- Gösterim: 5793
Cildimizin yapısında avuç içi, ayak tabanı ve dudaklar dışında, foliküler ünite olarak tanımlanan özel yapıların içerisinde kıllar bulunmaktadır. Kıllar, saçlı deride olduğu gibi kalın, pigmentli terminal kıllar ya da ince, açık renkli vellus (ayva tüyü) formunda bulunur. Doğum sonrasında vücutta toplam 5 milyon kıl folikülü bulunur. Kıl folikülünün 1 milyonu baş-boyun bölgesinde olup, bunun da 100-150 bin kadarı saçlı deridedir. Saç gövdesi, folikül yapılarının dermal papillasında melanositler ve matris hücreleri tarafından üretilir. Folikül, dermal papilada bulunan kan damarlarından aldığı dolaşım desteği ile yaşamsal döngüsünü ve fizyolojisini sürdürmektedir. Her saç folikülünün kendine özgü bir yaşam süresi ve bu süre boyunca diğer foliküllerden bağımsız bir yaşam döngüsü vardır. Folikül, bir yaşam döngüsünde yılda yaklaşık 10 cm olacak şekilde saç gövdesini büyütür; sonra büyüme durur ve saç gövdesi dökülürken folikül yeni saç gövdesi üretimine başlar. Sağlıklı bir saç folikülü, yaşam boyunca 10-20 kez bu döngüyü tekrarlar. Her bir saç folikülünün ortalama yaşam süresinin 85 yıl olduğu düşünülmektedir. Folikülün yaşam döngüsünün uzunlukları, yaşa, beslenme düzenine, hormonal faktörlere, mevsime, psikolojik ve patolojik süreçlere göre değişmektedir. Bu fizyolojik düzen, kıl folikül kökünde dermal papilla tarafından biyolojik saatle düzenlenir. Düzenleme, hormonlar, nöropeptidler, büyüme faktörleri ve ara medyatörlerin kontrolü altındadır. Saç folikülleri saçlı deride farklı anatomik alanlarda ve aynı anatomik alanda kendi içlerinde ayrı bir büyüme evresi gösterirler. Örneğin, 1 cm² saçlı derideki saç foliküllerine bakıldığında, büyük kısmının büyüme evresinde olduğu, diğerlerinin bekleme ve dökülme evrelerinde olduğu görülmektedir.
Saçlar, saçlı deri içerisinde hassas bir büyüme ve dinlenme evrelerinden geçmekte ve bu doğal yaşam döngülerinin sonunda dökülmektedir. Bu döngü içerisinde farklı aşamalar görmekteyiz. Saçın uzadığı ilk aşama, anajen evre (büyüme evresi) olarak adlandırılır ve saçlı deriye kökleriyle sıkı bağlıdır. Anajen evre, saçın yaşam döngüsünün büyük bir bölümünü oluşturur; bu evre 2-5 yıl boyunca devam etmektedir. Saç dökülmesi olmayan insanlarda saçlı derideki foliküllerin %86'sından fazlası bu evrededir. Anajen evreyi, katajen evre olarak da bilinen ikinci aşama takip etmektedir. Bu evrede saçların büyümesi durmaktadır. En kısa evredir ve 2-3 hafta sürmektedir. Saç dökülmesi olmayan insanlarda saçlı deride foliküllerin %1-2'si bu evrededir. Üçüncü evre, telojen evredir (dinlenme ve bekleme evresi); saçların dinlenme aşamasını ifade eder. Saç dökülmesi olmayan insanlarda saçlı deride foliküllerin %10'u bu evrede yer alır ve 30-120 gün sürer. Telojen evrede saçın köküyle olan bağlantısı gevşer ve saç kökü cilt yüzeyine doğru ilerler. Saçın normal fiziksel hareketi, yıkama ve fırçalama etkisiyle saç kökünü daha da gevşetir. Normal döngünün tamamlandığı telojen evreden sonra saçlar eksojen evreye girmektedir. Saç gövdesinin atıldığı ve saçların döküldüğü evredir. Aslında foliküllerin telojen evreden anajen evreye girerken saçların atıldığı evredir. Foliküller yeni anajen evreye girmekte ve tekrar döngü başlamaktadır. Bu evrede folikül dermal papilla eski derinliğine göç ederken yeni saç gövdesi yapımı başlamıştır.
