- Gösterim: 5117
Bakıldığında yağ enjeksiyonunda; yağın toplanması, hazırlanması ve transferinde farklı tekniklerin kullanıldığını görmekteyiz. Halen tam olarak bir standart belirlenememiştir.Liposakşın ile yağ dokusunun alınması yöntem standartları halen tartışmalıdır.
Örneğin yağın alınması sırasında sakşın uygulama güç etkisi tartışılmaktadır. −1 atm. sakşın ile yağ dokusu alındığında sadece alınan dokuda % 10 sağlam yağ hücreleri görülmektedir. 10 ml şırıngalar ile yapılan aspirasyonlarda ise % 95 oranında sağlam yağ hücreleri elde edilmektedir. Bu nedenle -0.5 atm üzerinde sakşın güçleri istenmemektedir.
Liposakşın ile yağ dokusunun alınması sırasında aspire edilen materyal içerisinde tümesent anestezi sıvısı, likit halde yağ, doku serumu ve yağ dokusu bulunmaktadır. Yağ dokusu yağ hücreleri ile birlikte hücresel açıdan oldukça zengindir. Aşağıdaki resimde bu hücreler gösterilmektedir. Yağ dokusunda adipositler genel doku volümünün 90% içermekte. Bunda hücre boyutlarının diğerlerinden daha büyük olması rol oynamaktadır. Hücre sayısı olarak karşılaştırıldığında ise adipositler toplam hücrelerin % 50 sinden daha azını oluşturmaktadır. ASC ler asiposit hücreler için yağ dokusunda kaynak oluşturmaktadır.
Yağ transferinde başlangıçta liposakşınla alınan doku uygun steril koşullarda bekletilerek yer çekimi etkisi ile aspire edilen dokuda ayrışma olması sağlanmakta idi. Üstte kalan yağ-lipid bölümü atılmakta diğer doku karışımı yağ transferinde kullanılmaktadır.
Sonraları liposakşınla alınan doku uygun steril koşullarda santrifüjden geçirilmekte. Böylece daha konsantre yağ dokusu elde edilerek yağ transferinde kullanılmaktadır. Liposakşın sırasında aspire edilen yağ dokusu aynı enjektörünün ucuna plastik bir kapak konularak santrifüjden geçirilmektedir. Santrifüj sonrası serum, kan, likit yağ ve lipidler ve safa yakın yağ dokusu ayrılmaktadır. Yağ transferinin yapılacağı alan göre santrifüj standartları belirlenmektedir. Örneğin yağ transferi yüzde kullanılacak ve yağ enjeksiyonu isteniyor ise 1 dakika 2,000 rpm santrifüz uygulanmakta. Yüzde yağ kollajen transferi isteniyor ise 10 dakika 10.000 rpm santrifüj yapılmaktadır. Küçük yağ trabsferlerinde 3 dakika 3,400 rpm santrifüj önerilirken göğüs, kalça gibi yüksek volüm yağ transferlerinde santrifüj önerilmemektedir.
Aslında bu aşamada farklı uygulamalarda görmekteyiz. Bunlar
- Donor alanda-yağ dokusunun alındığı alanda 14-gauge, ucu künt kanüller kullanılmaktadır. Yağ dokusu 10-cc enjektörlerde toplanmakta. Alım sırasında aspire edilen dokuda fazla serum gözlendiğinde bu atılmakta. Eğer fazla kan varlığı gözlenir ise aspire edilen doku serum fizyolojik ile yıkanarak bu kan atılmakta. Eğer saf yağ dokusu aspire edildi ise hiç bir uygulama yapılmaz. Yağ tarnsferi yapılacak alana aynı enjektör kullanılarak yine ucu künt kanüller ile ilk olarak dokuda tüneller oluşturularak transfer yapılır. Hedeflenenden % 50 fazla yağ dokusu transfer edilmektedir.
