- Gösterim: 26
Saç, kişinin kimliğinin ve öz algısının önemli bir parçasıdır. Sosyal iletişim kurmanın bir yolu olabileceği gibi, kişinin stil anlayışını da yansıtabilir. Bu nedenle, bireyin değişen tutumlarını, eğilimlerini ve kültürel trendleri tasvir etmek için sık sık ve kolayca değiştirilebilir. Saç modelleri, ülkeye, bölgeye, mesleğe, kuşağa, trendlere, sosyal medya ikonlarına ve kişisel stile göre önemli ölçüde değişir. Saç stilinin seçiminde sosyal ve çevresel etkiler, trendlerin neyi güzel ve kültürel olarak kabul edilebilirliği, kişisel tercihlerin önüne geçmiş durumdadır. Bunu kullanan saç bakım endüstrisi, trilyon dolarlık bir sektördür. Saçların şekillendirilmesi ve stilizasyonu popülaritesi ile yaygın olarak kullanılmakta, ancak saç bozuklukları ve diğer sağlık problemleri ile arasındaki ilişki hakkında önemli tartışmalar vardır. Bu nedenle, en sık kullanılan saç stilleri için güncel eğilimleri, potansiyel riskleri ve önerileri özetlemeyi amaçladık.
Saç şekilledirme konusunu detaylandırmadan önce saçın gövdesi hakkında bilgileri hatırlayalım Saç gövdesinde anatomik olarak 3 katman bulunur: kütikül, korteks ve medulla.
En dış kısım kütiküldür; keratinden oluşur, çatıdaki kiremitleri gibi üst üste binerek 6-8 katmandan oluşturmakta. Alttaki korteksi korur ve bir bariyer görevi görür. Normal, hasarsız bir kütikül ışığın yansımasına izin veren ve saç gövdeleri arasındaki sürtünmeyi sınırlayan pürüzsüz bir yüzeye sahiptir. Kütikülün en dış yüzeyinde sistinden zengin epikütikül katmanı bulunur ve en dirençli katmandır. Bunun altında yine sistin bakımından zengin olan ekzokütikül ve bunun altında sistin içeriği düşük olan endokütikül yer almaktadır. Saç gövdesinin çoğunu oluşturan korteks saçın fiziksel özelliklerinden sorumludur. Kortekste saç gövdesi boyunca ve paralel uzanan uzun makrofibriller bulunmakta. Amino asitlerden oluşan keratin proteinleri 4'lü sarmallar oluşturarak orta filamenteleri, bunlar mikrofibrilleri, bunlarda makrofibrilleri oluşturmakta. Bu tüm yapılar keratinle ilişkili proteinlerden oluşan bir matris içerir. Saç gövdesinde medulla, saçın en iç kısmıdır ve keratinin en zengin olduğu bölümdür. Medulla saç rengi ve tonlarıyla ilişkili olan melanin granüllerine sahiptir. Aynı zamanda saç hacminden sorumludur. Medula yapısı ise saça gerilmelere karşı direnç ve mekanik dayanıklılık sağlamaktadır.
Saç lifinin ana bileşeni keratindir. Geriye kalan bileşenler diğer proteinler, su, lipitler, pigmentler ve eser elementler. Keratin spesifik yapısı ve kimyasal bağları ile saçın sertliğinden, sağlamlığından sorumludur. Keratini oluşturan amino asitler arasında en önemlisi sistin. Her sistin ünitesi, iki adet sistein amino asitlerinin iki adet kükürt atomu ile birbirine bağlanması ile oluşmakta(güçlü bir bağ yapısına sahip kükürt bağları disülfit köprüsü olarak adlandırlır). Her sistin ünitleri birleşerek uzun keratin polipeptid zincileri oluşturmakta. Keratin polipeptid zincileri(keratin alfa zinciri) dört tanesi orta, intermediate filamentleri oluştururken aralarında hidrojen, tuz ve disülfid bağları oluşmakta. Tuz ve hidrojen bağlar zayıf iken disülfid bağları güçlüdür.
Saç gövdesinin bir diğer önemli yapısal bileşeni ise 18-metil eikosanoik (18-MEA) asittir. Bu asit, saç gövdesinde hidrofobik bir tabaka oluşturur, saçların ıslanmasını, saç gövdesine nüfuz etmesini ve saç gövdesinin fiziksel özelliklerini değiştirmesini engellemektedir. Saç gövdesindeki yağ asidi tabakasının azalması, çıkarılması, parlaklığı azaltır, saçı statik elektriğe karşı daha duyarlı hale getirir ve nemin neden olduğu kıvrılmayı artırır.
