Dudakların Estetik Analizi

Kirpik ve kaşlar, gözlerimizi ter, yağmur, güneş, toz ve mikroorganizmalar gibi dış etkenlerden korumaktadır. Kirpiklerin ayrıca havanın göz çevresindeki aerodinamik akışında ve korneanın korunmasında rol oynadığı öne sürülmektedir. Kaş ve kirpikler, yüzün anatomik ve estetik en karakteristik yapılarındandır. Sözsüz sosyal iletişimin temel bir bileşeni olan kaş ve kirpikler, duyguların ifadesinin de ayrılmaz bir parçasıdır. Bu nedenle her ikisi de yüz estetiği ve kozmetik uygulamalarda ön plana çıkmaktadır. Kaş ve kirpik kayıpları ile estetik problemler, özellikle benlik imajını olumsuz etkilemektedir. Kaşların tamamen veya kısmen dökülmesi "madaroz" olarak tanımlanır. Terim, kökenini Yunanca "düşmek" anlamına gelen “madao” kelimesinden alır. Sadece kirpiklerin dökülmesi ise "milfozis" olarak tanımlanır. Kaş ve kirpiklerin azalması ise "hipotrikozis" olarak tanımlanmaktadır. Kaş ve kirpik kayıpları, sadece bu iki yapıyı ilgilendiren izole bir bulgu olarak ya da altta yatan sistemik bir patolojinin parçası olarak ortaya çıkabilir. Bu nedenle kaş ve kirpik dökülmeleri dikkatli değerlendirilmelidir.

Kaş ve kirpiklerde kılların yapısı, sayısı ve dağılımı kişiye, cinsiyete, etnik ve ırksal faktörlere bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Kaş ve kirpiklerde kılların çapları Asyalılarda saçlardan ince, Kafkasyalılarda ise daha kalındır; kirpik kılları tüm ırklarda yapısal olarak ovaldir. Kaş ve kirpik kılları yapısal olarak bu küçük farklılıklarla saç ve vücut kıllarına benzemektedir. Kaşlar, alın derisi sebase bezleri ile birlikte pilosebase üniteler oluşturmaktadır. Göz kapaklarının serbest kenarına yerleşim gösteren kirpikler ise diğer vücut kıllarından farklı olarak erektör pili kaslarından yoksundur. Kirpik kıllarının foliküler yapılarına gözü korumak için sebum ve immünolojik enzimler salgılayan Zeis'in holokrin bezleri ve Moll'un apokrin bezleri kanalları açılmaktadır.

Kaşlar ve kirpiklerin yaşam döngüleri, vücuttaki diğer kıl folliküllerinden farklıdır. Saçlı deride 2-8 yıllık anajen fazı olan saç foliküllerinin aksine, kaşların anajen fazı (anajen evre, büyüme yani kaşların uzama evresidir) tipik olarak 2-4 haftadır ve kaşlarda kılların ancak %10'u anajen evrededir. Bu nedenle kaşlar, diğer vücut kıllarına göre daha kısa boyludur. Katajen evre, kaş kıllarında geri çekilme evresi olarak tanımlanabilir ve 2-3 hafta sürmektedir. Telojen evre, kaş kıllarının dinlenme evresidir, 2-3 ay sürmektedir ve kaşlarda kılların %90'ı telojen evrededir. Son evre, kaş kıllarının dökülme evresi olan eksojen evredir. Özetle, kıllar eksojen evrede dökülmekte, bu sırada yeniden kaş kılı yapılmaya başlanarak anajen evre başlamaktadır; kılların bu döngüsü devam etmektedir. Kaşlarda kılların bu evreleri, saçlarla karşılaştırıldığında; kısa anajen evre (saçlarda anajen evre 2-8 yıl), yüksek yüzde oranlarında telojen evre (saçlarda telojen evre oranları %10-15) görülmektedir. Bu farklılıklar nedeniyle kaşlarda kullanılması gereken tedaviler, saçlardan farklı olmalıdır. Kirpikler ise yaklaşık 4-11 aylık daha kısa bir yaşam döngüsüne sahiptir. Kirpiklerin anajen fazı yaklaşık 4-10 haftadır ve anajen evrede günde yaklaşık 0,12-0,14 mm büyüyebilmektedir. Katajen fazı yaklaşık 15 gün, telojen fazı ise 4 ile 9 ay arasındadır. Kaş ve kirpik incelmesi ile beyazlaşması, fizyolojik yaşlanmanın bir belirtisi olarak ortaya çıkabilir. Ancak başta erkekler olmak üzere, ilerleyen yaş ile birlikte kaş incelmesi yerine kaş kalınlaşması görülebilir. Kaş ve kirpik uzunluğunun kısa olması, anajen faz sürelerinden kaynaklandığı düşünülmektedir.

