Dudakların Estetik Analizi

Sıkı ve dar şapkaların ve eşarpların kullanılması saç dökülmesine neden olur. Yanlış.

Saçların sık yıkanması saç dökülmesine yol açar. Yanlış.

Saçların sık taranması, hatta günde 100 kez taranması saçları kuvvetlendirir. Yanlış. Tam tersi, saçların uçtan kırılmasına ve dökülmesine neden olmaktadır.

Saçların taranması sırasında ya da taramadan sonra saçlı deriye yapılacak masaj uygulamaları deride kan dolaşımını artırarak saç dökülmesini azaltmaktadır. Yanlış.

Saç şekillendiriciler ve nemlendiriciler saç dökülmesine neden olur. Yanlış. Saç tipinize uygun olan bu ürünlerin kullanımı tam tersine saçlarınızın daha sağlıklı ve estetik görünmesini sağlamaktadır.

Saçların kısa ve sık kesilmesi ya da kazıtılması saçları kuvvetlendirir ve dökülmeyi azaltır. Yanlış.

Saç boyası saçları güçlendirir. Yanlış.

Erkeksi tipte saç dökülmesi ile cinsel aktivite arasında ilişki vardır. Yanlış.


 

Demir eksikliği, tüm dünyada en yaygın görülen genel sağlık problemidir. Demir eksikliği, entelektüel kapasite performansı üzerinden akademik ve sosyal hayatı olumsuz etkilemekte ve vücut savunma sistemini zayıflatarak enfeksiyonlara eğilimi artırmaktadır. Çocuklarda gelişimi baskılamakta, gebelerde erken doğum ya da düşük doğum ağırlıklı bebeklere neden olmaktadır.

Demir eksikliği nedenlerini üç başlıkta özetleyebiliriz:

  1. Demir kullanımı ve kan yapımının arttığı durumlar: ergenlik döneminde hızlı büyüme, gebelik ve emzirme, eritropoetin tedavisi gibi.

  2. Demir ya da kan kayıpları durumları: kan kaybına neden olan durumlar; doğum, ameliyat ve yaralanmalara bağlı kanamalar, sindirim, solunum ve genitoüriner sistemden kanamalar, aşırı adet kanamaları, flebotomi (kan verme) gibi.

  3. Demirin diyetle alımının azalması ya da sindirim sisteminin emilememesi gibi.

Vücudumuzda demir üç farklı kompartımanda bulunmaktadır. Bunlardan ilki depolanan demir, diğeri dolaşımda olan demir ve sonuncusu ise vücutta birçok fonksiyona katılan aktif demirdir. Temelde demir eksikliğinde tartışma şuna odaklanmalıdır: Vücut demirinin azalması hangi kompartımanda var, ne düzeyde eksiklik var ve bunun sonuçları ne olmaktadır? Bu nedenle demir eksikliğinde yeni tanımlamalar kullanılmaya başlanmıştır.

  • “Vücutta demir tükenmesi, iron depletion” tanımı kullanılmaya başlanmıştır. Bu tanımda demir depoları azalmış, ancak dolaşımda fonksiyonlara katılan demir normal seviyededir.
  • “Anemi olmaksızın demir eksikliği, iron deficient erythropoiesis” diğer kullanılan bir tanımdır. Burada ise demir depoları eksilmiş, dolaşımdaki demir de eksik, ancak anemi gelişimi vücut tarafından kompansiye edilmiştir.
  • “Anemi ile birlikte demir eksikliği” tanımında ise tüm vücut demiri azalmış ve sonuçta hemoglobin yapımının etkilenmesiyle anemi gelişmiştir.

Demir eksikliğinin genel sağlık sistemi üzerindeki etkilerinin yanı sıra deri, tırnak ve saçları etkilediği ve klinik problemlere neden olduğu bilinmektedir. Demir eksikliğinde vücutta yaygın kaşıntı gelişmesi, tırnaklarda kaşık şeklinde çukurlanmalar, kolonişia gelişmesi, dilde glossit, ağız köşelerinde yaralar; angular stomatit gibi bazı cilt hastalıkları vücut toplam demirini azaltabilmektedir. Örneğin, genel eritrodermi yapan psoriazis gibi cilt hastalıklarında vücutta toplam demirin %38'e yakını kaybedilebilmektedir.

