Tırnak Hastalıkları

Uyuz (Skabiyes, Scabies), dünya çapında yaygın görülen, $Sarcoptes scabiei$ var. hominis adlı akarın neden olduğu, yoğun kaşıntı ile birlikte cilt döküntüleri ile karakterize, oldukça bulaşıcı bir parazitik deri hastalığıdır.

Kötü hijyen koşullarının yaygın olduğu gelişmekte olan ülkelerde yüksek sıklıkta gözlenmektedir. Gelişmiş ülkelerde de ortaya çıksa da, hastaneler, yatılı okullar, kreşler, huzurevleri, hapishaneler, askerî birlikler ve uzun süreli bakım tesisleri gibi kurumsal ortamlarda salgınlar gözlenebilmektedir. Aynı zamanda, göçmen nüfusun arttığı dünya bölgelerinde de sıklığı artmaktadır. Her yıl yaklaşık 300 milyon yeni vaka görülmektedir. Kontrolsüz nüfus ve yoksulluğun olduğu coğrafi bölgeler, yaşlılar ve immünolojik olarak baskılanmış bireyler özellikle risk altındadır. Hastalanan kişi ile yakın kişisel temas veya dolaylı olarak giysiler ve yatak çarşafları yoluyla bulaşmaktadır.

Yetişkin dişi akarlar, bulaşma sonrası derinin en dışında yer alan epidermis içine tünel benzeri yuvalar kazar. Akarlar yumurtadan çıktıktan sonra, derinin altındaki yuvalarından çıkarlar. Daha fazla yuva yapar ve daha fazla yumurta bırakırlar.

  • Daha önce uyuz geçirmemiş kişilerde, belirtilerin başlaması 4-6 hafta sürer. Bu süre zarfında uyuzlu kişi uyuz hastalığını yayabilir.

  • Daha önce uyuz hastalığına yakalanmış ve tekrar uyuz hastalığına maruz kalmış kişilerde, belirtiler 1-4 gün içinde başlayabilir.

Yuvalar tipik olarak parmak aralarında, bileklerin iç kısmı, dirseklerde, koltuk altlarında, göbekte, kemer hattında, meme uçlarında, kalçalarda ve peniste bulunur. Bu yuvalar kısa, dalgalı, iplik benzeri çizgiler (sillon) şeklinde görünürler. Akara, yumurtalara ve/veya dışkı antijenlerine karşı gelişen tip IV aşırı duyarlılık immünolojik reaksiyon, eritemli papül veya veziküllerin oluşmasına neden olmaktadır.

Bu deri bulgularına ek olarak hastalarda yoğun kaşıntı (özellikle geceleri ve sıcak duş sonrası) ve fiziksel temas içerisinde olduğu bir kişide de kaşıntı bulunmaktadır. Uyuzun klinik şikayetlerine ek olarak, hasta ve toplum üzerindeki hastalık yükü (morbiditesi), derinin ikincil bakteriyel enfeksiyonları ile artabilmektedir. İkincil bakteriyel enfeksiyonlar; selülit, lenfanjit, lenfadenopati ve post-streptokoksik glomerülonefrit gibi ilişkili klinik tablolara yol açabilmektedir.

Kesin tanı, deri kazıntısından elde edilen örneklerin mikroskobik incelemesiyle akarın, yumurtalarının veya dışkısının tanımlanmasıyla konur. Başka tanı yöntemleri olarak son yıllarda dermatoskopi, reflektans konfokal mikroskopi ve optik koherens tomografi gibi görüntüleme yöntemleri de kullanılmaktadır.

Uyuz hastalığına neden olan Sarcoptes scabiei akarlarına karşı gelişen vücudumuz immünolojik yanıt geliştirerek IgE sınıfı antikorlar üretmektedir. Bu antikorlar, ev tozu akarları olan Dermatophagoides alerjenleri, yani Der p 1 ve Der p 2 ile çapraz reaksiyon gösterebilmektedir. Bu durum, alerji cilt testlerinde yalancı pozitif sonuçlar verebilmektedir. Uyuz akarları ile ev tozu akarları arasındaki bu ilginç immünolojik etkileşimler nedeniyle alerji cilt testleri dikkatle yorumlanmalıdır.

