Ultraviyole Radyasyon ve Güneşten Korunma Yöntemleri

Son yıllarda güneş aşırı duyarlılığı ve cilt kanser vakalarının hızla artışı ile birlikte güneşten güvenli ve doğru korunmanın nasıl olması gerektiğiin önemi ön plana çıktı.

Güneşten koruyucular, ürün çeşitliliği ile günümüzde en çok kullanılan temel cilt bakım ürünleri.  Ancak bu ürünlerin ne kadar etkin oldukları, içerikleri ve güvenlikleri, doğru ve tam kulanım şekli halen tartışılmakta. Güneşten koruyucu ürünlerin temelde kullanım amacı bizi güneş ışınımlarından tam koruma yada UV radrasyonun zararlı etklerini minimalize etmektir. Bu ürünler deri yüzeye sürüdüklerinde etkilerini içeriklerindeki kimyasallar ile; UV radyasyonu absorbe ederek, yansıtarak yada saçarak yapmaktadır. Bunun için güneşten koruyucular içerisinde organik ve inorganik moleküller bulunmaktadır. Genel olarak organik kimyasalar UV radyasyonu absorbe ederek bloke etmekte, inorganik kimyasallar ise UV radyasyonu fiziksel yapıları ile yansıtarak yada saçarak bloke etmekte.

Bu arada ideal bir güneşten koruyucu tanımını iyi yapmak zorundayız. İdeal güneşten koruyucu insan cildi ve sağlığı için güvenli, kimyasal içeriği ile onamlı, deride iritasyon yapmayan, toksik olmayan ve güneşten koruma standartlarına uygun olmalıdır. Terleme, su ve UV temasında stabil olmalı. UVB ve UVA karşı tam koruyucu özellikleri olmalı.

Bir güneşten koruyucunun UVB ve UVA koruyuculuğu tanımı önemli. Sıklıkla güneşten koruyucularda bildiğimiz tanım SPF değeridir. SPF "sun protection factor"in ingilizce kısaltmasıdır ve sadece UVB karşı ürünün koruyuculuğunu göstermektedir. SPF'nin yanında sayısal bir değer bulunmakta, 15, 30, 50 gibi. SPF 30 demek ürün deriye uygulandığınızda derinizi UVB karşı sürülmediğine göre 30 kat fazla koruyacak demektir. UVA koruyuculuğu için ise "Persistent Pigment Darkening (PPD) koruyucu faktör tanımı kullanılmakta(halen tartışmalı bir tanım; birincisi PPD Japonya'da geliştirilmiş bir tanım ve en hassas cilt ipi olan Tip I cilt tipleri için tanımlanmamış, 320nm den düşük UVA için tanımı yok ve klinik anlamı tam olarak belirili değil). Son yılarda güneşte kouruyucular için yeni bir faktör tanımlanmış, "Immunoprotection factor". Bu UV immün sistem üzerinde yaptığı baskıya karşı güneşte koruyucunun önleyici faktörüdür. Avrupa standartlarında güneşten koruyucular üzerinde SPF 6, 10, 15, 20, 25, 30, 50, 50+ standart ifadeleri kullanılmakta. SPF 6, 10 düşük, SPF 15, 20, 25 orta, SPF 30, 50 yüksek ve SPF 50+ en yüksek olarak kabul edilmekte. Son yıllarda buna ek olarak UVA/UVB oranı yıldızlar ile ifade edilmekte. 1 yıldız minumum oran, 2 yıldız orta oran, 3 yıldız iyi oran, 4 yıldız yüksek oran ve 5 yıldız çok yüksek oran olarak ifade edilmekte.

Güneşten koruyucu ürünlerin SPF değerlerinin fiziksel aktivite, UV radyasyon, çevresel ısı, su ve terleme ile 4 saat içerisinde % 38-41 ve 8 saat sonunda %55-58 oranında azaldığı bilinmekte. Bu nedenle kullanım sıklığı 2-4 saat olmalıdır. Ayrıca deri üzerinde etkin miktarlarıda önemlidir. Deri yüzeyinde cm2 de 2mg miktarlarda olmaldır. Bu önemli bu ideal dozun yarısı uygulandığında örneğin ürünün SPF si 50 bile olsa 25 elde edilmekte. 

