- Gösterim: 37586
Göz kapağı estetiği, blefaroplasti olarak adlandırılan bir cerrahi işlemdir ve göz çevresi estetik uygulamaları arasında en yüksek klinik ve estetik başarıyı sunar. Göz çevresi, yaşlanma ve çevresel faktörlerin etkisiyle olumsuz estetik değişimlerin en hızlı şekilde görüldüğü bölgelerden biridir. Orta yaş ve üzerindeki bireylerde, bazen de gençlerde, alt ve üst göz kapaklarında estetik sorunlar ortaya çıkabilir. Bu durum, kişiyi olduğundan daha yaşlı ve yorgun gösterirken, bakışlardaki canlılık ve dinamizmi de azaltır.
Bireylerin göz yapısı, genetik özellikleri ve yaşlanma gibi faktörler, üst göz kapaklarında kaş düşüklüğü ve cilt yığılmalarına yol açabilir. Bu da kişilerin sürekli yorgun ve uykusuz görünmesine neden olur. Ayrıca, mimik hareketleri ve güneş ışınlarına karşı aşırı duyarlılık, gözlerin dış kenarında "kaz ayağı" olarak bilinen kırışıklıkların oluşmasına sebep olur. Göz altlarında çökmeler ve morluklar da gelişebilir. Zamanla, göz altı torbaları ile yanağı ayıran "gözyaşı oluğu" adı verilen derin bir hat oluşur. Üst kapaklardaki deri yığılması ise hastanın görme alanını etkileyebilir.
Bu istenmeyen estetik problemler için, yapısal veya yaşlanma sürecinde göz çevresinde meydana gelen sorunlar için karbondioksit lazerler ile blefaroplasti veya göz çevresi fraksiyonel karbondioksit lazer uygulamaları yapılmaktadır (göz çevresi fraksiyonel karbondioksit lazer, Madonna lift için vb.).
Karbondioksit lazer blefaroplastiyi anlatmaya başlamadan önce göz çevresi estetik problemleri hatırlamaya çalışalım.
- Kaşların düşmesi(Eyebrow Pitosis) ; frontal kasın sürekli aktivasyonu ve tonusu, kaşların anatomik pozisyonunu koruyarak düşmelerini engeller. Kaşların yukarıda konumlanması, üst göz kapaklarını da destekler. Kaşların düşüklüğü, yüze kaygılı ve sürekli yorgun bir ifade kazandırırken, üst göz kapaklarının daha belirgin bir şekilde torbalanmasına neden olur. Bu durum, kişiye yorgun, huzursuz ve daha yaşlı bir yüz ifadesi verir.
Üst göz kapağının katlantı çizgisi genellikle gözün dış köşesiyle aynı hizada sonlanır. Bu çizginin dışa doğru uzanmasına "Connell Belirtisi" denir ve bu durum kaş düşüklüğünü gösterir. Kaşın dış kenarından parmakla yukarı doğru gerildiğinde, bu durumun hepsi düzelir.
- Üst göz kapağının görmeyi engellemesi(üst göz kapağı perdesi=Upper Eyelid Hooding); göz çevresindeki kasların ve göz septumunun zayıflaması, göz çevresindeki yağ dokusunun fıtıklaşarak öne çıkmasına ve yer çekiminin etkisiyle alın derisi ile üst göz kapağı derisinin aşağıya doğru hareket etmesine yol açar. Sonuç olarak, üst göz kapağı derisi neredeyse görmeyi engelleyecek şekilde gözün üst kısmını kaplar. Bu duruma "üst göz kapağı sarkması" denir ve yüzün yan açıdan değerlendirilmesiyle daha iyi anlaşılabilir.
- Göz çevresi kaz ayağı kırışıklıkları(Crow‘s Feet); bu ince kırışıklıklar, alt ve üst göz kapaklarında başlayarak göz köşelerine kadar uzanır. En belirgin olanları, gözün dış köşesinde yer alanlardır ve bu nedenle "kaz ayakları" olarak adlandırılır. Göz köşelerindeki kaz ayakları çizgileri, yüzümüzdeki diğer kırışıklıklara göre daha erken belirginleşir. Bunun nedeni, bu bölgede derinin ince olması ve altındaki destek dokuların, özellikle yağ dokusunun daha az bulunmasıdır. Bu çizgilerin en yaygın nedenleri arasında gözlerin sıkça kısılması yer alır; bu durum, kişinin mimik kullanımıyla ilişkilidir. Ayrıca, uyku sırasında yan veya yüz üstü yatmak da bu kırışıklıkları artırabilir.Güneş, bu kırışıklıkların oluşumunda önemli bir dış etken olarak öne çıkar. Güneş ışınlarına karşı gözlerin kısılması, bu durumun temel nedenlerinden biridir. Özellikle açık tenli ve açık renkli gözlere sahip kişilerde, güneş ışınlarına karşı duyarlılık daha fazladır. Ayrıca, güneşin neden olduğu ışık hasarı da bu kırışıklıkların oluşumuna katkıda bulunur.
