- Gösterim: 11468
Genital uçuk-herpes hastalığı herpes simplex viruses-HSV sıklıkla cinsel ilişki ile bulaşması ile oluşan derinin viral enfeksiyonudur. Herpes virüs ailesinin 80 den fazla tipi saptanmıştır. Bunlardan sadece 8 tanesi insanlarda hastalık oluşturmaktadır. HSV-1, HSV-2, varicella-zoster virus (VZV, HHV-3), Epstein-Barr virus (EBV, HHV-4), cytomegalovirus (CMV, HHV-5), human herpesvirus6 (HHV-6), human herpesvirus7 (HHV-7), and human herpesvirus 8 (HHV-8). Genital uçuktan sorumlu olan ilk 2 tanesidir. HSV etkenleri su, sabun, ve kuru ortamda çok kolay deaktive olmaktadır.
HSV 1 ve 2 deri ve mukoza hücreleri içerisinde ilk temas ile hücre yıkımı(sitolizis) sürecini başlatır. Bu süreç deri ve mukozada vezikül olarak tanımlanan küçük su toplamları ile kendisini göstermekte. Vezikül sıvısında bol miktarda hücre yıkım ürünleri, inflamatuar hücreler ve virüs bulunmaktadır. HSV-leri hızlar çoğalarak nörotrofik oldukları için duyusal sinirlere yerleşmekte. Bu sinirler boyunca sakral nöral ganglionlara ilerleyerek burada ömür boyu kalmakta. Buradan tekrar çıkarak duysal sinirler boyunca tekrar deri ve mukozaya gelerek ikincil uçuklara neden olmakta.
HSV ilk temasından 2-12 gün(ortalama 4 gün) sonra klinik belirtiler ortaya çıkmakta ve 4-6 hafta sonra spesifik antikorlar oluşmakta.
Tekrarlayan ataklar ile seyretmesi, cinsel temas ile bulaşma riskinin yüksek olması ve radikal bir tedavisinin olmaması nedeni ile toplum sağlığı açısından da son derece önemlidir. Son yıllarda vaka sıklığı her 3 kişiden birinin bu virüs ile enfekte olduğunu göstermekte. Genital uçuk virüsü taşıyan annelerin gebeliklerinde hastalığın yenidoğana bulaşarak ciddi problemlere yol açması diğer önemli problemler arasında.
HSV, or herpes simplex virus 1 (HSV-1) ve herpes simplex virus 2 (HSV-2), is divided into 2 subgroups. HSV-1 yüz, ağız ve gözde uçuktan sorumlu iken HSV-2 başlıca genital uçuktan sorumludur. HSV-1 erken çocukluk döneminde başlarken HSV-2 cinsel aktivite yaşlarında geç başlamaktadır. Günümüzde cinsel davranışlardaki değişimler nedeni ile HSV-1 genital alanda ya da HSV-2'yi yüz ve ağız çevresinde görebilmekteyiz.
HSV bulaşma sonrası kişinin genel sağlık ve bağışıklık sisteminin durumuna ve virüsün bulaştığı deri alanına bağlı olarak deride gruplar oluşturan, yanma ve ağrılar ile seyreden küçük su toplamaları yapmakta. Klinik tablo uçuğun ilk atağında daha ağır ve problemli seyrederken sonraki ataklarda (virüs bir kez vücuda yerleştiğinde belli dönemlerde tekrarlayıcı enfeksiyonlara yol açar) belirtiler daha hafif seyretmekte. Uçuklar kişi enfekte olduktan 4-7 gün sonra ortaya çıkar. Enfeksiyon ilk başladığında lezyonların hem ağrısı hem de süresi daha uzundur, zamanla ağrıların şiddeti ve sıklığı azalır.
