- Gösterim: 10946
Bruksizm en basit tanımı ile dişlerin aşırı sıkılması ve/veya gıcırdatılması ile karakterizedir. Hareketli alt çene kemiği olan mandibulanın tekrarlayıcı çene eklemi-kas aktivitesi ile ortaya çıkmakta(normal çiğneme, konuşma yada yüz mimiklerinin ifadesi dışında). Diş sıkma alt çene kemiğinin kapanması ile üst ve alt dişlerin maksimum kapanması ile oluşurken, diş gıcırdatma mandibulanan yatay hareketi ile üst ve alt dişlerin birbiriyle teması ile ortaya çıkmakta.
Bruksizm gece-uyku esnasında (nokturnal) veya gündüz uyanıkken (diurnal) gelişebilir. Diurnal bruksizmde, diş sıkma daha ön planda iken, nokturnal bruksizmde diş sıkmanın yanı sıra gıcırdatma da görülmekte.
Uyku bruksizm normalde uyku ile ilişkili bir hareket bozukluğu olarak kabul edilir. Uyku sırasında dişlerini sıkan veya gıcırdatan kişilerde uyku apnesi gibi başka uyku bozukluklarının daha yüksek olduğu gözlemlenmiştir. Bu form bruksizimin fark edilmesi hasta şikayetleri ve komplikasyonlar gelişene kadar kolay olmayabilir.
Bruksizmin görülme sıklığının yetişkinlerde % 9, çocuklarda % 14-20, 18-29 yaş arası genç yetişkinlerde % 13, 60 yaş üstü grupta ise ortalama % 3 civarında olduğu bildirilmekte. Diurnal bruksizm kadınlarda daha fazla görülürken, nokturnal tipte cinsiyet farkı görülmemektedir. Bireysel farkındalığın az ve geç oluşu sebebiyle gerçek sıklığın bu değerlerin üzerinde olabileceği düşünülmekte.
Hafif bruksizm vakaları ilerlemedeği sürece herhangi bir şikayet ve komplikasyon gelişmeden sürerken herhangi bir tedavi gerektirmeyebilir. Bununla birlikte bruksizm ciddi ağrılar ve diş problemleri ile birlikte ilerileyen süreçte ciddi komplikasyonlara neden olabilmekte mutlaka tedavi gerektirmektedir.
Bruksizme neyin sebep olduğunu tam olarak bilemiyoruz. Son yıllarda bruksizmin çoklu nedenlerle ortaya çıkabileceğine inanılmakta. Genetik, fiziksel ve psikolojik faktörlerin bir kombinasyonundan kaynaklandığını düşünülmekte.
Geçmişten bugüne bruksizm nedenleri için ileri sürlen nedenlere bakıldığında ilk akla çene kemiklerinin ve üst-alt dişlerin kapanması teorisi ‘oklüzal teori’ olduğu görülmekte. Bu teoriye göre üst ve alt dişlerin anormal temas yüzeyleri, üst-alt çene kemikleri ile temporomandibula-çene ekleminin anatomik ve fonksiyonel yapısında görülen değişiklikler bruksizmin neden olmakta. Ancak üst-alt dişlerde yapılan çalışmalar oklüzyonun bruksizmi etkilemediği hatta bruksizm hastalarında diş temas yzüeylerinde oluşturulan erken temas yüzeylerinin % 90 oranında şikayetleri azalttığını bildirmiştir. Bunda dişlerde bulunan nosiseptif refleks mekanizmasının çiğneme kaslarına olan etkisi sorumlu gösterilmiştir. Ancak çene ekleminde yapılan çalışmalarda bruksizm hastalarında eklem kondilerinde asimetrisi olduğu görülmüştür.
Uyku bozukluklarının bruksizme yol açabileceği düşünülmekte. Bu konuda yapılan çalışmalarda kalitedeki uykunun bruksizmi tetiklediğini ortaya konulmuştur. REM ve non-REM olmak üzere döngüsel evrelerden meydana gelen uykuda bruksizmin tüm uyku evrelerinde gerçekleşebileceği gösterilmiştir. Yetişkinlerde uyku bruksizm atakları % 60-80’inin non-REM uykunun ilk iki aşamasında görülürken REM evresinde meydana gelen bruksizmin seyrek görülmekle birlikte en yoğun ve problemli diş sıkma bu evrede olmakta.
Uyanıklık döneminde bruksizm ise anksiyete, stres, öfke, hayal kırıklığı veya gerginlik gibi duygul durumlarında kaynaklanabilir. Çoğu zaman kişinin dikkat ve konsatrayonun arttığı durumlarda bir alışkanlık şeklinde gün içerisinde istemsiz olarak tekrarlanmakta.
Çeşitli faktörler bruksizm gelişme riskini artırır. Bu faktörler arasında öncelikle stres gelir. Artan anksiyete ve stres bruksizm ile birlikte dişlerin gıcırdatılmasına neden olabilir. Agresif, rekabetçi veya hiperaktif bir kişilik tipine sahip bireylerde bruksizm riskinin yüksek olduğu gözlemlenmiştir.