Normalde yukarda anlatılan yapılar ile düz olan saçların dalgali yada kıvırcık olması saç foliküllerinden saç gövdesinin oluşması sırasında asimetrik protein yapımından kaynaklanır. Bu proteinler arasında oluşan farklı bağlar saçın dalgali yada kıvırcık olmasına neden olmakta. Folikülün bu yapısal özelliklerini değiştirmek henüz mümkün değil. Ancak saçın görünümünü değiştirmenin tek yolu, saçın fizikokimyasal özelliklerini değiştirmektir.
Saçların düzleştirilmesi için fiziksel, ısı ve kimyasalar kullanılmakta.
Sıcak Tarak ile Saç Düzleştirme
İlk defa 19. yüzyıl sonlarında kullanılmaya başlandı ve 20. yüzyılda Madam C.J. Walker tarafından sıcak tarak ve preslenmiş yağlar kullanılarak popüler hale gelmiştir. İlk olarak saçlara preslenmiş yağ sürülmekte ve sonrasında sıcak metal taraklarla saçlar taranmaktadır. Elde edilen saç düzleştirme geçici olup, yukarıda tanımlanan hidrojen bağlarının zayıflatılması ile sağlanmaktadır; bu işlem keratin hidrolizi olarak bilinmektedir. Zamanla diğer yöntemlerin geliştirilmesiyle sıcak tarak kullanılmamaya başlandı.
Saç Kurutma Makinesi ve Düzleştirici Sıcak Maşalar
Saç kurutma makinesi ya da saç maşaları gibi sıcak yüzeyler kullanılarak ısının fizikokimyasal etkisi ile saçların düzleştirilmesidir. Bu yöntemler, ancak saçın bir sonraki yıkamaya kadar düz kalmasını sağlamaktadır. Bu tekniklerde ıslak saça ısı uygulandığında hidrojen köprüleri zayıflar ve kırılır. Bu da saçların düz olmasını sağlamaktadır. Kurutma makinesinin düzleştiriciler ile birlikte kullanımı, saçın nemini alarak düz kalmasını sağlar. Kuru saçlar için 235 ile 250°C arasında yüksek sıcaklıklar, ıslak saçta ise 155–160°C arasında sıcaklıklar kullanılır. Bunlar, saç gövdesindeki proteinleri etkileyerek saçın yapısını bozabilir. Genellikle saç kurutma makinelerinin saçlar için doğal olarak kurumadan daha zararlı olduğu düşünülür. Ancak son çalışmalarda, saç kurutma makinelerinin saçtan en az 15 cm uzakta olması koşuluyla düzenli kullanıldığında saçın doğal kurutmaya göre daha az zarar verici olabileceği gösterilmiştir.
Kimyasal Olarak Saç Düzleştirme, Perma
Alkali Kimyasallar ile Saç Düzleştirme
Hidroksitler
Hidroksitler güçlü alkalilerdir ve yaygın olarak çok kıvırcık ve dalgalı saçların düzleştirilmesi için kullanılır. Alkali pH (9-14 arası) saç gövdesini şişirir, kütikülünü açar ve hidroksit gibi alkali kimyasal düzleştiricilerin kortekse nüfuz etmesine izin verir. Sonrasında saçlar kurutulup ısıtılır, ardından alkali prosesi nötralize etmek için asidik bir pH maddesi uygulanır.
Alkaliler, bu süreçte kortekste sistin amino asitlerinin 1/3'ünde, yalnızca bir kükürt atomu içeren ve sistin analoğu olan lantiyonin ile değiştirilir. Kortekste di-sülfid bağlarının yıkılması ve sistinin dönüşümü lantionizasyon olarak tanımlanır. Lantionizasyon saç gövdesinde kalıcı düzleşme sağlamaktadır.
Kostik soda olarak da bilinen sodyum hidroksit en fazla kullanılan kimyasal alkali türüdür. Saç düzleştirmede sıklıkla patates nişastasıyla karıştırılmış sodyum hidroksit kulanılmaktadır. Çok kıvırcık ve dalgalı saçlarda tercih edilmektedir. Yüksek pH ve sistin'in lantionine dönüşümü saç gövdesini zayıflatır; bu nedenle hidroksitlerde saç hasarı riski daha yüksektir. Hidroksitler tiyoglikolat ile kimyasal olarak uyumlu değildir ve bu nedenle birlikte kullanımı saç dökülmesine neden olabilir. Önceden boyalı veya kimyasal dalgalı saçlarda tiyoglikolat bulunabileceği için dikkatli olunmalıdır.
