- Gösterim: 2189
1976 yılında Fischer, vücutta istenmeyen yağ dokusunun alınmasında negatif basınç ile emme (suction) yönteminden bahsetmiştir. Liposuction'ın ilk çalışmalarının 1990 yılında Dressel tarafından yapıldığını görmekteyiz. Başlangıçta liposakşın kuru teknikle uygulanmış, yani yağ dokusunun alınacağı bölgeye anestezi dışında önceden bir sıvı verilmemiştir. Etkin bir yöntem olarak kullanılmış, ancak uygulama alanında daha fazla travma gelişimi ile kanama, kan kaybı, sonrasında morluklar ve iyileşme süresinde uzama gözlenmiştir. Ayrıca uygulama sonrası deri altı fibrozis gelişme riski nedeniyle cilt yüzey düzensizliklerine neden olmaktaydı. Bu nedenle sonraları liposuction alanına önce sıvı verilmesi (tümesent sıvısı; yağ dokusunu şişirme, kanamayı azaltma ve anestezi amaçlı) ve sonrasında suction yapılması tercih edilmeye başlanmıştır.
11992 yılında Apfelberg, lazerin yağ dokusu üzerindeki etkilerini saptamış ve 1994 yılında Apfelberg ve arkadaşları ilk olarak lazer ile liposakşın klinik uygulamalarını yapmışlardır. İlk olarak Nd:YAG lazer 600 μm fiberler ve 4-6 mm kanüllerle kullanılmıştır. Bu ilk çalışmalarda klasik liposuction'a göre uygulama sırasında ve sonrasında doku altı kanaması, ağrı ve ödemin daha az geliştiği, daha homojen yağ dokusunun alınabildiği ve uygulama sırasında daha az efor sarf edildiği gösterilmiştir. Ancak bu verilerin yetersizliği nedeniyle FDA bu uygulamaya onay vermemiş ve uygulamalara devam edilmemiştir. 2000-2003 yılları arasında Blugerman, Schavelzon ve Goldman 1064 nm Nd:YAG sistemini tekrar lazer lipolizis'te kullanmışlardır. Bu grup, yağ dokusu, dermis, damarsal yapılar, ter ve apokrin bezler üzerine lazerin etkilerini göstermiştir. Daha sonraki yıllarda Badin ve Goldman'ın yaptığı çalışmalarda lazerin adipoz hücrelerin hücre zarlarını parçaladığı, kan damarlarını koagüle ettiği, daha az kanamanın olduğu ve yeni kollajen gelişimini sağladığı gösterilmiştir. Tüm olumlu sonuçlar, daha ince kanül kullanılması, lazerin doku etkileri ve sonrasındaki doku iyileşme reaksiyonları ile açıklanmıştır. Hatta erkeklerde meme küçültmede kullanarak yağ dokusunun daha yoğun olduğu alanlarda lazer lipolizisinin etkinliğini göstermişlerdir.
2006'da Kim ve Geronemus, lazer lipoliz hasta takiplerini MR ile değerlendirmişler; klinik sonuçlar MR ile kanıtlanmıştır. 2006 yılında 6W Nd:YAG lazer Deka tarafından yapılmış ve Cynosure tarafından pazarlanan lazer FDA tarafından onay almıştır.
2007 yılında Mordon ve arkadaşları, 980 nm diode ve 1064 nm Nd:YAG lazerlerin lipoliz modellerini çıkarmışlardır. Bu modellemede, lipoliz ve deride gerilme yapabilmesi için dokuda ısının 48-50 °C olması gerektiği gösterilmiştir.
2008 yılında McBean ve Katz, 1064 nm/1320 nm (SmartLipo MPX, Deka, Cynosure dağıtım) sistemi ile lazer lipoliz çalışması yaparak deride gerilme ve lifting etkilerini göstermişlerdir.
2009'da Dudelzak ve arkadaşları, lazer lipoliz sonrası aspirasyonun klinik sonucu etkilemediğini göstermiştir.
2009'da Dibernardo, karın bölgesinde 1064 nm Nd:YAG ve 1320 nm lazerin deride gerginlik sağladığını göstermiştir.
Günümüzde lazer lipolizinin, hem yağ dokusunda kontrollü ısı etkisi ile lipoliz ve sıvılaştırma yaptığı, homojen yağ dokusunun alımını sağladığı, uygulama sırasında yüksek bir kanama kontrolü sağladığı hem de daha önemli olarak deride dermiste kolajen üretimini yönlendirerek cildin sıkılaşmasını sağladığı bilinmektedir.