- Gösterim: 5894
Vejetaryen kelimesinin kökeni tam olarak bilinmemekle birlikte, Latince "vegetus" kelimesinden türetilmiştir; bu kelime "canlı, sağlıklı, hayat dolu" anlamına gelir. 1842 yılında yapılan tanıma göre, vejetaryen beslenme, et, balık ve kümes hayvanlarının tüketilmediği, süt ürünleri ve yumurtanın ise isteğe bağlı olarak alındığı bir beslenme tarzıdır. Antik Yunan, Budizm ve Hinduizm gibi geleneklerde, canlı ve yaşayan varlıkların gıda olarak kullanılmaması fikrinin ifade edildiğini görmekteyiz.
Vegan terimi, 1944 yılında Vegan Derneği'nin kurucusu Donald Watson tarafından, "vejetaryen" kelimesinin ilk ve son hecelerinin birleştirilmesiyle oluşturulmuştur. Watson, bütüncül bir hayvan özgürlüğü anlayışını savunarak, hayvansal ürünlerin kullanımını tamamen reddetmektedir. Vegan düşüncesi, hayvansal kaynaklı beslenme şekline karşı olmanın yanı sıra, yün, deri, ipek gibi her türlü hayvansal ürünün kullanımına ve hayvanlar üzerinde deney yapılmış ürünlerin tüketimine de karşı durmayı içerir. Vegan, aktivist ve sanatçı Alfredo Meschi, dünyada her saniye 40.000 hayvanın beslenme için öldürüldüğünü vurgulamak amacıyla vücuduna 40.000 dövme yaptırmıştır.
Dövme, insanlık tarihinin deriyi süslemek için geliştirdiği bir yöntemdir. Geç Neolitik dönemde, M.Ö. 5200 yıllarında bile insan vücudunda dövmelere rastlanmaktadır. Bu dövmeler, inanç veya süsleme amacıyla yapılmış olup, bazıları eklem bölgelerine uygulanarak ağrı tedavisinde kullanıldığına inanılmaktadır. Hem kalıcı hem de kına gibi geçici dövmelerin tüm kültürlerde yer aldığı görülmektedir. Günümüzde dövme, hızla yaygınlaşan bir kültürel etkinlik haline gelmiştir. Kalıcı dövme, basitçe boya veya pigmentin deri altına uygulanmasıyla yapılmaktadır. Ancak, deri altına boya uygulanması ve bunun kalıcılığı, dövmenin basit bir işlem olmadığını gösterir.
Çünkü, steril olmayan koşullarda yapılan dövmelerde viral enfeksiyonlar (hepatit B ve C, HIV vb.) ile lokal veya sistemik bakteriyel enfeksiyonlar gelişebilir. Dövmede kullanılan pigmentler, hayvansal, bitkisel, metal ve sentetik kimyasal kaynaklıdır. Ancak, bu pigmentlerin insan derisinde güvenli bir şekilde kullanımıyla ilgili herhangi bir onay bulunmamaktadır. Hâlâ Dünya Sağlık Örgütü tarafından insan derisinde kullanımının güvenli olduğu onaylanmış bir boya maddesi yoktur. Bu pigmentler, derinin güneş ve yapay ışık kaynaklarına karşı duyarlılığını artırabilir. Azo içeren pigmentler, UVB ışınlarıyla "amino-naphthol-AS" ve "naphthol-AS" olarak parçalanarak deride fototoksisiteye yol açabilir. Ayrıca, bu pigmentler lokal ve genel alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Dövmelerde kırmızı pigment olarak cinnabar madeni veya civa sülfat kullanılmakta, bu da alerjik reaksiyonlara yol açabilmektedir. Kınada bulunan parafenilenediamin (PPD) ise bilinen bir alerjen maddelerden biridir. Dövme sonrası, pseudolymphomatous reaksiyonlar, discoid lupus ve kanser gelişimi bildirilmiştir. Dövme yapılan bölgedeki lenf nodlarında zamanla bu pigmentlerin gözlemlendiği de kaydedilmiştir. Ayrıca, demir oksit içeren dövmelerle MR çekimi yapıldığında, dövme alanında yanık oluşma riski bulunmaktadır.
Bunlar, dövmenin genel sağlık ve cilt sorunları açısından olumsuz etkilerinden sadece birkaçıdır. Peki, veganlıkla bu konunun ilişkisi nedir? Aslında, bu ilişki, son zamanlarda sıkça duyduğumuz "Vegan Dövme" kavramında kendini gösteriyor.
Vegan dövme, belirli kriterlere göre tanımlanır. Bu tür dövmelerde kullanılan pigment ve boyalar tamamen vegan olmalıdır. Yani, dövme boyası hayvansal jelatin, kemik kömürü veya hayvansal gliserin gibi bileşenler içermemelidir. Ayrıca, bu boyalar kesinlikle hayvanlar üzerinde test edilmemiş olmalıdır. Dövme tasarımı sırasında, derinin hazırlanmasından dövme sonrası kullanılan ilaçlara kadar hiçbir aşamada hayvansal ürün bulunmamalıdır. Örneğin, stencil olarak adlandırılan dövme örneğinin deriye aktarılmasında kullanılan tasarımda kemik kömürü yer almayacak; krem içerikleri de hayvansal kaynaklı olmayacak gibi.
Bu nedenle, bu kriterleri karşıladığını belirten vegan dövme merkezleri, vegan dövme pigmentleri ve alternatif ürünler oluşturulmuştur.
Vegan dövmelerde hayvansal içeriklerin kullanılmaması, dövme ile ilgili yan etkilerin azalabileceğini düşündürmektedir. Ancak, bu içeriklerin yerine kullanılan bitkisel bileşenler ve kimyasallar yeni riskler doğurabilir. Yukarıdaki tabloda yer alan birçok bitkisel içeriğin cilt bakım ve masaj amaçlı kullanıldığını biliyoruz. Ne yazık ki, bu bileşenlerin çoğu allerjik reaksiyonlara yol açabilmektedir. Örneğin, zerdeçal masaj yağlarında bulunmakta ve allerjik deri tepkimelerine neden olabilmektedir. Bazı bitkisel içerikler, örneğin jagua meyvesi (Orta ve Güney Amerika'da yetişen ve suyundan lacivert bir boya elde edilerek dövme yapımında kullanılan bir meyve), geniposide ve genipin (antioksidan, antiinflamatuar ve antiviral özelliklere sahip) içermekte ve bu da allerjik reaksiyonlara yol açabilmektedir.
Son olarak, vegan dövmeler derin bir anlam taşır. Ancak, dövme pigmentlerinin içeriklerine dikkat etmenizi önemle öneririm. Zira, bu pigmentlere karşı alerjik reaksiyonlar hem erken hem de geç dönemlerde gelişebilir ve tedavi süreci genellikle zor ve uzun bir zaman alır.