Güneşten koruyucuların içeriğinde da bazı ilginç kimyasallarıda görmekteyiz. Örneğin böcek kovucu bir madde olan picaridin ve N, N-diethyl-3-methylbenzamide (DEET) gibi. Bunlar güneşten koruyucu ürünler içerisine konularak böceklerin ciltten uzak durması sağlanmakta. Bunlar içerisinde picardin DEET göre daha az deriden emilim göstermekte ve daha fazla tercih edilmekte.

Asıl bu makelede konumuz güneşten koruyucuların içerikleri. Güneşten koruyucu kimyasaların kullanım şeklini ikiye ayrabiliriz.

1. Sistemik Güneşten Koruyucular; beta karotenler, antimalariyal ilaçlar, E ve C vitamini,retinol, selenyum, yeşil çay içeriğindeki polifenoller, kortikosteroidler, PABA, antihistaminler, aspirin ve indomethazin ağzıdan kullanıldığında UV karşı koruyucu özellileri olduğu bilinmekte.

2. Topikal Güneşten Koruyucular

  • İnorganik Topikal Güneşten Koruyucular
    • Çinko oksit
    • Titanyum oksid
    • Diğer; demir oksit, kaolin, ihtiyol, kalamin, talk ve hayvansal kaynaklı vazelin gibi
  • Organik Topikal Güneşten Koruyucular
    • UVA etkili olanlar
      • Benzofenonlar
        • Oksibenzen
        • Sulisobenzen
        • Dioksibenzen
      • Avobenzen(Parsol 1789)
      • Meradimate
      • Bisdisulizole disodyuö
      • Dietilaminohidroksi benzoyl hexylbenzoate
      • Ecamsule
      • Metil anthranilate
    • UVB etkili olanlar
      • PABA deriveleri
        • Pedimate O
      • Sinnamatlar
        • Octinoxate
        • Cinoxate
      • Salisilatlar
        • Octisalate
        • Homosalate
        • Trolamine salisilate
      • Octocrylene
      • Ensulizole
      • Ethylhexyl triazone
    • UVA ve UVB etkili olanlar
    • Ecamsule(Mexoryl SX)
    • Silatriazole(Mexoryl X)
    • Bemotrizinol(Tinosorb S)
    • Bisoctrizole(Tinosorb M)

UVB karşı etkin güneşten koruyucular

Para-aminobenzoik asit-PABA

Suda zayıf çözünen ve bu nedenle sadece alkol içeren taşıyıcılar için uygun olan paraaminobenzoik asit (PABA), en sık kullanılan ilk güneş koruyucu bileşenlerinden biridir. Deride batma hissi oluşturması, hem pamuklu hem de sentetik kumaşları boyaması gibi yan etkileriyle ilişkili yaygın ve olumsuz duyumlar nedeniyle sonraki formülasyonlar “PABA içermez” olarak etiketlenmiştir. Bu soruna maruz kalmamak için üreticiler, suda çözünebilir olan ve stratum korneuma penetre olmayan PABA türevleri geliştirmişlerdir.

Güçlü bir UVB emici olan oktil dietil PABA veya padimat O, kullanılan başlıca türevdir. PABA ve türevlerinin kullanımıyla ilişkili fotoallerjik reaksiyonlar bildirilmiştir.

Sinnamatlar

Bu bileşikler kategorisi büyük ölçüde PABA türevlerinin yerini almıştır. Bunlardan en yaygın kullanılanı, 310 nm’de maksimum UV absorbe etme özelliği ile oktil metoksi sinnamat (OMC)’tır. Makyaj fondötenleri, rujlar ve saç şekillendiricileri gibi pek çok kozmetik ürün bu bileşiği içermektedir. Bu, güneş koruyucuların verdiği yağlı his algısından hoşlanmayanlar için önemli bir seçenektir (özellikle erkekler yağlı formülasyonlardan yakınma konusunda başta gelmektedir).Sinnamatların suda çözünebilirliği zayıf olduğundan, temizleme ile yıkanıp uzaklaştırılamamakta ve genellikle suya dirençli ve suya çok dirençli güneşten koruyucular içinde bulunmaktadırlar. Bu ajanlara allerji ender olsa da, sinnamat içeren formülasyonların kullanımı ile ilişkili fotoallerjik reaksiyonlar bildirilmiştir. Parçacıkların sol-jel silika ile kaplanmasının allerji insidansını azaltabileceğine inanılmaktadır. Bu bileşiğe allerjisi olan hastalar, sinnamik aldehid ve sinnamon yağı içeren kokulara ve tatlandırıcılara karşı da allerjik olabilmektedir.