Yapılan bazı araştırmalar bruksizm ile merkezi sinir sistem hastalıkları arasında ilişkiyi göstermekte. Beyin travmaları, bazal ganglia infaktları, serebral palsi, Down Sendromu, epilepsi, Parkinson hastalığı, Rett Sendromu, Demans ve dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu gibi nörolojik ve psikiyatrik hastalıkların bruksizm meydana getirdiği bildirilmiştir.
Sindirim sistemi kaynaklı reflü ile bruksizm sık görülmekte. Bağırsak parazitleri, beslenme yetersizliği, endokrin problemler ve alerji suçlanmış ancak kesinlik kazanmış bir görüş bulunmamaktadır.
Yaş bir başka etkileyici faktördür. Bruksizme küçük çocuklarda daha yaygındır, ancak genellikle ileri yaşlarda bruksizm geçmektedir.
Çeşitli ilaçların yan etkilerinin bruksizm üzerinde etkili olduğu yapılan birçok araştırmada belirtilmiştir. Düşük doz levo-dopa (L-dopa) kullanan hastalarda bruksizm aktivitesinin azaldığı, Parkinson hastalığı gibi rahatsızlıklarda uzun süre L-dopa kullanımının bruksizmi artırdığını bildirmişlerdir. Antidepresan ilaç gruplarından olan SSRI’ların (Selective Serotonin Re-uptake Inhibitor) uzun süre kullanımının bruksizme neden olduğunu savunulmakla birlikte henüz kontrollü araştırmalarla desteklenmemiştir.
Benzeri bir şekilde sigara içmek, kafeinli içecekler, alkol tüketmek veya keyif verici ilaçlar kullanmak riski artırabilir.
Bruksizmde yapılan çalışmada HTR2A genindeki polimorfizmin uyku bruksizmi görülmesinde yüksek risk faktörü teşkil ettiği ortaya konmuş. Bunun yanı sıra nokturnal bruksizm görülen bireylerin % 20-50’sinin diş gıcırdatan aile bireylerine sahip oldukları bildirilmiştir. Uyku bruksizmi üzerindeki genetik faktör etkisinin % 39’dan % 64’e kadar değişiklik gösterdiğini ve nokturnal bruksizmin çift yumurta ikizlerine göre tek yumurta ikizlerinde daha fazla görüldüğünü belirtilmiştir. başka gurup çalışmaları bunların tam tersini yani genetik faktörlerin bruksizm üzerinde herhangi bir etkisi olmadığını ile sürmekte. Uyku bruksizmi ve diş gıcırtısı özellikle aile içeriisnde sık görülme eğilimindedir.
Bruksizm sıklıkla ciddi komplikasyona neden olmaz. Ancak şiddetli bruksizmde;
Diş minesinde aşınmaya bağlı ve yüksek basınçtan kaynaklanan diş etlerinde artan hassasiyet, çatlamış, hatta kırılmış dişler, dişlerin kesici/öğütücü yüzelerinde aşınma,diş etlerinde çekilme ve kuru çürük denilen dişlerde problemlere neden olmakta.
Bruksizim yüz ağrıları, kulak ağrısı gibi hissedilen ağrılar, gerilim tipi baş ağrıları ve şakaklarda başlayan hafif baş ağrısına yol açabilir.
Çene eklemi olan temporomandibular eklemlerde meydana gelen bozukluklar bireyin ağzını açıp kapaması sürecinde kulağına ön kımsında tıklama şeklinde bir sesin gelmesineve şiddetli ağrılara neden olabilir.
Yanak iç arka kımsında yer alan masseter ve buccinator çiğneme kaslarının özedllikle sabah yorgun ya da kasılı hissedilmesi, bu kaslarda geçici ağrı hatta tamamen açılıp kapanmayan kilitlenmiş bir çene gözlenebilir.
Diş sıkma ile birlikte diş gıcırdatma kişinin uyku partnerini uyandıracak kadar yüksek sesle olabilir.
Bruksizmde tanısal yaklaşımda ilk olarak hastadan diş sıkma/gıcırdatma yönünde iyi bir klinik öykü alınmalı ve şikayetler iyi değerlendirilmelidir. Bu süreçte tüm veriler hastanın ifadesinden yola çıkıldığı için subjektifitir. Hastanın subjektif bu bilgilerinden yola çıkılarak yapılan tanı "olası bruksizm" tanısını sağlar.
Sonrasında iyi bir klinik muayene yapılır. Klinik muayene bulguları hasta şikayete öyküsdü ile birleştirilerek "muhtemel bruksizm" tanısı konulabiir.
Klinik muayenede dişlerde görülen aşınmalar, diş mobilitesi, yanak iç kısmında değişimler, çene ekleminde ağrı, baş ağrısı, çiğneme kaslarında ağrı, masseter kasında hipertrofi ve yorgunluk hissi gibi klinik bulgulara bakılır. Ağız içi yumuşak dokuda görülen değişimler; dil kenarlarında dişlere temas ettiği noktalarda şekil değişikliği, yanak mukozasında görülen değişiklik (linea alba) bruksizm yönünde klinik bulgulardır.