Kaşlar içerdikleri kılların yoğunlukları ve çıkma açılarına göre klinik ve estetik değerlendirmede 3 anatomik bölgeye ayrılmaktadır. İç kısımda yoğunluk az ve daha dik kıllar gözlenirken, gövdede yoğunluk fazla ve kıllar nerede ise yatay seyretmekte, kuyrukta ise yoğunluk sonra doğru azalırken kıllar yatay seyretmekte.

Üst göz kapağı kirpikleri daha yoğun, 8-12 mm uzunluğunda, kalın ve daha koyu renklidir. Alt göz kapağı kirpikleri ise daha seyrek, 6-8 mm uzunluğundadır. Ancak gözün iç kısmındaki üst ve alt kirpikler daha az yoğun ve daha ince iken, gözün dışında yer alanlar daha yoğun ve kalındır. Kirpik ekimleri bu doğal dağılımı takip etmelidir. 

Kaş ve kirpik kayıpları, seyrekleşme ya da tam dökülmeler, sadece bu iki yapıyı ilgilendiren izole bir bulgu olarak ya da altta yatan sistemik bir patolojinin parçası olarak ortaya çıkabilir. Bu nedenle, kaş ve kirpik dökülmelerinde tam bir sistemik muayene, klinik değerlendirme ve trikoskopi yapılmalıdır.

Kaş ve kirpik kılları ile ilgili problemler; kılların normal paterninden farklı bir dağılım göstermesi, uzama hızlarının yavaşlaması, seyrekleşmesi ve dökülmesi olarak gözlemlenir. Bu problemler tek taraflı sağda, solda veya iki tarafta görülebilmektedir. Kaş ve kirpiklerin seyrekleşmesi hipotrikozis, dökülmesi ise madarozis ve milfozis olarak tanımlanmaktadır. Kaş ve kirpiklerdeki hipotrikozis ve dökülmeler ikiye ayrılmaktadır.