Salisilatlar

310 nm’de maksimum UV emilimine sahip salisilatlar, güneş koruyuculardaki UVB korunmasını arttırmak için kullanılmaktadır. Oktil salisilat (2-etil heksil salisilat) ve homosalat (homomentil salisilat), güneş koruyuculardaki en popüler salisilatlardır. Bu bileşikler stabildir, duyarlılaştırıcı değildir, suda çözünmemeleri onlara yüksek oranda dayanıklılık kazandırmaktadır.Salisilatların kimyasal özellikleri kozmetik formülasyonlarda, benzofenonlar gibi diğer kimyasal güneş koruyucu ajanlarla kombinasyon açısından uygun bileşenler olmalarını sağlamaktadır. Aslında salisilatlar sadece diğer UV filtreleri ile kombinasyon halinde kullanılmaktadır, çünkü tek başlarına aktif filtre edici özellikleri çok zayıftır. Salisilatlara karşı kontakt allerji çok nadirdir.

Fenilbenzimidazol Sülfonik asit

Yağ fazında çözünebilir olan diğer UV filtrelerinin aksine, fenilbenzimidazol sulfonic asit (PSA) suda çözünebilmektedir. Bu bileşen bu özelliğiyle, güneş koruyucu formülasyonlara daha az yağlı his algısı kazandırmaktadır. Ancak ne yazık ki salisilatlar gibi PSA da seçici bir UVB filtresi olup, UVA’nın hemen hemen tümünün geçişine imkan vermektedir. Bu bileşiğin diğer filtrelerle kombinasyon şeklinde kullanımı daha uygun olmaktadır.

UVA karşı etkin güneşten koruyucuların içerikleri

Benzofenonlar

Benzofenonlar için emilim aralığı, ışık spektrumunun başlıca UVA kısmında 320 ile 350 nm arasındadır. Sıklıkla UVB korumasını artırmak için kullanılan oksibenzon 326 nm’de maksimum emilime sahiptir. Oksibenzon, çok yaygın bir güneş koruyucu bileşeni olup, güneş koruyucuların %20-30’unun bu kimyasalı içerdiği tahmin edilmektedir. Ne yazık ki oksibenzon, günümüzde en sık fotoallerjik kontakt dermatite neden olan güneş koruyucu ajandır. Sistemik emilim bildirilmiştir. Bu nedenle, bu ajanı içeren güneş koruyucuların çocuklarda kullanılması önerilmemektedir.

Mentil antranilat

Bu bileşiğin absorbsiyon gücü 340 nm’de zirve yapmaktadır. Sonuç olarak, zayıf bir UVB filtresi olmakla birlikte etkili UVA2 koruması sağlamaktadır. Mentil antranilat, etkisi daha az olduğundan benzofenon kadar yaygın kullanılmamaktadır.

Parsol 1789

Parsol 1789 (avobenzon veya butil metoksidibenzoilmetan) 355 nm’de maksimum absorbsiyona olup, daha üstün UVA koruması sağlamaktadır. Avobenzon en yaygın kullanılan UVA bloke edici bileşenlerden biridir.

Meksoril

Meksoril SX suda çözünebilir bir formülasyon olduğundan deri üzerinde daha az yağlı hissedilmektedir ve her gün kullanım için daha uygundur.Meksoril XL ise tam tersi yağda çözünmektedir ve bu da onu suya dirençli bir güneşten koruyucu olarak daha uygun bir hale getirmektedir. Meksoril SX, daha kısa UVA dalga boylarına karşı çok etkili olduğu saptanan bir organik filtredir. 320-340 nm aralığındaki bu kısa UVA dalgaları dünyaya ulaşan UV ışınlarının %95’ini oluşturmaktadır. Meksoril, diğer UV filtreleriyle hazırlanacak kombinasyonlara eklenebilir. Meksoril, avobenzonun aksine fotostabildir ve UV ışınına maruz kaldığında parçalanmaz.

Kombinasyonlar

Pek çok güneş koruyucu formülasyonu, ürünün koruma gücünü arttırmak ve estetik özelliklerini değiştirmek için aktif güneşten koruyucu bileşenlerin kombinasyonlarını içermektedir. Hangi güneş koruyucu bileşenlerinin diğerleriyle kombine edilebileceğini Amerika’daki FDA düzenlemektedir; bunun sebebi, bazı güneşten koruyucu bileşiklerin birbiriyle uyumsuz olmaları ve kombine edildiklerinde bir ürünün SPF derecesini düşürebildiklerinin fark edilmesidir.Kombinasyonlar, daha düşük konsantrasyonlarda güneş koruyucu bileşenler kullanılarak daha yüksek SPF elde etmek için hazırlanmaktadır.