Sağlıklı bir saçlı deride saç foliküllerinin anagen-telogen oranı yaklaşık olarak 14:1 ile 12:1'dir. Saç büyüme döngüsünde anagenden telogene ve telogenden anagene geçişi etkileyebilecek faktörler, bu oranları değiştirerek saç dökülmesine neden olacaktır. Bu nedenle, saç dökülmelerini temelde anagen ve telogen arasındaki dengesizlik olarak tanımlayabiliriz. Çeşitli faktörler anagen-telogen geçişini artırarak saç dökülmesini yoğunlaştırırken, bazı faktörler ve tedaviler telogen-anagen geçişini artırarak dökülmeyi normalize etmekte ve saçların büyümesini desteklemektedir.
Normal erişkin bir insanda saçlı deride 100.000-150.000 saç folikülü bulunmaktadır. Her folikülün yaşam döngüsü diğerleriyle aynı olmadığı için bir alanda farklı yaşam döngülerine sahip foliküller bulunmaktadır. Saçlı deride saç foliküllerinin yaklaşık olarak %10'unun telogen evrede olduğu düşünüldüğünde, günde ortalama 50-150 saç, yaşam döngülerinden dolayı dökülmektedir. Bu tür saç dökülmesi "doğal saç dökülmesi" olarak tanımlanır. Bazı durumlarda geçici bir süre saç dökülmeleri artabilmekte ve sonra normale dönmektedir. Mevsim geçişlerinde artan saç dökülmeleri, yeni doğan bebeklerin ilk birkaç gününde görülen ani saç dökülmeleri ya da hamile bir kadında doğumun hemen ertesinde görülen yaygın saç dökülmeleri gibi durumlarda gözlemlenmektedir. Yaşlanma ile birlikte saçlarda kalıcı olarak genel saç azalması görülebilmektedir. Bu tür saç dökülmeleri ise "fizyolojik saç dökülmesi" olarak tanımlanmaktadır.
Sonbahar başında saç dökülmeleri artmakta, doğal saç dökülmesi sınırını aşmaktadır. Bunda başlangıçta evrimsel süreçteki adaptasyon düşünülmüştür. "Saçlar derimizi güneşten korumak için yazın daha fazla uzamakta. Bu yüzden sonbahar-kış geçişinde daha fazla saç dökülür." Ancak mevsimsel saç dökülmesinde başka faktörler de bahsedilmektedir. Bunlardan bazıları şunlardır:
- Güneşe maruz kalma; yaz boyunca güneşe maruz kalma, sonbaharda normalden daha fazla saç dökülmesine neden olabilir.
- Mevsimlerle hormonal değişimler; sonbahar ve kış aylarında daha az güneş ışığı olduğunda, beynimizin hipotalamus adı verilen bir kısmı her zamanki gibi çalışmayabilir. Bu, vücudumuzun uyku hormonu olan daha fazla melatonin üretmesine neden olabilir; bu da saç büyüme döngüsünü etkileyerek daha fazla saç dökülmesine yol açabilir.
- Mevsimsel beslenmenin değişimi; yazın değişen beslenme alışkanlıkları, demir, protein ve vitaminler gibi temel besinlerin dengesiz tüketimini artırabilir.
- Mevsimler ve stresin ilişkisi; okul veya işe dönüş gibi sonbahar ve kış mevsimleri, saç dökülmesine potansiyel olarak katkıda bulunan stres faktörleri ile desteklenebilir.
