Nikel Alerjisi

Özellikle 6 haftaya geçmiş kronik ürtikerli hastalarda yalancı alerjen içeren besinlerin kısıtlanması ve D vitaminin dışarıdan alınması önerilmekte.

Glüten içermeyen diyetin ürtikerde destek olduğu gösterilmiştir.

Pseudoallergen, yalancı allerjenler

Bunlar doğal besinlere yada hazır besinlere eklenen katkı maddeleri, koruyucular, boyalar ve aromatik maddelerdir. Bu maddelere karşı zamanla intolerans ve aşırı duyarlanma gelişmekte. Bunlar direkt ürtiker reaksyonlarına neden olmakta yada mevcut klinik tabloyu şiddetlendirmekte.

Ancak yalancı allerjenleri gerçek allerjenlerden ayırmak gerekir. Bunlar allerjideki IgE üzerinden etki göstermezler ve deri testleri yoktur.

Yalancı allejenler mide-duodenumdan emilimi arttırmaları/değiştirmeleri yada histamin metabolizamsı üzerinden ürtikere neden olmaktadır.  

Kronik ürtikerde yalancı allerjenlerin olmadığı diyetler uygulandığında klinik tabo azalmakta hatta düzelmektedir.

Gluten

Glutensiz diyetler çöliyak hastalığı ve ütikeri olan hastalarda etkilidir.

Vitamin D

Ürtikerli hastalarda D vit seviyesi düşük bulunmuştur. ( 32 nanogram/ml den düşük) Bu hastalarda D vit haftalık 50.000 IU verildiğinde % 90 ürtikerin klinik belirtilerinin azaldığı gözlenmiştir. Bu tedavi aynı dozlarda 8-12 hafta devam edilmekte. 

Ürtikerli hastalarda D vit seviyesi kontrol edilmeli. Ürtiker ve D vit düşük hastalarda 2000-4000 IU/gün D vit verilmekte. 

 

 

 


 

En iyi tedavi etken nedenin saptanarak giderilmesidir. Ancak bu her zaman mümkün olamadığından ilaç tedavisi gereklidir. Ürtiker ogularında ana tedavi antihistaminiklerdir. Şiddetli akut ürtiker olgularında kasa ve damara uygulanarak çabuk etki sağlaması bakımından yararlı olacaktır. Daha sonra ağızdan tedaviye geçilebilir.

Şiddetli akut ürtiker olgularında özellikle periorbital veya labial ödem söz konusu ise olası bir angioödem yönünden dikkatli olunmalıdır. Bu tür olgularda hastanın tedaviye başlandıktan sonra bir süre gözetim altında tutulması bir laringeal ödemin neden olabileceği tehlikeleri azaltacaktır.

Kronik ürtiker olgularında antihistaminik tedavisine, cimetidine, ranitidine ilavesi yararlı olabilmektedir.

Akut ürtiker olgularında 1-4 günlük sistemik kortikosteroid kullanımı oldukça sık önerilirken kronik ürtikerlerde uzun vadeli sistemik kortikosteroid kullanımı tedaviye bağlı yan etkiler nedeniyle tercih edilmez.
Topikal kortikosteroidler, topikal antihistaminikler ve topikal anesteziklerin ise ürtiker tedavisinde yeri yoktur.


Ürtiker, Dabaz, Kurdeşen, Anjiyoödem, Ürtiker belirtiler, Dabaz belirtiler, Kurdeşen belirtiler, Anjiyoödem belirtilerDermografik Ürtiker

