Kalıcı makyaj, estetik amaçlarla kaşlara, göz kapaklarına ve dudaklara uygulanan popüler bir dövme biçimidir. Ayrıca meme başı ve meme areolasının yeniden yapılandırma, kafadaki saç köklerini taklit etme, yara izlerini ve vitiligoyu kapatma amaçlı medikal dövme uygulamalarıda kullanılmaktadır. Klasik dövmelerin(dekoratif vücut dövmeleri) kalıcılıklarının aksine, kalıcı makyajda istenen renk yoğunluğu ve şeklin korunması için tekrar uygulanması gerekmektedir. Bu gereklilik deriye uygulanan pigmentlerin zamanla solmasından kaynaklanır. Bu solma uygulama yöntemlerinden veya aparatlarından ziyade kullanılan dövme mürekkep pigmentlerinin özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Kalıcı makyajda kullanılan renklendiriciler, geleneksel dövme mürekkeplerinde bulunan nanopartiküllere kıyasla bileşimlerinde genellikle daha büyük pigment parçacıkları içerir. Daha büyük inorganik pigmentlere sahip kalıcı makyaj zamanla solarken, daha küçük ve kararlı organik pigmentlere sahip klasik dövmeler ise daha kalıcıdır. 

Kalıcı makyaj, kaşlar, kirpikler için göz kapakları ve dudaklar gibi yüz özelliklerinin doğal görünümünü geliştirmek için kullanılan bir dövme biçimidir. Uygulamanın kalıcı olmaması nedeni ile yarı kalıcı makyaj, mikropigmentasyon, derma-pigmentasyon veya estetik dövme gibi tanımlar daha sık kullanılmaktadır. 

Son yıllarda kapsamı çeşitli tıbbi uygulamaları içerecek şekilde dövmelerde yapılmaktadır. Bunlar medikal dövme olarak tanımlanmaktadır. Medikal dövmeler; meme ameliyatından sonra areola ve meme ucunun yeniden yapılandırılması, cilt izlerinin kapatılması, saç dökülmesinde saç ve saç köklerinin taklidi ve vitiligonun görsel kamuflajı için kullanılmakta. Kozmetik yarı kalıcı makyajlarda birincil motivasyon genellikle güzellik ve öz saygı iken, tıbbi dövmeler için normal görünümün geri kazanılması amaçlanmaktadır. Dövmelerin tıbbi amaçlarla kullanımı binlerce yıl öncesine dayanır. Korunmuş mumyalarda bulunan dövme izleri, diğer kültürel amaçlarının yanı sıra, eklem ağrısını, artriti hafifletme için eklem yüzeylerine iyileştirici özelliklere sahip olduğuna inanılılarak yapıldığını göstermektedir.

Günümüzde klasik dövmeler öncelikli olarak dekoratiftir, vücut süsü amaçlanarak yapılmakta, özel dövme mürekkebi ve cihazlar kullanılmaktadır. Son birkaç yılda dövme aletleri, iğneleri, mürekkepleri ve tekniklerinde önemli gelişmeler görüldü. Dövme giderek daha popüler hale geliyor ve birçok ünlü vücutlarını dövme tasarımları ile kaplıyor, hayranlarını ve özellikle gençleri dövme yaptırmaya teşvik ediyor. Birçok kişi ilk dövmesini gençlik yıllarında, erken yetişkinlik döneminde yaptırıyor ve dövme sayısı zamanla artıyor. Yarı kalıcı makyajlar ise güzellik sektöründe en hızlı büyüyen bir alan haline geldi, özellikle kadınlar yüz hatlarını geliştirmek ve trendleri takip etmek için bu uygulamayı yaptırmakta. 