- Mevsimsel aktiviteler; yaz döneminde artan güneş ve su aktiviteleri, saçlardaki kırılma ve kopmalara bağlı saç dökülmelerini artırabilir.
Sağlıklı bir saç telinin fiziksel yapısı, aynı kalınlıkta bakır tel ile aynı sağlamlığa sahiptir. Saçlar, kuru iken %20, ıslak iken %50 esneyebilme yeteneğine sahiptir. Ancak hassas yapıları nedeniyle kolaylıkla kırılıp kopabilmektedir. Saç dökülmelerinde kopan ve kırılan saçlar unutulmamalıdır. Bunlar, görünürde dökülen saç sayısını artırmaktadır. Aslında, döküldüğü sanılan saçların çoğu, bazı sebeplerden ötürü kırılmış olan saç telleri olabilmektedir.
Bu dökülme, doğal saç dökülmesinden fazla ve fizyolojik saç dökülme sürelerini aşacak kadar uzun ve yoğun sürüyorsa, dökülmelerin altında yatan saç dökülme nedenlerinin iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Saçlar normalin üzerinde bir dökülmeye sahip ise genel olarak "alopesi" olarak tanımlanmaktadır. Alopesi, tüm saçlı deride genel ve yaygın olabileceği gibi (diffüz alopesi) saçlı derinin bir alanında (lokal alopesi) da olabilir. Alopesiler, bu özelliklerine göre sınıflandırıldığı gibi saçlı deri problemlerinin varlığına göre de sınıflandırılmaktadır(sikatrisyel ve nonsikatrisyel alopesi olarak).
Saç dökülmeleri, doğal saç dökülmelerinden daha fazla yaşandığında ifade edilmekle birlikte subjektiftir. Bu nedenle dökülmenin objektif olarak tanımı için birçok saç analizi yöntemi kullanılmaktadır(saç analizleri için...).
- Basit saç çekme testi. Test, 50-60 saçın saçlı deriye yakın 2 parmak arasında tutulup hafifçe çekilerek, saç gövdelerinin parmakların kaydırılması ile yapılmaktadır. Ele gelen saçlar ilk basamakta sayılır. 6'dan fazla, yani %10'dan fazla saç dökülmesi, testin pozitif olduğu anlamına gelmekte ve basitçe saç dökülmesinin şiddetini göstermektedir. Ancak testin standart olması için, 3-5 gün öncesinde hastanın saçlarının yıkanması, taranması hatta toplanması kesilmelidir. Daha sonra dökülen saçlar mikroskopta incelenmektedir. Bu inceleme ile saçların gövdesine ve yapılarına bakıldığı gibi, daha önemlisi köklerine de bakılmaktadır. Bu kök incelemesi ile dökülen saçların hangi evrede oldukları gösterilebilmektedir.
- Saç demetine yapılan çekme testi. Basit bir testtir. Problemli saç alanından bir demet saç tutulur. Bir elle bu saç demeti saç köküne yakın sabit tutulurken, diğer elle saç demeti boyunca kaydırılır. Bu sırada saç demetinden ayrılan saçlar, kırılan saçlar olarak değerlendirilir.
- Islak saç germe ve esneklik testi. Uzun saçlarda basit yapılabilen bir testtir. Saçların keratin ve nem içeriğini değerlendirmektedir.
- Saç yıkama testi(Rebora Metodu). 5 gün saçlar yıkanmaz, taranmaz. Sonra saçlar, küvet ya da lavaboda gideri kapatılarak yıkanır. Dökülen tüm saçlar toplanmaktadır. Bunlar doktor ofisine getirilmektedir. Saçlar, 5 cm uzun olanlar, 3-5 cm olanlar ve 3 cm'den kısa olanlar olarak ayrılmaktadır. Saçın uzunluğu; 5 cm uzun saçlar telogen, 3-5 cm arası intermediate saçlar ve 3 cm'den küçük vellus saçlar olarak sınıflandırılmaktadır. Normalde, 70-30 saç yıkama ile dökülmektedir (her gün olmamak kaydıyla yıkama sırasında 200-250 kadar saç dökülebilmektedir). Her gün 70'ten fazla dökülme patolojiktir. Toplanan örnekler 3 cm'den kısa ve 200'den fazla ise bu, kronik telogen effluvium saç dökülmesini desteklemektedir. Toplanan örneklerde 3 cm'den küçük minyatörize saçlar %10'dan fazla ise AGA'yı desteklemektedir. Toplanan örneklerde 5 cm uzun saçlar varsa, akut telogen effluviumu desteklemektedir.
