- Gösterim: 21967
Eritema ab igne, uzun süreli ve tekrarlayan ısıya maruz kalınan vücut alanlarında görülen, balık ağı görünümünde (retiküler), kızarıklık ve pigmentasyon artışı (hiperpigmentasyon), deride epidermal incelme (atrofi) ve kılcal damar artışı ile seyreden bir cilt hastalığıdır. Erken tanısı konularak neden ortadan kaldırıldığında, tedavi uygulamaksızın kendini sınırlayabilen, hatta kendiliğinden gerileyip kaybolabilen bir hastalıktır.
Nedenleri ve Oluşumu
Hastalığın; elektrik sobaları, sıcak kompres ve tamponlar, sıcak su şişeleri, fizik tedavide kullanılan ısı lambaları, fırınlar, elektrikli battaniyeler, ısıtmalı koltuklar, araç ısıtıcıları ve dizüstü bilgisayarlar gibi çeşitli ısı kaynaklarının kullanılmasına bağlı olarak oluşabileceği düşünülmektedir. Isı kaynaklarından yayılan kızılötesi (infared) ışınım sorumlu tutulmaktadır.
Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, deride sık tekrarlayan ve uzun süreli ısıya maruz kalınmasının, derideki yüzeysel kan damarlarında harabiyete yol açtığı ve kanın deride birikiminin (hemosiderin) retiküler hiperpigmentasyona neden olduğu ileri sürülmektedir.
Hastaların ortak şikâyetleri bu alanda yanma ve kaşıntıdır.
Klinik Görünüm, Süreç ve Ayırıcı Tanı
Isı kaynağına (infared) maruz kalma süresi 2 hafta ile aylar arasında değişebilmektedir. Burada asıl önemli olan, maruz kalma yoğunluğu, sıklığı ve süresidir. Klinik olarak maruz kalma ile birlikte deride retiküler eritem (kızarıklık) gelişmektedir.
Klinik olarak nadir görülen formu "büllöz eritema ab igne"dir. Bu klinik form sıklıkla diyabet, normokrom normositer anemi, subklinik hipotiroidi ve yeme bozuklukları ile birlikte görülebilmektedir.
Ayırıcı tanıda; poikiloderma, aktinik keratoz, livedo retikülaris ve vaskülitler yer almaktadır.
Önemi ve Tedavi Yaklaşımı
Eritema ab igne, deride incelme (atrofi) ve kalıcı hiperpigmentasyon yapması ile önemlidir. Ancak belki de bu alanlarda bir cilt kanseri olan skuamöz hücreli karsinom gelişimi, en önemli riskleri arasında yer almaktadır.
Tedavide en önemli yaklaşım, nedenin ortadan kaldırılması, yani ısı kaynaklarından uzak durulmasıdır.
Genellikle hiperpigmentasyon ve derideki atrofi için topikal tedaviler kullanılmaktadır. Hiperpigmentasyona neden olan etken ortadan kaldırıldığında, lezyonlar aylar-yıllar içerisinde kendiliğinden kaybolmaktadır.
Karsinom gelişebilme riski nedeniyle lezyonların takibi son derece önemlidir. Özellikle hastalık alanında deride gelişebilecek ülser (doku kaybı) ile birlikte yara oluşumu gözlendiği anda, mutlaka kanser ön tanısı için deri biyopsisi gereklidir.