- Gösterim: 3843
Anajen effluvium saçlı derinin yaygın saç dökülmesinin bir formudur.
Kanser Tedavisinde Kullanılan (Kemoterapik) İlaçlar
Kanser tedavisinde kullanılan kemoterapotikler, radyoterapi ve çeşitli kimyasallar sonrasında bu tip saç dökülmesi meydana gelebilmektedir.Anajen effluvium yapan kemoterapotikler genellikle alkali ajanlar, vinka alkaloidleri ve topoizomeraz inhibitörleridir.
Kemoterapiler sonrası saç dökülmesi %65 oranında gözlenmektedir ve bu durum özellikle kadın hastalarda ciddi psikolojik travma yapmaktadır. Kemoterapötik ajanlara bağlı saç dökülmesi tedavi başlangıcından 1-3 hafta sonra başlayıp 1.-2. aylarda dökülme maksimum seviyeye ulaşmaktadır.Dökülmenin derecesi kemoterapinin süresine, dozuna ve devamlılığına bağlıdır. Kombine kemoterapilerde ise dökülme daha şiddetli ve yaygındır.
Saçlı derideki kılların birçoğu herhangi bir zamanda anajen fazında olduğundan saçlı deri kemoterapide kolay ve daha çok etkilenmektedir. Değişen derecede kaşlar, kirpikler, koltuk altı ve kasık kıllarda etkilenebilmektedir. Dökülme sıklıkla geri dönüşümlü olmaktadır. Ancak kemik iliği nakilleri sonrası kullanılan busulfan kemoterapisi alan hastalarda kalıcı saç dökülmeleri gelişebilmektedir. Tedavi sonrası yeniden saç çıkışı olan hastalarda saç rengi ve dokusunda değişiklikler gözlenebilmektedir. Doksorubisin içeren kemoterapötik rejimler tüm saçlı deride dökülmeye neden olmaktadırlar.
Androjenik alopeside kullanılan minoksidil, kemoterapiye bağlı dökülmelerde de alopesinin süresini kısaltmaktadır. Fakat minoksidil kemoterapinin ilk dozlarında başlayan dökülmelerin durdurulmasında etkili değildir ve kan kanserleri nedeni ile kemoterapi alan hastalarda minoksidil kullanılmamalıdır.
Saçlı deri soğutma sistemi, özellikle antrasiklinler ve taksanlara bağlı dökülmeler başta olmak üzere kemoterapiye bağlı saç dökülmelerinde etkili bir tedavi seçeneğidir. Kemoterapi süresince soğuk hava ya da sıvı ile saçlı deri soğutularak o bölgede damarlar daraltılmakta böylece kıl folliküllerine kan akımı azaltılmakta, saçlı deride kemoterapötik ilacın etkisi azaltılmaktadır. Aynı zamanda soğuk etkisi ile biyolojik aktiviteleri azalan kıl folliküllerinin ilaç etkilerine karşı daha az duyarlı hale geldiği savunulmaktadır.