- Gösterim: 5716
Soldaki resim orijinal Francesco Hayez’in Venus tablosudur ve döneminin kadın estetik algısını yansıtmaktadır. Sağdaki resimde ise Venus üzerinde bilgisayar destekli estetik işlemler yapılmış ve günümüzün kadın estetik algısı yaratılmıştır (Francesco’ya sonsuz saygılarımızla).
Kadın göğüsleri, insanlık tarihi boyunca üzerinde farklı anlamlar yüklenmiş belki de tek organımızdır. Vücudumuzun en simetrik yapısına sahip ve emzirme gibi bir fonksiyonu olan göğüsler, nasıl oldu da günümüzde en önemli cinsel çekiciliğin silahlarından biri haline dönüştü? Kadınlar arasında en fazla estetik ameliyatların tercih edildiği organ haline gelmiştir. Bu bölümde bunların cevapları, memenin anatomisi, fonksiyonları, meme estetiği ve ideal meme ölçüleri hakkında bilgiler vermeye çalışacağız.
Memenin Evrimsel Süreci
Araştırmalara göre, dünya canlılarında meme bezlerinin ortaya çıkışı yaklaşık 150 milyon yıl önce gerçekleşmiştir. Memeler küçük ya da büyük, bir çift ya da çok sayıda… Evrimsel süreçte memelilerde memelerin sayısı ve vücutta yerleşimi değişmiştir. Örneğin, inek, at, balina gibi hayvanlarda meme bezleri karın alt kısmında, kasık bölgesinde ve 2'den fazla, maymunlarda ise insanlardaki gibi göğüste ve 2 adet bulunmaktadır.
Göğüsler, memeli canlılar arasında dişilerin en belirleyici ancak ayırt edici olmayan anatomik özelliklerinden biridir. Çünkü erkek ve dişide anatomik olarak meme dokusu ve süt bezlerinin sayısı aynı yapıya sahiptir. Aralarındaki tek farklılık, dişilerdeki göğüslerin çok daha farklı bir fizyolojiye sahip olmasıdır. Kadın memesinin diğer memeli hayvanlardan daha büyük olmasının nedeni, kadının iki ayak üzerinde durmasıdır. Çünkü yatay değil, dikey duran memeleri taşıyan doku kütlesi, doğal olarak daha büyük olmak zorundadır. Kadın memelerinin erkeğe oranla daha büyük, daha yuvarlak ve hafifçe yukarıya doğru dikleşen bir yapı oluşturduklarını görmekteyiz. Meme uçları da daha büyük ve daha etli bir yapıya sahiptir. Bu nedenle bir organ olmaktan çok, memeler aslında cinsel kimliğin bir işaretidir. Meme sayesinde, kişinin kendisini bir cinsle özdeşleştirdiğini biliyoruz.
Memeler, cinsel çekiciliğinin yanı sıra olağanüstü biyolojik değere sahip sütün üretilmesini sağlamaktadır. İnsan dahil, yeryüzündeki tüm memeli hayvanlar, yeni doğan yavrularını bu sütle beslemektedir. Diğer canlılara göre evrimsel açıdan daha üst bir sınıfta olan memeliler için bu süt olağanüstü bir avantajdır. Çünkü memeli olmayan diğer hayvanlar, yavrularının besin ihtiyacını karşılamak için her gün belli bir miktarda besin maddesini ya toplamak ya da avlamak zorundadır. Memelilerde ise, annenin her zamanki sıradan beslenme ritminin biraz üstünde beslenmesi, organizmasındaki suyun, proteinlerin ve mineral tuzların süte dönüşmesi için yeterli olmaktadır. Kıtlık ve yetersiz beslenme durumunda ise, anne süt sorununu kendi yağ rezervlerini kullanarak çözümleyebilmektedir.
Memenin Estetik Algıdaki Yeri
Meme ucu ve bunun çevresindeki koyu renkli dairesel alan, cazibeyi ve cinselliği de çağrıştırmaktadır. Vücudun arka kısmında kalça örneğinde olduğu gibi, vücudun ön kısmında göğüsler dışında belirgin bir hat oluşturan başka bir bölge bulunmamaktadır. Bu nedenle göğüsler doğrudan bakışları üzerine çekmektedir. Ayrıca, omuz ve kalça arasındaki vücut konturlarını yumuşatarak estetik geçişi sağlamakta ve vücudun estetik görünümüne katkıda bulunmaktadır.
İnsanoğlunun başlangıcından bu yana memelerin tasvir edildiğini görmekteyiz. Tarih ve insanın sosyal süreci bu tasvirleri de değiştirmiştir. Tarih öncesinde atalarımız dişiliği büyük göğüslerle betimlemişlerdir. Bu tarih öncesi idoller, bereket tanrıçaları, ana tanrıçalar ve emziren tanrıçalar biçiminde heykelleştirilmiştir. Örneğin, aşağıdaki resimdeki milattan önce 24-22 bin yıllarda yapılmış 11,1 cm boyutlarındaki Willendorf’un Venüs heykeli görülmektedir. Bu dönemde doğurganlığı ve kadın kimliğini belirtmek için göğüsler, kalçalar ve genital bölge ne kadar belirgin ve abartılı tasvir edilmiştir.
Antik Yunan ve Roma’da insan vücudu tasvir edildiğinde, meme genellikle kadının en ayırt edici özelliğiydi. Girit kültüründe, çıplak göğüslü kadın freskleri, bu toplumda kadının güç ve prestij sahibi olduğunun bir kanıtıydı. Resimde ise Antik Yunan döneminde yapılmış Milo'nun Venüs heykeli yer almaktadır. Günümüzün ideal kadın estetik ölçülerinden uzak olduğu görülmektedir.
Meme, insandan başka hiçbir memelide erotik bir fonksiyona sahip değildir. Aslında, tüm toplumlarda bu görevi üstlendiği söylenemez. Örneğin, Afrika’nın bazı bölgelerinde kadın memesi böyle bir değere sahip değildir.
Ünlü İngiliz antropolog Desmond Morris’e göre “insan cinsi arasındaki sosyal ilişkiler yüz yüze temas biçiminde gelişti. İnsanlar konuşurken karşı cinsin gözlerine, yüzüne ve göğüslerine bakmak zorunda kalıyorlardı”. Buda erotik meme kavramını oluşturdu.
Günümüz “meme takıntılı” toplumunda ise, kadın göğsü sonsuz ticari olanaklara sahip. Modern toplumda meme ürünleri ve hizmetleri, sutyenler ve korseler, göğüs kremleri ve egzersiz dersleri, ameliyatla büyütme ya da küçültme, devasa bir uluslararası endüstri oluşturmakla kalmıyor, aynı zamanda arabalar ve içeceklerle resmi çekildiğinde, bu ürünlerin satışlarını da artırıyorlar.
Kadınların bir kısmı memelerinin küçük olmasından yakınırken bir diğer kısmı büyüklüğünden, bir kısmı asimetrisinden bazıları ise memelerinin sarkık olması nedeniyle mutsuz bir ruh hali içerisindeler. Bu bağlamda kadın yaşamında mutluluk, özgüven ve dolayısı ile başarı gibi temel konularda meme görünümlerinin bu kadar belirleyici olmasını ve ruhsal durumlarını bu kadar etkilemesini nasıl açıklayabiliriz.