Dermografizm mekanik sürtünmeye karşı abartılı bir kızarma, ödemli reaksiyon gelişimi olarak tanımlanabilir. Herhangi bir nedene bağlı ütiker olgusunda da dermografizm müsbet olabilir. Ancak bazı olgularda ürtikaryen ataklar yalnızca mekanik sürtünmeye bağlı olarak gelişirler ki bu olgular dermografik ürtiker olarak adlandırılır. Genellikle sürtünmeden 5-10 dakika sonra kaşıntı ile beraber lineer bir eritem ve ödem görülür. Reaksiyon 30 dakika kadar devam eder ve solarak kaybolur. Nadir bazı olgular herediter olup genellikle yaşam boyu sürerler. Çok daha sık karşılaşılan edinsel formlar kronik ürtiker şeklinde seyrederler ve birkaç yıl devam etme eğilimindedirler. Bu olguların büyük çoğunluğunda psişik bir komponent saptamak olasıdır ve bu nedenle de kaşıntı başladıktan sonra lezyon çıkışı saatlerce devam edebilir.


Kolinerjik Ürtiker

Otonom sinirlerden salınan asetilkoline karşı aşırı yanıt sonucu ortaya çıkan bir tablodur. Stres, sıcak banyo, aşırı sıcak, egzersiz ve terleme provokan faktörlerdir. Bu faktörlerin etkisi ile çok kısa bir süre içinde, kaşıntı ile birlikte ürtiker ve Anjioödem beraber en büyüğü 5 mm çapında olan papüler bir döküntü gelişir. Plak oluşturma eğilimi yoktur. Ataklar çok kısa sürelidir ve lezyonlar 15-20 dakika içerisinde sönerler. Provokan faktörlerle ilişkinin çok açık olması sebebiyle hastalar sıcak, efor vb etkenlerden kaçınarak genellikle hastalıkları ile birlikte yaşamaya alışmışlardır. Ayrıca belirtilerin de çok kısa sürüyor olması nedeniyle aslında nadir olmayan bu tabloya poliklinik kayıtlarında sık rastlanmaz.



Papüller ürtiker
Sırtta hafif sürtünme ile ürtiker plakların ortaya çıkması; dermografik ürtiker
Kol iç kısmında hızla gelişen kolinerjik ürtiker papülleri
Ayak tabanında basınç sonrası gelişen ürtiker plakları
Doğuk ürtikerde buz testi; normal deriye buz ile soğuk uygulanmakta sonrasında gelişen ürtiker
Güneş sonrası ışık gelen yerlerde gelişen ürtiker kabarmaları
Klozet kimyasallarına bağlı gelişen temas ürtikeri
Ani heyacan sonrası gelişen ürtiker plakları
  • Papüller ürtiker
  • Sırtta hafif sürtünme ile ürtiker plakların ortaya çıkması; dermografik ürtiker
  • Kol iç kısmında hızla gelişen kolinerjik ürtiker papülleri
  • Ayak tabanında basınç sonrası gelişen ürtiker plakları
  • Doğuk ürtikerde buz testi; normal deriye buz ile soğuk uygulanmakta sonrasında gelişen ürtiker
  • Güneş sonrası ışık gelen yerlerde gelişen ürtiker kabarmaları
  • Klozet kimyasallarına bağlı gelişen temas ürtikeri
  • Ani heyacan sonrası gelişen ürtiker plakları
  • Papüller ürtiker

  • Sırtta hafif sürtünme ile ürtiker plakların ortaya çıkması; dermografik ürtiker

  • Kol iç kısmında hızla gelişen kolinerjik ürtiker papülleri

  • Ayak tabanında basınç sonrası gelişen ürtiker plakları

  • Doğuk ürtikerde buz testi; normal deriye buz ile soğuk uygulanmakta sonrasında gelişen ürtiker

  • Güneş sonrası ışık gelen yerlerde gelişen ürtiker kabarmaları

  • Klozet kimyasallarına bağlı gelişen temas ürtikeri

  • Ani heyacan sonrası gelişen ürtiker plakları

  • Papüller ürtiker
  • Sırtta hafif sürtünme ile ürtiker plakların ortaya çıkması; dermografik ürtiker
  • Kol iç kısmında hızla gelişen kolinerjik ürtiker papülleri
  • Ayak tabanında basınç sonrası gelişen ürtiker plakları
  • Doğuk ürtikerde buz testi; normal deriye buz ile soğuk uygulanmakta sonrasında gelişen ürtiker
  • Güneş sonrası ışık gelen yerlerde gelişen ürtiker kabarmaları
  • Klozet kimyasallarına bağlı gelişen temas ürtikeri
  • Ani heyacan sonrası gelişen ürtiker plakları