- Transfer edilecek yağ dokusuna insülin eklenmesi; insülinin lipolizisi inhibe etmesi teorisinden yola çıkılarak geliştirilmiştir. Yapılan çalışmalarda insülin transfer edilen yağ dokusunun kalıcılığı konusunda herhangi bir etkinliğe sahip değildir. Bu nedenle günümüzde tercih edilmemektedir.
- Yağ dokusunun transferi sırasında uygulanan basınç ile ilgili standartlar tam olarak belirlenmemiştir.
- Yağ dokusunun alınması sırasında özel filtreler kullanılabilmektedir. Bu filtreler yağın alınması sırasında daha saf yağ dokusu elde edilmesini sağlamaktadır.
- Yağ enjeksiyonunda özel enjektör tabancalarının kullanımı; bu özel geliştirilen enjektör tabancaları yağın daha kontrollü yapılmasını sağlamaktadır.
- Bir çok çalışmada bazı uygulayıcılar donor alandan yağın alınması, hazırlanması ve enjeksiyonu sırasında serbest albümin kullanımının adipositlerin korunmasında etkili olduğunu gösterilmektedir. Yağın alınması, hazırlanması ve enjeksiyonunda hücreler hasarlanmakta ve yağ asitleri ortaya çıkmaktadır. Bunlar adipositleri hasarlandırabilmektedir. Ortama albümin konulduğunda bu yağ asitleri ile bir kompleks oluşturmakta buda adipositlerin hasarın azaltmaktadır. Bu amaçla tümesent sıvısına her 1000 ml sine 12.5 g insan albümini ve alınan yağ dokusunun yıkanmasında kullanılan 1000 ml lik sıvıya 18.5 g albümin kullanılması gerektiğini ifade etmektedir. Yada en son yağ transferi öncesi her 60 ml saf yağ dokusuna 8.3 mL insan albümin konulması gerektiği önerilmektedir.
- Son yıllarda otolog yağ grefteri hücre destekli yağ transferi; cell-assisted lipotransfer (CAL) olarak uygulanmaktadır. Burada amaç yağ dokusunu hücrelerden zenginleştirerek transfer sonrası yağ dokusunun kalıcılığını arttırmaktır. Yağ dokusu içerisinde adipositler dışında yağ dokusundan kaynaklanan kök hücrelerin varlığını biliyoruz. Bunlara adipose progenitor cells yada adipose derived stem cells (ASCs) denilmektedir. ASCs yağ dokusu desteğini sağlayan damarsal yapıdan kaynaklanan hücre guruplarından birisidir. Damar ve destek dokudan kaynaklanan hücre gurubuna stromal vascular fraction; SVF denilmektedir. SVF içerisinde sadece adipositler yok bunun dışında kan hücreleri olan eritrositler, lökositler, ASC ler ve adipos dokuda damarsal yapılardan kaynaklanan endoltel hücreler bulunmaktadır. Bunların SVF içerisinde oranları; 37% lokositler, 35% ASCs ve 15% damarsal endotel hücreler ve diğerleri gibi.
Fibroblastlara benzeyen ASC ler kök hücre özellikleri ile yağ hücreleri olan adipositlere, kemik hücrelerine, kıkırdak hücrelerine, kas hücrelerine, kalp kas hücrelerine hatta sinir hücrelerine farklılaşabilmektedir. ASC’ ler diğer mezenkimal kök hücrelerinden faklı olarak (kemik iliği kaynaklı mezenkimal kök hücrelerden ve dermal fibroblastlardan) daha yüksek oranlarda kök hücre ilişkili işaretleyici CD34 taşımaktadır.
Yağ dokusunda ASC ler daha çok yağ dokusu içerisindeki damarsal yapılar çevresinde yer almaktadır. Liposakşın sırasında bunlar sakşın ile ile alınan doku süspansiyonu içerisinde serbest halde bulunmaktadır.
Bu bilgiler ile birlikte CAL yani hücrelerden zenginleştirilmiş yağ dokusu ; adiposit ve SVF nin karıştırılması ile elde edilmektedir. Adipositler içerisine ASC ler eklendiğinde bu doku trasfer edildiğinde yeni doku yerinde daha uzun ve sağlıklı kalmaktadır.