Bruksizimde çiğnem kasları olan masster ve temporal kaslar muayene edilir bu kaslarda iki yada tek taraflı büyümeler iyi değerlendirilmelidir.
Bruksizmde kesin tanı için kullanılabilecek tutarlı sistemler bulunmamakta. Ancak;
EMG yani çiğneme kas aktivitesi ölçülebilir. Yeni kullanılmaya başlanan kompakt ve mobil EMG cihazları evde hasta tarafından gece bruksizm tanısında kullanılabilir. Ancak EMG sinyallerinin kayıtlarının standartları oldukça zordur. Uykuda öksürme konuşma gibi aktiviteler bruksizm ile kolayca karışabilir.
Uyku laboratuvarlarında gece bruksizm, uyku apnesi, insomnia, homurdanma, yutkunma ve öksürme gibi diğer tüm aktiviteleri değerlendiren PSG sistemleri tanıda altın standart olarak kabul edilmekte.
Son yıllarda tanıda ağız içi apareyler kullanılmakta. Bunlar dişlerin sıkılmasını ölçülerek bruksizm tanısını koyma prensibine dayanır. ‘T-SCAN’ ve ‘Bite Strip’ gibi apareyler bu amaçla kullanılmakta. T-SCAN sensörü ağız içinde ısırma kuvvetini tespit ederken Bite Strip sistemleri EMG’ye benzer şekilde iki elektromyografik elektrot ile uyku periyodu süresince masseter kasının kaç kez kasıldığı bir bilgisayar çipi aracılığıyla kaydeder.
Tedavi
Şiddetli bruksizm nedenlerindeki farklılıklar tedavilerde de farklı yaklaşımlar gerektirir. Günümüzde bruksizm tedavi yaklaşımları; kişiye yönelik yaklaşımlar (bilişsel davranışsal terapi), farmakolojik yaklaşımlar ve dental yaklaşımlar olarak özetlenebilir.
Birçok vakada, özellikle küçük yaştaki çocuklarda görülen bruksizm (diş sıkması) herhangi bir tedaviye gerek olmadan kendiliğinden iyileşir ve yetişkinler genellikle dişlerini terapi gerektirecek kadar kötü sıkmaz veya gıcırdatmaz. Ancak bazı nadir ve daha ağır vakalarda bruksizmin önlenmesi için bruksizme neden olan ve altta yatan sebebin tedavi edilmesi gerekebilir.
Bruksizmi uyku sorunlarıyla ilişkili görünüyor ise bir uyku tıbbı uzmanına yönlendirilmelidir.
Diş sıkması, anksiyete veya benzeri diğer psikolojik sorunlar ile ilgili görünüyorsa bir psikiyatris/psikolog desteği alınmalıdır.
Diş/diş eti ve temporomandibular eem problemlerinde bir diş hekimi ve ağız çene cerrahis uzmanından destek alınmalıdır. Diş ve diş etlerinin korunması için kişiye özel hazırlanmış ve gece uykuda takılan bazı ağız içi cihazlar kullanılabilir. Bunlar bruksizm engellemez.
Genel olarak bruksizmin tedavisi için ilaç kullanımı çok etkili değildir. Buna rağmen uygun vakalarda kas gevşetici ilaçlar kullanılabilir(nokturmal olgularda yatmadan kısa bir süre önce). Bunun dışında benzodiazepin, dopamin içeren ilaçlar (L-dopa), antikonvülsanlar (gabapentin), trisiklikantidepresanlar (amitriptyline), sempatolitik ilaçlar (prapronolol) kullanılmakta.
Bruksizmin nedeni olarak sindirim sistem reflüsü gibi bir durum belirlenirse, bu durumu tedavi etmek bruksizmi iyileştirebilir.
Bruksizm çeşitli bireysel adımları ile azaltılabilir yada önlenebilir. Bunun için birey önce stresi azaltıcı adımlar atmalıdır. Gün içinde müzik dinlemek, yatmadan önce sıcak bir banyo yapmak veya egzersiz yapmak rahatlamaya yardımcı olabilir ve bruksizm geliştirme riskini azaltabilir. Akşamları uyarıcı maddelerden kaçınmak bireye yardımcı olabilir. Özellikle akşam yemeğinden sonra kafeinli kahve veya çay içmekten kaçınmak ve bruksizm kötüleştirebileceğinden akşamları alkolden uzak durmak bireyin çenesini sıkmasını durdurabilir. Birey düzenli ve yeterli uyku almak için çaba göstermeli ve ideal olarak her gece aynı saatte yatmalıdır. Bu şekilde kazanılan iyi uyku alışkanlıkları bruksizm azaltmaya yardımcı olabilir.
Eğer varsa uyku partneri ile konuşulması gece diş gıcırdatma veya tıklama seslerinin not alınması istenebilir.
Son yıllarda bruksizm problemlerinde ve nede olduğu yüz estetik problemlerinde etkin yöntem olarak botulinum toksin-botox etkin olarak kullanılmakta(daha detaylı bilgi için...).