Klasik dövmeler, yarı kalıcı makyajlar yada medikal dövmeler benzer temel prosedürler ile uygulanır. Hepsinde istenen pigment cildin dermisine papiller tabakasına yüzeysel olarak özel dövme iğneleri kullanılarak yerleştirilir. Bu iğneler ile cildin delinmesi nedeniyle bir inflamasyon süreci başlar. Dermiste makrofaj hücreler, yabancı cisim pigment parçacıklarını fagositoz ile yutarak cilten izole etmeye çalışırlar. Bazı makrofajlar pigment parçacıklarını lenf nodlarına taşırlarken bazıları birden fazla pigment parçacığını yutar ve makrofaj lenf sistemine girmeyecek bir çapa ulaşır. Sonuç olarak, pigmentleri içeren makrofajlar dermisin bağ dokusunun kolajen demetleri arasında kalır ve pigmenti cilt yüzeyinden görünür hale gelir. Makrofajlar hücre ölümüne uğradıktan sonra(apopitoz), yeni makrofajlar bu pigmentleri yutar. Bu fagositoz ve apoptoz süreci, bir dövme sonrasında sürekli olarak tekrarlanır ve dermal makrofajların pigment yakalama-bırakma-yeniden yakalama döngüsü olarak tanımlanır. Dövmelerin ve yarı kalıcı makyajların kalıcılıkları bu hücresel süreçlere dayanmaktadır. Zamanla pigmentin yapısal değişimleri olur ve solarak bulanıklaşır. Epidermiste biriken pigment ise epidermal tabaka dökülüp yenilendikçe birkaç hafta içinde gerçekleşen cildin doğal yenilenme süreciyle kademeli olarak uzaklaştırılır.

Prosedür sırasında, iğne cildi deldikçe mürekkep kabındaki pigment cilde aktarılır. İğnenin geri çekilmesi pigmenti dermise çeken bir vakum etkisi yaratır. Bu tekrarlayan işlem, istenen pigment yoğunluğunu ve eşit dağılımı oluşturmak için gereklidir. Tipik olarak, dövme aparatları 25 ila 150 Hz arasındaki bir frekansta çalışır(dakikada 25-150 kez deriye batma). Kullanılan ekipman türüne bağlı olarak santimetrekare başına 500 ila 4000 iğne deliği üretilir. Kullanılan iğe sayısı tek bir iğneden belirli efektler için düzenlenmiş otuz veya daha fazla iğneden oluşan bir demete kadar değişebilir. Dövme cihazlarının hız ayarları, iğne tipleri, iğne sayısı, kullanılacak teknik yarı kalıcı makyaj sanatında esteteik tercihlere ve istenilen sonucu yansıtmak için özelleştirilir.

Yarı kalıcı makyaj uygulamalarında, pigmentlerin ciltte yerleştirildiği derinlik algılanan rengi önemli ölçüde etkiler. Pigmentler cilde daha derin yerleştirildiğinde, mavi gibi daha kısa dalga boylu renkler, kırmızı gibi daha uzun dalga boylu renklerden daha yoğun bir şekilde yansıtılır. Bu fenomen, kaş dövmeleri gibi uygulamalarda genellikle daha soğuk, mavimsi bir renk tonuyla sonuçlanır. Pigment çok derin yerleştirilirse, nihai görünüm amaçlanan renkten ziyade daha mavimsi olabilir. Bu derinliğe bağlı renk kayması klasik dövmelerdede olmaktadır. Ancak klasik dekoratif dövmelerde renk derinliğindeki değişiklikler genellikle genel tasarım üzerinde daha az fark edilir. Örneğin, siyah dövmeler, ışığın ciltle etkileşimi nedeniyle orijinal mürekkep renginden farklı görünebilir ancak bu farklılık tasarımın bütünlüğü ile tutarlı kalır.

Tüm dövme uygulamalarında kullanılan pigmentleri renklerine bağlı olarak görünür spektrumdaki ışığın belli dalga boylarını emerek ve yansıtarak ışıkla etkileşime girer. Bu etkileşim dövme uygulanan kişinin etnik kökenine(kişinin cilt tonuna bağlı olarak), uygulama anatomik bölgesine ve cildin kalınlığa bağlı olarak değişebilir. Dövme mürekkeplerinin kimyasal bileşimi ve pigmentlerin parçacık özellikleri, iyileşme sürecinden sonra dövmenin son görünümünü belirlemede önemli bir rol oynar. Farklı bileşikler, bir pigmentin daha opak mı yoksa yarı saydam mı görüneceğini etkileyebilir. Buda dövmenin nihai sonucunu ve kalıclığını etkileyebilir.