Guanidin hidroksit hafif dalgalı-kıvırcık saçların düzleştirilmesi için kullanılır ve daha çok hassas saç derisine sahip kişilerde tercih edilmektedir. Guanidin hidroksit saç derisi için daha hafif olmasına rağmen, saç gövdesindeki kalsiyum gibi mineral kalıntılarını bırakır. Bu, saçları daha kuru, kırılgan ve mat hale getirir.
Hidroksit içeren saç düzleştiriciler kostik ve kostiksiz formüller olarak ikiye ayrılabilir; kostikli olanlar en çok profesyonel kuaför salonlarında, kostiksiz olanlar ise evde kullanım için daha popülerdir. Kostik bazlı gevşeticilerin saç şaftına daha hızlı nüfuz ettiği, bunun sonucunda da kostiksiz gevşeticilere kıyasla daha hızlı düzleşme sağladığı ve kafa derisi kuruluğuna karşı daha az duyarlılık gösterdiği bulunmuştur.
Tiyoller
Bu grup alkali düzleştiricilerde amonyum tiyoglikolat, aminometil propanol tiyoglikolat ve etanolamin tiyoglikolat yer almaktadır. Hidroksitler gibi tiyoller de kıl gövdesini şişirir, kortekse nüfuz ederler ve sistin amino asitlerinin sülfit bağlarının kırılmasıyla her sistin için 2 sistein oluşturur; ancak lantionizasyon reaksiyonu gerçekleşmez. Disülfid bağları kırılmış saçlarda ısı ve fiziksel düzeltme uygulanır. Hidrojen peroksit gibi oksitleyici maddeler kullanılarak yapılan nötralizasyon işlemi ile düz saçta yeniden disülfid bağları oluşturularak kalıcı saç düzleştirme sağlanmaktadır.
Amonyum tiyoglikolat en popüler olanıdır. Çözeltisinin konsantrasyonu %7,5 ile %11 arasında değişir ve pH 9 ile 9,3 arasındadır. Daha alkali çözeltiler hazırlanması için daha yüksek miktarda amonyak kullanılır. Ancak amonyak arttıkça hoş olmayan bir kokuya sahip olurlar ve cildi daha fazla tahriş ederler.
Amonyum tiyoglikolat düzleştirme sırasında kullanılan hidrojen peroksit, saçın doğal renginin solmasına neden olabilir; özellikle kahverengi ve siyah saçlarda bu reaksiyon görülmektedir.
Alkali Kimyasallar ile Saç Düzleştiriciler ile ilgili problemler
Alkali saç düzleştiricilerin kullanımıyla ilişkili en sık belirtilen riskler arasında saç hasarı, cilt iritasyonu ve alerjiler, kanserojen riskler, endokrin sistem üzerine etkileri ve saç dökülmesi bulunmaktadır.
- Lantionizasyon sırasında kullanılan kimyasallar son derece alkalidir. Bu, kimyasal cilt yanıkları için bir risk oluşturmaktadır.
- Yüksek alkali ve kimyasal içerikler, bu ürünlerin saçta çok uzun süre bırakıldığında saçın düzleşmesinin yanı sıra saçın kendisini de sindirmeye başlamasına neden olabilir. Saçtaki kükürt içeriğinin azalmasına yol açar; bu da zayıflamış saç gövdesi, saçlarda kırılma ve incelmeye neden olabilir. Saç kırılmaları ve incelmeleri üzerinde 18 yaş ve üzeri 715 Afro-Amerikan kadın üzerinde yapılan bir çalışmada, saç kırılması yaşayan kadınların %90'ı kimyasal tedaviler kullandığını bildirmiştir. Bu nedenle saç düzleştiriciler kullanılacaksa, daha az kimyasal madde konsantrasyonu, daha kısa uygulama süresi ve daha uzun uygulama aralıkları önerilmektedir.
- Saç düzleştiricilerin kanserojen riskleri araştırılmaktadır; ancak düzenli kullanımı ile tümör oluşumu arasında bir ilişki olduğunu gösteren çalışmalar yapılmıştır. Formüllerinde bulunan çok sayıda kimyasalın hayvan çalışmalarında kanserojen olduğu bulunmuş ve ciltten emilim yoluyla vücuda girdiği, bu kimyasalların hormonal olarak aktif veya endokrin bozucu etkilerle kanser riskini artırdığı varsayılmaktadır. Saç düzleştiriciler ile erken adet görme arasında bir ilişki bildirilmiştir. Erken adet görme ile meme kanseri arasında yüksek bir birliktelik bulunmaktadır. Benzer bir ilişki kadınlarda rahim miyomları için de gözlemlenmiştir.