  • Primer hipotrikozis; ikincil bir nedene bağlı olmaksızın gelişen fizyolojik kaynaklı dökülmelerdir. 
  • Sekonder hipotrikozis; başka bir nedene bağlı olarak gelişen dökülmelerdir.
    • Cilt hastalıkları; Atopik dermatitis, seboreik dermatitis, telojen effluvium, anajen effluvium, folliküler müsinozis, psoriasis, allerjik darmatitler, sarkoidozis, amiloidozis cilt hastalıklarına bağlı olarak kaş ve kirpikler dökülebilmektedir. .
      • Atopik dermatitisli hastalarda gözlerde; göz kapağı dermatiti, Dennie-Morgan kıvrımı (atopik dermatitte göz kapağı ödemine bağlı bir infraorbital kıvrım veya çizgi), keratit, keratokonus ve kataraktlar gibi problemler sık görülmektedir. Hastaların yaklaşık olarak üçte birinde kaşların dış kısmında dökülmeler olmakta ve bu Hertoghe işareti olarak tanımlanmaktadır. Dökülmelerin kronik kaşıntı ve sürtünmeden kaynaklandığı düşünülse de, enflamasyonun kendisinin alopesiye neden olabileceği varsayılmaktadır.
      • İritan yada alerjik kronik seyirli kontakt dermatit kaş ve kirpik dökülmesine neden olabilir. 
      • Seboreik dermatit ve psoriasiste(sedef hastalığı) kaş ve kirpik tutulumunda klasik klinik bulgularına ek olarak kaş ve kirpik dökülmeleri olabilmektedir.
      • Rozada göz tutulumuna bağlı olarak oküler bulgular oldukça sıktır ve spesifik değildir. Blefarit, konjonktivit, tekrarlayan hordeola ve chalazia, rosacea keratiti ve interstisyel keratiti gelişebilmektedir. Bunlar madaroz ile sonuçlanabilir.
      • Telojen effulium; saç dökülmelerinin en sık nedeni olan bu durum kaş-kirpikte telogen tüylerin dökülmesinin artması olarak tanımlanabilir. Genellikle sistemik hastalığa veya şiddetli duygusal stres gibi değişen fizyolojik durumlara yanıt olarak ortaya çıkmaktadır.
      • Folliküler musinozis; enflamasyonun derecesine bağlı olarak hem skarlı hem de skarsız alopesi ile sonuçlanan kaş ve kirpikler foliküler yapılarda enflamasyon mevcuttur.  Kaş kaybı belirgin bir bulgu olabilmektedir.  
      • Sarkoidozis; yüzde nodüller ve plakların bulunduğu kutanöz sarkoidoz olgularında madaroz gelişebilmektedir.
      • Liken planopilaris'in bir varyantı olan Graham-Little sendromunda kasık ve koltuk altı kıllarında iz bırakmayan alopesiler, gövde,kol ve bacaklarda likenoid foliküler döküntüler, saçlı deride sikatrisyel alopesi ve madorozis olabilmektedir. 
    • Endokrin, hormonsal hastalıklar; özellikle tiroid hormon düzensiziklerinde. İnsan pilosebase biriminin hem dermal hem de epitelyal bölümlerinde tiroid hormonu reseptörleri saptanmıştır. Tiroid hormonları olan T4 ve T3 saç foliküllerinin apopitozunu azaltır ve kıllarda anajen evre süresini uzatmaktadır. Hipertiroidizmde olduğu gibi hipotiroidizmde de kılların telojen/anagen oranı artmakta. Tiroid bozukluklarında kıl folikülleri etkilenir ve kıl hücresi kinetiğindeki bozukluklar nedeniyle madarozis oluşmaktadır. Hipotiroidizmde spesifik olmayan ancak görüldüğünde "Hertoghe işareti veya Queen Anne's işareti" olarak tanımlanan kaşın dış üçte birinin kaybıyla ortaya çıkabilmektedir. 

kas_kirpik_dokulmesi_hipotiroidi.jpg

    • Otoimmün hastalıklar; alopesia areata, diskoid lupus eritematozis, frontal fibrosing alopesia, Graham Little sendromu, morfea-en coup de sabre defromasyonu gibi otoimmun hastalıklarda madarozis görülebilmektedir.  
      • Kaş ve kirpiklerde otoimmun sürteçle gelişen alopesia areatada sıklıkla simetrik yama tarzında kıl kayıpları ortaya çıkmaktadır. Alopeside izole kirpik tutulumu nadir olmakla birlikte kirpik alopesisi alopesia areatanın klinik şiddetli seyiri için negatif bir bulgu olarak değerlendirilmektedir.  

 

      • Frontal fibrozan alopesi-FFA; hastaların saç ön çizgisinde ve kaşların dış kısımlarında ve nadiren kirpik kaybına yol açan sikatrisyel bir alopesi gelişmektedir. Kaş kaybı kliniğin ilk bulguları arasında yer alabilmektedir. FFA'da saç kayıpları kalıcı iken kaş ve kirpik kayıpları normale dönebilmektedir. 

kas_kirpik_dokulmesi_frontal_fibrozan_alopesi.jpg

 

      • Morfea, lokalize skleroderma; kılıç yarasına benzerliği nedeniyle “en coup de sabre; Fransızca kılıç darbesi” olarak bilinen morfeanın bu özel klinik tablosunda; alından ve kafa derisine doğru uzanan çizgisel atrofiye saç ve kaş dökülmesi eşlik edebilir. 