Saç dökülmesinin bazı formlarında; alopesi areata (saç kıran), kadın tipi saç dökülmesi, kadınlarda yaygın saç dökülmesi ve telojen effluviumlarda demir eksikliğinin neden olabileceğine dair bulgular bulunmaktadır. Telojen effluviumun akut formu, özellikle kaza, gebelik ya da ameliyata bağlı yoğun kan kaybından kaynaklandığında demir eksikliği hatta anemi akla getirilmelidir. Kronik telojen effluvium ile demir eksikliği ve saç dökülmelerinin birliktelikleri uzun süredir tartışılmaktadır.

Serum ferritin düzeyi, doku demir seviyesi azaldığında düşmekte, vücuda demir yüklendiğinde ise yükselmektedir. Akut faz reaktanı gibi inflamatuar hastalıklarda erken zamanda yükselmekte, kanser ve karaciğer hastalıklarında da yükselebilmektedir. Serum ferritin seviyesi, vücut demir depolarının durumunu göstermesi açısından önemlidir. Serum ferritinin 15 g/L ile 70 g/L arasında olması, demir eksikliği tanısı için kullanılmaktadır. Serum ferritin seviyesi 15 g/L altına düştüğünde, emziren annelerde 25 g/L altında testin duyarlılığı azalmaktadır. Saç dökülmeleri ve serum ferritin seviyesi ile ilgili yapılan çalışmalarda, saç dökülmeleri serum ferritin seviyesi 70 g/L altına düştüğünde görülmektedir.

Demir eksiklğinde tedavi

Öncelikle diyetle demir alımının ve sindirim sisteminden emilimin artırılması gerekmektedir. Diyetle demir alımı yaş gruplarına göre 14-18 yaş döneminde 11 mg, 19-50 yaş döneminde 8 mg, 51 yaşından sonra ise 8 mg olarak belirlenmiştir. Eğer kişi vejetaryan ise bu miktarların günlük alımı 2 kat artırılmalıdır. Doğal demir kaynakları kırmızı et ve ürünleridir. Hayvansal olmayan kaynaklar ise fındık, bezelye, koyu yeşil sebzeler vb. dir. Hayvansal besinlerde bulunan "heme demirin" biyo yararlanımı % 30'dur. Hayvansal olmayan non-heme demirin biyo yararlanımı ise % 10'dur. Besinlerdeki demirin büyük bir kısmı ferrik yani 3 değerli demirdir. Bunun emilebilmesi için mide pH'ının 3'ün altında olması gerekmektedir. Ferrous yani 2 değerlikli demir ise ilaçlarda bulunmaktadır. Bunun emilimi için ise pH 7-8 arasında bile emilebilmektedir. Bu, sindirim sisteminden emilim için önemlidir. Çünkü hastanın mide asititesi değiştiğinde demir emilimi etkilenmektedir. Örneğin, yaşlanma ile mide asidi azalmakta, aklorhidri gelişmekte ve bu demir emilimini azaltmaktadır. Benzer şekilde gastrik atrofi ya da "Helicobacter pylori" enfeksiyonları da aynı sonuçlara neden olmaktadır. Heme demirin emilimi, C vitamini varlığında artmaktadır (C vitamini brokoli ve meyvelerde zengindir). Tanninler (çay ve kahvede var), fitalatlar (kepek, tahıl taneleri, baklagiller ve fındıkta bulunmakta) ve kalsiyum demir emilimini baskılamaktadır. Bu nedenle demirden zengin beslenme sırasında çay ve kahve yemekten 2 saat sonra alınmalıdır. Et ürünleri C vitamini zengin besinlerle birlikte tüketilmelidir.