- Kimyasal saç düzleştiricilerde en sık problem saç dökülmeleri ve kırılgan saç problemleridir. Bu uygulamalar sonrası skar alopesi gelişimi arasında önemli tartışmalar vardır. Eskiden "sıcak tarak alopesisi" olarak bilinen bu saç dökülmesi, saçlı derinin tepe kısmında başlar ve çevreye doğru ilerleyerek kalıcı saç folikül hasarı ile dökülmelere yol açmaktadır.
- Daha az tartışılan ancak son derece önemli olan problem, kimyasal saç düzleştirme sonrası terleme ve egzersizlerin kısıtlanmasıdır. Spor ya da egzersiz sonrası terleme, saçların tekrar şekillenmesini zorlaştırmaktadır. Bu da egzersizleri kısıtlayan bir halk sağlığı sorunu olabilir.
Öneriler
Öncelikle kimyasal saç düzleştiriciler kullanılmamalıdır. Eğer kullanılacaksa, kimyasal saç düzleştiriciler uygun uygulama yöntemi ve işlem süresi konusunda eğitim almış deneyimli profesyoneller tarafından en iyi şekilde uygulanmalıdır. Saç ve saçlı derinin durumu uygulama öncesinde değerlendirilmelidir. Saçlı deride hastalık ya da hasar varsa, kullanımından kaçınılmalıdır. İnce saçlar daha hızlı düzleştirilebilir ve bu nedenle kimyasallar daha az konsantrasyon ve sürede saçta bırakılmalıdır. Saç düzleştiriciler 8-12 haftada bir uygulanmalıdır. Saç düzleştiriciler kullanıldıktan sonra saçların toplanması, topuz yapılması ve yüksek gerilimli saç stillerinin seçilmesinden uzak durulmalı; aşırı tarama veya şekillendirme yapılmamalıdır.
Asitik Kimyasallar ile Saç Düzleştirme
Brezilya Keratin Tedavisi
Bu teknik 2003 yılında Brezilya'da tanıtıldığı için Brezilya keratini olarak adlandırılmaktadır. Bu uygulama saçları düzleştirme, elektriklenmesini azaltma, saçların daha rahat şekil almasını sağlama ve saçların rengini ve parlaklığını artırma sözü vermektedir. Önceden düzleştirilmiş veya boyalı saçlara da uygulanabilir. Saçları düzleştirme kabiliyeti ve beş aya kadar kabarıklığı azaltma ile parlaklığı artırma iddiaları nedeniyle son zamanlarda popülerlik kazanan bir saç düzleştirme yöntemidir. Bu yarı kalıcı tedavi, geleneksel kimyasal saç düzleştiricilere göre giderek daha fazla kullanılmakta.
Bu yöntemde kullanılan formaldehit, yaygın olarak kullanılan çözünür bir aldehittir. Formaldehitin eşanlamlıları metanal, formalin, formik aldehit, oksimetilen, metil aldehit ve oksimetandır. Birçok ülke, düzleştirme ürünlerinde aktif madde olarak formaldehit kullanımını yasaklamıştır. Formaldehitin özellikle yüksek sıcaklıklara maruz kalması durumunda kanserojen etkisi nedeniyle. Metilen oksit ve metilen glikol gibi kimyasal bileşikler yüksek sıcaklıklarda formaldehit çıkarırlar ve bunlar formaldehit salıcıları olarak tanımlanırlar.
Brezilya keratininde genellikle koyun yününden elde edilen sentetik hidrolize sıvı keratin kullanılır. Bunlar formaldehit içerisinde çözündürülür. Saç uygulandığında küçük boyutları nedeniyle kortekse hızla nüfuz eder ve keratin ile reaksiyona girer. Uygulama sırasında kullanılan kurutucunun ısısı saçlarda formaldehiti uçucu hale getirerek hidrolize keratin (HK) çözeltisinin saçın doğal keratinindeki sabitleme kapasitesini artırır. Keratin proteinlerinin çapraz bağlanması, saçlarda sertleştirici bir film kaplaması üretir. Bu da saçı su geçirmez hale getirir ve pürüzsüz ve parlak kalmasını sağlar. Ancak, saç gövdesi yine de kırılgan olduğu için bu film çok koruyucu değildir ve minimal travma sonrasında kırıklara karşı hassastır. Brezilya keratin uygulaması değişken dayanıklılığa sahiptir ve 6-20 hafta sonra tekrar uygulanabilir.