- Göz dış köşesinin aşağı düşmesi(Lateral Canthal Bowing); göz dış köşesinde bulunan ve lateral canthal tendon adını verdiğimiz bağın gevşemesi ile gelişmektedir. Bu gözde dış köşenin daha aşağı rotasyonuna neden olmaktadır. Normalde kadınlarda göz dış köşesi hafif daha yukardadır. Bu nedenle bu açının düşmesi yüze daha yorgun ve yaşlı bir ifade dışında daha erkeksi bir görüntü vermektedir.
- Scleral show; baş doğal pozisyonda, gözler karşıya bakarken alt göz kapakları, göz irisini hafifçe örtmelidir. Göz irisinin altında sklera, yani gözün beyaz kısmı görünmemelidir. Skleranın görünür hale gelmesine "Scleral show" denir. Yaşlanma ile birlikte göz altındaki destek dokuların azalması, alt göz kapağının düşmesine neden olur ve bu durum skleranın görünmesini sağlar.
- Göz Yaşı oluğu(Tear Trough Deformity) gelişimi; göz çevresindeki Orbicularis Oculi kası, göz altı kemiği hizasında iki kısma ayrılır: göz kapağı kası ve göz alanı kası. Bu ayrımın bulunduğu noktada, Orbital rim ligamenti adı verilen bir bağ yer alır. Göz yaşı oluğu, gözün alt iç kısmından başlayarak yanağa doğru orta hatta kadar uzanır. Bu bölgenin sona erdiği noktada ise Palpebromalar katlantısı dışa doğru devam eder. Göz yaşı oluğunun bu şekilde görünmesi, destek dokunun azalması ve göz altı kemik dokusunun ile buradaki bağın belirginleşmesinden kaynaklanmaktadır.
Göz altında oluklanmalar sıklıkla yaşlanmaya bağlı olarak gelişmektedir. Böylece göz kapakları ile yanaklar arasındaki geçiş sınırında oluklanma oluşmaktadır.
- Göz çevresi yağ dokusunun alt ve üstte fıtıklaşması; bu işlem sırasında göz kapakları kapalıyken göz küresine basınç uygulanır. Eğer bu basınç sonucunda üst ve alt göz kapaklarında şişlikler oluşursa, bu durum yağ dokusunun fıtıklaşmasına ve dolayısıyla göz torbalanmalarına işaret edebilir.
Göz torbalanmaları, "festoons, cheek bags, malar bags" olarak adlandırılan "yanak torbalanması" ile karıştırılmamalıdır. Göz torbalanmaları, göz altlarında meydana gelir ve göz çevresindeki kasların zayıflamasıyla birlikte yağ dokusunun alt göz kapaklarının daha altına, yani yanaklara doğru fıtıklaşması sonucu oluşur. Bu süreçte, göz kapakları kapalıyken göz küresine basınç uygulanır. Eğer bu basınç sonucunda üst ve alt göz kapaklarında şişlikler oluşursa, bu durum yağ dokusunun fıtıklaşmasına ve dolayısıyla göz torbalanmalarına işaret edebilir.
Yukarıda belirtilen sorunlar için lazer bleferoplasti, tek başına veya diğer estetik uygulamalarla birlikte kullanılabilir. Ancak, göz kapağı lazer cerrahisinin yaşlanma sürecini durdurmadığı unutulmamalıdır. Bu uygulama, hem erkeklerde hem de kadınlarda göz kapağı çevresine genç, canlı ve dinlenmiş bir görünüm kazandırmaktadır. Uygulama için belirli bir yaş sınırı yoktur; çünkü göz çevresindeki estetik problemler 20'li ve 30'lu yaşlarda da ortaya çıkabilir. Genellikle, göz kapağı estetiğine 35 yaş ve üzerindeki bireylerde daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak, üst kapak yapısı ailesel olarak fazla etli ve düşük olan hastalar ile alt kapakta belirgin torbalanma yaşayanlar, daha genç yaşlarda da ameliyat olabilmektedir.