Anemi olmaksızın demir eksikliğinde demir destekleri yeterlidir. Anemi varsa daha kompleks bir tedavi uygulanmalıdır (kan transfüzyonları gibi). Demir desteği için sıklıkla ferrous demir tuz formları kullanılmaktadır; ferrous sulfate, ferrous fumarate ve ferrous gluconate gibi. Bunlar aç karnına alınmalıdır; yemeklerden 2 saat önce ve sonra. 250 mg C vitamini ile birlikte kullanımı emilimini artırmaktadır. Bunların sık yan etkileri karın ağrısı, bulantı, kusma ve kabızlıktır. Demir, IM ve IV olarak kullanılabilir. Demir dextran (IM veya IV), ferric gluconate kompleksi (IV) ve demir sukroz (IV) mevcuttur. Uygulama yerinde ağrı ve reaksiyon yapabilmektedir. Anafilaksi, ateş ve eklem ağrıları da görülebilmektedir. Son zamanlarda demirin karbonil ve polisakarit kompleksleri de kullanılmaktadır.

Demir kullanımından 3-4 hafta sonra tahlillerde "Hb" ve "ferritin" düzeylerine bakılmalıdı


1. Saç şaft defektine bağlı anomaliler ve saç dökülmeleri

Doğumla yada doğumdan sonraki ilk aylarda belirginleşmektedir. Saçların mikroskopik değerlendirmesi ile tanıları konulabilmektedir. Saç şaft defektleri saç kırılmalarına neden olarak dökülme yapmaktadır. Bunlar doğumsal olarak tek başlarına olabildiği gibi başka sistemik hastalıklar ile de birlikte olabilmektedir. Saç şaft defektleri akiz yani sonradanda gelişebilmektedir. Sıklıkla sadece saçlar ile sınırlıdır . Saç şaftı anomalileri 2 ye ayrılmaktadır.


Saçlarda kırılma yaparak dökülmelere neden saç şaft anomalileri

  • Trichorrhexis Nodosa Congenita;
  • Monilethrix;
  • Pseudomonilethrix;
  • Pili torti;
  • Trichorrhexis invaginata-Bambo saçlar;
  • Trichodystrophia;
  • Pili bifurcate;


Saçlarda kırılma yani dökülmelere neden olmayan saç şaft anomalileri;

  • Difüz parsiyel wooly hair;
  • Pili annulati;
  • Wooly hair;


Doğumsal olmayan sonradan gelişen saç şaft anomalileri;

  • Wearhering hair; Hava koşullarından etkilenmiş saç şaft anomalileri;
  • Trichoptilosis;
  • Akiz progresif kinking hair;


2. Lokal saç dökülmeleri

  • Alopecia areata
  • Tinea capitis
  • Trichotillomania
  • Tracton alopesi
  • Triangular alopesi: Sklıkla 2-6 yaş döneminde görülmektedir. Sınırları belirgin üçgen yada oval saç dökülme alanları frontotemporal bölgeye yerleşmektedir. Sıklıkla tek taraflıdır. Üçgen formunda ise üçgenin tabanı öndedir. Dökülme alanı içerisinde velluslar gözlenmektedir.
  • Occipital neonatal alopesi: En sık görülen saç dökülmesidir. Yeni doğanda ilk aylada rtaya çıkmaktadır. Bu tamamen saçların yeni doğanda belli anatomik alanlarda aynı evrede olmalarından kaynaklanmaktadır. Saçlı derinin arka ksımı olan occipital alanda saçlar telojen evreye toplu olarak girmrkte ve doğum sonrası 2-3 ay içerisinde hepsi dökülmektedir. Saçların yastık ve yatma yüzeyine olan sürtünmesi bu döklmeyi arttırmaktadır. Dökülme geri dönüşlüdür.
  • Aplasia cutis congenita (ACC): Bu durum doğuşta saçlı deride saç ve saçlı derinin bir alanda olmayışı ile görülmektedir. Bu durum; anne rahminde saçlı derinin bu alanda gelişmediğini göstermektedir. Bu damarsal, travma, annenin kullanmış olduğu ilaçlar ve rrahşmde gelişim sırasında karşılaşılan enfeksiyonlara bağlı olarak ortaya çıkabilmektedir.Bazen doğum sırasında yanlış yapılan forseps travmalarına yada elektro yanıklarına bağlı olarak gelişebilmektedir. Sıklıkla tektir ve derin bir yara şeklindedir ve birkaç ay içerisinde kötü yara iyileşmesi skar ile düzelmektedir. 1-10 cm çapındadır. Sıklıkla vertexte orta hattın sol yada sağında yer almaktadır. Çevresinde saçlar bu lezyona doğru dönmüştür.