Genital uçuğun ilk atağında baş ağrısı, ateş, iştah azalması gibi genel belirtiler ile birlikte ağrılı kasık lenf bezlerinde büyüme olmakta. Bu belirtileri takip eden 2-24 saat içerisinde deri ve mukozada yanma, ağrı ve batma hissi gelişerek, kızarık ve ödemli alanda gruplar oluşturan veziküller görülmekte.1-3 hafta içerisinde kabuklanma ile bunlar iyileşmekte. Bu nedenle vezikülasyonun başlamasındaniyileşmeye kadar olan 12 günlük hastalık sürecinde hastalık yüksek bulaşıcılık göstermekte.
Kadınlarda klinik semptomlar erkeklere göre daha ağır seyredebilmekte, özellikle alt idrar yollarına ait belirtiler ile birlikte.
Genital uçukta kadınlarda % 30, erkeklerde % 10 aseptik menenjit görülmektedir.
Tekrarlayan ataklarda 1-2 gün veziküllerin çıkacağı alanda yanma, batma, kaşıntı ve bel ağrıları olmakta. İlk atağa göre daha az sayıda ve hafif klinik belirtiler ile veziküller ortaya çıkmakta. Tekrarlayan ataklar 7–8 günde kabuklanma ile iyileşmekte. Bu sürede bulaşıcılık daha kısa sürmekte.
Duyu sinirlerinin dağılım alanları boyunda genital ışığı tekrarladığı için sıklıkla sağ ya da sol vücut yarısında ortaya çıkmaktadır.
Genital uçuk ile oluşan deri yaraları cinsel yolla bulaşan diğer hastalıkların (AIDS gibi) daha kolay bulaşması yönü ile de son derece önemlidir.
HSV bulaşan kişinin savunma sisteminin durumu hastalığın, klinik şiddetini, bulaşıcılık riskini ve tekrarlayan atak sıklığını belirleyen en önemli faktördür:İmmün sistem problemlerinde sık ataklara, geç klinik iyileşmeye, kliniğin daha ağır seyretmesine ve tedavilere direnç gelişmesine neden olduğu görülmekte.
Erkeklerde genital uçuk tekrarları kadınlara göre daha fazladır. Genital uçukta HSV 2 tekrarlayan klinik atakları HSV 1'e göre 6 kat daha fazladır.
Daha önce HSV 1 geçirerek antikoru oluşmuş kişilerde HSV 2 genital uçuk klinik olarak daha hafif seyredebilmekte.
Kadınlarda anatomik yapı ve vajinal mukozanın özellikleri nedeni ile erkeklere göre HSV bulaştırıcılığı ve hastalık görülme riski daha yüksektir.
Genital uçukla ilgili en büyük olumsuzluk hastalığın aktif olmadığı dönemdede yani uçuk olmadanda bulaştırıcılığın %50-90 oranında gözlenmesi. Bu risk ilk 1 yıl daha yüksek, sonra azalmakta.
Diğer önemli bir olumsuzluk hastalığı taşıyan kadınların gebeliklerinde yenidoğan HSV tablosudur. Maalesef yeni doğanda bu klinik tablo %60oranında ölümle sonuçlanmakta ve tedavisi maalesef yok. % 85 oranında genital uçuğu olan annnenin doğum kanalından geçen yeni doğana bulaşmakta. Yeni doğanda ilk 28 günde göz, ağız ve tüm vücut derisinde veziküler olmakta, merkezi sinir sistemi tutulumu ile ciddi komplikasyon gelişmekte.
Genital uçuk tanısı için; hastalığın aktif veziküler dönmede dokudan virüs ve tipinin tayini yapılabilir. Bu yöntemin düşük spesifitesi ve duyarlılığı olduğu için direkt vezikül sıvısının mikroskopisi ve sitolojik değerlendirmesi daha doğrudur.
HSV karşı antikorlarden Ig M virüs ile temastan 1-2 hafta içerisinde oluşmakta ve 6 haftaya kadar pozitif kalmakta. Rekürenslerde ise daha kısa sürelerde pozitif hale gelmekte. IgG antikorları ise ilk enfeksiyondan 2 hafta ile 3 ay içerisinde pozitif olmakta ve ömür boyu pozitif kalmaktadır.