Burada kullanılan formaldehit ve diğer aldehitler öncelikli olarak saç düzleştiricisi değildir. Uygulama sırasında fromaladehit - keratin ile saçların yıkanması saç gövdesnde hidrojen bağlarını zayıflatır/kırar. Böylece oluşan düz saçlar kurulanması sırasında keratinin ve formalinin keratinler üzerinde çapraz bağlanma sağlaması nedeniyle kalıcı olamktadır.
Formaldehit, insanlar için kanserojen olarak sınıflandırılmaktadır. Solunum yolarında(sinonazal kanser) ve hematolojik açıdan(miyeloid lösemi) kanserojen etkileri tanımlanmıştır. Uygulamanın yıl içerisinde sık tekrarlanması kronik solunması yüksek risk taşımaktadır(uygulanan kişi ve daha yüksek riskle uygulayan için). Formaldehite akut maruz kalma da zararlıdır ve cilde zarar verir. Hafif egzamadan yanıklara ve cilt nekrozuna kadar değişen lezyonlar gelişebilir. Lenfadenopati, baş ağrısı, alerjik konjonktivit, ölümcül olabilecek solunum yolu lezyonları gelişebilir. Ayrıca, akut böbrek yetmezliğine yol açan tübüler nekroz hakkında raporlar bulunmaktadır. Formaldehitin teratojenik olduğuda belirtilmektedir. Formaldehit kullanımının sınırlanması için birçok uluslararası düzenleme yapılmıştır. Ne yazık ki, pek çok ürün salon profesyonelleri tarafından uygulanmakta ve kullanılan formaldehit veya türevlerinin içerikleri güvenlik açısından kontrol edilememektedir. Birçok üründe formaldehit için belirlenen %0,2 sınırının çok aşıldığı gösterilmiştir (18-54 katı, %3 ile 11 arasında).
Glutaraldehit
Glutaraldehit doymuş bir dialdehittir. %0,2 kozmetik koruyucu ve %2'ye kadar konsantrasyonlarda sterilizatör ve hastane dezenfektanı olarak kullanılmaktadır. Bu güçlü madde, DNA ve proteinlerle stabil çapraz bağların üretilmesinde kullanılır ve özellikle solunum sistemi için formaldehitten daha toksiktir. Potansiyel olarak kanserojen olduğundan, saç düzleştirici olarak herhangi bir konsantrasyonda kullanımı yasaktır.
Glioksilik Asit ve Çeşitleri
Formik asit veya oksoasetik asit olarak da adlandırılan glioksilik asit, organik bir bileşiktir ve en basit aldehidik asitlerden biridir.Formaldehitin yasaklanmasının ardından birçok ülkede saç düzleştirici olarak kullanılmaya başlandı. Ancak bunlar yüksek sıcaklıklara maruz kaldığında formaldehit açığa çıkaracaktır. Formaldehit salıcıların kullanımı her geçen gün popülerlik kazanmakta. Ancak, bu ürünlerin güvenliği hakkında bilimsel endişelerde ratmakta.
Glioksilik asit düzleştirmeleri, saçın düz yapısını 5-10 yıkamaya kadar koruyan yarı kalıcı sonuçlara sahiptir. Bu protein denatürasyonu, asit ile amino yapısı arasındaki reaksiyon yoluyla meydana gelir. Glioksilik asit saç gövdesinde kütiküllere nüfuz eder ve korteksin hidrojen bağları ile amino asit tirozini üzerinde etki eder. Tirozin hidrojen bağlarının glioksilik asitin karboksilik kısmı ile etkileşimleri nedeniyle açığa çıkar. Herhangi bir kesinti olmamasına rağmen disülfit köprülerinin şeklinde bir değişiklik yaratmaktadır. Bu reaksiyonlara yüksek ısı eklendiğinde biyo-polimerize bir yapı oluşur ve ve saçı düzleştirir. Glioksilik asitin saç gövdesinde film oluşturma etkisi saça parlak bir görünüm kazandırmakla birlikte bu madde, keratinin bütünlüğünü ve çekme mukavemetini bozar; bu da daha kırılgan hale gelen saçlara yol açmaktadır.