3. Diffüz saç dökülmeleri

  • Telojen efflulium
  • Diffüz Alopesia
  • Gevşek anajen saçlar, Loose anagen hair;
  • Atrichia konjenita ve birlikte olan papüller


Nadir görülmektedir. saçlı deride saçların tamamının kalıcı olarak yokluğudur. Bu ya doğumla görülmektedir. Yada doğum sonrası 1-2 ay içerisinde dökülme olmakta ve saçlar birdaha çıkmamaktadır. Otosomal dominant ve resesif varyantları bildirilmiştir. Sadece saçların yokluğu değil bazen saçlı deride, yüzde ve ensede saçlar yerine papüller bulunmaktadır.


Gebelikte hormonal değişimler, kadınlarda hirşutizm, saç ve saçlı derinin kalınlaşması, doğum sonrası telogen saç dökülmesi ve androjenik alopesi gibi fizyolojik olarak kabul edilen değişimler yapmaktadır. Gebelikte östrojen ve progesteron hormonlarının artışı ve doğum sonrası bunların azalması, bu fizyolojik değişimlerden sorumludur. Bu hormonlar, deri ve saçlarda steroid hormonlara cevap veren reseptör ailesi üzerinden etkili olmaktadır. Bu reseptörlerde östrojen, progesteron, androjenler, glukokortikosteroidler, tiroid hormonları, retinoidler ve deltanoidler gibi hormonlar etkilidir. Gebelikte artan östrojenler, ilk olarak damarsal doku, deri, meme ve uterus üzerinde etki göstermektedir. İkincil olarak da tiroid bezi, adrenal bezler ve kıllarda etki göstermektedir.

Gebelikte 2. ve 3. üç aylık dönemlerinde saçların büyüme evresi olan anajen faz oranlarında artma olmaktadır. Anajen faz oranlarındaki artma, günlük saç dökülmesinde azalmaya yol açmaktadır. Gebelikte saç yoğunluğu son 3 ayda azalmakta, saç kalınlığı artmakta ancak saç uzaması yavaşlamaktadır (özellikle saçların arka kısmında - oksipital alanda). Doğum sonrası döneminde bu oranların azalması ve telojen fazda artış, saç dökülmelerine neden olmaktadır. Bu dönemde normal dökülmeden 2-3 katı bir dökülme gerçekleşmektedir. Doğum sonrası 1-4. aylarda dökülme başlamaktadır; ortalama 6 ay sürmekte, bazen 1 yıl kadar dökülmeler uzamaktadır.

Gebelik döneminde vücut kıllarında, özellikle belli alanlarda (erkeklerde kıllanma bölgeleri) artış, hirsutizm olarak tanımlanmaktadır. Bu, belli bir oranlara kadar gebelikte fizyolojik olarak kabul edilse de dikkatli olunmalıdır. Gebelikte hipernandrojenizmi tanımlayabilir. Hatta kıllanma artışı yaşayan hiperandrojenizm olan kadınların kız çocuklarında maskülinize fetusa neden olabilmektedir. Buna ek olarak, saçlı deride androjenlerin artışı androgenetik saç dökülmesine neden olabilmektedir.

Gebelikte ayrıca koryonik tirotropin, TRH ve ACTH plasenta tarafından yapılır. Bu hormonlar tiroid hormon değerlerinde artışa neden olarak saçları etkilemektedir.

Mevsimlerin saçlar üzerinde etkili olduğunu biliyoruz. Ilık mevsimlerde saç büyüme hızı artmaktadır. Eylülde saç büyüme hızı artarken, Aralık-Haziran arasında en düşük olmaktadır. Bu nedenle sonbaharda doğum yapan kadınlarda mevsimsel ve hormonal etki ile birlikte daha fazla saç dökülmesi gözlenmektedir.

Gebelikte demir ve çinko eksikliği saç dökülmesine neden olabileceği unutulmamalıdır.


