- Gösterim: 591
Göz altı koyu halkaları, hem genç hem de yetişkin kişilerde sık görülen bir estetik problemdir. Ortaya çıkması genetik bir arka plana sahiptir ve çoklu faktörlerden etkilenmektedir. Kadınlar, erkeklerden daha fazla bu problemle başvurmaktadır. Tedavi, altta yatan patolojilere, klinik şiddetine ve hastaların ihtiyaçlarına dikkate alınarak düzenlendiğinde oldukça başarılıdır. Gözyaşı oluğu deformitesinde dermal dolgular veya otolog yağ enjeksiyonları, alt göz kapağında yağ herniyonu ve kapak derisinin fazlalığında blefaroplasti estetik cerrahileri, melanin kaynaklı hiperpigmentasyonlarda lazer uygulamaları, damarsal kaynaklı ise Nd-YAG lazerler kullanılmaktadır. Hyaluronik asit içeren göz çevresi cilt bakım rutinleri destek amaçlı kullanılabilecek tek seçenektir. Pigmentasyon artışlarında ultraviyole ışık koruması bir gün boyunca koruyucu olarak önerilmektedir.
Göz altı koyu halkaları, her cilt tipindeki hem genç hem de yetişkin hastalarda sık görülen bir estetik problemdir. Yüzün daha yaşlı algılanmasına neden olmaktadır. Genellikle her iki alt göz kapağını etkileyen pigmentasyon artışı olarak görülmektedir. Bu hiperpigmentasyon ayrıca üst göz kapaklarında ve elmacık kemiği bölgesinde de bulunabilir.
Göz altındaki hiperpigmentasyonun nedenleri çok faktörlüdür. Göz altlarında yumuşak destek dokusunda hacim kaybı ve gözyaşı oluğu deformiteleri, derinin ince olmasından kaynaklanan gevşek ve yarı saydam bir cilt, artmış ve belirgin damar yapıları, aşırı pigmentasyon, alerji, astım, atopik dermatit gibi egzematöz hastalıklar ve alt göz kapağının torbalanması ile orbital yağ dokusunun alt göz kapağında belirgin olması, prolapsusu bu pigmentasyonu etkileyen faktörler olarak tanımlanmaktadır. Özellikle damarsal yapı ve pigmentasyon artışlarında aile öyküsü genellikle pozitiftir. Dennie-Morgan kıvrımı ve göz altındaki koyu halkalar, atopik dermatit tanısı açısından oldukça önemlidir ve periorbital hiperpigmentasyona neden olan en yaygın dermatozdur. Göz çevresi dermatozları, inflamasyon sonrası postinflamatuar hiperpigmentasyona neden olabilmektedir. Burada üst, alt veya her iki göz kapağında düzensiz kahverengi veya gri pigmentasyon lekeleri, likenifikasyon ve çevre bölgelerde egzamalı lezyonlar görülebilir. Anemi (sıklıkla demir eksikliği anemisi), hormonal bozukluklar, beslenme eksiklikleri, akantozis nigrikans, kutis laksa, nevüs ota, nevüs hori, eritema diskromikum perstans, fiks ilaç döküntüsü gibi cilt hastalıkları göz altı koyu halkalarda içsel nedenler olarak tanımlanabilir. Prostaglandin içeren latanoprost ve bimatoprost göz damlaları veya lösemide kullanılan imatinib gibi çeşitli tıbbi ilaçlar bu pigmentasyona neden olabilir.
Yapılan klinik çalışmalarda etkilenen ciltte melanin içeriğinin artarken, hemoglobin oksijen satürasyon oranının lokal olarak azaldığı gösterilmiştir. Bu sonuçlardan yola çıkılarak nedene ve görünüme göre bir sınıflandırma yapılmıştır; pigmentli (kahverengi), damarsal (mavi ile mor), yapısal ve karışık tipler gibi. Etnik ve coğrafi faktörler, bu alt tiplerin klinik baskınlıklarına katkıda bulunabilir. Örneğin, Uzak Doğu toplumlarında damarsal alt tipler daha fazla iken, Hindistan ve Afrika toplumlarında pigmentasyon tipleri daha fazla görülmektedir. İkincil bir nedene bağlı olmaksızın gelişen hiperpigmentasyon, alt göz kapaklarında kahverengiden siyaha kadar değişen deri pigmentasyonundan oluşan kavisli bir bant olarak görülür. Sıklıkla üst göz kapaklarında da tutulum görülür. Damarsal alt tipinde çoğunlukla alt göz kapaklarının iç kısmını tutan eritem, belirgin kılcal damarlar veya telanjiektazi, sıklıkla ince yarı saydam bir deri ile birlikte görülür. Alt göz kapağında mavimsi bir renk değişikliği ve görünür mavimsi damarlar olabilir. Yapısal anatomik faktörler; göz kapaklarında sarkık tarsal yapı, göz torbaları, derin gözyaşı oluğu, belirgin göz çukuru ya da kaşların çok önde olması ışık/gölge etkisi ile göz altında koyu halkalar oluşmasına neden olabilmektedir.