Asitik Kimyasallar ile Saç Düzleştiriciler ile ilgili problemler
Brezilya keratin bakımları diğer kimyasal saç düzleştiricilere göre daha güvenli bir alternatif gibi görünse de risksiz değildir. Belki de bu uygulamanın en endişe verici özelliği, insan için kanserojeni olan formaldehitin nispeten yüksek konsantrasyonlarda kullanılmasıdır. Formaldehitin solunum yolunda tahrişe, kontakt dermatite, baş ağrılarına, gebelik komplikasyonlarına neden olduğu bilinmektedir ve yüksek konsantrasyonlarda solunum ve hematopoietik malignitelerle ilişkilidir. Ulusal Kanser Enstitüsü tarafından yürütülen bir çalışmada, formaldehit üreten ve kullanan fabrikalardaki işçiler arasında özellikle miyeloid lösemiler olmak üzere lenfoproliferatif malignitelerin görülme sıklığının arttığını bulmuştur. Kozmetiklerde kullanılan oranlar, endüstriyel kullanımdakinden çok daha düşük olmasına rağmen, yine de herhangi bir formaldehit maruziyetinin "güvenli" olarak kabul edilebileceği sorusunu gündeme getirmektedir.
Formaldehit kullanımına ilişkin endişelerle birlikte, formaldehit salan formülasyonlar(glioksilik asit gibi) popülerlik kazanmıştır ve bunların formaldehit formülasyonlarından daha güvenli olduğuna dair bilimsel bir kanıt yoktur. ABD Kozmetik Bileşen İnceleme Uzman Paneli, maksimum güvenli formaldehit konsantrasyonunu %0,2 olarak belirlemiştir; bu seviye genellikle ticari markaları tarafından fazlasıyla aşılmaktadır.
Yukarıda tanımlanan tüm asitli kimyasal saç düzleştiriciler, irritan, tahriş edici ve alerjik temas egzamalarına neden olabilmektedir. Saçlı deride hatta tüm vücutta eritemli-skuamatif ve papülopüstüler lezyonlar meydana gelebilir.
Genellikle düzleştirici ajanların aşırı veya yanlış kullanımı nedeniyle yoğun saç dökülmeleri, telogen effluvium meydana gelebilir.
Uygulamalar sırasında saçı etkileyen ısı ve fiziksel çekme etkileri traksiyon alopesisine, özellikle saç çizgisi boyunca neden olabilir.
Tekrarlanan fiziksel-ısı travmalarına, kimyasal yanıklara ve ısıtılmış vazelin nedeniyle oluşan yanıklar saktrisyel saç dökülmelerine yol açmaktadır.
Saç kırılma problemleri en yaygın olumsuzluklar arasında yer almaktadır. Yüksek konsantrasyonlarda madde kullanımı ve yanlış pH'a bağlı olarak saç düzleştiriciye uzun süre maruz kalındığında ortaya çıkar. Asitli düzleştiricilerde tarama, çekme mukavemeti, renk, aminoasit içeriği ve iç yapısı gibi saç özelliklerinde değişiklikler olur. Düzleştiricinin pH değerinin bu özellikler üzerinde güçlü bir etkisi vardır. Daha fazla hidrojen iyonunun varlığı, pH değeri düştükçe dokuya daha fazla zarar verir. Bu nedenle, saç gövdesinin daha fazla hasar görmesini ve kırılmasını önlemek için pH değerini kontrol etmek önemlidir.
Öneriler
Brezilya Keratin Bakımlarının daha güvenli oldukları konusunda açık bir endişe vardır. Bu ürünlerdeki formaldehit ya da formaldehit salan kimyasaların kullanımı sınırlanmalı, konsantrasyonuyla ilgili daha fazla yasal düzenleme ve denetim gerekmektedir. Formaldehit riskleri ve kanserojen bileşen olması nedeniyle bu işlemlerden tamamen kaçınılması önerilmektedir.
Saç düzleştirmeden en az 2 hafta sonra boyaların kullanılması gerektiği unutulmamalıdır. Boyama, saçın aşırı hasar görme olasılığını azaltır.
Kimyasal İçermeyen Saç Şekillendirme, Saç Modelleri; Topuz, Örgüler, Kaynak yada Peruklar, Rastalar
Saçlara topuz yapma, örgü, dokumalar, peruklar, kaynaklar ve rastalar, Afrika kökenli kadınlar arasında popüler olan, bakım gerektiren ve kimyasal içermeyen saç şekillendirme tekniklerine örneklerdir. Bu saç modelleri kadınlar ve erkekler arasında, hatta zaman zaman çocuklar arasında trend olmaktadır. Uygulanması zaman almakta, daha ayrıntılı stiller için saatlerden hatta günlere kadar sürebilmektedir. Uygulama sonrası uzun süreler boyunca bozulmadan kalmaları, bakımı için minimum günlük çaba gerektirmeleri, kimyasal kullanılmaması (rasta hariç) ve aşırı günlük manipülasyon gerektirmemeleri nedeniyle tercih edilmektedir. Saç gövdesinin aşırı dalgalı, kıvırcık ve şekil alma zorluklarını etkili bir şekilde maskelerler. Ancak doğal saç modelleri kadar masum değillerdir. Kimyasal olarak uygulama yapılmamış saçlarda doğal saça geçişte yardımcı olmak için kullanılabilirler.