kas_kirpik_dokulmesi_frontal_morfea.jpg

 

      • Diskoid lupus eritematozus - DLE; otoimmün bir hastalık olan luğus göz kapaklarında ve göz iç-dış köşelerinde eritem ve pullu plaklarla ortaya çıkabilmekte. Bu klinik yerleşiminde nadiren tek yada iki taraflı kirpik dökülmeleri olabilmekte.
  • Enfeksiyonlar; Lepra-cüzzam, sekonder sifiliz-frengi, erizipel, mantar enfeksiyonları, zona, uçuk, deri tüberkülozu gibi enfeksiyonlar madarozise neden olabilmektedir. 
    • Lepromatoz lepra-cüzzam hastalığında karakteristik aslan yüz gelişimi ile birlikte erken döneminde kaş ve kirpik kaybına yol açarak genel saç büyümesini engelleyebilir. 

kas_kirpik_dokulmesi_Lepromatoz_lepra.jpg

    • Frengi-sifiliz hastalığının primer döneminde kafa derisi, sakal, kaş ve kirpiklerde skatrisyel alopesi gelişebilir. Ayrıca sifilizin sekonder dönemiden kaş kaybı gelişebilir ve tipik olduğu için “omni-bus işareti” olarak tanımlanır. 

    • Derinin yüzeysel mantar hastalıkları; yüz ve göz çevresinde microsporum, trichophyton veya epidermophyton türlerinin neden olduğu mantar enfeksiyonları, kaş ve kirpiklerde kısmi tek taraflı veya çift taraflı saç dökülmesine neden olabilir. 

kas_kirpik_dokulmesi_mantar_enfeksiyonu.jpg

    •  Varisella zoster virüsü (VZV) gelişen zona hastalığında trigeminal sinirin oftalmik bölümü etkilendiğinde tek taraflı kaş ve kirpiklerde kayıplar bildirmiştir. 

kas_kirpik_dokulmesi_zona_enfeksiyonu.jpg

  • Paraziter hastalıklar, domedosiozis kirpiklerde normalde bulunan D. folliculorum akarının istilası olarak bilinmektedir. Asemptomatik olabilir veya blefarit semptomlarına neden olabilir. Bu süreç demodikozlu hastalarda madaroz gelişimini açıklamakta. Kasık bitinin kirpik yerleşimi madorizis ve milfozis ile sonuçlanabilir. 

  • Göz hastalıkları. Blefarit, kronik göz kapağı iltihabıdır. Oldukça sık görülen, iyileşme-alevlenmeler ile seyreden bir durum olup, yeterli önlem alınmadığı takdirde hastanın yaşam kalitesinin düşmesine ve madaroza neden olmakta. Ön blefarit genellikle stafilokokal ya da seboreik kaynaklı iken arka blefarit ise meibom bezi disfonksiyonunun herhangi bir çeşidini ifade etmektedir. Kronik bir blefarit geleneksel tedavi yöntemlerine yanıt vermiyorsa diskoid lupus eritematozus (DLE) gibi kronik blefariti taklit edebilecek diğer hastalıklar düşünülmelidir.

  • Travma; trikotillomani-kaş yolma, kimyasal/elektrik/ısı yanıklarına bağlı olarak, cerrahi sonrası, kalıcı makyaj amaçlı dövme uygulaması sonrası, bu dövmelerin çıkarılması uygulamalarına bağlı olarak kaş ve kirpik kayıpları olabilmektedir. gibi. Trikotillomani, kaş yolma yolma farklı zamanlarda tekrarlandığı için kaş ve/veya kirpiklerin farklı uzunluklarda ve kırık oldukları, kıl gövdelerinde düzensizlik ve mini hasarlar görülmektedir. 

kas_kirpik_dokulmesi_trikotillomani.jpg

 