CO2 Lazer Bleferoplasti Öncesi Hasta Değerlendirilmesi
Öncelikle, hastanın görme yetisi ve göz tansiyonu değerlendirilmelidir. Bu amaçla mutlaka bir göz konsültasyonu yapılmalıdır. Lazer uygulamaları öncesinde standart sorgulama sırasında, hastanın kanama eğilimi veya kanın durmaması gibi durumları araştırılmalıdır. Özellikle hastanın kullandığı kan sulandırıcılar (aspirin ve türevleri, ibuprofen grubu ağrı kesiciler, sarımsak, ginkgo, ginseng veya St. John’s Wort gibi) dikkatlice sorgulanmalıdır. Ayrıca, hastanın genel sağlık durumu, kontrolsüz hipertansiyon ve diyabet gibi durumlar açısından da incelenmelidir. Anestezi ile ilgili olası sorunlar da göz önünde bulundurulmalıdır. Daha önce yaşanan göz problemleri ve geçirdiği ameliyatlar hakkında bilgi alınmalıdır. Göz kuruluğu mutlaka sorgulanmalı, kaş düşüklüğü ise değerlendirilmelidir. Kaşlar, göz kapakları ve gözlerdeki simetriler gözlemlenmeli, hatta yüz simetrisi de değerlendirilmelidir.
Üst ve alt göz kapaklarında hastanın cildini değerlendirilmesi detaylı yapılmalıdır.
- Dermatochalasis, üst göz kapağında normalden fazla deri bulunması durumudur ve genellikle orta yaşlı bireylerde görülür. Fazla deri, gözler kapalıyken ölçülebilir. Blepharochalosis ise dermatochalasis'ten farklıdır; bu durumda göz kapaklarında geçici ödem ve kızarıklık meydana gelir. Genç kadınlarda sıkça rastlanır ve erken yaşta göz kapaklarında gevşeklik ile kırışıklıklara yol açabilir.
-
Göz kapaklarının derisinin elastikiyetini değerlendirmek için alt göz kapağının aşağı çekilmesi durumunda, hızla eski konumuna dönmesi gerekmektedir. Bu duruma "Snap testi" denir. Eğer alt göz kapağı geri dönmekte zorlanıyorsa veya test sonrası tam yerine gelmiyorsa, bu durum alt göz kapağı derisinin elastikiyetinin zayıf olduğunu gösterir. Alt göz kapağının elastikiyetini değerlendirmek için bir diğer yöntem, alt göz kapağının dışarıya çekilmesi ve bu esnada göz kapağının ne kadar hareket ettiğinin gözlemlenmesidir. Bu test "Distraction testi" olarak adlandırılır. Alt göz kapağının iç kısmındaki punctum, dışa çekildiğinde medial limbusu geçmemelidir. Başka bir yöntem alt göz kapağını çekme testidir. Alt göz kapağı baş ve işaret parmakları ile hafif tutularak dışa çekildiğinde göz kapağı ile göz küseri arasında 7 mm den fazla boşluk oluşmamalıdır.
Lazer blefaroplasti hasta değerlendirilmesinde bir diğer önemli nokta gözde korneanın korunmasıdır. Normalde uyku ve bayılma durumunda göz küresi yukarı dönmekte böylece cornea üst göz kapağı tarafından korunmaktadır. Buna Bell fenomeni denilmektedir. Bazı kişilerde uyku sırasında gözler hafif açıktır ve gözde sklera hafif görünmektedir. Bu kişilerde Bel fenomeni yoktur ve gözlerde kuruluk problemi yaşanmaktadır. Bu kişilerde bleferaoplasti sonrasında göz kurulukları daha fazla yaşanmaktadır. Bunun hastada değerlendirilmesi için hastadan gözlerini kapatması istenir ve göz işaret parmakları ile hafif açılır. Göz küresi yukarı doğru dönmüş olarak gözlendiğinde bu Bell Fenomenin olduğunu desteklemektedir.
Hastada milimetrik metrik ölçümler ile üst göz kapağı kenarı(MRD), pupilla, üst göz kapağı katlantı çizgisi ve kaş mesafeleri ölçülmektedir.
Üst göz kapağı kenarı ile pupil arasındaki mesafe 3-4 mm'dir. Her iki gözde bu mesafenin 0.5 mm'den fazla farklı olması asimetriyi gösterir. Kaş ile üst göz kapağı kenarı arasındaki mesafe ise 12-20 mm'dir; bu mesafenin her iki gözde 1 mm'den fazla farklı olması da asimetri anlamına gelir.
