- Gösterim: 39
Psikojenik kaşıntı(pruritus) bir deri hastalığı veya sistemik bir neden olmaksızın etiyoloji olmaksızın psikososyal dinamiklerle bağlantılı kronik kaşıntılardır. Tanı kriterleri ve klinik uygulamadaki belirsizlikler nedeni ile yanlış yada geç tanı kaşıntı ile bilrikte olan bir psikolojik bozukluğun yetersiz değerlendirlmesine neden olacaktır.
Psikojenik kaşıntı hastalarının büyük bir çoğunluğu kadındır ve orta yaş üzerinde daha sık görülmektedir. Kaşıntının vücuttaki yerleşimi oldukça değişken olmakla birlikte, sıklıkla ellerin kolay ulaşabileceği vücut alanlarında lokalize olduğu görülmektedir. Kaşıntı öyküsü genellikle bir yıldan daha uzun, yani kroniktir.
Psikojenik kaşıntısı olan hastaların çoğunluğunun antidepresan veya anksiyolitik tedavi almakta ya da daha önce bu tür ilaç kullanım öyküsü bulunmaktadır. Hastaların yarısından fazlasında psikiyatrik bir bozukluk tanısı vardı.
Kaşıntılara eşlik eden deri lezyonları sıklıkla hastanın kaşımasından kaynaklanan deri lezyonlarıdır (tipik olarak ekskoriasyonlar). Ekskoriasyonlar hastanın kontrolsüz kaşıması ya da cildini yolmasından kaynaklanır. Yüzeysel ve hafif olabileceği gibi, derin ülserler şeklinde de görülebilmektedir. Kronik kliniklerde yeni ekskoriasyon lezyonları yanında, eskilerin izleri ve deride pigmente düzensizlikler de görülebilmektedir (hiper ve hipopigmentasyonlar).
Psikojenik kaşıntıda klinik şikayetler uyku üzerinde olumsuz etkilere sahip olduğu gibi, uyku sorunları da klinik şikayetleri alevlendirebilmektedir. Bu nedenle hastanın uyku sorunları iyi sorgulanmalıdır. Psikojenik kaşıntıda klinik şikayetlerin yoğunluğu, stres ve psikojenik sıkıntıyla artmaktadır.
Kaşıntı ve hastanın kendisini yolması, günlük istirahat saatlerinde, yani ellerin boşa düştüğü zamanlarda, daha kötü olmaktadır. İstirahat saatlerinde bedensel duyumlara seçici dikkat, ardından duyuların olumsuz yorumlanması ve somatosensoriyel duyuların güçlendirilmesi ile birlikte kalıcı kronik kaşıntı ortaya çıkmaktadır.
Psikojenik kaşıntıda nikthemeral değişkenlik (Yunanca nyctos "gece" ve hemera "gündüz" kelimelerinin birleşimi, gün/gece döngüsü boyunca semptomlardaki değişiklikler) sık görülmektedir.
Psikojenik kaşıntıda hastanın rahatlatıcı bir faktör olarak tanımladığı bir aktivite bulunmaktadır (kaşınan yerlerine bir şeyler sürme, sıcak kompres, banyo yapma gibi). Hastalar olumlu dikkati dağıtacak aktivitelere katılarak muhtemelen psikolojik sorunlara daha az odaklanmakta ve daha az kaşınmaktadır.
Psikojenik kaşıntının psikolojik sonuçları olabileceği gibi, kişinin şikayetleri nedeniyle sosyo-ailesel çevresi ile olan çatışmaları da sorgulanmalıdır. Duygusal çatışmalar ile savunma mekanizmaları çöktüğünde daha fazla kaşıntı nöbetleri tetiklenmektedir.
Psikojenik kaşıntıda psikodermatolojik bozukluklar; yani kaşıntıya neden olabilecek psikolojik bozukluklar (parazitik delüzyon gibi), kaşıntı olmadığı halde hastaların kendilerini kaşıdığı ve yolduğu durumlar (psikojenik ekskoriasyonlar gibi) mutlaka atlanmamalıdır.
Psikodermatoloji gruplarına göre "psikojenik pruritus" tanısı için hastalarda aşağıdaki yedi kriterden en az üçü bulunmalıdır:
-
Kaşıntının başlangıcı ile psikolojik sonuçlara yol açabilecek yaşamış olayları arasında kronolojik bir ilişki.
-
Sıkıntılar ile birlikte kaşıntı yoğunluğundaki değişiklikler.
-
Şikayetlerde niktemeral (gün/gece) değişiklikler.
-
İstirahat zamanlarında şikayetlerin daha baskın olması.
-
Kaşıntılar ile ilişkili olabilecek psikolojik veya psikiyatrik bozuklukların varlığı.
-
Psikotrop ilaçlarla kaşıntının iyi cevap vermesi.
-
Psikoterapiyle iyileşen kaşıntının varlığı.
İlk iki kriter stresin kaşıntıda direkt bir bağlantısı olduğunu desteklemektedir. Ancak psikolojik köknli olmayan kaşıntılardada stersin kaşıntıyı destekşediği unutulmamalıdır. Bu nedenle kronik ve ekskoriasyonlar ile bilrikte olan kaşıntılarda hastaya psikodermatolojik bir yaklaşımda bulunmak en doğrusu olacaktır.