Uyuz hastalarında tüm vücutta yaklaşık olarak 10-15 yetişkin dişi akar olduğu görülmektedir. Uyuzun şiddetli klinik formları arasında kabuklu uyuz (crusted scabies) ve yaygın uyuz bulunur. Kabuklu (Norveç) uyuzunda ise akarların milyonlarca sayıya ulaştıkları ve deride yaygın hiperkeratotik kabuklanmaya neden olduğu görülmektedir.

  • Kabuklu uyuzlu bir deride 16 milyon akar miktarı belirlenmiş, şiddetli uyuzlu hastaların yatak çarşaflarından toplanan pullarda binlerce canlı akar bulunmuştur. Bu da bakım kurumlarda, huzurevlerinde ve yatılı okullarda uzun süreli ve kontrolü zor salgınlara yol açmaktadır.

  • Normal uyuza göre klinik olarak deri belirtileri daha şiddetlidir ve çok daha fazla akar olduğu için oldukça bulaşıcı bir uyuz formudur.

Klinik görünüm için hastanın vücudu 9 bölüme ayrılmaktadır. Cilt lezyonları tüm vücuda yayılmışsa veya gövde, sırt, yüz veya saçlı deriyi tutan yaygın bir döküntü varsa "yaygın uyuz" olarak kabul edilmektedir. Bu 9 bölümde birden fazla kabuklu (hiperkeratotik) lezyon var ise "kabuklu uyuz" tanısı konulmaktadır.

Uyuzlu hastalarda S. scabiei sistein ve serin proteazlara ve apolipoproteine karşı IgE içerirken, daha önce akara maruz kalmamış bireylerde minimal IgE reaktivitesi görülür. S. scabiei sistein proteazlarının cilt sindiriminde ve akarın yuva kazmasında rol oynadığı düşünülmektedir.

Kabuklu uyuz (crusted scabies) hastalarının serumlarında toplam IgE seviyeleri son derece yüksektir. Kabuklu uyuz hastalarında sıradan uyuzlu olanlara göre akar apolipoproteine karşı daha fazla serum IgE , IgG ve eozinofili mevcuttu. Kabuklu uyuz hastalarında aktif sistein proteaza yanıt olarak yükselmiş IL-5 ve IL-13 sekresyonu ve azalmış Th1 sitokin (gamma interferon) cevabı görülmektedir.

Kabuklu ve yoğun uyuz hastalarının tanısı, ayırıcı tanısı, bulaşıcılığın yüksek olması, hastaların özellikleri, katkıda bulunan faktörler, tedavi özellikleri ve sonuçları ile sıradan uyuzdan farklı özellikler göstermektedir.

  • Hastaların çoğu yaşlı ($>75$ yaş), hassas, eşlik eden hastalıkları olan ve kurumlarda yaşayan kişilerdi.

  • Uyuzun klinik olarak şiddetli formları kış dönemlerinde daha sık görülmektedir. Bu durum muhtemelen artan insan teması ve aşırı kalabalıkla ve ayrıca soğuk havalarda akar doğurganlığının ve hayatta kalma oranının artmasıyla ilişkilidir.

  • Bu hastalar sıklıkla egzama alevlenmesi, kronik kaşıntı, ilaçla ilişkili döküntüler veya sedef hastalığı gibi yanlış tanı konularak tedaviler uygulanmaktadır.

  • Yanlış tanı sonrası tedaviler (çoğunlukla topikal kortikosteroidler) başlangıçta kaşıntıyı iyileştirebilir ancak sonunda istilayı kötüleştirerek aşırı veya kabuklu uyuz ve hayatı tehdit eden komplikasyonlara neden olabilir. Topikal kortikosteroidler, lokal hücre aracılı bağışıklık tepkilerini azaltarak veya hatta baskılayarak cilt bağışıklık sistemini değiştirir ve bu da konakçının ciltteki akarların çoğalmasını kontrol edememesine neden olur.