Üst göz kapağı kenarı ile pupil arasındaki mesafenin 3 mm'den az, 5 mm'den fazla veya 0.5 mm'den fazla asimetrik olması, kaş ile üst göz kapağı kenarı arasındaki mesafenin 12 mm'den az, 20 mm'den fazla veya 2 mm'den fazla asimetrik olması durumunda, bu vakalar blefaroplastide komplike olarak kabul edilmektedir.
Kaş ile üst göz kapağı kenarı arasındaki mesafenin 14 mm olması "geniş üst göz kapağı" olarak adlandırılır. Bu durumda, üst kapak blefaroplastisi sırasında deri, kas ve hatta kaş altı yağ dokusunun çıkarılması gerekebilir.
Hasta mutlaka fotoğrafları alınmalıdır; profilden, sağ ile sol oblik fotoğrafları.
Lazer Bleferoplasti Uygulanması
Lazer bleferoplasti sırasında üst ve alt göz kapaklarındaki fazla cilt, lazer kesisi kullanılarak alınır. Bu işlem için göz kapaklarındaki doğal çizgiler (üst göz kapaklarındaki kıvrımlar ve alt göz kapaklarındaki kirpiklerin hemen altı gibi) dikkate alınarak lazer kesisi planlanır. Lazer bleferoplasti esnasında, gerekirse üst ve alt göz kapaklarındaki fazla yağ dokusu ve orbikülaris kası da kesilerek çıkarılır. Bu nedenle, çıkarılacak doku miktarının dikkatlice planlanması önemlidir.
Bu planlamanın ilk adımı, üst göz kapağının fonksiyonel derisinin belirlenmesidir. Üst göz kapağı fonksiyonel derisi, alın ve üst göz kapağı deri birleşiminin 10 mm aşağısında başlar. Alın-üst göz kapağı deri birleşimi, üst göz çevresi kemiğinin hemen üzerinde yer alır ve burası üst göz kapağı derisinin sınırını oluşturur. Alt sınır ise kirpiklerden 10 mm yukarıda bulunur. Yapılan araştırmalara göre, üst göz kapağının fonksiyonel genişliği en az 20 mm olmalıdır. Bu durumda, üst ve alt sınır arasında kalan alanda üst göz kapağı derisi çıkarılabilir.
Üst göz kapağındaki katlantı, kadınlarda kirpiklerden 8-9 mm, erkeklerde ise 7-8 mm uzaklıktadır. Sıklıkla görülen katlantı çizgisinin 1-2 mm altında, blefaroplasti cerrahisi için kesi sınırı belirlenmektedir.
Üst göz kapağında çıkarılacak alanın iç noktası belirlenirken, punctum referans noktası olarak kullanılır. Dış sınır ise iki farklı şekilde belirlenir. Eğer blefaroplasti ile birlikte kaş kaldırma işlemi yapılacaksa, aşağıdaki resimde 1 numarayla gösterildiği gibi kuş gagası şeklinde bir çizim yapılır. Bu yöntem, kaş düşüklüğünden kaynaklanan dış kısımdaki hoddingin düzeltilmesini amaçlar. Eğer kaş kaldırma işlemi yapılmayacaksa, aşağıdaki 2 numarayla gösterilen Napolyon şapkası olarak adlandırılan bir planlama uygulanır. Bazen bu sınır, göz dışındaki kaz ayakları çizgileri boyunca uzatılabilir; ancak bu durum sıkça tercih edilmez.
Üst göz kapağında planlanan cilt pens ile sıkılır ve hastanın kaşı yukarı çekilerek gözlerin rahat kapanıp kapanmadığı kontrol edilir.
Üst göz kapağında lazer blefaroplasti planlarken kullanılan bir diğer yöntem, hastanın tam kaşının hizasında durarak karşıya bakmasını istemektir. Bu sırada, üst göz kapağının katlanma noktaları işaretlenir. İşaretlenen noktalar, daha önce yapılan ölçümlerle belirlenen çıkarılacak alanın üst sınırına denk gelmelidir.
Üst göz kapağı blefaroplastisi sırasında kesi sınırının dış kantustan ne kadar uzakta olacağı, alınacak deri parçasının büyüklüğüne ve hastanın yaşına bağlı olarak değişiklik göstermektedir.