  • Sistemik yada lokal tüm deri tümörlerinde; folliküler mikozis fungoides, Sézary sendromu, SCC, BCC, MM ve sistemik mastositozis gibi tümöral problemlerde kaş ve kirpikler dökülmeleri görülebilmektedir.  Neoplastik durumların bazıları, özellikle nadir hematolojik maligniteler(mycosis fungoides, chronic lymphocytic leukemia (CLL) nin deri tutulumu olan leukemia cutis gibi) kaş dökülmesi ile ilişkilendirilmiştir.Göz çevresi yerleşimli bazal hücreli(BCC) yada  skuamöz hücreli karsinomalar(SCC) kaş ve kirpik kayıplarına neden olabilmektedir. Kemoterapötik ajanlar da kaş ve kirpik dökülmelerine neden olmaktadır. Özellikle taksan, doksorubisin ve siklofosfamid gibi ajanların başlandıktan sonra 1 hafta ila 1 ay sonrasında dökülmelere neden olduğu görülmüştür. Bu tür dökülmelerde tedavi sonrası(özellikle genç hastalarda) kıllar erken çıkabilir ancak yaklaşık %5'inde kalıcı dökülmeler olduğu bildirilmiştir. Ayrıca östrojen reseptör modülatörleri, aromataz inhibitörleri ve endokrin ilaç tedavilerinde saç, kaş ve kirpiklerde dökülmeler ortaya çıkabilir. Göz onkolojik problemlerinde radyasyon tedavisinin kaş ve kirpik dökülmesine neden olduğu bildirilmiştir. Verilen radyoterapinin doznuna bağlı olarak bu dökülmeler kalıcı olabilmektedir.

kas_kirpik_dokulmesideri_kanserleri.jpg

  • İlaçlar ve kimyasallar; asitretin, barbitüratlar, busulfan, karboplatin, cetuximab, kokain, siklofosfamid, docetaxel, heparin, isotretionin, placitaxel, propranolol, valporik asit gibi ilaç kaş ve kirpik dökülmesine neden olabilmektedir. Retinoidler, heparin, antikonvülsanlar, anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörleri ve androjenlerin tümü telojen saç dökülmesini ve madarozu hızlandırabilir. Yaygın olarak madaroza neden olduğu düşünülen diğer ilaçlar miyotikler, antikoagülanlar, anti-kolesterol ilaçlar, antitiroid ilaçlar, propranolol, valproik asit, borik asit ve bromokriptin, dekstran ve heparindir. Propranolol , genellikle üç aylık tedaviden sonra telogen effluviuma bağlı kaş kaybıyla birlikte yaygın alopesiye neden olabilir. Valproik aside maruz kalan fetüslerde kaşların orta kısmının kaybı görülebilir. Kaşlarda dahil olmak üzere yaygın alopesi, borik asit içeren gargaraların kronik olarak tüketilmesi nedeniyle tanımlanmıştır. Levodopa'nın günlük kullanımdan sonraki üç ay içinde şiddetli yaygın alopesiye neden olduğu kaydedilmiştir. Saç dökülmesinde kullanılan topikal minoksidil başladıktan hemen sonra ve tedavinin kesilmesinden sonra dökülmeler ortaya çıkabilir. Hiperlipidemiyi tedavi etmek için kullanılan niasine bağlı olarak gözde yan etkileri ile birlikte geri dönüşümlü kaş ve kirpik kaybı gelişebilmektedir. 

  • Kimyasal toksitisite.  Saç kaş ve kirpiklerde dökülmeler akut veya kronik hipervitaminoz A'da görülmektedir. Kronik hipervitaminoz A'da kaşların ve kirpiklerin kaybı meydana gelebilir. Alopesi ile birlikte sinir sistemi ve gastrointestinal semptomlar gösteren herhangi bir hastada talyum zehirlenmesinden şüphelenilmelidir. Civa içeren kılların rengini açıcı-ağartıcı kremlerin kullanımı sonrası yaygın saç, kaş ve kirpik dökülmesi gelişebileceği bildirilmiştir.

  • Beslenme düzensizlikleri; özellikle saç ve kılları telojen evrede etkilemekte ve dökmektedir. Hipoproteinemiler ve kronik marasmusta kıl kayıpları görülmektedir. Demir ve çinkonun besin eksikliğinin kaş ve kirpik alopesisine neden olduğu bildirilmiş. Biyotin eksikliği ensefalopati, nörolojik bozukluklar, deri soyulması ve kaş ve kirpik kaybına neden olabilmektedir. 