Basınç Ürtikeri

Uzun süreli basınç altında kalan alanlarda derin ödemle karakterize ürtikaryen bir reaksiyondur. Kemer bölgesi, ayakkabı bağlarının altı, sütyen ve çorapların sıktığı alanlar da basınca maruz kalındıktan birkaç saat sonra lezyonlar ortaya çıkar. Ödemli olan lezyonlar kaşıntıdan çok ağrılı olma eğilimindedir. Beraberinde dermografizm bulunabilir veya bulunmayabilir.


Soğuk Ürtikeri

Soğukla temastan sonra kaşıntı, papüler ürtiker ve soğukla temas eden alanlarda ödem gelişimi ile karakterize nadir rastlanılan bir tablodur. Buz küpü testi ile ortaya konabilir.


Solar – Güneş – UVR Ürtiker

Güneşle temas eden alanlarda birkaç dakika içinde ortaya çıkan ürtikaryen lezyonlarla karakterizedir. Nadir rastlanılan bir tablodur.


Aquajenik – Su Ürtiker

Isısı ne olursa olsun su ile temas eden alanlarda görülen bir ürtiker formudur. Kaşıntılı ödemli papüller su ile temastan sonra birkaç dakikada gelişirler ve yaklaşık 30-60 dakika içerisinde de kaybolurlar. Ter ve gözyaşı bile reaksiyonu ortaya çıkarabilir. Son derece nadir görülen bir tablodur.


Herediter Tablo Kaynaklı Ürtiker

Bu gruba giren tablolar; ailesel soğuk ürtikeri, ailesel titreşim angioödem ve herediter angioödemdir. Son derece nadir görülen ürtiker formlardır. Herediter angioödem (Quincke ödemi) ölümcül seyredebilmesi nedeniyle içlerinde en fazla önem arzeden durumdur. Nadir görülen bu otozomal dominant hastalık kompleman komponent inhibitörü C1 INH eksikliği veya işlevsizliği sonucu gelişmektedir. Kaşıntısız, ağrılı, yaygın angioödem atakları şeklinde seyreder. Laringeal ödem yaşamı tehdit edebilir. Beraberinde ürtiker lezyonu bulunmaz, intestinal tutulum sıktır. Çocukluk veya gençlikte başlangıç gösterir. Çoğu olğuda aile anamnezi vardır.


Kontakt Ürtiker

Duyarlı olunan madde ile direkt temas sonucu genellikle lokal reaksiyon şeklinde ortaya çıkar. Tüylü hayvan kepekleri, yün, yumurta akı, bitkiler ve ilaçlara bağlı olarak oluşabilir. Genellikle temastan hemen sonra, bazı olgularda ise geç reaksiyon şeklinde 1-2 gün sonra ortaya çıkar. immunolojik veya nonimmunolojik mekanizmalar sorumlu olabilir. Temas alanında yanma, kaşıntı, eritem ve ödem gelişir.


Psikojenik Ürtiker

Kronik ürtiker olgularında psikolojik faktörlerin çok büyük rolü olduğuna dair bir çok yayın mevcuttur. Bu durumda idiopatik ürtiker olarak tanımlanan tabloların önemli bir kesiminin de psikojenik kökenli olması olasıdır. Esasen psikojenik ürtikeri kesin olarak tanımlamak da olası değildir. Birçok kronik hastalık emosyonel stres ile agrave olabilmektedir. Bazı kolinerjik ürtiker olgularında emosyonel stresin rolü bariz olarak saptanabilir. Bunun dışında plasebo tedaviye yanıt veren olguların büyük ölçüde psikojenik kökenli olduğu söylenebilir. Tedavi açısından düşünüldüğünde idiopatik kronik ürtikeri ve belirgin emosyonel yüklenmesi olan bir hastada sikiyatri desteği istemek en uygun davranış olacaktır.


