.
Vitiligo hastalığı bu süreçleri izleyebilmekte. Aktif vitiligoda deride immün sistem aktivasyonunun klinik belirtileri görülebilmektedir. Aşağıdaki resimde stabil ve aktif vitiligo klinikleri görülmekte.
Aktif vitiligoda; depigmente alanda plaklardan sağlam deri alanlarına genişleyen konveks alanlar, pigment alanlarında azalma, kesikin olmayan sınırlar, lezyon alanında 3-4 renk tonunun gözlenmesi, depigmenta alanda inflamasyon ve ürtikere benzer lezyonlar görülmekte.
- Genetik geçişli hastalıklar
- Bazı genetik geçişli hastalıklarda deride melanositler var ancak melanosit fonksiyonlarını(melanin, melanosom yapımı ve keratinositlere transferi) etkileyebilmekte.
- Melanosom yapımını ve transferini etkileyenler;
- Hermansky Pudlak sendromu
- Chediak-Higashi sendromu gibi
- Griscelli sendromu
- Melanin sentezini etkileyenler
- Albinism
- Nevus depigmentosus
- Melanosom yapımını ve transferini etkileyenler;
- Bazı genetik geçişli hastalıklarda deride melanositler yok, bunlar deri göçüşünde ve gelişiminde genetik kusur bulunmakta
- Piebaldism
- Waardenburg sendromu
- Teitz sendromu
- Bazı genetik geçişli hastalıklarda deride melanositler var ancak melanosit fonksiyonlarını(melanin, melanosom yapımı ve keratinositlere transferi) etkileyebilmekte.
Depigmentasyon-deri renginin kaybolduğu alanda deri renginin normale dönmesi yani repigmentasyon deride tekrar melnosit oluştruacak kök hücreler ve melanosit öncülleri ile olmakta. Epidermis, dermis, sinirler, kıl follikülleri(en güçlü aday) ve ter bezleri bu anlamda melnosit öncülleri barındırmakta. Günümüzde BCL2, K15, K19 ve CD34 gibi doku markarları bu kök hücrelerini gösterebilmekte. Bu melanosit öncüllerinin melanositlere dönüşümleri birçok sinyal, faktör ve protenler tarafından yönetilmekte; Mitf, Sox10, Pax3, Kit, fibroblast büyüme faktörleri, endothelin, stem cell faktör, kolajen XVII ve diğerleri gibi. Bu faktörlerin daha yoğun bulunduğu yüz ve saçlı deri(kıl follikülleri ve ter bezleri daha yoğun) alnlarında repigmentasyon daha kolay olurken vücudun uç noktaları olan el ve ayaklarda repigmentasyon daha yavaş olmakta.
Bu genel bilgi ve hatırlatmalardan sonra depigmentasyonda izlenmesi gereken stratejileri anlatmaya çalışalım
İmmunomodulatörler-İmmün sistem düzenleyicilerin kullanımı
Depigmentasyon yukarıda anlatılmaya çalışıldığı gibi immün sistem aktivasyonu, melanosit hücreleri için sitotoksik lenfosit aktivasyonu, otoimmün sistem kontrolünde inflamasyon ile gelişmiş ise bu tedavi başlığı ilk seçenek olmalıdır. Örneğin depigmentasyon kliniği aktif vitiligo ise bu tedavi ile başlanmalıdır. Bu amaçla kullanılanlar;
- Kortikosterodilerin sistemik ve topikal kullanımı
- Tofacitinib
- Leflunomide
- Methotrexate
- Siklofosfamid
- Fototedaviler
- Prostaglandin E2
- vitamin D analogları, calcipotriol gibi
- Calcineurin inhibitörleri; tacrolimus ve pimecrolimus gibi.
Bunların kullanımı depigmente alanda melanosit hücreleri üzerinde yıkıcı lenfositlerin aktivitesi engellmekte. Bu süreç içerisinde melnositler üzerindeki baskının kalkması ile repigmentasyonu başlayabilir.
Melanositlerin Korunması
Yukarıda melanositleri etkileyen içsel ve dışsal faktörlerden bahsedilmişti. Depigmentsyonda stratejik önemi olan diğer bir yaklaşım bunlara karşı melanositlerin korunmasıdır.
- Antioksidanların kullanımı
- A vitamini, E vitamini...
- Alfa lipoik asitler
- Flavonodiler
- Pseudokatalazlar
- Süperokist dismutaz gibi
- Güneş ve UV kaynaklarından korunma
- Psikolojik stresin azaltıması, stres ile başa çıkma teknikleri
- Fizksel ve kimyasal maddelerden korunma; eldiven kullanma gibi
Melanositlerin Hemostazının(Fonksiyonal Denge) Sağlanması
Melanosit fonksiyonlarının aktivasyonu repigmentasyonda önemli bir stratejidir. Bu amçla;
- Fototedaviler uygulanabilir. Bunlar tek başına yada ışık duyarlandırıcılar ile birlikte kullanılabilir. Fototedavilerin immünomodulatör etkileri unutulmamalıdır.
- Excilite gibi 308 nm darbant UVB tedavileri
- 308 nm Excimer lazer
- Alfamelatonin,
- Prostaglandin E2
- Melagenine
- L fenilalanin
Deride Bulunan Melanosit Kaynakları Olan Kök Hücrelerin Aktivasyonu
Melanosit kök hücrelerin biyositmülasyonu sağlanabilir. Bunun için;
- Dermabrazyon
- Dermabrazyon + 5-FU
- CO2 ile deri ablazyonu
- Nonbalatf lazerler
- LED yada Düşük enerji seviyeli lazerlerin-LLLT kullanımı
- Kılların ağda gibi yöntemleri ile mekanik alınması uygulamaları kullanılabilir.
Depigmente Alana Melanosit Transferi
Normal-pigmente deri alanından alınan melanositlerin depigmente alana transferleri yapılabilir. Bu amaçla
- Çok ince kalınlıkta deri gerftleri
- Mini-punch greftler
- Suction blister greftler
- Saç/kıl nakilleri
- Kültre yada kültüre olmayan mlanosit hücre süspansiyonları kullanılabilir.
Depigmente Alanların Kamuflajı
Kamuflaj amaçlı kullanılan renkli kapatıcılar estetik amaçlı depigmente alanların kamuflajında startejik olarak belkide en ideal yöntemdir. Zaman ve ekonomk olarak tedavilerin uygunamayacağı yada tedaviler başnadığında repigmentasyona kadar bu yöntem hasta için en iyi seçenektir.
Yaygın Depigmentasyonlarda Kozmetik Amaçlı Normal Derinin Depigmentasyonu
Depigmentasyon çok yaygın ve arada pigmente alanlar çok az ise bu alanların depigmentasyonu ile estetik kabul edilebilir bir gözrünüm sağlanabilir. Bu amaçla;
- Monobenzil eter
- Hidrokinonlar
- Fenol 88%
- QS lazerler
- Kriyoterapiler uygulanabilir.
Depigmentasyonda Hiçbirşey Yapmamak
Albinism, Hermansky Pudlock sendromu, Chediak-Higashi sebdromu, Griscelli sendromu gibi durumlarda hiçbir şey yapmamak, hastanın bilinçlendirilmesi ve güneşten korunması en doğru yaklaşım olacaktır.