- Gösterim: 29059
Son yıllarda, yüzde kırışıklıklar ve yüzün yeniden şekillendirilmesinde botulinum toksin deneyimleri ve estetik sonuçları arttıkça yeni uygulama alanları ortaya çıkmaya başladı. Yüzün estetiğinde son derece önemli olan alt çene sınırı ve boyun bunlardan belkide en önemli olanlarıdır.
Platysmal kas oldukça ince ve hemen deri altında yer alan yüzeysel bir kastır. Sağ ve solda omuz ve göğüs üst kısımlarından, pektoral ve major deltoid kasların üst kısımlarından, başlayarak yukarı ve içe doğru uzanmakta. Bu sırada sternoclavicular eklem, köprücük kemiği-clavicula ve scapular acromion üzerinden geçerek nerede ise boyunu yan ve önden tamamen kaplamakta. Kas fiberleri yukarı yüze doğru uzanarak alt çene kemiği-mandibula'nın alt sınırında, çene alt sınırında deri ile deri altı destek dokularda, mandibulokutanöz ligamentde ve alt yüz kaslarında sonlanmakta. Temel olarak boyun derisinin aşağı ve dışa çekilmesini sağlamakta.
Platysmal kasları fonksiyonel olarak ön ve arka gurup platysmal kaslar olarak tanımlayabiliriz.
- Sağ ve sol platysmal kasın ön fiberleri boyun ortasında hiç birleşmeden yukarı çıkabilirler. Bu anatomik dağılım % 30 oranında görülmektedir.
- Sağ ve sol platysmal kasın ön fiberleri boyun ön kısmında, çenenin altında birleşerek birbirine çapraz fiberler vererek yukarı çıkabilirler. Bu anatomik % 70 oranında daha sık görülmektedir. Bu çaprazlaşma bazen hyoid kıkırdak-çene mesafesinin nerede ise yarısında görülebilmektedir. Yaşlanma sürecinde bu birleşmenin azaldığı hatta kaybolduğu görülmektedir.
Platsymal kasın ön kısmında yer alan fiberlerin büyük bir kısmı mandibula alt sınırında sonlanmakta. Bu arada bu fiberlerden bir kısmı depressor anguli oris ve depressor labii inferior kaslarının arasından yukarı uzanarak alt dudak dış kısmına ve ağız köşesinde yer alan modiolus'a uzanmaktadır. Platysmal kas bu özelliği ile depressor anguli oris-DAO ve depressor labii inferior ile sinerjik çalışarak ağız ve alt dudak köşesinin aşağı-dışa çekilmesini sağlamakta. Platysmal kas çenede DAO, depressor labii inferior ve mentalis kası ile birlikte “M” şeklinde bir kassal yapı oluşturmakta. Bazı kişilerde platysmal kasın ön fiberleri risorius kası ile birlikte ağız köşesinde modiolus yapısına kadar uzandığı görülmüştür. Risorius kası ile sinerjik çalışarak ağız köşesinin dışa çekilmesini sağlamakta.
Platysmal kasın arka fiberlerindan bazıları daha yukarı çıkarak yüzün yüzeysel kas-aponörotik sistemini (superficial musculoaponeurotic system-SMAS) oluşturmakta.
Platysmal kasın çene, alt dudak ve ağız köşesi ve jowl alanında etkinliğinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Bunun için hastadan ağız köşelerini maksimum aşağı çekmesi ve "e" sesini çıkarması istenmekte. Bu sırada platysmal kasın kasılmasına bakılarak, boyunda platsymal bantlar ve çene ile jowl alanında ne kadar etkili olduğu gözlenmektedir. Bu sırada platysmal kas ile birlikte; mentalis, depressor anguli oris ve labii inferior, risorius kaslarıda maksimum çalışmakta. Platysmal kas sıklıkla korkma ve şaşırma mimiklerinde kullanılmakta.
Platysmal kasın aktivitesi ile birlikte boyunda gelişen bantlar ve çenede gelişen değişimlerin şiddetine göre bir sınıflama yapılır.
Erkeklerde platysmal kas kitlesi daha gelişmiş iken kadınlara daha ince hatta atrofiktir. Bu nedenle boyun platysmal kas kaynaklı problemler kadınlarda daha sık gelişmektedir.