Edinsel Angioödem (Calwell sendromu, angionörotik ödem)

Bazı yazarlarca ürtikerin derin formu (urticaria profunda) olarak nitelenmektedir. Genellikle tip I reaksiyon sonucu oluşmaktadır. Tetikleyici faktörler ürtiker ile benzerdir. En büyük sıklıkla arı sokması, ilaçlar, hiposensitizasyon injeksiyonları, yiyecekler (yumurta, kabuklu deniz ürünleri, fındak) sorumlu olarak bulunur. Genç erişkinler ve kadınlarda daha sık olup sıklıkla ürtiker lezyonları ve mukoza ödemi birlikte seyreder. Larinks ödemi yaşamsal risk oluşturabilir.


Klasik bir ürtiker olgusunda lezyonlar birden bire yanma ve kaşıntı hissi ile başlayan ataklar şeklinde ortaya çıkar. Karakteristik lezyon soluk eritemli, pembemsi renkli ödemli papülerdir. Bu lezyonlar birkaç mm veya birkaç cm çaplarında olabilirler. Bu papüller birleşerek plak oluşturma eğilimi gösterirler ve böylelikle el ayası genişliğinde büyük plaklar oluşur. Papülün kubbe şeklindeki yüzeyi düzgün olup epidermiste bir değişiklik yoktur. Plaklarda ödeme bağlı olarak folikül ağızlarının çökük kalması nedeniyle portakal kabuğu görünümü vardır. Bu görüntü plağın iki yandan hafifçe sıkıştırılması ile daha da belirgin hale gelir. Kaşıntı bazen çok şiddetli olabilir. Başlangıç lezyonlarında eritem daha belirgin olup ödem geliştikçe renk solar. Atak gerilerken ödemin çekilmesi ile eritem yeniden belirginleşir. Özellikle sönmekte olan lezyonlar anüler veya yarımay gibi şekiller gösterebilirler. Tek tek elemanlar birkaç dakika veya birkaç saatte kaybolurlar. Oluşan bir lezyon hemen hiç bir zaman 24 saatten uzun kalmaz. 48 saatten uzun süredir varolan benzer lezyonlar ürtikaryen vaskülit olasılığını akla getirmelidir. Bu nedenle ataklar arasında sessiz periyodlar bulunur. Bu periyodlar tetikleyici faktör ile temasın sürüp sürmemesine veya etkenin vücuttan elimine edilip edilmediğine göre uzun ya da kısa olabilecektir.

Ürtiker lezyonları her yerde yerleşebilirler. Ancak özellikle bası alanları (kemer bölgesi gibi), kalçalar, dizler, dirsekler, periorbital ve perioral bölgelerde daha çok görülür. Periorbital ve perioral bölge lezyonları bir angioödem asosiyasyonunu düşündürmelidir.

Edinsel angioödem de genellikle ani başlangıç gösterir. Lezyonlar tipik olarak göz kapakları, dudaklar, genital bölge, ekstremitelerin distal kısımlarında yerleşmişlerdir. Derin sert bir ödem söz konusudur ve lezyonlar klasik ürtiker lezyonlarına göre daha geniştir. Ödemli alanda deri soluk pembe renktedir. Bu olgularda kaşıntı belirgin bir yakınma değildir. Genellikle tek veya az sayıda lezyon mevcuttur. Tablo birkaç saatte maksimuma ulaşır ve 8-72 saat devam eder. Gözler tamamen kapanabilir, dudaklar normalin 4-5 misli şişebilirler.