Dövme mürekkebindeki renklendiriciler iki ana kategoriye ayrılır: pigmentler ve boyalar. Pigmentler, nanometreden mikrometreye kadar değişen boyutlarda çözünmeyen parçacıklardır. Bu parçacıklar mürekkepte fiziksel olarak asılı kalır ve ışık yansıması ve saçılması yoluyla renge katkıda bulunur. Öte yandan boyalar, renkli bir çözelti oluşturmak için mürekkepte çözünen organik kimyasallardır.Boyaların kararlılığını ve performansını artırmak için, metalik tuz gibi inorganik bir bazla kaplanarak pigmentleri oluşturulabilir. Bu işlem boyanın kararlılığını artırır ve çözünmesini önler, böylece boyaların istenen renk niteliklerini korurken fiziksel pigmentlerin özelliklerini taklit eder. Pigmentler kimyasal bileşimlerine ve üretim süreçlerine göre genel olarak dört kategoriye ayrılabilir:

  • Organik Pigmentler: Parlak, canlı renkleriyle bilinen karbon bazlı pigmentler. Bu pigmentler genellikle daha küçük parçacık boyutlarına sahiptir ve bu da daha yarı saydam bir görünüm ve daha geniş bir renk yelpazesiyle sonuçlanır.
  • İnorganik Pigmentler: Genellikle metal oksitlerden veya diğer mineral bileşiklerinden yapılır. Bu pigmentler genellikle opaktır ve güçlü, dayanıklı renkler sağlar, ancak zamanla belirli kimyasal reaksiyonlar gösterebilirler.
  • Karbon Siyahları: Karbon içeren malzemelerin yakılmasıyla elde edilen bu pigmentler, öncelikle siyah ve gri renkler için kullanılır ve yoğun opaklıklarıyla bilinirler.
  • Pigment Gölleri: Boyaların inorganik maddelerle birleştirilerek renklendiricinin kararlılığı ve performansının iyileştirilmesiyle oluşur. Bu pigmentler, pigmentlerin opaklığı ile boyaların renk zenginliği arasında bir denge sunar. 

Genellikle ham maddelerin oksidasyonu yoluyla üretilen inorganik pigmentler, ağır metallerle olası kontaminasyon nedeniyle düzenleyici kısıtlamalara gidilmiştir. Kalıcı makyajda yaygın olarak kullanılan inorganik pigmentler dengesizleşebilir ve oksitlenebilir, bu da zamanla renk değişimlerine yol açabilir. Örneğin, demir oksitler cilt altında oksitlenebilir, altı ila sekiz ay sonra rengi kırmızımsı hale gelebilir. Buda istenmeyen renk değişimine neden olabilir. Bu etkileri azaltmak için yüzde kalıcı makyajda daha soğuk veya nötr tonlar seçmelidir.

Dövme ve kalıcı makyaj için mürekkep üretim endüstrisinde, ince öğütülmüş katı parçacıklar veya kaplanmış boyalar, renkli mürekkepler oluşturmak için taşıyıcı sıvılar ve yardımcı maddelerle karıştırılır. Taşıyıcı sıvılar iki ana bileşenden oluşur: bir çözücü ve bir bağlayıcı. Bağlayıcılar (genellikle polieterler, polivinilpirolidon, blok kopolimerler, gomalak, vb.) pigment parçacıklarını birbirine ve dövme iğnesinin kendisine bağlamak için kullanılır ve böylece pigment parçacıklarının dermise yerleştirilmesi kolaylaştırılır. Su, dövme mürekkebinin ana süspansiyon ortamıdır. Mürekkebin viskozitesini, dağılabilirliğini ve kuruma özelliklerini kontrol etmek için alkoller ve polioller eklenir. Katkı maddeleri, mürekkeplerin belirli özelliklerini vurgulamak veya azaltmak için kullanılır. Esas olarak koruyucu maddeler, viskozite veren maddeler, pH düzenleyici maddeler ve antioksidanların eklenmesiyle uzun vadeli kararlılığı sağlamak için kullanılırlar.