Yaşlanma sürecinde platysmal kasın özellikle ön fiberleri tonuslarını kaybetmekte, kısalmakta ve incelmektedir. Hatta kasın orta hattan sağ ve solda 2-3 cm geriye çekildiği gözlenmiştir. Yaşlanma sürecinin bu olumsuzlukları boyunda platysmal bandların oluşmasına neden olmakta. Bunlar genç yaşlarda sadece platysmal kasın kasılması ile ortaya çıkarken ileri yaşlarda kas kasılmadan da görülebilmektedir.
Kas kasılmadan gelişen platysmal bantlar sınıflandırılır.
- Skor 0 da boyunda hiç bant yok.
- Skor 1 de hafif platysmal bantlar var ancak tüm boyun uzunluğunca devam etmemekte.
- Skor 2 de hafif platysmal bantlar var ancak tüm boyun uzunluğu boyunca devam etmekte. Ancak platysmal bantların kalınlığı 5 mm den az.
- Skor 3 de orta platysmal bantlar var. Bunlar tüm boyun uzunluğu boyunca devam etmekte ve platysmal bantların kalınlığı 5 mm dir.
- Skor 5 de şiddetli platysmal bantlar var. Tüm boyunda 5 mm den kalın platysmal banatların varlığı ve deri tonusunun ileri düzeyde bozulduğu görülmekte.
Platysmal kasın yaşlanma ile tonusundaki zayıflama altında yer alan subplatysmal yağ dokusuna desteğinin azalması anlamına gelmektedir. Bu süreç özellikle çene altında gözlenir ve yağ dokusunun dışa ve aşağı sarkması ile sonuçlanır.
Yaşlanma sürecinde platysmal disfonksiyon boyunda enlemesine ince çizgiler ve kırışıklarada neden olmaktadır.
Yaşlanma sürecinde platysmal kası ve çene kasları disfonksiyonu ağız ve alt dudak köşelerinin düşmesine, çene alt konturunun bozulması ve jowl alanında yumuşak dokudan oluşan bir birikmeye neden olmakta. Bu olumsuz estetik görüntü "bulldog" belirtisi olarak tanımlanmakta.
Yukarda tanımlanan platysmal kasın disfonksiyonu(hiperkinezi) yada tonusunu kaybetme sürecinden kaynaklanan estetik problemlerde botulinum toksin kullanılmakta.
Bu problemler sıklıkla yaşlanma sürecinde 40 yaşından sonra görülmekle birlikte bazı kişilerde 20-30 yaşalarda bile görülebilmektedir.
Platysmal bantalarda; ilk olarak hastanın platysmal kasını güçlüce kullanması istenmekte. Bunun için hastadan ağız köşelerini aşağı doğru çekerken "e" sesini çıkarması ve çenesini kaldırması istenir. Bantların belirgin olması ile sağ ve solda bantlar işaretlenir. 1.5-2 cm ara ile ve maksimum 3-4 noktadan botulinum toksin uygulanır. Platsymal bantlar sağ ve solda asimetrik yerleşebilir. Uygulamadan 2 hafta sonra hasta kontrole çağrılmalıdır. Sıklıkla yeni bantlar oluşabilmekte bu bantlara kontrolllerde toksin tekrar uygulanmakta.
Boyunda enlemesine çizigilenme ve kırışıklıklarda; 1.5-2 cm aralıklar ile 1-2 U dozlarda kırışıklıka altına toksin uygulaması yapılmakta.
Çene alt sınırına ve boyundaki bantlara botulinum toksin uygulanması ile yüzün alt çene konturunun düzenlenmesine “Nefertiti lift” denilmektedir. Bu yöntem Antik Mısır kraliçesi olan Nefertiti'nin mükemmel boyun ve çene konturunu gösteren heykelinden esinlenilmiştir.
Burada jowl altında mandibula sınırına 1-2 cm aralıklar ile ve boyun bantlarına 2 cm aralıklar ile botulinum toksin uygulanmakta.
Bu uygulama ile birlikte özellikle çene alt sınırı, bulldog deformitesi, jowl alanı konturu düzelmekte.
Boyun botulinum tokisn uygulamalarında toksin dozu 50 U den fazla olduğunda boyunda fonksiyonel zayıflık olmakta. İlk 4 hafta, özellikle sabahları başın yastıktan kaldırılmasında zorlanma şeklinde kendini göstermekte daha sonra kaybolmaktadır.
Bazı hastalarda toksin uygulaması sonrası yutma güçlükleri gelişebilmektedir. Bu toksinin mylohyoid ve stylohyoid kasları etklemesinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle özellikle 50 U üzerinde dozlar uygulanmamalı ve boyunun arka kısmında kas içerisine ancak ön kısmında toksin çok yüzeysel intradermal yapılmalıdır.