Dil, farinks ve larinks ödemi solunum yolu obstruksiyonuna neden olabilir ve yaşamı tehdit edebilir. Yinelemeler genellikle aynı alanlarda görülme eğilimindedir. Yineleyen ataklar genellikle daha tehlikeli bir seyir gösterirler. Ürtiker ve angioödem sıklıkla birlikte görülebilmekle beraber ayrı ayrı da ortaya çıkabilirler.


Ürtikere neden olabilecek çok çeşitli tetikleyici söz konusudur.


İlaçlar

Ürtiker ve anjioödemin belki de en sık rastlanılan nedenleri ilaçlardır. İlaçlar içerisinde de en sık penisilin ve penisilin türevi antibiyotikler görülmektedir. Ayrıca aspirin, sulfamidler ve özellikle tiazid sınıfı olmak üzere idrar sçktürücüler nispeten sık karşılaşılan ürtiker nedeni ilaçlardır. Klinik belirtiler çoğunlukla ilaç alımında 1-2 saat sonra ortaya çıkar. Ancak bu süre 15 dakikaya kadar kısalabilece¤i gibi 15 güne kadar da uzayabilir. Bu nedenle ilaçlar düşünülecek ise 15 gün öncesine kadar ilaç alımının sorgulanması önemlidir.

Bir başka önemli husus sık kullanılan doğum kontrol hapları, vitaminler ve rutin kullanılan (başta aspirin olmak üzere) ağrı kesicileri ilaç, bitkisel ilaçlar çaylar ilaç olarak kabul edilmez ve hatırlanmayabilir. Bu nedenle bunlar unutulmamalıdır.

Aspirin ürtikere neden olması dışında başka bir nedenle ortaya çıkmış ürtiker olgularında da belirtileri şiddetlendirici etki gösterir (alkol de benzer etki gösterebilir). Ayrıca besinlerde renklendirici veya koruyucu olarak kullanılan tartrazine, azo boyaları ve benzoic asid ile de çapraz duyarlılık göstermektedir. Özellikle ilaç etkisi düşünülen olgularda bunlar atlanmamalıdır.

Son derece karmaşık problemlerle karşılaşılabilir. Örneğin; ineklerde meme iltihap tedavisi için penisilin kullanılması halinde süte karışan penisilin ürtikere neden olabilir. Benzer şekilde, bira defermentasyon ürünleri içerisinde penisilin bulunması nedeniyle ürtikere neden olabilir.


Yiyecekler

Besinler de nadir olmayarak ürtiker nedeni olabilmektedirler. Ancak kronik ürtiker olgularında etken olarak daha az sıklıkla görülürler. Besinlere bağlı ürtiker olguları çocuklarda çok daha sık olup erişkin/çocuk oran› 1/40 kadardır. Erişkinlerde ürtiker nedeni olarak en sık saptanan besinler özellikle kabuklu deniz ürünleri (midye, istiridye, pavurya, istakoz) olmak üzere deniz ürünleri, çilek, yumurta, fındık-fıstık, yumurta, çikolata ve kolalı içeceklerdir. Çocuklarda ve bebeklerde ise beslenmenin farklı olması nedeniyle etkenler de bir ölçüde farklıdırlar. Çocuklarda en sık ürtiker nedeni olan besinler; tahıllar, süt ve süt ürünleri, meyva suları, çikolata, yumurta ve çilektir. Gıda maddelerine bağlı ürtiker olguları genellikle gıda alımından 1-2 saat sonra ortaya çıkarlar. Ancak reaksiyonun günlerce gecikmesi de mümkün olabilir. Besin alerjisine bağlı akut ürtiker olgularında özellikle de erken reaksiyon söz konusu olduğunda ve yineleyen olgularda sorumlu besinin belirlenmesi genellikle kolay olup dikkatli bir sorgu bunun için yeterli olacaktır. Besin alerjilerinde hastadan bir ipucu elde edilemediğinde deri testleri faydalı olabilir. Ancak kronik ürtiker olgularında deri testlerinin pek faydası yoktur. Bu olgularda diyeti ile etken saptanabilir. Ancak doğrudan doğruya besin maddesinin değil, içerdiği koruyucu veya renklendiricilerin de ürtikere neden olabileceği unutulmamalıdır.