Tüm dövmelerde kullanılan dövme mürekkepleri ve pigmenlerinin taşıyıcı sıvıları ve kimyasal bileşikleri farklı olabileceğinden, farklı marka veya ürünleri uygulama sırasında karıştırmamak önemlidir. Karıştırma  uygulamanın dengesizleşmesine veya olumsuz reaksiyonlara neden olabilir. Ayrıca renk aynı olmakla birlikte farklı marka veya ürünler içerisindeki pigmentlerin parçacık boyutu aynı olmayabilir ve bu da pigment fraksiyonları arasında uyumsuzluğa neden olabilir. Farklı mürekkep üreticilerinden gelen pigment parçacıkları karıştırma sırasında kümeleşebilir ve dağılabilir özelliklerini kaybedebilir. Farklı pigment kümeleri, pigmentin bir kısmının yerleştirme yerinden dermiste farklı bir derinliğe veya konuma göç etmesine neden olabilir. Buda dövme veya kalıcı makyajın uygulandığı yerin çevresinde ciltte görünür bir şekilde dağılmasına neden olabilir. Ayrıca, farklı taşıyıcı sıvılar farklı viskoziteye sahiptir ve iki farklı taşıyıcı homojen bir ortamda karıştırılamayabilir. Kalıcı makyaj dövme mürekkepleriinin ürün etiketinde içerikler hakkında çok az bilgi bulunmaktadır. Etiketleme yanlış ve yanıltıcıda olabilir. Uygulayıcının bu nedenle mürekkep bileşimleri hakkında nitelikli bir tahminde bulunması yanıltıcı olabilir. 

Dövme mürekkebinde kullanılan organik pigmentler karbon bazlıdır ve stabilite için inorganik elementler içerebilir. Bu mürekkepler parlak renk seçeneği sundukları için çoğunlukla dekoratif dövme uygulamaları için kullanılır. Organik pigmentlerin nanopartiküllerinin küçük parçacık boyutları genellikle daha yarı saydam ortam sağlarlar. Çoğu dövme mürekkebinde sentetik organik pigmentler bulunur. Sentetik malzemeler bileşimlerinin doğasında daha kontrollü oldukları için bu tür pigmentlerin kullanılma olasılığı daha yüksektir. Son birkaç yılda dövmeli mürekkeplerinin üretimine ilişkin birçok düzenleme, özellikle Avrupa Birliği'nde daha katı düzenlemelerle değişmektedir.

Dövme mürekkebinde kullanılan inorganik pigmentler genellikle inorganik kimyasalların oksidasyonu veya doğada bulunan ham maddelerden üretilir. Bileşimleri, suda, yağda ve organik çözücülerde çözünmeyen metalik tuzlardan oluşur. İnorganik bileşenleri içeren dövme mürekkepleri ve kalıcı makyaj mürekkepleri kadmiyum, kurşun, nikel ve cıva gibi ağır metallerin kontamine olabilr. Bununla ilgili yasal düzenleyici kısıtlamalar olmakla birlikte ürünlerin safsızlıklarına dönük bir çalışmaları maalesef yoktur. Bu ağır metaller insan sağlığı için çok zararlı olabilir. 

Yarı kalıcı makyaj yada medikal dövmelerde kullanılacak mürekep içerisindeki inorganik pigmentlerin uygulama sonrası oksitlenme ve solma riskleri iyi bilinmelidir. İnorganik ve çoğunlukla kalıcı makyajda kullanılan demir oksit pigmentler, organik pigmentlerden daha mattır, daha fazla ışığı yansıtan büyük parçacık yüzeyleri nedeniyle daha fazla opaklık ve iyi bir renk gücü sağlarlar. Kalıcı makyaj renklendiricilerinde bulunan demir oksitlerin cilt altında oksitlenebileceğini(Güneş UV etkisi ile) ve dengesiz hale gelebileceği unutulmamalıdır. Bu oksitlenme, demir oksit pigmentlerini uygulamanın altı ila sekizinci ayında kırmızımsı bir renge çevirebilir. Bu hasta için oldukça olumsuz bir durum yaratmaktadır ve hastanın hayal kırıklığına uğramasına neden olabilir. Bu nedenle güneş ışığına maruz kalan kaşlar gibi yüz bölgelerinin kalıcı makyaj uygulamları için inorganik pigmentler kullanıldığında, daha soğuk veya nötr tonların kullanılması önerilir. 