Toplumda yaygın olarak göz altı koyu halkaların uyku eksikliği veya yorgunluğun, hatta madde/alkol kullanımının bir belirtisi olduğuna inanılır. Bu oldukça tartışmalı bir konu olmakla birlikte, göz altı koyu halkaları olanlarda sosyal bir baskı oluşturmakta, duygu durumlarını, akademik ve sosyal başarılarını etkilemektedir.
Tanı öncelikle klinik muayenedir. Wood'un lamba muayenesi, epidermal veya dermal pigmentasyon arasında ayrım yapmak için faydalıdır. Wood'un lamba muayenesinde lekenin görünümünde artış yoksa, bu dermal melanin pigmentasyonundan veya damarsal kaynaklıdır. Lekenin görünümünde artış varsa, bu epidermal pigmentasyondan kaynaklanır. Göz altı koyu halkalarında bileşenleri belirlemek için dikkatli bir tıbbi öykü ve klinik muayeneye önem verilmelidir. Klinik muayene sırasında; melanin varlığı, yoğunluğu ve yayılımı değerlendirilir. Cilt altında küçük kan damarlarının varlığı kontrol edilmelidir. Alt göz kapaklarında yağ yastıkçıklarının varlığı, göz küresine yapılan manevralar ile anlaşılabilir. Gözyaşı oluğu deformitesi, göz kapaklarındaki ciltte fazlalık, çizgiler ve kırışıklıklar cilt dokusunda değişiklikler kontrol edilmelidir. Atopik dermatit gibi pigmentasyonu yapabilecek ve tedavi seçimini etkileyebilecek dermatozlar göz önünde bulundurulmalıdır. Dermatozlarda öncelikle inflamatuar dermatozun dermatolojik tedavisi yapılmalıdır.
Tedavi
Göz altı koyu halkalarının tedavisi, altta yatan etiyolojiye ve klinik şiddetine bağlıdır. Topikal tedaviler, kimyasal peelingler, dermal dolgular, otolog yağ transferleri, lazer tedavileri ve estetik cerrahi tedaviler seçenekler arasında yer almaktadır.
Topikal ilaçlar ve güneş kremleri yaygın olarak kullanılmaktadır. Tretinoin, C vitamini, arbutin, kafein ve azelaik asidin melanin pigmentasyonunu azalttığı bilinmektedir. Göz çevresi için geliştirilmiş formülasyonlar kullanılabilir. Hyaluronik asit içeren göz bakım ürünleri günlük bakımın bir parçası olmalıdır. UV güneşten korunma, diğer tedaviler arasında ve tedavi sonrasında önemlidir. Ayrıca bir bakım tedavisi olarak önerilmektedir.
Lazer tedavileri, pigmentasyonlar ve damarsal kaynaklı pigmentasyonlarda spesifik lazerler seçilerek tek başına ya da kombine uygulamalar yapılabilmektedir. Melanin varlığına bağlı cilt hiperpigmentasyonunda Q-anahtarlı 1064 nm ve 532 nm Nd:YAG lazerler birkaç seans uygulanmaktadır.
Damarsal (kılcal damarlar ve damarlar) durumunda, uzun darbeli 1064 nm Nd-YAG lazerler 3-4 haftada bir iki veya üç seans halinde uygulanmaktadır. Cilt dokusunu iyileştirmek ve ince çizgileri gidermek için yoğun darbeli ışık (IPL) veya CO2 fraksiyonel lazer seansları kullanılmaktadır.
Ciltte volüm kayıpları ve gözyaşı oluğuyla ilişkili problemlerde yumuşak doku volüm artışının sağlanması için dermal dolgular kullanılabilir; hyaluronik asit, kalsiyum hidroksiapatit veya otolog yağ enjeksiyonu gibi.
Deneyimlerimize göre, yağın yoğunluğu, kıvamı ve doğal renginin görünümü nedeniyle dermal dolgu olarak yağ enjeksiyonları en iyi seçenek olarak görünmektedir.
Daha belirgin deformitelerde; şiddetli orbital yağ herniasyonu, alt göz kapağı dersinin fazlalığı gibi esteteik cerrahi uygulamlar tercih edilebilir.