Alt göz kapağında deri çıkarılarak lazer blefaroplasti uygulanacaksa, bu işlemin işaretlenmesi gerekmektedir. İşaretleme, alt göz kapağındaki kirpiklerin 2 mm alt sınırından yapılır ve kirpik kenarlarına paralel bir şekilde gerçekleştirilir. Gözün dış kısmında işaretleme, kaz ayakları çizgilerine uyacak şekilde uzatılabilir; ancak göz çukurunun dışına çıkmaktan kaçınılmalıdır. Ayrıca, üst göz kapağına blefaroplasti yapılacaksa, üst ve alt göz dış işaretlemesi arasında 5-7 mm'lik bir deri bırakılması zorunludur..
Uygulama, lokal anestezi altında ve bazı hastalarda hafif bir intravenöz sedasyon (sakinleştirici) ile gerçekleştirilmektedir. Hastanın gözlerinin lazerden tamamen korunması için göz içi koruyucular kullanılmaktadır.
Lazer blefaroplastisi için kullanılan aletlerin, lazer ışığını yansıtmayan bir yüzeye sahip olması gerekmektedir.
Üst Göz Kapağı Karbondiokist Lazer Bleferoplasti
Üst kapakta blefaroplastinin başarısı, kaşların pozisyonuyla yakından ilişkilidir. Ameliyat öncesinde hastanın kaş pozisyonu dikkatlice değerlendirilmelidir. Hastaya, kaşların durumu hakkında bilgi verilmeli ve uygulama sonrasında elde edilecek sonuçlar net bir şekilde açıklanmalıdır. Kaşların düşük olduğu durumlarda, üst göz kapağında hastayı rahatsız eden fazla deri bulunur. Ancak, kaş düşüklüğü nedeniyle üst göz kapağına lazer blefaroplasti uygulansa bile hasta memnuniyeti genellikle yüksek olmamaktadır.
Amacımız, göz kapanmasını sağlayacak kadar deriyi korurken, mümkün olan en fazla deriyi çıkarmaktır. Ameliyat sırasında gözler kapalıyken, işaretlediğimiz deri miktarını (bu, kirpiklerden itibaren 10 mm mesafeden çizilen alt sınır ve pensetle kaldırılan fazla deri ile belirlenen miktardır) çıkarmak hedeflenir. Göz kapağı derisi ince ve gevşek olduğu için bu tür ameliyatlardan sonra üst göz kapağında belirgin bir yara izi kalmaz.
Lazer blefaroplasti öncesinde, göz çevresine fraksiyonel CO2 lazer uygulaması yapılıp yapılmayacağına karar verilmelidir; çünkü bu uygulama, üst göz kapağında 4-6 mm kadar kısalmaya neden olabilir. İlk olarak, lazer blefaroplasti yapılacak alan işaretlenir. İşaretlenen alan, CO2 lazer ile kesilir. Bu yöntemde lazerle çok ince kesiler yapıldığı için işlem sırasında kanama olmaz.
Ayrıca, sadece kapaklar değil, Madonna lift ile birleştirilerek kaş ve göz çevresine lazer gençleştirme işlemi de uygulanabilmektedir. Klasik yöntemlere kıyasla, bu işlem sonrasında hastalarda daha az morluk ve daha kısa bir iyileşme süresi gözlemlenmektedir. İşlem sırasında lazerin işaret üzerinde hareket etmesi oldukça önemlidir. Eğer lazer çok hızlı hareket ederse, arada kesilmemiş alanlar oluşabilir; yavaş hareket etmesi ise kesi derinliğini artırabilir. Bu noktada, Levator kasının derinin 0.5 mm altında bulunduğu unutulmamalıdır. Deri insizyonu sonrasında lazer ile orbikülaris kası kesilmektedir.
Üst göz kapağı yağ dokuları(Jeager lid plate üzerinde) lazer ile kesilip alınmaktadır. Üst göz kapağı yağ padleri altından yatay olarak palpebral arterin bir dalı geçmektedir. Buna dikkat edilmelidir. Bazen düşük pozisyonlu göz yaşı bezinin bu kesi lanlarında olabileceği unutulmamalıdır. Üst göz kapaklarındaki düşüklük durumunda, göz kapağını kaldıran kasın kısaltılmasıyla kapaklar yukarı kaldırılmaktadır.
Yapılan kesinin dikişi en son aşamada gerçekleştirilmektedir. Bu dikişler genellikle 5-7 gün içinde alınır. Lokal anestezi ve ödeme bağlı olarak, dikiş sonrası göz kapaklarında 1-2 mm kadar açıklık kalabilir; ancak bu durum zamanla normale dönecektir.