Saç dökülmesi ve saç problemleri, yeni doğan ve çocuklarda sık görülmekte; bu durum, çocuk ve ailesinde yoğun bir strese neden olmaktadır. Bazı saç problemleri, örneğin saç kıran ve trikotillomani (psikolojik kökenli olup kişinin kendi saçlarını koparması durumu), erişkinlerle birlikte çocuklarda da görülmektedir. Ancak saç dökülmeleri ve saç problemlerinin doğuştan gelen saç gövde kusurları ya da genetik hastalıklarla ilişkili olabileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle yeni doğanda ve çocuklarda saç problemleri iyi değerlendirilmelidir.

Saç follikülleri, gebeliğin 14. haftasında görülmeye başlamakta ve hızlı büyüyerek 8. haftada görünür hale gelmektedir. Bunlar, lanugo olarak tanımladığımız, pigment içermeyen birkaç santimetre uzunluğunda ince saçlardır. Gebeliğin 7. ve 8. aylarında lanugo kılları dökülmekte, yerini ara dönem (intermediat) ve terminal saçlar almaktadır. Yeni doğanda, erişkinden farklı olarak saçlar aynı evrededir. Bu nedenle saçların siklus ve form değişiminde yoğun dökülmeler olabilmektedir. Bu geçiş süreci doğum sonrasında da devam etmekte; ilk olarak önde frontal bölgede saçlar dökülmekte, ardından 2-4. aylarda saçın arka kısmında occipital bölgede dökülme olarak yerine terminal saçlar çıkmaktadır. 1 yaş civarında, erişkinde olduğu gibi saçın normal fizyolojik siklusu başlamaktadır. Bununla birlikte saçların yaşam döngülerinden kaynaklanan fizyolojik saç dökülmeleri olabilmektedir. Yeni doğanda saç dansitesi 1135 saç/cm² olacak şekilde erişkinden çok daha yoğundur. Baş büyüdükçe ve saçlı deri alanı genişledikçe bu yoğunluk azalmakta, erişkin yoğunluğuna gerilemektedir.

Çocuklarda saç dökülmesinin değerlendirilmesinde aileden iyi bir öykü alınmalıdır. Problemin doğumda olup olmadığı, ne zaman başladığı, dökülmenin yaygın ya da bölgesel olup olmadığı ve yeniden saç çıkışı olup olmadığı gibi durumlar sorgulanmalıdır. Saç problemlerine ek olarak saçlı deride kaşıntı, kepeklenme ve konak varlığı da sorgulanmalıdır. Ayrıca saç gelişimi ile ilgili olan tırnak ve diş gelişimi hakkında aileden bilgi alınmalıdır. Terleme de iyi değerlendirilmelidir. Ailede mevcut genetik ya da genetik olmayan cilt hastalıkları ve saç problemleri sorgulanmalıdır.

Klinik muayenede saç dökülmesinin saçlı derideki dağılımı ve var ise paterni değerlendirilmelidir. Dökülme alanlarında dermoskopik muayenede özellikle saç folliküllerinin deriye açıldıkları porlara bakılarak bu porlar ile saç follikülleri çevresinde eritem ve kepeklenme varlığı kontrol edilmelidir. Bu arada tüm vücut cilt muayenesi yapılmalı; tırnaklar ve vücut kıllarının muayenesi de son derece önemlidir. saç analizinde kullanılan "basit tutma çekme testi, pull testi" ile saç dökülmesisn aktivitesi değerlendirilmekte. Bu test ile dökülen saçların mikroskopik değerlendirmeleri yapılarak saç gövdesine ve saç köklerine bakılmakta. Saç analizlerinde saçların kırılarak dökülmeleride değerlendirlmektedir. Bunlarda saç şaftı hastalıkları öncelikle düşünülmelidir.(saç analizi hakkında daha detaylı bilgi için...). Doğumsal yada sonradan gelişen saç yapı anomalileri bu mikrsokopik değerlendirmelerde tespit edilebilmektedir(saçların yapısal anomalileri hakkında daha detaylı bilgi için...). 

Ailelerin yeni doğan ve çocuklardaki saç dökülmeleri ve problemleriyle ilgili sık sordukları sorular ve endişelerinden yola çıkarak nedenleri şöyle özetleyebiliriz.

Çocuğumun Saçları Hiç Uzamıyor. Neden?