- Saç dökülmesinin patern ve patern evrelerinin belirlenmesi. Daha çok androgenetik saç dökülmesinde kullanılmaktadır. Erkeklerde Norwood-Hamilton kadınlarda Ludwing-Savin tarafından geliştirilen papatern skalaları kullanılmaktadır. Bu değerlendirme sadece androgenetik saç dökülmelerinde temel bazı saç dökülme özelliklerini ve saç dökülmesinin ileride nasıl seyredebileceğini değerlendirmektedir.
- Saçlı deri ve saçların dermoskopik muayenesi(epiluminesens mikroskopisi, ELM), Trikoskopi. Epiluminesens mikroskopisi (ELM), yani dermatoskopi, başta pigmente deri lezyonlarının tanısı olmak üzere cilt hastalıklarının tanısında kullanılmaktadır. Saçlı deri ve saçlar, dermatoskop ile değerlendirildiğinde trikoskopi denilmektedir. Saç ve saçlı deri problemlerinin tanısında son derece etkin bir yöntemdir. Saçlı deride X 4 büyütmede saçlı deri ve saçlar değerlendirilmektedir. Bu değerlendirmede saç dökülmesinin skar (skar) ve nonskar ayrımı yapılmakta, saçlı derinin genel durumu değerlendirilmektedir. Saç folliküllerinin saçlı deriye açıldığı alanlar, saçların çapları ve dansititesi (1 cm²'de foliküler ünite sayısı) ölçülmektedir. Ayrıca saç gövde anomalileri de değerlendirilmektedir.Dermoskopi, trikoskopi saçlı deri ve saç dökülmeleri muayenelerinin altın standardı haline gelmeye başladı. Bazı problemlerde dermoskopi muayene kriterleri düzenlenmiştir. Örneğin, androgenetik saç dökülmesi tanı kriterleri dermoskopik olarak geliştirilmiştir. Aşağıdaki dermoskopik bulguların varlığı, androgenetik saç dökülmesi tanısını desteklemektedir. Aşağıdaki resimlerde; A resminde peripilar belirti görülmektedir. Peripilar belirti, saç foliküllerinin deriye açılma ağızları çevresinde hafif kahverengi halkanın (siyah ok başı ile gösterilmektedir) ve boş saç foliküllerinin (siyah ok ile gösterilmektedir) görülmesidir. B resminde saç çaplarında azalma ve minyatürizasyon görülmektedir. C resminde beyaz noktalar (siyah oklar ile gösterilmektedir) ve bal peteği şeklinde pigmentasyon (siyah yıldız ile gösterilmiştir) ve D resminde siyah lekeler (ok ile gösterilmektedir) görülmektedir.