Alt Göz Kapağı Karbondiokist Lazer Bleferoplasti
Alt göz kapağı uygulamalarından önce, alt göz kapağı kası ve derisinin elastikiyetinin dikkatlice değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu değerlendirme, yukarıda detaylı bir şekilde açıklanan Snap testi ile yapılabilir. Ayrıca, yüzün profilden incelenmesi sırasında alt göz kapağının yüzün orta kısmıyla olan ilişkisi de göz önünde bulundurulmalıdır. Aşağıdaki resimde, genç bir yüz profiline bakıldığında, yüzün orta kısmının konveks yapısı ile alt göz kapağının ilişkisi net bir şekilde görülmektedir. Yaşlanma süreciyle birlikte, alt göz kapağındaki yağ dokusunun yalancı fıtıklaşması yeni bir konveks yapı oluştururken, yüzün orta kısmındaki dokuların hacim kaybetmesi ve aşağı doğru kayması sonucu bu konveks yapı kaybolmakta hatta silinmektedir.
Alt göz kapağı estetiğinin amacı, bu bölgenin görünümünü düzeltmektir. İşlem sırasında, alt göz kapağında kirpiklerin hemen altına kesiler açılır. Bu kesiler, göz kapaklarının dış kenarından kaz ayakları çizgilerine ve hatta gözlerin dış kenarındaki gülme çizgilerine kadar uzanabilir. Alt kapak cerrahisinin hedefleri arasında göz torbalarının alınması, gözyaşı oluğundaki yağın düzeltilmesi ve göz kapağı ile yanak arasındaki ilişkiyi iyileştirmek yer alır. Ameliyat sırasında birçok hastaya yağ enjeksiyonları da uygulanır. Bu kesiler aracılığıyla lazer kullanılarak deri, alttaki dokulardan ayrılır. Alt göz kapağı çevresindeki fazla yağ dokusu çıkarılır ve gerekirse fazla kas dokusu da alınabilir. İşlem sonrasında kesiler, ince dikiş iplikleriyle kapatılır. Eğer alt göz kapaklarında fazla deri çıkarılmasına gerek yoksa, yalnızca fazla yağ dokusu da alınabilir. Bu durumda, alt göz kapağının iç kısmından transkonjunktival bir kesi yapılabilir. Bu yöntemle, kesi alt göz kapağının içinden, dikiş atılmadan ve iz bırakmadan gerçekleştirilir.
Alt göz kapağının iç kısmında medial ve merkezi göz yağ pedleri yer almaktadır. Bu pedlerin tam ortasında "inferior oblik göz kası" bulunur ve bu kasa zarar vermemeye özen gösterilmelidir. Alınan yağ dokusunun kurumasını ve hacim kaybını önlemek için ıslak gazlı bezde bekletilir ve uygun bir alanda korunur. Bu uygulama, ne kadar yağ alındığını ve her iki gözde eşit alınıp alınmadığını takip etmeye yardımcı olur.
Göz çevresinden fazla yağ alındığında, gözyaşı oluğunda deformasyon veya tiroid hastalıklarında olduğu gibi göz küresinin belirginleşmesine neden olabilir. Bazen yağ pedinin rezeksiyonu yapılmadan üzeri kapatılır veya dikişlerle inferior orbital rim askıya alınır. Diseksiyon sırasında yağ pedinin alınma miktarına dikkat edilmelidir. Transkonjunktival girişimlerde dikiş kullanılmaz. Bu tür uygulamalarda konjunktival ödem gelişebilir; bu ödem, zamanla veya kortizonlu göz damlaları ile iki hafta içinde kaybolur.
Alt göz kapağı blefaroplastisinde en sık karşılaşılan istenmeyen durum, alt göz kapağında retraksiyon veya deride çekilmedir. Ayrıca, yaşlı hastalarda yüzün orta kısmında doku hacminin azalması nedeniyle alt göz kapağında çöküntü oluşabilir. Bu hastalarda alt göz kapağı blefaroplastisi sırasında yağ dokusunun korunması önemlidir.
Alt göz kapağında yalnızca ince çizgilenme ve hafif deri sarkmaları mevcutsa, "pinch blefaroplasti" adı verilen bir teknik uygulanabilir. Bu yöntemde, sadece alt göz kapağındaki deri alınır ve göz kaslarına herhangi bir müdahale yapılmaz. Bu teknik için en uygun hasta grubu, göz altı derisi ince olan, az miktarda yalancı yağ dokusu fıtıklaşması bulunan, ince kırışıklıkları olan, elmacık kemikleri yüksek yerleşimli ve badem gözlü bireylerdir.