Hipotrikozis

Hipotrikoz, normalden daha az miktarda saçların varlığını tanımlar ve muhtemelen kalıtsal bir nedenden kaynaklanır. Bu nedenle hipotrikoziste birçok genetik hastalık sık görülmektedir. Saçlar seyrek oldukları gibi, saçların yapısal anormallikleri de gözlenmektedir. Doğumla birlikte görülmektedir ya da sonrasında yaşla birlikte saçlar incelip seyrekleşmektedir.

  • Hipotrikozis simplex formu otozomal dominanttır ve diğer sendromlarla birlikteliği yoktur. Çocukluk döneminde saçlar incelmekte, erişkin dönemde saçlar tamamen kaybolmaktadır.
  • Marie Unna hipotrikozisinde otozomal dominant geçiş vardır. Saç dökülmesi ile birlikte saçlarda yapısal bozukluklar da bulunmaktadır. Çocukluk döneminde saç dökülmesi vardır ve saçlar daha sonra kıvrılmaya, hatta karmaşık, taranmayacak bir görünüme dönüşmektedir. Ergenlikte saçlar, androgenetik alopesi gibi dökülmektedir. Diğer vücut kılları da olmayabilir.

Gevşek Anajen Saç Sendromu (Loose Anagen Syndrome)

Saçların yaşamsal evrelerinden anajen evrede çok kolay dökülmeleri görülmektedir. Sıklıkla 2-7 yaş arasındaki çocuklarda rastlanmaktadır. En fazla kız çocuklarında ve sarışın, yani açık ten renkli olanlarda gözlenmektedir. Saçlar doğduklarında normaldir; sonra saçlar seyrekleşmeye başlar ve saçların uzamadığından şikayet edilmektedir. Muayenede saçlar hafif tutulup çekildiğinde kolayca ele geldikleri ve döküldükleri görülmektedir. Dökülen saçlar alınıp mikroskopta incelendiğinde saç köklerinin displastik anajen evrede oldukları görülecektir. Bu klinik durum zamanla yaşla birlikte düzelmektedir.

Kısalmış Anajen Evre Sendromu

Bu durumdaki saçlar uzamaz ve kesilmeye ihtiyaç duymaz. Bu çocuklarda saçlı deride saçların anajen evreleri çok kısalmıştır. İlk olarak 2-4 yaş döneminde görülmektedir. Saçın yapısal özellikleri normaldir. Anajen evre kısaldığı için saçlar telogen evrededir ve dökülmektedir. Ancak gevşek anajen sendromunda olduğu gibi saçlar elle çekildiklerinde kolayca ele gelmez. Bu klinik durum ergenlik sonrası normale dönmektedir. 

Trichorrhexis Nodosa (TN)

En sık görülen saç yapısal bozukluklarındandır. Özellikle saçın hava koşulları değişimleri ile fazla döküldüğü görülmektedir. Sıcaklık, güneş, kimyasallar ve saçların çekilmesi dökülmeleri arttırmaktadır. Saçlar üzerinde kolayca kopan nodüller bulunmaktadır. Bu kopma noktalarında saç uçları boya fırçasına benzemektedir. Saçlar kuru, kaba ve kolay kırılan bir görünüm sergilemektedir. Ayrıca saçlara dikkatli bakıldığında üzerinde beyaz nodüller görülebilir(daha detaylı bilgi için...).

Monilethrix

Saçlarda otozomal dominant geçişli keratin protein kusuru bulunmaktadır. Saçın yapısına bakıldığında üzerinde daralma ve genişleme alanları görülmektedir. Bu daralma alanlarında saçlar kolayca kırılarak dökülmektedir. Saçlı deriye bakıldığında kirli sakal görünümü verdiği ve saçların kuru ve kırılgan olduğu görülmektedir. Minoksidil ve retinoidlerin saçlara kullanılması klinik durumu düzeltmektedir. Yaşla birlikte klinik azalma gösterebilmektedir(daha detaylı bilgi için...).

Pili Torti

Saçlar yassıdır ve kendi ekseni etrafında dönmüşlerdir. 180 dereceye varan bu düzensiz eksen dönmeleri saçları kırılgan hale getirmektedir. Tüm saçlı deride saçlar etkilenmez. Doğduklarında saçları normaldir. Zamanla klinik belirtiler ortaya çıkmakta, saçlar sarı ve düzensiz görünmektedir. Ergenlikle birlikte saçlar koyulaşmakta ve daha az kırılmaktadır. Birçok sendromla birlikte görülebilmektedir (Menke’s sendromu, ektodermal displaziler gibi)(daha detaylı bilgi için...).