- Saçların çapları ve dansitesinin belirlenmesi, saçlı deride bunların farklılıklarının skorlanması. Saç dansitisitesi, 1 cm2 saçlı deride saç yoğunluğu, saç follikül sayıları trikospik olarak hesaplanmaktadır. Saç dansitisitesi yaşla değişmektedir; çocuklarda 1100 follikül/cm2 iken 25 yaşında 600 follikül/cm2 ve 30-50 yaşlarda bu 300 follikül/cm2 kadar düşmektedir. Saç dansitisitesi skorlanması yapılmaktadır. Bunun için saçın tepe kısmı olan vertexte orta hata 14X 13 mm lik bir alanda dansite 1 (4 saçtan az) ile 6 (40 saçtan fazla) arasında skorlanmakta. Dansite ölçümleri sırasında saçların çapları ölçülerek 1 (ince), 2 (orta) ve 3 (kalın) olarak skorlanmakta. Aynı alanda saç dansite farklılık skorlamasıda yapılmakta; 0 (% 20’den fazla saç çap farklılığı) ve 1 (% 20’den fazla saç çap farklılığı) olarak evrelendirilmektedir. Saç dansite farklılığında % 20’nin üzerindeki belirlenen skor minyatürizasyonu(androgenetik alaopeside tanı için değerlidir) gösteren bir klinik bulgudur. Ancak bu değerlendirmenin tüm saçlı deride değil sadece küçük bir alanda vertekste yapılması biraz sübjektiftir. Ancak halen en basit ve non-invazif bir yöntem olduğu için tercih edilmektedir. on yıllarda saç dansite değerlendirmelerinde bilgisayar görüntüleme ve dijital fotoğraf işleme analizleri ve ölçümlerinde kullanılmaktadır. Saç çapları dermatoskoplarla ölçülebilmektedir. Irklara göre değişmekle birlikte beyaz ırklarda 57-90 mikron Asya ırklarında 120 mikrondur.
- Saç Mikroskopisi. Saç yapısının mikroskop ile incelenmesi, saçlarla ilişkili birçok hastalığın tanısına ulaşmada basit ancak önemli bir araçtır. Bu yöntemle sadece saç değil, saçlı deriyi tutan mantar ve paraziter kaynaklı bazı hastalıkların tanısına da ulaşılabilmektedir. Saçların yapısal özelliklerinin belirlenmesi, genetik geçişli cilt hastalıklarının tanısı için kolaylık sağlamaktadır. Saç mikroskopisinde sıklıkla ışık mikroskobu kullanılır. Bunun dışında, özel durumlarda polarize mikroskop ve taramalı elektron mikroskobu gibi ileri mikroskobik yöntemler de kullanılmaktadır. Mikroskopik incelemeler için saç örnekleri alınmaktadır. Bunun için doğumsal ya da saç yapısal hastalıkları düşünülüyorsa saçlar kesilerek; saç ve saçlı deride mikrobik hastalıklar düşünülüyorsa keserek veya saçları kökten çekerek, eğer mutlaka saç kökleri muayenede değerlendirilecekse yani trikogram yapılacaksa çekerek elde edilir. Saç örnekleri hastalıklı alandan ve gerektiğinde karşılaştırma için normal görünen bölgelerden, yaygın bir saç problemi varsa anormallik söz konusuysa tepe ve yan bölgelerden elde edilmelidir. Saçın yapısal değerlendirmelerinde en az 40-50 saç örneği alınmalıdır. Ancak bazı saç yapısal anomalileri tek bir saç değerlendirilmesinde bile anlaşılabilmektedir. Bazen incelen saç sayısı 200 olabilmekte, hatta saçlar dışında kaş ve vücut kılları da incelenmektedir.
Polarize mikroskopi, ışık mikroskopisi yerine kullanılabilir. Özellikle saçlarda kükürt ve kükürt içeren amino asit miktarının azlığıyla seyreden trikotiyodistrofi hastalığının tanısında kullanılmaktadır. Elektron mikroskopisi (TEM) daha ileri düzeyde ve akademik değerlendirmelerde kullanılmaktadır. Işık mikroskobu ve polarizasyon kullanımıyla konjenital ve edinsel kıl şaftı bozukluklarının büyük çoğunluğuna tanı konulabilir. Klinik ve ışık mikroskopik olarak konulan tanı, bu metodun kullanımıyla desteklenebilir. Mikroskopik yöntemle basit saç çekme testinde ele gelen saçların kök yapılarına bakılmaktadır. Bu inceleme ile saçların yapılarına bakıldığı gibi, daha önemlisi köklerine bakılmaktadır. Bu kök incelenmesi ile dökülen saçların hangi evrede oldukları anlaşılmaktadır. Telojen saçlar, çıplak gözle bile köklerinde pigmentasyon olmaması ile ayrılmaktadır.