Bu teknikte öncelikle kesinin üst sınırı belirlenir. İşaretleme, iç kısımda kirpiklerin 1-2 mm gerisinden başlar. Dışa doğru ise bu çizgi düz bir şekilde devam ettirilir. Böylece kesi, kirpiklerden 4-5 mm uzaklıkta yer alır.
Eğer deri kalınsa, bu durumda çizgi daha aşağıya indirilmelidir. Kanthopleksi, yani gözün dış kısmının yukarıya askılanması işlemi uygulanabilir. Bu işlemin amacı hem koruyucu hem de estetik olmaktadır. Dış kantus, iç kantuslardan geçen yatay hattın tam üzerinde veya üstünde yer alıyorsa ve alt göz kapağının dış kısmının tonusu iyiyse, işlem koruyucu amaçla gerçekleştirilir. Ancak dış kantus, iç kantuslardan geçen yatay hattın altında ve alt göz kapağının dış kısmının tonusu zayıfsa, bu durumda tedavi amaçlı yapılır. Ayrıca, hasta genç bir göz görünümü istiyorsa, yani badem gözlü olmak arzusundaysa, estetik amaçla da uygulanabilir.
İşlem sonrasında, özel forsepslerle alt göz kapağı derisi önceden belirlenen hat altında sıkıştırılır; bu duruma "pinch" denir. Bu işlem, gözün kapanmasını koruyacak ve alt göz kapağındaki fazla deriyi ortadan kaldıracak şekilde yapılır. Ardından, sıkıştırılan deri lazer veya makasla kesilir ve 7/0 ipliklerle kapatılır. Uygulamadan hemen sonra ve sonraki 48 saat boyunca soğuk kompresler uygulanması önerilir. Bunun için alt göz kapağı kirpik sınırının 2 mm altından sınır alınmaktadır.
Karbondiokist Lazer Bleferoplasti Sonrası
Blefaroplasti lazerle gerçekleştirildiğinde, kesi ve dikiş sonrası bir iz oluşabileceği unutulmamalıdır. Önemli olan, bu izlerin mümkün olduğunca ince ve belirsiz olması, ayrıca göz kapaklarının doğal kıvrımları içinde gizlenebilmesidir. Bu nedenle, lazerle yapılan kesimler üst ve alt göz kapaklarının doğal kıvrım çizgilerine göre planlanmaktadır. CO2 lazer kullanılması ve göz kapaklarının vücudun en az iz bırakan bölgelerinden biri olması nedeniyle, oluşabilecek izler minimum düzeydedir. Uygulama sırasında yapılan lazer kesileri, ameliyat sonrasında birkaç ay boyunca belirgin kalabilir. Zamanla, bu izlerin kırmızı rengi azalır ve beyazlaşarak ya da normal cilt rengine dönerek kaybolur.
Tüm hastalarda uygulama sonrası birkaç gün boyunca morluk ve şişlik oluşabilir. Hastaların, ödem nedeniyle göz kapaklarının kapanmasında geçici sorunlar yaşayabilecekleri konusunda mutlaka bilgilendirilmesi önemlidir. Ayrıca, kesi bölgelerine sürülen pomatlar bazı hastalarda geçici bulanık görmeye neden olabilir. Nadir de olsa, üst ve alt göz kapaklarındaki ödem, göz kapaklarının kapanmasını birkaç gün boyunca kısıtlayabilir. Chemosis, konjunktivada meydana gelen aşırı ödemi tanımlar. Bu durum, fiziksel bir etken veya kimyasal bir travma sonucu ortaya çıkabilir. Tedavi uygulanmadan genellikle birkaç gün içinde kendiliğinden iyileşir.
Uygulama sırasında, özellikle alt göz kapağındaki kirpiklerde zorlanma nedeniyle dökülmeler meydana gelebilir. Ancak bu dökülmeler geçicidir.
Gözlerin açılma şekli değişiklik gösterebilir. Gözler açıkken, üst ve alt göz kapaklarının şekline bağlı olarak iki farklı açılma biçimi vardır. Bunlardan ilki ve en yaygın olanı "badem şekli"dir; bu durumda gözün yatay genişliği 30 mm, yüksekliği ise 12-15 mm'dir. Diğer tip ise "yuvarlak göz" olarak adlandırılır ve burada yükseklik daha fazla önem taşır. Yuvarlak göz, badem gözden daha az estetik bir görünüm sergiler. Bu durum önemlidir çünkü işlem öncesinde hastanın gözleri yuvarlaksa, işlem sonrası daha yuvarlak bir görünüm elde edilecektir. Ayrıca, lazer uygulaması öncesinde badem şeklinde olan gözler, işlem sonrasında yuvarlak bir forma dönüşebilir.