Solunum Yolu ile Alınan Allerjenler

Polenler, küf sporları, tüylü hayvan kepekleri, çeşitli organik tozlar ve astım veya saman nezlesi nedeni olabilecek tüm solunum yolu allerjenleri akut veya kronik ürtiker nedeni olabilirler. Reaksiyon genellikle temas sırasında ortaya çıkar ve bazı olgularda solunum sistem belirtileri hapşırma, burun akıntısı nefes almada sıkıntı gibi…


İnfeksiyonlar

Parazitik infeksiyonlar özellikle de barsak parazitleri daha ziyade çocuklarda olmak üzere sık karşılaşılan ürtiker nedenlerindendir. Bu nedenle özellikle çocuklarda ürtiker gelişimi için belirgin bir neden bulunamadığında gaitada parazit tetkiki ve selofanlı lam incelemesi mutlaka istenmelidir. Yine öncelikli olarak çocuklarda, viral infeksiyonlar da nadir olmayarak ürtiker nedeni olabilmektedirler. Bakteriyel infeksiyonların akut ürtikere neden olması nadir olmakla beraber kronik fokal bakteriyel infeksiyonlar (diş absesi, kronik sinüzit, kronik sinüzit, kronik sinüzit, kronik tonsillit) erişkinlerde görülen kronik ürtikerlerin önemli nedenlerinden biridirler.


Bazı İç Hastalıklar

Birçok sistemik hastalık tablosunda ürtiker sıklığının artmış olduğu gözlenmiş olmakla beraber bu hastalık tablolarının doğrudan doğruya ürtikere neden olduğu yolunda bir bulgu yoktur. Bu nedenle bu tabloları etken olarak nitelemek yerine ürtiker veya angioödem ile bir birliktelikten söz etmek daha doğru olacaktır. Bu hastalıklar arasında kolagenozlar (lupus eritematosus), romatizmal hastalıklar (poliarteritis), hipertiroidi ve hipoparatiroidi yer almaktadır. Bazı internal malignitelerde de ürtiker sıklığında artış bildirilmiştir. Sık görülmemekle beraber özellikle hematolojik maligniteler (lösemi ve lenfomalar) olmak üzere akciğer ve kolon karsinomları ürtikerle asosiye olabilmektedir. Bunların dışında bildirilen az sayıda olguda menstruasyonlarla yineleyen ürtiker atakları hormonal bir bağlantı olasılığını düşündürmüştür.


Böcek Sokmaları

Sivrisinek, pire gibi böceklerin ısırıkları çoğu kişide lokal toksik bir reaksiyon olarak papüler ürtikere neden olur. Bu reaksiyon genellikle çcuklar ve açık tenli kişilerde daha şiddetli olmakta ancak yine lokal reaksiyonun ötesine geçmemektedir. Nadir olgularda bazı uçucuların sokmaları generalize ürtiker veya angioödeme neden olabilmektedir. Duyarlı kişilerde anafilaksiye neden olabileceğinden bu tür olgular yaşamsal risk taşıyabilmektedirler. Bu tür hastalarda hiposensitizasyon denenmeli ve hastalar olası pikür riski halinde yanlarında adrenalin bulundurmalıdırlar.


yol tarifi

dermatoloji randevu
dermatoloji doktor cevapliyor

Adres: Esentepe Mah. Cevizli D 100 Güney Yanyol Lapishan 25/2 Soğanlık, Kartal / İSTANBUL
GSM: 0532 624 21 27
Bu sitedeki bilgiler doktor ya da eczacıya danışmanın yerine geçmez. Sitedeki bilgi, yorum ve görüntüler kişileri bilgilendirme amaçlı olup, tanı ve tedaviye yönlendirme amaçlı değildir.



© 2020 Hakan Buzoğlu. All Rights Reserved.
ByFlash Web Agency