Kalıcı makyaj nispeten hızlı bir şekilde kaybolduğu için yarı kalıcı olarak kabul edilirken, medikal ve dekoratif dövmeler genellikle zamanla minimal renk bozulmasıyla ömür boyu sürmektedir.

Dekoratif dövme mürekkepleri genellikle daha küçük parçacıklara sahip organik pigmentlerden oluşur, genellikle nanometre ölçeğindedir. Bu cilde daha kolay ve daha derine nüfuz edebilme özellği verirken daha canlı renkler elde edilmekte ve kalıcı uygulamalarla sonuçlanır. Bu nanopartikül içerik yalnızca daha derin penetrasyonu kolaylaştırmakla kalmaz, aynı zamanda bu parçacıkların ciltte dermal katmanlara entegre olmasını, makrofajların fagositoz ve apoptoz sürekliliğinide destekler. Buna karşılık, daha büyük inorganik pigment parçacıklarından oluşan kalıcı makyaj renklendiriciler daha fazla opaklık sağlar, ciltte daha yüzeysel bir yerleşim gösterirler ve renkler oksitlenme ve solmaya daha yatkındır. Daha büyük parçacık boyutu daha derin ilk penetrasyonu engeller.

Dekoratif dövme mürekkebi nano partikülleri dermal katmanlar içinde daha bol ve kararlı kalırken, yarı kalıcı makyaj mürekkebindeki makro partiküller dermal katmanlarda daha az sayıda ve daha az kararlı olarak bulunmaktadır. Dekoratif dövme mürekkebinin daha küçük nano parçacıkları, dermal makrofajlar tarafından daha kolay fagosite edilir, daha kararlı hale geldikleri dermiste daha derine taşınmaktadır. Bu süreç, mürekkep parçacıkları içeren makrofajlar dermiste sabit hale geldikçe, dövme mürekkebinin dermal katmanlarda uzun süreli varlığıyla sonuçlanır. Buna karşılık, kalıcı makyaj renklendiricilerinin daha büyük parçacıkları makrofajlar tarafından daha zor fagosite edilebilir. Kalıcı makyaj uygulanan ciltte gözlemlenen artan makrofaj aktivitesi, vücudun bu daha büyük parçacıkları çıkarmak için devam eden bir çaba gösterdiğini düşündürmektedir. Bu aktif çıkarma süreci büyük parçacıklarının toplanmasına ve göçüne yol açar. Artan makrofaj aktivitesi, pigment parçacıklarını deriden uzaklaştırmayı amaçlayan aktif bir biyolojik süreci gösterir. Bu da sonunda renklendiricilerinin görünürlüklerinin azalmasına, daha hızlı solmasına katkıda bulunur ve tekrarlanan uygulamalara ihtiyaç duyulmasına neden olur. Yarı kalıcı makyajda kullanılan renkleri zamanla, bir kaç ay içerisinde, azalmakta hatta kaybolmaktadır. Bu nedenle istenen kozmetik etkiyi korumak için periyodik olarak tekrar uygulanması gerekmektedir. Daha uzun süreli sonuçlar elde etmek için birkaç ay arayla birden fazla seans gerektirir. 