- Trikogram. Saçlı deriden çekilerek alınan 60-80 kadar kıl follikülü içeren bir saç demetinin, ışık mikroskobunda saçın yapısı, saç kökleri ve saç uçlarının değerlendirildiği basit bir tekniktir. Saç köklerinin yapısına göre saçların büyüme dönemlerinin değerlendirildiği bir yöntemdir. Bu yöntemle saç büyüme hızı, saç yapısı ve saçların anajen-telojen oranı belirlenmektedir. Trikogram, saç dökülmelerinin tanısı dışında hastalıkların tedavilerinin takibinde de kullanılmaktadır. Bu yöntemde mikroskopik olarak saç çapı da ölçülür. Saçlar kalın (0.1 mm), orta (0.05 mm) ve ince (0.025 mm) kategorilerine ayrılır. Trikogramda saçların yeniden çıkış ve oranlarıda tanımlanarak hesaplamalar yapılmaktadır. Bu saçlı deride trikogram ile çekilmiş saçların tekrar çıkmasının takip edilmesi ve oranlanması ile yapılmaktadır. Trikogramın dezavantajları ise erken anajen ve vellüs kılları küçük çaplara sahip oldukları için standart forseps ile çekilemiyebilir. Ayrıca 50-100 kadar saçın koparılması biraz ağrılı bir prosedürdür ve saç dökülmesi yaşayan hasta tarafından kabul edilmeyebilir.
Trikogramda saç kökleri dışında serbest uçlarıda değerlendirilmektedir. Trikogram sonrası mikroskopisinde saçlarda 3 farklı uç formu görmekteyiz.
-
- Mızrak formunda saç uçları; oldukça keskin ve mızrak şeklinde saç uçlarıdır. Sağlıklı uzayan ve asla kesilmemiş saçları göstermektedir.
- Fırça formunda saç uçları; saçlarda kopmalar nedeni ile fırça şeklinde görülmektedir. Monilethrix, saç kıran yada saça uygulanan kozmetik uygulamalar sonrasıda görülmektedir.
- Düz formda saç uçları; kesilmiş saçlarda yada trichotillomaniada gözlenmektedir.
- Fototrikogram. Bu yöntemde saçlı deride hedeflenen bir alan (1 cm²) saçlar 1 mm olacak şekilde kısaltılmakta; eğer saçlar ince, açık renkli ve gri ise saçlar boyanmakta ve bu alanın fotoğrafı alınmaktadır. Sonra aynı alanın 2-5 gün sonra fotoğrafı tekrarlanmaktadır (ortalama 24-72 saat). İki fotoğraf karşılaştırılmaktadır. İlk fotoğraf ile sonrakiler arasındaki zaman içerisinde saçların büyümesi değerlendirilmektedir. Büyüme, iki resmi kıyaslayarak değerlendirilir. Bu şekilde anajen saçlar (büyüyenler; anajen saçlar günde ortalama 0.35 mm kadar uzarlar) ve telojen saçlar (büyümeyenler) tespit edilir. Özellikle 0.2 mm fazla büyüyenler anajen evredeki saçlar iken, 0.2 mm az büyüyenler katajen saçlar ve büyümeyenler ise telojen saçlar olarak tanımlanır. Ayrıca bu zaman diliminde dökülen saçlar da hesaplanabilmektedir. Bunun dışında fototrikogramda saçların çap ve dansite ölçümleri de yapılmaktadır. 20x büyütme ve dijital görüntülerin bilgisayarda işlenmesi ile fototrikogramlar yapılabilmektedir. Fototrikogramın avantajlarından biri hasta uyumu ve toleransının oldukça yüksek olmasıdır.