  • Genetik geçişli cilt hastalıklar; ailesel seyrek kaşlar, keratozis follikülaris, "follicularis spinulosa decalvans", "ulerythema ophryogenes", ektodermal displaziler, Fraser sendromu, Meige sendromu, Omenn sendromu, Netherton sendromu, Rothmund-Thomson sendromu gibi.
    • Keratosis folikülaris spinulosa decalvans (KFSD), kaşlarda, kirpiklerde ve kafa derisinde foliküler hiperkeratoz, skarlaşma ve en son alopesiye neden olan X'e bağlı bir derinin keratinizasyon bozukluğudur. Hastalık tipik olarak yüzde başlar ve seyrek kaşlar ve kirpikler olarak ortaya çıkar. Gözde blefarit, konjunktivit ve fotofobiye neden olabilmektedir. 

kas_kirpik_dokulmesi_Keratosis_foliklaris_spinulosa_decalvans.jpg

    • Ulerythema ophryogenes; keratosis pilaris atrophicans faciei olarak da bilinen bu hastalık, kaşların tutulumu ve kaybı ile birlikte yüzde eritemli toplu iğne başı foliküler tıkaçları ile ilişkilidir
    • Genetik hastalık içerisinde nadiren kaş ve kirpik dökülmesine neden olabilen diğer hastalıklar; T hücresi immün yetmezliği, konjenital alopesi ve tırnak distrofisi-TIDAND, ektodermal displaziler, Kalıtsal saç dökülmesi, Kalıtsal biyotinidaz eksikliği, Lameller iktiyoz, Konjenital iktiyoziform eritroderma, Vogt–Koyanagi–Harada (VKH) hastalığı, Akrodermatitis entropatika, Parry-Romberg sendromu, Vogt Koyunagi Harada sendromu...

Kaş ve kirpik seyrekleşmesi yada dökülmelerinde tedaviler

Kaş ve kirpik dökülmesinin nedenine spesifik olarak planlanmalıdır. Ana tedavilerin dışında kaş-kirpiklerde topikal tedavilerde tercih edilmektedr. 