Güneşten koruyucular içeriğindeki kimyasallar ne kadar güvenli.

Kimyasalar lipid mikropartiküller içerisine yüklenerek kullanıldıklarında güneşten koruma özellikleri azalmadan, deri emilimleri dengelenerek sistemik toksik etkileri azaltılarak kullanılmaktadır.

Benzofenol 3 (BZ-3) bir kez tüm vücuda uygulandığında, UV maruz kalınmasa bile, deri tarafında emildiği ve vücutta biriktiği(5 gün sonrasına kadar) gösterilmişitir. BZ-3 deriye uygulandığında 48 saat sonra idrarda 11mg oranlarında atıldığı tespit edilmiştir.

Bu tüm gözlemler deri emilimi olabilecek ve sistemik toksitisite riski yksek kimyasalların çocuklarda kullanılmamması gerektiği düşüncesini desteklemetedir. Çocuklarda karaciğer tam olarakolgunlaşmadığı iin bu kimyasaların metabolize olması zordur. Bu nedenle çocuk güneşten koruyucu olarak zinc oxide, titanium dioxide, ferrous oxide gibi fiziksel güneşten koruyucuların kullanımı önerilmektedir. Örneğin ABD FDA kurumu BZ-3 kullanımın yaşını 6 ay üstü olarak belirlemiştir.

Kimyasal içeriklerin sıkıntısı BZ-3 ile sınırlı değil. Octyl-methoxy-cinnamate (OMC) ve 3-(4-methylbenzylidene) camphor (4-MBC) ile yapılan çalışmalarda kan ve idrarada bunların emildikleri yüksek konsantrasyonlarda kaldıkları gösterilmiştir. Bu yüksek değerlerin vücut hormonsal sistem üzerinde etkileri araştırıldığında FSH ve LH hormon düzeyleri normal iken testesteron seviyelerinde miimal düşmeler gösterilmiştir. Ayrıca erkeklerde serum estradiol ve inhibin B seviyelernde minimal dğişmler gözlenmekte.

Güneşten koruyucuların fromları içerisinde çocuları için en problemli olanları belkide dudak güneşten koruyucuları. Bunların ambalajları ve koku-tatlandırıcıları çocukların daha fazla ilgilsini çekmekte. Bunların içerikleri ağız yolu ile daha fazla sistemik emilim ile vücuda geçmekte.

Fiziksel kimyasal maddeler(ZnO ve TiO2 gibi) sistemik emilim ve toksisite göstermemekle birlikte fiziksel yapıları ile deri gözeneklerini tıkadıkları için akne ve rosacea gibi cilt hastalarını arttırabilmektedir.

TiO2 in insanlarda nörotoksik etkileri olabileceği yönünde çalışmalar bulunmakta.

Güneş koruyucu kullanımının vitamin D eksikliğine yol açması konusu halen tartışmalıdır. SPF 15 üzeri bir güneş koruyucunun düzenli kullanımı vitamin D sentezini % 98 oranında azaltabildiğinden bu durumun vitamin D yetmezliğine yol açabileceği öne sürülmüştür. Ancak son yıllarda bazı araştırmalar uzun süreli koruyucu kullanımının vitamin D düzeyi ya da fonksiyonları üzerine etkisinin çok az ya da hiç olmadığını belirtmektedirler. Bu durum diyetle önemli oranda vitamin D alınmasına, sınırlı güneş maruziyetinin bile vitamin D sentezi için yeterli olmasına ve birçok insanın güneş koruyucularını zaten yeterli oranda sürmemesine bağlanabilir.


Ultraviyole Radyasyon ve Güneşten Korunma Yöntemleri

yol tarifi

dermatoloji randevu
dermatoloji doktor cevapliyor

Adres: Esentepe Mah. Cevizli D 100 Güney Yanyol Lapishan 25/2 Soğanlık, Kartal / İSTANBUL
GSM: 0532 624 21 27
Bu sitedeki bilgiler doktor ya da eczacıya danışmanın yerine geçmez. Sitedeki bilgi, yorum ve görüntüler kişileri bilgilendirme amaçlı olup, tanı ve tedaviye yönlendirme amaçlı değildir.



© 2020 Hakan Buzoğlu. All Rights Reserved.
ByFlash Web Agency