Hastalar genellikle lazer uygulamasından sonra aynı gün evlerine dönebilirler. Pansuman ve bakım işlemlerini evde kendileri yapmaktadır. İlk 48 saat boyunca soğuk kompres uygulanması önerilmektedir. Ayrıca, doğal gözyaşı damlalarının bu süre zarfında her 2-4 saatte bir kullanılması gerekmektedir. Göz kuruluğunu önlemek ve enfeksiyon riskini azaltmak için, Tobramycin gibi bir göz pomadı veya damlası günde 3 kez, 3-5 gün boyunca kullanılmalıdır. Özellikle gece saatlerinde bu ürünlerin bolca kullanılması önemlidir. Dikişlerin üzerindeki suya dayanıklı pansumanlar ilk 24 saat boyunca korunmalıdır. Bu nedenle, ilk 1-3 gün boyunca gözlerin su ile temas etmemesi önerilmektedir. Daha sonrasında yüz ve göz çevresi ılık su ile yıkanabilir.
Uygulama sonrasında lokal anestezinin etkisi geçtikten sonra hafif bir ağrı ve göz kapaklarında gerilme hissi oluşabilir. Bu durumu hafifletmek için önerilen ağrı kesicileri kullanmanız, ağrı ve huzursuzluğu kontrol etmenize yardımcı olacaktır. Uygulama sonrası 1-3 gün boyunca başınızı yukarıda tutmanız istenmektedir; özellikle yatarken 2-3 yastık kullanmanız önerilir. Göz kapakları ve göz çevresinde şişlik ile morluk oluşumu normaldir. Bu durumun en aza indirilmesi için ilk 48 saat boyunca soğuk kompres uygulamanız faydalı olacaktır. Morluklar kişiden kişiye farklılık gösterir; genellikle 3-5 gün içinde en belirgin hale gelir ve 1-2 hafta boyunca devam eder.
Göz kapaklarınızda kuruluk hissi yaşayabilir, ayrıca gözlerinizde yanma ve batma gibi rahatsızlıklar da oluşabilir. İlk birkaç hafta boyunca aşırı gözyaşı, ışığa karşı hassasiyet, bulanık görme ve çift görme gibi geçici değişiklikler görülebilir.
İki gün sonra okuma ve televizyon izleme serbesttir. Ancak, ilk iki hafta boyunca kontakt lens takmamanız gerekmektedir. Lens kullanmaya başlasanız bile, bir süre rahatsızlık hissedebilirsiniz. Yoğun fiziksel aktivitelere 3-5 gün sonra dönebilirsiniz. Bir hafta ile on gün içinde birçok kişi günlük yaşamına ve işine geri dönmeye hazır hisseder. İyileşme sürecine ve doktorun önerilerine bağlı olarak, kalan morlukları kapatmak için makyaj yapabilirsiniz. İlk birkaç hafta boyunca güneş ışığı, rüzgar ve diğer tahriş edici faktörlere karşı hassas olabilirsiniz; bu nedenle dışarı çıkarken güneş gözlüğü takmalısınız. Kan basıncınızı artıran eğilme, kaldırma ve ağır spor aktivitelerinden kaçınmak özellikle önemlidir. Sıvı tutulmasını önlemek için alkolden uzak durmanız önerilecektir.
Operasyon sonrası hastadan, işaret parmaklarını gözün iki köşesine yerleştirip hafifçe gererek 20-30 kez gözlerini sıkması istenmektedir. Bu işlemi hastanın günde birkaç kez, birkaç hafta boyunca tekrarlaması gerekecektir. Hasta, bu uygulamaya lazer tedavisinden bir ay sonra başlamalıdır. Güneş gözlüğü, operasyon sonrası ilk hafta veya on gün boyunca kullanılmalı, sonrasında ise isteğe bırakılmalıdır. Gözlük takarken, gözlüğün orta kısmı burun dorsumunun ortasına denk gelmeli ve burun köküne oturmamalıdır.
Dikişler ameliyattan sonrası üçüncü ve yedinci günden sonra alınmaktadır. Dikişler alındıktan sonra, gözler çevresindeki şişlik ve morluk giderek kaybolacak ve daha iyi bakmaya ve daha iyi hissetmeye başlayacaksınız.