Keratosis pilaris, yaygın olarak "kaz, tavuk derisi" olarak bilinen bir cilt hastalığıdır. Bu durum, kol ve bacakların dış yüzeyinde, kalçada, yüzde, kaşlarda ve el içi ile ayak tabanı dışında vücudun herhangi bir yerinde ortaya çıkabilir. Klinik olarak, etkilenen bölgelerde deriden kabarık, küçük pembe veya ten rengi papüller görülür. Bu papüllerin içinde sert tıkaçlar ve bükülmüş ya da ters dönmüş vellus tüyleri (ayva tüyü olarak adlandırılır) bulunur. Papüllerin etrafında kızarıklık veya eritem de görülebilir. Genellikle çocukluk ve ergenlik döneminde başlasa da, bu cilt sorunu ömür boyu devam edebilir. Keratosis pilaris, %2-12 oranında görülme sıklığı ile yaygın cilt hastalıkları arasında yer almaktadır. Keratosis pilaris hakkında daha detaylı bilgi için...

Klinik belirtiler, özellikle kış mevsimlerinde ciltte kurulukla birlikte ortaya çıkabilir. Hastalar genellikle kaşıntı ve yüz bölgesinde aşırı kızarıklık yaşarken, başka bir belirti hissetmeyebilirler. Ancak bu durum, sıklıkla ciltte ciddi bir estetik sorun olarak algılanmaktadır. Özellikle kadınlar arasında daha büyük bir estetik problem olarak tanımlanmaktadır. 

Hastaların büyük bir kısmında atopi öyküsü bulunmaktadır; bu durum atopik dermatit, alerjik astım ve saman nezlesi gibi rahatsızlıkları içermektedir. Bu hastalar için belki de en olumlu durum, akne probleminin ya hiç olmaması ya da çok hafif seyretmesidir. Akne görüldüğünde genellikle kollarda ve sırtta yerleşim göstermektedir.

Son yıllarda, diğer cilt problemlerinde olduğu gibi bu hastalığın tanı ve tedavi süreçlerinde dermoskopi kullanılmaya başlanmıştır. Dermoskopi ile hastalıklı bölge incelendiğinde, kıl folliküllerine benzer papüller, bu papüllerin ortasında keratinöz tıkaçlar, papüllerin üzerinde veya içinde bükülmüş ya da dönmüş kıllar, ayrıca bazı folliküler çevresinde eritem ve hiperpigmentasyon gözlemlenmektedir.

Pilar keratozun kesin bir tedavisi bulunmamaktadır ve genellikle tedaviye ihtiyaç duyulmaz. Ancak, hastalar kozmetik görünümde iyileşme arzuluyorlarsa, birkaç tedavi seçeneği mevcuttur. Bu hastalık kronik bir durumdur ve yaşla birlikte azalmasına rağmen, tedavi sürekli olarak uygulanmalıdır.

Hastalığın yönetiminde ilk adım, cilt temizliğinde sabun kullanımını azaltmak, uzun ve sıcak banyo sürelerini kısıtlamak ve kuru havanın etkilerini en aza indirmektir. Cildin iyi bir şekilde nemlendirilmesi önemlidir. Nemlendiricilerin, cildin üst tabakasını hafifçe soyarak etkili olan keratolitik bileşenler içermesi gerekmektedir. Bu nedenle, laktik asit, salisilik asit ve üre gibi maddeler içeren ürünler tercih edilmelidir. Örneğin, %2 salisilik asit ve %20 üre içeren bir nemlendirici iyi bir seçenek olabilir. Eğer bu yöntemlerden yeterli sonuç alınamazsa, retinoid içeren kremler kullanılabilir. Ciltte aşırı eritem veya reaksiyon oluşursa, bu bölgelere kısa süreli kortizon içeren kremler uygulanabilir. Şiddetli vakalarda, sistemik sentetik A vitaminleri kullanılabilir.

Ayrıca, Nd:YAG lazer ve CO2 lazerler, etkili klinik sonuçlar elde etmek için kullanılmaktadır. 

Keratosis Pilaris tedavisinde fraksiyonel CO2 lazer, 1 ay aralıklarla 2-4 seans şeklinde uygulanmaktadır. Bu süreçte, lazerin ayarları deride derin ablazyon sağlamak üzere belirlenir; çünkü hedef, epidermisin altındaki folliküler kanallar seviyesindedir. Vücudun epidermal kalınlığı, anatomik bölgelere göre değişiklik gösterir. Örneğin, omuz ve kollarda bu kalınlık 81-135 µm arasında iken, bacaklarda 56.8-63.2 µm arasında değişir. Enerji parametreleri, uygulama alanına göre ayarlanmalıdır.

Tedavi öncesinde, hastanın uygulama alanının normal ve dermatoskopik fotoğrafları çekilir. Her seansın ardından, takiplerde ve tedavi tamamlandığında fotoğraflar tekrar alınır. Dermatoskopik incelemede, papüllerin, tıkaçların ve eritemin ne kadar azaldığı değerlendirilir.

Uygulama sonrasında hastadan antibakteriyel bir krem ve nemlendirici kullanması istenir.