  • Kirpik folikülleri prostaglandin F2α reseptörleri taşımakta; bu nedenle prostaglandin analogları kirpiklerin büyümesini etkileyebilir. Bu amaçla bimatoprost %0,03 solüsyonunun kirpiklerde kullanımının kirpik yapısını, uzunluğunu ve kalınlığını olumlu yönde artırdığı gösterilmiştir. Benzer sonuçlar kaşlarda kullanıldığında da alınmaktadır. Prostaglandin analogları ve prostamid analoglarının göz glokom hastalığında kullanımı sırasında (latanoprost, travoprost ve bimatoprost gibi) bu hastalarda kirpiklerde sayılarında, kalınlıklarında ve uzama hızlarında artışlar ve renklerinde koyulaşma bildirilmiştir. 2001 yılından sonra birçok bilimsel makalede bu yan etkiler sık bildirilir hale gelmiştir. 2008 yılında FDA tarafından bimatoprost'un kirpik ve kaşta kullanımına onay verilmiştir. Günlük kullanımı ile özellikle 8 haftada belirgin bir klinik cevap alınmaktadır. Kirpik kullanımlarında konjunktival kızarıklık, gözde yanma ve yabancı cisim hissi, kuruluk hissinde artış, kaşıntı gibi yan etkiler bildirilmiştir. Göz renginde ve göz çevresi derisinde pigment artışı da az da olsa görülen yan etkiler arasındadır. Bu yan etkilerin sıklığı % 4-10 arasında değişmektedir. Bimatoprost prostaglandinlere benzemektedir. Prostaglandin analogları esansiyel yağ asitlerinden yapılmakta ve siklooksijenaz katalizisi ile metabolize ürünleri arasında yer almaktadır. Yapısal olarak ortada siklopentan halkası ve onun iki ucunda iki zincir bulunmaktadır. Bu molekül yapısındaki çift bağların sayısına göre kaynaklar değişmektedir. Bir çift bağa sahip olanlar dihomo γ-linoleik asitten yapılırken, iki çift bağlı olanlar araşidonik asitten, üç çift bağlı olanlar eikozapentaenoik asitten yapılmaktadır. Her prostaglandin A ile H arasında harflerle tanımlanmıştır. Prostamidler yeni tanımlanmıştır. Bunlara prostaglandinlerdeki bir zincir ucundaki amid grubu yerine -COOH geçen formu denir. Prostamidler yine siklooksijenaz yoluyla anandamidlerden yapılmaktadır (anandamidler araşidonik asitten sentezlenen endojen kanabinoidlerden birisidir ve prostamid G2 ve H2 sentezlenmektedir). Bimatoprost sentetik prostamiddir. COX-1 enzimi üzerinden kılların kalınlık, sayı ve uzama hızlarını etkilemektedir. Kaşların hipotrikozisinde günlük olarak % 0,01-0,03 bimatoprost kullanımı ile 2 ayda olumlu sonuçlar görünmektedir; 7. ayda klinik görsel cevap hasta tarafından fark edilmekte ve 1 yıl kullanımı önerilmektedir. Bimatoprost tedavi sırasında tüm kaşa sürülmekle birlikte yukarıda tanımlanan kaşın baş, gövde ve kuyruk bölümlerinde cevaplar değişebilmekte. Bunun nedeni bu bölümlerdeki kaş kıllarının yaşam sikluslarının, yoğunluklarının ve çaplarının farklı olması rol oynamaktadır. Örneğin, en az yoğunluk ve kılların çaplarının en düşük olduğu kaş alanı kuyruk kısmıdır. Bu nedenle kaş dökülmeleri sıklıkla kuyruk kısmında başlamaktadır. Kaş hipotrikozisinde tedavide ilk cevap yine bu alanda görülmektedir. Bu sıklıkla 4 haftada gözlenmektedir.

kas_seyrekligi_dokulme_hipotrikozis_madarozis_2.jpg

  • Kaş ve kirpik dökülmelerinde topikal bakır peptitler bimatoprost gibi kullanılmaktadır.
  • Bu topikal tedavilerin yanı sıra kaşlarda mikroblading, mikro gölgeleme ve dövme gibi kamuflaj teknikleri kullanılabilir. Microblading  kıl taklitinin yaratılması için deride epidermiste ve papiller dermiste yüzeysel olarak pigment biriktirmek için küçük iğneler kullanan yarı kalıcı bir dövme tekniğidir. Benzer bir teknik kullanan mikro gölgelendirme ise kaş alanında makyajı görünümü oluşturmak için kaş alanına pigmentli noktaların oluşturulması işlemidir. 12-18 ay boyunca kaş ve kirpiklerin dolgun görünmesini sağlamaktadır ve tekrarlanması gerekir. Ancak pigmentelerin yabancı cisim reaksiyonlarına kronik enflamasyona, dermal fibrozise, enfeksiyonlara, alerjik reaksiyonlara ve granülom-keloid gelişimine neden olması nedeni ile tercih edilmemelidir.
  • Minoksidil % 1-2 lik losyon formları kullanılmakta. Saç dökülmelerinde etkinlikleri kanıtlanmış minoksidil kaş dökülmelerinde de tercih edilmektedir.  

 Kaş Ekimi

Daha detaylı bigi için...

 

 


yol tarifi

dermatoloji randevu
dermatoloji doktor cevapliyor

Adres: Esentepe Mah. Cevizli D 100 Güney Yanyol Lapishan 25/2 Soğanlık, Kartal / İSTANBUL
GSM: 0532 624 21 27
Bu sitedeki bilgiler doktor ya da eczacıya danışmanın yerine geçmez. Sitedeki bilgi, yorum ve görüntüler kişileri bilgilendirme amaçlı olup, tanı ve tedaviye yönlendirme amaçlı değildir.



© 2020 Hakan Buzoğlu. All Rights Reserved.
ByFlash Web Agency