Genital Uçuk Tedavisi
Genital herpes infeksiyonlarının giderek artan bulaşma riski nedeniyle önemli bir halk sağlığı problemidir. Bu nedenle genital uçuk tedavisi yanında danışmanlık bu enfeksiyonlar için oldukça önem taşımaktadır.
Sistemik antiviral ilaçlar, ilk atak ve tekrarlayan ataklarda veya günlük baskı tedavilerinde kullanıldıklarında uçuk belirti ve bulgularını kısmen kontrol altına alabilirler. Ancak tüm tedaviler vücutta bir kez yerleşen virüsü ortadan kaldıramaz, ilaç bırakıldıktan sonra uçuk riski, sıklığı ya da rekürrensleri maalesef değişmez.
Günümüzde genital herpeste klinik yararlılığı gösterilen üç antiviral ilaç: asiklovir, valasiklovir, ve famsiklovir kullanılmakta.
Bunların gebelikte kullanımı B ve C kategorisinde risklidir.
Topikal antiviral tedavinin genital uçukta klinik başarısı düşüktür, kesinlikle önerilmez.
Şiddetli HSV hastalığı ya da hastaneye yatış gerektiren komplikasyonlarda tüm vücutta yaygın enfeksiyon (akciğer ve karaciğer tutulumu...) ya da merkezi sinir sistemi tutulumu (menenjit veya ensefalit) gelişen hastalarda damar yolu (intravenöz; IV) ile antiviraller uygulanmalıdır.
Tekrarlayan ataklarının baskılanması için yapılan süpresyon tedavileri herpesi %70–80 azaltır. Bu yaklaşım ile hastaların yaşam kalitesi sıklıkla iyileşmektedir.
Genital Uçukta Öneriler
- Genital herpesi olan kişiler, hastalığın doğal seyri, klinik olarak tekrarlayan atakların potansiyel önemi, klinik olarak aktif lezyon olmasa da bulaşmanın olabilmesi (özellikle ilk 1 yıl), ve seksüel geçiş riskleri hakkında eğitilmelidir.
- İlk kez genital herpes gelişen kişilere tekrarlayan atakların azaltılması tedavisi ve arada ataklar için tedaviler uygulanması gerektiği bilgisi anlatılmalı ve tedaviler önerilmelidir.
- Genital HSV infeksiyonlu kadın ve erkeklerin cinsel partnerlerine bilgi vermeleri konusunda uyarılmalı ve bu yönde cesaretlendirilmelidir.
- Hastalığın aktif döneminde ve iyileşme sürecinde cinsel perhizler uygulanmalıdır.
- Yapılan son çalışmalarda kondomların sürekli ve doğru kullanımının genital herpes geçiş riskini azaltabileceği gösterilmiştir.
- Herpes genitalis tanısı almış tüm kişiler cinsel partnerlerini infekte olma riskleri açısından bilgilendirmeli. Bu kişiler şikayetleri olmasa da spesifik serolojik testler yaptırmalıdır.
- Erkekler dahil herkese yenidoğan HSV infeksiyonunun riski açıklanmalıdır. Genital herpesi bulunan gebelerin ve doğurganlık çağındaki kadınların gebelik boyunca takibini sağlayan ve yenidoğana bakacak kişileri bilgilendiren kişiler olmalıdır. HSV-2 ile enfekte olmayan hamilelere 3. trimester boyunca genital herpesli eşle cinsel ilişkiden uzak durması önerilmelidir (benzer önlemler HSV-1 için de söz konusudur).
- Tipe özgü serolojik testlerle HSV–2 tanısı alan asemptomatik kişiler, semptomatik kişilere önerilenlerin aynısını kabul etmelidir.
- Semptomatik cinsel eşler, genital lezyonları olan hastalarla aynı şekilde değerlendirilip tedavi edilmelidir. Genital herpesi olan hastaların asemptomatik cinsel eşleri, genital lezyon öyküsü açısından sorgulanmalı, HSV için tipe özgü serolojik testler önerilmelidir.