- Gösterim: 3586
Saç dökülmesi şikayetleri en sık karşı karşıya kaldığımız saç problemleri arasında. Saç dökülmeleri sık sırasına göre Androgenetik alopesi (AGA ;daha detaylı bilgi için...), telojen effluvium ve alopesi areata(daha detaylı bilgi için...) ... sıralanabilir. AGA erişkin yaşlarda erkelerin % 80, kadınların ise % 50 sinde gözlenen, yavaş ancak ilerleyici bir klinik seyri olan ve kalıcı saç dökülmeleridir. Erkek ve kadınlarda AGA belerili bir şekilde saç dökülmesi yaptığı için "patern saç dökülmesi" olarak tanımlanmakta. Genetik yatkınlık, saç köklerinde androjen reseptörlerinin yüksek aktvitesi ve dihidrotestesteron başta olmak üzere androjenik hormonların etkisi ile ortaya çıkmakta. Birçok tedavi protokolleri ve saç ekimleri yapılmakla birlikte sonuçlar oldukça sınırlı.
Çok komples bir süreç olmakla birlikte AGA nın gelişiim sürecini basitçe aşağıdaki temsili resimle açıklamaya çalışabiliriz. Saçlı deri içerisinde yer alan saç kökü diyebileceğimiz(folliküler papilla) alanda androjenlere duyarlı reseptörler-AR bulunmakta. Bunların varlığı ve yoğunluğunu genetik yapımız belirlemekte(saçlı deride bu reseptörler başımızın sadece ön , ön-yan ve tepe kısmında bulunmakta. Bu nedenle kadın yada erkekte AGa bu alnlarda dökülme yapmakta). Saç köklerindeki damarsal yapılar ile dolaşımdaki testesteron başta olmak üzere androjenler dokuya çıkarak burada bulunan 5 alfa redüktaz enzimi iile daha katif olan dihidrotestesterona-DHT dönmekte( bu enzim aktvitesini yine genetik yapımız belirlemekte). DHT saç köklerindeki AR bağlanarak saçların minyatürizasyonu yani kalın saçların ince saçlara dönüşme sürecini başlatmakta ve bir süre sonra kalıcı saç kaybı gerçekleşmekte.
Son yıllarda cilt hastalıklarından bir çok estetik problemlere kadar geniş kullanım alanı olan botulinum toksinin-BTX tek başına yada diğer tedaviler ile birlikte(finacea, sipronolkaton gibisistemik kulanımı) Androgenetik alopesi-erkeksi tipte saç dökülmesi-AGA da kullanımını görmekteyiz.
AGA da kullanılan enjeksiyon uygulamalarında hazırlanan aktif maddeler(PRP, minoksidil gibi) direkt AGA alanına ve deri altına uygulanmakta. BTX de ise uygulama başta saçlı deri içerisinde tanımlanan kas gurubuna(frontal, temporal, periauricular ve occipital kas gurubuna ) ve kas içerisine yapılmakta.
Saçlı deriyi çevreleyen bu kas guruplarının aktivasyonu saçlı derinin gerginliği ile birlikte saçlı deride kan akımını azaltmakta(özellijkle saçlı derinin ön, ön-yan ve tepe kısmında). Düşük kan akımı saçlı deride özellijkle saç köklerinde düşük oksijen anlamına gelmekte. Yukarda AGA gelişiminde tanımlanan DHT bu düşük oksijen ortamında daha olumsuz davranmakta. Tüm bunlar AGA klinik gelişimini dahada rattırmakta. Bu kaslara BTX enjeksiyonu kasların geçici oarak çalışmasının azaltılması-tam blokajı ile kan dolaşımını düzenlemekte.
2-4 ml normal serum fizyolojik ile dilüe edilen BTX bu kasların içerisine 1.5-2 cm aralıklar ile 3 arar ile toplam 4 kez uygulanmakta.
BTX bu protokoller ile tek başına kullanıldığında oldukça etkili. Ancak son yıllarda AGA da özellikle finacea ile birlikte kullanımkı sonuçları oldukça olumlu görünmekte. Finaceanın AGA sistemik tedavilerinde kullanımından ancak 3 aydan sonra geç sonuçlar alınırken finacea + BTX birlikte kullanımında daha erken sonuçlar alınmakta. Ayrıca AGA da sadece finacea kullanımı ile ilgili klinik çalışmalarda; etkinlik saçlı deri tepe kısmında en yüksek ancak ön ve ön-yan kısımlarda daha az ortaya çıkmakta. Finaceanın ön ve ön-yan kısımlarda etkinliği BTX ile birlikte kullanımında daha fazla artmakta.