- Gösterim: 3173
Klinik muayene ile melanomların ancak % 65-80’ine tanı konulabilir. Tecrübeli bir dermatolog tarafından yapılacak klinik muayene ve dermoskopi ile bu oran % 70-90’a yükselir. Dermoskopi, lezyon takibinde de yararlıdır. Lezyonların renk değişimleri ve büyümeleri izlenebilir. Bu metod özellikle çok sayıda atipik melanositik nevüsü veya ailesel displastik nevüs sendromu olan hastalarda kolaylık sağlar. Dijital dermoskopi ile internet network teknolojisini birlikte kullanıldığı teledermatoskopi, dijital olarak görüntü alışverişini sağlar. Bu sayede bir çok tecrübeli dermatolog tarafından daha doğru tanısal sonuçlara ulaşılabilir.
Bilgisayar destekli tanı sağlayan sistemlerde genellikle renk ve simetri ölçümü de yapılabilir. Bilgisayarlı dijital görüntüleme ile alınan ve kaydedilen dermoskopik görüntüler daha sonraki kontrol görüntüleri ile kolayca karşılaştırılabilmektedir. Bilgisayar görüntü analizi programlarını kullanan ve dijital dermoskopi de denilen bu yöntem, görüntülerin teledermoskopi denilen bilgisayar ağı üzerinden tartışılmasına da olanak sağlar. Dermoskopi, pigmente lezyonların klinik morfolojisinin belirlemede yeni bir çağ açmıştır. Pigmente ve nonpigmente deri lezyonlarının ve tümörlerinin değerlendirilmesinde tanısal doğruluk oranını yükseltir ve melanomun daha güvenilir değerlendirmesine olanak tanır.
Bu nedenle vücutta tüm şüpheli yapılar uzman bir dermatolog tarafından değerlendirilmelidir. Dermoskopik değerlendirme son derece önemlidir. Çıplak gözle yapılacak muayene ve ön tanı yeterli değildir. Sonrasında şüpheli yapılardan mutlaka biyopsi alınmalıdır. Biyopsi MM şüpheli yapının tamamen cerrahi olarak çıkarılması şeklinde olmalıdır.
Dermoskopi (dermatoskopi, deri yüzeyi mikroskopisi, “incident light microscopy”) deri lezyonlarının yüzey ve yüzey altındaki özelliklerini büyüteç ve ışık yardımı ile görüntülemeye olanak tanıyan bir tekniktir. Bu tekniği uygulamaya yarayan dermoskop ile benlerin çıplak gözle değerlendirilemeyen morfolojik özellikleri tanımlanabilmektedir. Dermatoskop bilgiayar görüntü arşivleme sistemleri ile ortak kullanılmakta. Dermoskopi hakkında daha detaylı bilgi için dermoskopi maklesine bakabilirsiniz.
Melanom klinik seyri iki farklı şekilde olur ve bu durum prognozu belirler. İlki radyal (horizontal) büyüme paternidir. Burada neoplastik melanositlerin intraepidermal yayılması ve papiller dermisin tek tek melanositlerle veya melanosit yuvaları ile infiltre olması sözkonusudur. Vertikal büyüme fazında ise, artık intraepidermal melanositlerden sitolojik olarak da ayrılan ve büyük dermal nodüller oluşturan melanositler bulunur. Vertikal büyüme fazında ise artık tümör metastaz yeteneği kazanmıştır.
Erken tanı, lezyonların tam kür sağlanabileceği evrede çıkarılması için çok önemlidir.
Hastadan çok iyi bir öykü alınmalıdır. Özellikle risk faktörlerinin sorgulandığı eksiksiz bir öykü alınmalıdır. Kişisel veya ailesel melanom öyküsü, deri tipi I/ II, güneşlenme öyküsü, çocuklukta geçirilen güneş yanığı, melanositik nevus sayısı, atipik melanositik nevus varlığı, büyük konjenital melanositik nevus varlığı, deri kanserine eğilim yaratan genetik hastalıklar (kseroderma pigmentozum), iyatrojenik nedenler (transplantasyon gibi nedenlerle immünsupresif ilaç kullanımı, PUVA terapisi) veya kazanılmış immünsupresyon (HIV) sorgulanmalıdır.
Daha sonra melanom şüphesi taşıyan lezyonun sorgulanmasına geçilmelidir. Lezyonun doğuştan olup olmadığı; lezyonun önceden varolan bir nevüsten gelişip gelişmediği; büyüklük, şekil, renk değişikliği, ülserasyon, kaşıntı, kanama olup olmadığı, değişiklik olduysa süresi, sistemik semptomların varlığı ( kilo kaybı, halsizlik, gece terlemeleri, baş ağrısı, öksürük ) tek tek sorulmalıdır. Diğer aile üyeleri de atipik nevüs/ melanom açısından muayene edilmelidir. Hastalar melanom ve güneşten korunma hakkında mutlaka eğitilmeli ve düzenli aralıklarla takip önerilmelidir.
Hasta tam bir fizik muayeneden geçtikten sonra tüm deri, saçlı deri ve muköz membranlar muayene edilmelidir. Yeterli gün ışığı altında muayene ve büyüteç kullanımı önerilir. Melanom için klinik kriterler; büyüklükte değişiklik ve süresi, asimetrik görünüm, düzensiz sınırlar ve renk çeşitliliği, (kahverengi, siyah, gri, kırmızı , beyaz, mavi), lezyon içerisinde yapısal ve pigmentasyon kaybı alanları veya yeni gelişen siyah lekeler vb.
Amerikan Kanser Derneği ( The American Cancer Society ) melanomun klinik tanısı için ABCD kuralını kullanmaktadır. Bu kuralın her harfi bir özelliği akla getirmektedir.
- A: asimetri,
- B: border (kenar düzensizliği),
- C: Color (renk çeşitliliği),
- D: diameter (çap)].
- Son zamanlarda eklenen E (evolution-değişim) kriteri ile sensitivite ve spesifite arttırılmaya çalışılmıştır.
Bireyde mevcut tüm melanositik lezyonlar içinde diğerlerinden farklı özellikler gösteren lezyon, spesifik melanom kriterlerini taşımasa da şüphe uyandırmalıdır. Buna “ugly duckling sign” (çirkin ördek yavrusu işareti) adı verilir.
Melanom açısından şüpheli bir lezyon görüldüğünde, gerekli tüm klinik özellikleri taşımasa bile takip için fotoğraflanmalı ya da biyopsi yapılamalıdır. Lenf nodu ve batın muayenesi (hepatosplenomegali açısından) rutin olarak yapılmalıdır.
Melanomlu bir hastanın akciğer grafisi, batın ultrasonu ve LDH, S-100 beta veya MİA (Melanom inhibe edici aktivite) gibi serum belirteçleri değerlendirilmelidir. 4 mm.’den ince primer melanomu olan asemptomatik hastalarda rutin laboratuar testleri ve görüntüleme yöntemlerine gerek yoktur. Amerikan Dermatoloji Akademisi (ADA) bu tetkiklerin öykü ve fizik muayene bulgularına göre istenmesini önermektedir. Gereksiz araştırmalar hem maliyeti yükseltir hem de hastayı endişelendirir. Ancak 4mm. den daha kalın melanomu olan asemptomatik hastalar istisnaidir.