Saç örgüleri ve dokumaları, bu saç stillerinin en çok tercih edilenleridir. Saçlar, kafa derisinden başlayacak şekilde sıkıca örülerek elde edilir. Bu uygulama, kişinin kendi doğal saçıyla veya uzun/renkli görünmesi için sentetik ya da doğal saçlar, kumaşlar ve iplikler eklenerek yapılabilir. Bu saç stilleri, özellikle egzersiz, spor, terleme, duş, havuz ve deniz için idealdir. Banyoda rahatlıkla şampuanlanabilirler. Suya ve terleme nemine maruz kalmak stili değiştirmez. Örgüler ve dokumaların, Beyoncé gibi Afro-Amerikan eğlence sanatçıları ve Venus ile Serena Williams gibi spor yıldızları tarafından tercih edilmesi, trendlerini artırmaktadır.
Peruklar ve kaynaklar kişinin doğal saçlarını örtmesi, stilini farklı göstermesi, uzun görünmesini sağlaması nedeni ile tercih edilirler. Herhangi bir zamanda çıkarılabildikleri için çok daha az kalıcıdırlar.
Rasta doğal saçı bölümlere ayırmayı, saçlara tığ benzeri aletler ile kıvrıma, bükme ve düğümler ya da avuç içi kıvırmaları içerir. Jamaika Rastafaryan kültüründe uzun bir geçmişe sahiptir, ancak günümüzde siyah erkekler ve kadınlar arasında oldukça popülerdir. Son derece az bakım gerektirir ve uzun süre bakımı kolaydır. Genellikle kesme kararı verilene kadar kalıcı kabul edilirler, ancak son zamanlarda su ve saç kremleri kullanarak bukleleri açma gibi teknikler geliştirilmiştir. Sahte rasta ise saçlara müdahale etmeden sentetik saçın doğal saç tellerinin etrafına sıkıca sarıldığı başka bir seçenektir. Rasta ile aynı özellikleri gösterir.
Saç şekillendirmeler ile ilgili problemler
Yukarıda belirtilen tüm saç modelleri için ortak özellik, yapılırken ve sonrasında devam edebilen saçlarda ortaya çıkan çekme ve gerilme etkisidir. Bu etki zamanla saçlarda dökülmelere "traksiyon, çekme alopesi" neden olmaktadır. Saçlara dolaylı olarak foliküllere uygulanan gerilime bağlı saç dökülmesi genellikle ön saç sınırı korunacak şekilde saç çizgisi boyunca seyrekleşmelere yol açmaktadır. Saç çizgisindeki saçlarda gerilimin neden olduğu kopmalar, seyrekleşmeye ek olarak saçak benzeri görünüme neden olmaktadır. Saçın sürekli olarak tek bir yönde çekilmesini içeren herhangi bir saç modeli, saçlarda kırılmalara ve traksiyon alopesisine neden olmaktadır. Ayrıca örgülerde, bükümlerde ve dokumalarda yaygın olarak kullanılan ek saç uzantıları, saç folikülüne önemli ölçüde ekstra ağırlık yüklemektedir. Aşırı örgüden kaynaklanan mekanik hasar (> yılda sekiz kez) en yüksek traksiyon alopesisine neden olmaktadır.
Saç örgülerinin kafa derisine tutturulması için yapıştırıcıların kullanılması diğer riskler arasında yer almaktadır. Bu yapıştırıcılarda alerjik kontakt dermatit ile ilişkilendirilen lateks ve poliakrilatlar gibi bileşenler bulunmaktadır. Ek olarak, bu bağlayıcı yapıştırıcıların çıkarılması sırasında saç kırılması ve hasarı gelişebilmektedir (traksiyon alopesi gibi).
Bir diğer risk ise seboreik dermatit gibi saçlı deri egzamalarında klinik alevlenmelerin olmasıdır. Ortalama olarak örgülü veya dokuma saç modellerinin 63 gün boyunca kullanıldığı, yıkamaların daha az yapıldığı, 18 ila 32 gün gibi görülmektedir. Şampuanlama zorluğu, seboreik dermatit riskini artırabilir veya mevcut seboreik dermatiti kötüleştirebilir.