Trichorrhexis İnvaginata (Bambu Saçlar)

Çocukluk döneminde saçlar kısa, dağınık ve kolay kırılmaktadır. Kaş ve kirpikler az ya da hiç yoktur. Saçlar mikroskopta incelendiğinde, saçın uzanma ekseni boyunca sanki bambu görünümünde olduğu gibi iç içe geçtikleri görülür. Yaşla birlikte saçların kalınlaşmasıyla bu görüntü düzelmekte, ancak kaş, kirpik hatta vücut kıllarında bu mikroskopik yapı kalmaktadır. Bu saç yapı bozukluğu Netherton sendromu ile birlikte sık görülmektedir. Bu sendrom otosomal resesif geçmekte ve daha çok kız çocuklarında görülmektedir. Bu sendromda, bu saç anomalisi yanında atopik dermatit, ichthyosis linearis circumflexa görülmektedir. SPINK5 geninde mutasyona bağlı olarak serum proteaz inhibitör proteini LEKTI eksikliği mevcuttur(daha detaylı bilgi için...).

Çocuğumun Saçları Bir Türlü Şekil Almıyor, Hep Dağınık Görünüyor. Neden?

Pili Annulati

Saç boyunca saçın yüzeyinde açık ve koyu bantlar görülmektedir. Bu, saçın korteks olarak tanımladığımız dış kısmındaki hava boşluklarından kaynaklanmaktadır. Bu durum, saçların kabarık görünmesine neden olmaktadır(daha detaylı bilgi için...).

Taranamayan Saçlar (Triangular hair, Uncombable hair, Cheveux incoiffables, pili trianguli et canaliculi, spun glass hair)

3 ay ile 12 yaş arasında ilk olarak görülür. Saçlar normal kalınlıkta ve uzunluktadır ancak kabarıktır ve bir türlü tarama ile düzleşmez. Saçlar sıklıkla gümüş rengindedir ve saçların %50'sinden azını etkilemektedir. Saçlar mikroskopta incelendiğinde yuvarlak olmak yerine üçgene benzer bir yapıda oldukları görülmektedir. Yaşla birlikte klinik hafiflemektedir.

Yünsü Saçlar (Woolly Hair)

Bu saçlarda saçlı derinin tamamında ya da bir kısmında koyun yünü gibi kıvırcık saçlar görülmektedir. Saçlar ince ve farklı kalınlıktadır. Saçların kıvırcıklaşması, saçlar üzerinde düğümler ve kırılmalara neden olmaktadır. Wooly hair, el ve ayaklarda keratoderma ve kardiomyopatilerin birlikteliği Naxos ya da Carvajal hastalığını göstermektedir.

Çocuğumun Saçları Çok Fazla Dökülüyor. Neden?

Telojen Effluvium

Çocuklarda saçlı deride telogen saçların oranı artışı ile birlikte telogen saçlarda dökülme olabilmektedir. Bu aniden başlayıp sonra kendiliğinden tekrardan saçlar çıkabilir. Ya da uzun ve tekrarlayan dökülmelere neden olabilmektedir. 2-3 aylık dökülme ve duraksama periyotları şeklinde seyredebilmektedir. Çocuklarda telogen effluvium yapan en sık nedenler yüksek ateş, enfeksiyonlar, fiziksel ve duygusal travmalar, ani ayrılıklar ve ilaçlardır. Ancak bu dökülmelerde hastaların üçte birinde dökülme nedeni saptanamamaktadır. Neden tekrarlamazsa, dökülme durmakta ve 3-6 ay içerisinde saçlar tekrar uzamaktadır. Saç dökülmesi; tiroid hastalıkları, demir eksikliği anemisi, çinko eksikliği, beslenme düzensizlikleri, kanserler, ilaçlar ve bazı otoimmün hastalıklarda olabilmektedir.

Gevşek Anajen Saç Sendromu (Loose Anagen Syndrome)

Alopesia Areata, Saç Kıran(daha detaylı bilgi için...)