Makyaj dövmeleri ve medikal dövmelerde öneriler;

  • Dövme sanatçısının deneyimi optimum sonuçlara ulaşmada çok önemlidir. Dövme sanatçısının uygulama alanına göre uygulamanın derinliğini belirlemesi çok önemlidir. Profesyonel uygulama, renklendiricilerin doğru derinliğe yerleştirilmesidir. Mürekkebin çok derin veya çok yüzeysel uygulanması eşit olmayan pigment dağılımı, daha hızlı solma veya hatta olumsuz reaksiyonlara yol açabilir.  
  • Dövme sanatçısının kullandığı doğru dövme aletleri ve dövme iğneleride son derece önemlidir.
  • Kalıcı makyaj ve tıbbi dövmeler zamanla renklerde önemli bir azalma göz önüne alındığında, istenen kozmetik etkiyi korumak için periyodik olarak tekrar uygulamaların gerekli olacağı unutulmamalıdır. Renklerin doğal solma sürecini anlamak, uygulamadan beklentileri iyi yönetmeyi ve duyulan memnuniyeti artırmaya yardımcı olabilir.
  • Çoğu kalıcı makyaj uygulaması kaş, göz kapakları ve dudak gibi hassas yüz bölgesine uygulandığı için mürekkebin içerik güvenliği en önemli unsurdur.
  • Kalıcı makyaj mürekkeplerinde çıkarılması daha kolay renklendirici formülleri tercih edilmelidir. Bu daha esnek bir uygulama sağlarken, kalıcı hata riskini azaltabilir ve memnuniyetini artırabilir. Mürekkeplerin yeni formülleri düzeltme ve çıkarma yöntemlerini daha güvenli yapmalıdır. Daha fazla inorganik içerik içeren geliştirilmiş formüller, kalıcı makyajın dayanıklılığını arttırırken çıkarma zorluğu yaratabilir. 

Dövme mürekkeplerinin içeriklerinin insan sağlığına zararları yönünde güçlü kanıtlara ulaşıldığı günümüzde kalıcı makyaj uygulamalarının ve tekrarlarının uzun vadeli etkileri halen tartışmalıdır. Mürekkeplerin iyileştirilmiş stabiliteye sahip yeni renklendirici formülasyonlarının geliştirilmesinede sıcak bakılmamakta. Özellikle yeni fromülasyonlarda nanopartiküllerin artan varlığı, bunların biyolojik dokularla etkileşimleri ve uzun vadeli maruz kalmanın potansiyel sağlık etkileri olduğu düşünülmektedir. 

Sonuç olarak, dekoratif dövmeler, yarı kalıcı makyajlar ve medikal dövmeler aynı protokoller ile uygulansada dövme mürekkepeleri, renklendiricileri arasındaki temel farklar ve ciltteki davranışları açısından değişiklikler göstermektedir. Uygulama sırasında ciltte derinlikler hemen hemen aynı olamakla birlikte uygulamaların ciltte görünürlük ve kalıcılık süresi belirgin şekilde farklılık göstermektedir.

Esas olarak organik pigmentlerden oluşan dekoratif dövme mürekkepleri, daha küçük parçacık boyutları ve daha fazla pigment stabilitesi ile karakterize edilir. Bu da ömür boyu kalıcılıklarına katkıda bulunur. Buna karşılık, ağırlıklı olarak inorganik pigmentler kullanan makyaj dövme mürekkepleri, daha büyük parçacık boyutları ve kademeli solma nedeniyle yarı kalıcı bir yapı sergiler. Makyaj dövmelerinin zamanla solması makyaj tercihlerinin hızla değiştiği günümüzde büyük bir avantaj sağlamakta. Ancak, bu özellik uygulamanın sık tekrarlanması ve sürekliliğini gerektirdiği için inorganik pigmentlerin güvenliği ve etkinliği konusunda daha fazla araştırma yapılmasını gerektirir. 


Adres: Esentepe Mah. Cevizli D 100 Güney Yanyol Lapishan 25/2 Soğanlık, Kartal / İSTANBUL
GSM: 0532 624 21 27
Bu sitedeki bilgiler doktor ya da eczacıya danışmanın yerine geçmez. Sitedeki bilgi, yorum ve görüntüler kişileri bilgilendirme amaçlı olup, tanı ve tedaviye yönlendirme amaçlı değildir.



© 2020 Hakan Buzoğlu. All Rights Reserved.
ByFlash Web Agency