Farkında olunması gereken bir diğer olası risk, bu saç şekillendirmede skar alopesi gelişmesidir. Traksiyonel alopesi, zamanla saçlı deride folikülitlere neden olmakta; bunlar da skar bırakan saç dökülmelerine yol açmaktadır.
Öneriler
Özellikle saç çizgisi boyunca örgülerin gevşetilmesi, saç teline binen gerilimin daha iyi dağıtılması için daha büyük çaplı örgüler ve rastalar seçilmesi önerilmektedir. Saç örülürken saç çizgilerinin bırakılması ve buralara şekillendirici jel kullanımı önerilmektedir.
Örgülerin iki ila üç aydan uzun süre takılı kalmaması önerilmektedir.
Sıkı ve aşırı uzun örgülü topuzlar önerilmemektedir. Uygulama sırasında gerilme, ağrı veya batma hissedilirse örgülerin gevşetilmesi önerilmektedir.
Kimyasal olarak düzleştirilmiş saçlarda bu saç stillerinden kaçınılmalıdır. Örgüler yerine daha gevşek bükümler tercih edilmelidir.
Hangi saç stili seçilirse seçilsin, saçlar en az iki haftada bir şampuanla yıkanmalıdır.
Örgülerin uygulanmasında yapıştırıcı kullanmaktan kaçınılmalı, bunun yerine düğümler tercih edilmelidir.
Yukarıda tartışılan tüm saç şekillendiricilerin riskleri nedeni ile dalgalı ve kıvırcık saçlarda son yıllarda "doğal saç şekillendirmeden" bahsedilmekte.
Doğal Saç Şekillendirme
Doğal saç şekillendirme, saçlara kimyasal ya da kimyasal olmayan tüm düzleştiricilerin kullanımının bırakılması ve/veya kaçınılması anlamına gelir. Doğal saç kullanımı ve stilleri son on yılda önemli ölçüde popülerlik kazanmıştır. Özellikle kimyasal düzleştiricilerin üzerinde yapılan çalışmalar, sonunda gerçekleştirilen toplumsal bilinçlendirmelerin Afro-Amerikanlar arasında bile bunların kullanımının hızla azaldığını göstermektedir. Afrika kökenli kadınlar bile doğal saçlara yönelmektedir.
Doğal saç şekillendirme ve bakımı düşünüldüğü kadar kolay değildir. Bununla birlikte, konu ile ilgili internet saç blogları ve YouTube eğitimleri ile dolu olmasına karşın piyasada doğru doğal saç bakım ürünlerinin olmaması ve kadınların düz saçlardan kıvırcık saçlara geçişlerinin kolay olmaması rol oynamaktadır. Ayrıca, dalgalı ve kıvırcık saçlarda doğal saç bakımı zaman alıcı ve bakımı zor olabilir (özellikle uzun bir süre düz saç kullanan kadınlar için).
Kadınların doğal saçlara geçiş kararı vermelerinde diğer bir engel, doğal saçlarına aşina olmamaları ve/veya hayal kırıklığı yaşamalarıdır. Ayrıca saç düzleştiriciler kulalndıkları için doğal saçlarına nasıl bakacaklarını hiç bilmemektedirler.
Çok küçük yaşlardan itibaren, aşırı dalgalı ve kıvırcık saçlar çocuklarda okullarında akran zorbaliğına nedne olabilmekte. Bu durum, yetişkinlikte de devam ediyor; saçların stilleri akademik ve iş hayatını olumsuz etkileyerek mobinglere neden olabilmektedir. Kıvırcık ve dalgalı saçlar profesyonel olmayan, bakımsız ve dağınık olarak algılanabilmekte hatta belirli ortamlarda radikal veya politik olarak bile düşünülebilmektedir.
Doğal saça geçiş sürecinde saç bakımıyla ilgili öneriler arasında en az iki haftada bir şampuan içeren bir ürünle saç yıkamak, saç açıcı kremler kullanımı, bu kremler sonrası geniş dişli bir tarakla saçlaron açılması ve kırılmayı önlemek için saç kremlerin sık sık kullanılması önerilmektedir.
Doğal saçlara geçiş nazikçe ve hassasiyetle yapılmalı, geçişin her zaman göründüğü kadar kolay olmadığı kabul edilmelidir. Bu doğal saç stillerinin kabulü artarken, yalnızca kişisel bir stil seçimi değil, aynı zamanda sağlık için bir seçim yapıldğı unutulmamalıdır.