  • Klinik bulguların başlangıcı ile kabuklu yoğun uyuza dönüşme süresi ortalama 3 ay kadar uzundur.

  • Hastaların büyük bir bölümünde ($\%80$) eşlik eden bir hastalık vardır.

  • Hastalarda kaşıntı olmayabilir. (Ancak bazı çalışmalarda kaşıntının mevcut olduğu da bildirilmiştir.)

  • Normal uyuza göre yaklaşık $\%10$ oranında komplikasyonlar gelişebilmektedir.

Geç tanı veya uygunsuz tedavi, Staphylococcus aureus veya Streptococcus pyogenes ile sekonder deri enfeksiyonu riskini artırır. Belirli uyuz akarı proteinleri, kompleman yolunda baskılayıcı etki ederek hastanın doğuştan gelen bağışıklığını inhibe eder ve bakterilerin büyümesine yol açmaktadır. Sekonder deri enfeksiyonlarında hastanın yaşı, hijyenik koşulları, yanlış topikal kortikosteroidlerin kullanımı ve immünosüpresif ilaç alımı da rol oynamaktadır.

Hastaların çoğunda eşlik eden hastalıklar görülebilmektedir. Özellikle;

  • Kanser ve kanser kemoterapötikleri (azatioprin, mikofenolat mofetil, metotreksat veya rituksimab gibi immünosüpresif ilaçlar),

  • Başka bir sistemik hastalık nedeniyle kortikosteroid kullanımı,

  • Başka bir cilt hastalığı için topikal kortikosteroid kullanımı,

  • Nörolojik bozukluklar,

  • Kronik alkolizm öyküsü,

  • Diyabet,

  • Atopik dermatit gibi altta yatan bir cilt hastalığı,

  • Psikiyatrik rahatsızlıklar ve

  • Kronik karaciğer hastalığı vardır.

Kabuklu uyuzda kaşıntılı olmadığı geçmişten beri bildirilmekle birlikte, kaşıntı şiddetli olabilir.

Komplikasyonlar arasında sekonder bakteriyel enfeksiyon, elektrolit dengesizliği ve eritroderma vardı. Şiddetli uyuzlu hastalarda vaskülit ve büllöz pemfigoid gibi komplikasyonlar gelişebilir. Akarların antijenlerinin deride dermo-epidermal bileşkedeki antijenlerle benzerlikler gösterebileceği ve dermo-epidermal bileşkedeki proteinlere karşı antikor üretimine yol açabileceği varsayılmaktadır. Uyuz genellikle iyi huylu bir enfeksiyon olarak kabul edilirken, iyi kontrol edilmediğinde ciddi bir duruma dönüşebilir. Şiddetli uyuzun komplikasyonları arasında ölüm oranları göz ardı edilmemelidir.

Tedavi

Şiddetli uyuzun tedavisi uzundur ve sıklıkla hastane tedavisi gerektirmektedir. Hastaların çoğunluğubda oral ivermektin (200 mikrogram/kg) ve %10 benzoil benzoat gibi sistemik ve topikal akarisitler kombine kullanılmaktadır. 

Bu tedevilere ek olarak deride kabuklar, günde iki kez 2-3 gün boyunca keratolitik ajanlar (örneğin %2 salisilik asit merhem) kullanılarak yumuşatılmalı ve yerinden çıkarılmalıdır. 


yol tarifi

dermatoloji randevu
dermatoloji doktor cevapliyor

Adres: Esentepe Mah. Cevizli D 100 Güney Yanyol Lapishan 25/2 Soğanlık, Kartal / İSTANBUL
GSM: 0532 624 21 27
Bu sitedeki bilgiler doktor ya da eczacıya danışmanın yerine geçmez. Sitedeki bilgi, yorum ve görüntüler kişileri bilgilendirme amaçlı olup, tanı ve tedaviye yönlendirme amaçlı değildir.



© 2020 Hakan Buzoğlu. All Rights Reserved.
ByFlash Web Agency