Triangular alopesi

Sıklıkla 2-6 yaş döneminde görülmektedir. Sınırları belirgin üçgen ya da oval saç dökülme alanları frontotemporal bölgeye yerleşmektedir. Sıklıkla tek taraflıdır. Üçgen formunda ise üçgenin tabanı öndedir. Dökülme alanı içerisinde vellüsler gözlenmektedir.

Occipital neonatal alopesi

En sık görülen saç dökülmesidir. Yenidoğanlarda ilk aylarda ortaya çıkmaktadır. Bu, tamamen saçların yenidoğanlarda belli anatomik alanlarda aynı evrede olmalarından kaynaklanmaktadır. Saçlı derinin arka kısmı olan oksipital alanda saçlar telogen evreye toplu olarak girmekte ve doğum sonrası 2-3 ay içerisinde hepsi dökülmektedir. Saçların yastık ve yatma yüzeyine olan sürtünmesi bu dökülmeyi artırmaktadır. Dökülme geri dönüşlüdür.

Aplasia cutis congenita (ACC)

Bu durum, doğuşta saçlı deride saç ve saçlı derinin bir alanda olmayışı ile görülmektedir. Bu durum, anne rahminde saçlı derinin bu alanda gelişmediğini göstermektedir. Bu, damarsal, travma, annenin kullanmış olduğu ilaçlar ve rahimde gelişim sırasında karşılaşılan enfeksiyonlara bağlı olarak ortaya çıkabilmektedir. Bazen doğum sırasında yanlış yapılan forseps travmalarına ya da elektro yanıklarına bağlı olarak gelişebilmektedir. Sıklıkla tektir ve derin bir yara şeklindedir; birkaç ay içerisinde kötü yara iyileşmesi skar ile düzelmektedir. 1-10 cm çapındadır. Sıklıkla vertexte orta hattın sol ya da sağında yer almaktadır. Çevresinde saçlar bu lezyona doğru dönmüştür.

Çocuğumun Saçları Yama Tarzında Dökülmekte. Neden?

Alopesia Areata (AA)

Otoimmün ve genetik faktörlerle gelişmektedir. İmmün sistem, saçlı deride anajen evredeki saçları hedeflemekte ve bu distrofik anajen saçlara neden olarak bunların telogen evreye girmesine zorlamaktadır; bu da hızla bölgesel saç dökülmesine yol açmaktadır. Tedavi olmaksızın %80'i 1 yıl içerisinde kendiliğinden iyileşmektedir. %14-25 ise tüm saçlı deriyi hatta vücudu içine alacak şekilde ilerleyebilmektedir(daha detaylı bilgi için...).

Trikotillomani, Kendi Saçlarını Yolma, Trichotillomania

Burada hasta saçlarını tekrarlayacak şekilde yummakta koparmaktadır. Parmak emme gibi bir alışkanlıktır. Sıklıkla elin kolay ulaşabileceği saçın ön ve tepe kısmı tercih edilmektedir. Klinik görüntü alopesi areata'ya benzer ancak burada dökülme sınırı çok belirgin değildir ve dökülme alanında farklı uzunlukta koparılmış saçlar görülebilmektedir.

Saç Mantar Hastalığı, Tinea Capitis

Saçlı deride inflamasyon ile birlikte seyreden saç dökülmeleridir. Burada dökülmeler malesef kalıcı saç kayıplarına neden olabilmektedir.

Diğer nedenler

Örneğin yanıklar, radyasyon, morfea, traksyon alopesisi, saçlı deri liken hastalığı gibi.


yol tarifi

dermatoloji randevu
dermatoloji doktor cevapliyor

Adres: Esentepe Mah. Cevizli D 100 Güney Yanyol Lapishan 25/2 Soğanlık, Kartal / İSTANBUL
GSM: 0532 624 21 27
Bu sitedeki bilgiler doktor ya da eczacıya danışmanın yerine geçmez. Sitedeki bilgi, yorum ve görüntüler kişileri bilgilendirme amaçlı olup, tanı ve tedaviye yönlendirme amaçlı değildir.



© 2020 Hakan Buzoğlu. All Rights Reserved.
ByFlash Web Agency