- Gösterim: 10284
Kişiselleştirilmiş ve kişiye özgü cilt bakımının ilk adımı cilt tipinizin belirlenmesi ve buna uygun ürün seçimi. Helena Rubinstein 1990 ların başında cildi temel olarak kuru, yağlı, karma ve hassas cilt tipleri olarak sınıflandırıdı. Ancak kozmetik ürün pazarına dönük bu sınıflama kişinin şikayetlerini, cildinin hassasiyetini, pigmentasyonunu ve cildindeki yaşlanma sürecinin belirtilerini açıklamak için yetersiz kalmakta idi. Dr. Leslie Baumann tarafından 2006 yılında tanımlanan Baumann Cilt Tipi sınıflandırması 16 farklı cilt tipi tanımlamıştır. Yeni bir sınıflama geliştirilene kadar bu sınıflama ihtiyaçlarımızı karşılamakta. Ancak cildin durumunun dinamik olduğu, iklime, strese, hormonsal sürece ve yaşa bağlı değişimler ve dalgalanmalar göstediği unutulmamalıdır.
Yağlı cilt şikayetleri biz dermatologların en sık gördüğümüz hasta şikayetlerinden birisidir. Genellikle cilt yağlı ve genişlemiş gözenekli görünümü, hassas bir cilt, ve buna eşlik eden akne, roza ve seboreik dermatit gibi cilt problemleri ortaya çıkmaktadır. Bu probleme sahip hastalarımız mevcut cilt tiplerinin çok kolay değiştiğini, her şeyden etkilendiklerini, kaşıntı, yanma, batma veya gerginlik hislerinden bahsederler. Kolay cilt bakım ürünü seçemediklerini hatta her yeni üründe sorun yaşadıklarını ve bu problemlerin bazen ciddi sosyal ve psikolojik problemlere yol açtığını ifade ederler.
Yağlı ciltler Baumann cilt tiplemesinde Oily-O olarak tanımlanır. Bu cilt tipinin derileri duyarlı olanları Sensitive-S olarak tanımlanır. Bu ikisi OS olarak tanımlanır, ve bu hastalar ciltlerini alerjik, kolay tahriş olan ve kızaran bir cilt olarak ifade ederler. Derileri değişen her koşulla birlikte kızarma, kaşıntı ve deri pullanma ile kendisini göstermekte (daha önce bu durum "kozmetik veya kozmetik intolerans sendromu" olarak tanımlanmıştır).Bu cilt tipine sahip hastalar sıklıkla kokulara ve kozmetik içeriklerine karşı derilerinde reaksiyonlar ve şikayetlerinde alevlenme tepkileri gösterirler. OS cilt tipine sahip kişilerin ciltlerinde doğal bariyer sistemi bozulmuş ve cilt bağışıklık tepkisinde normalden artış söz konusudur.OS tipi leke varlıına göre pigmente-P ve normal-N, yaşlanma sürecinin deri belirtilerine göre, kırışıklık-W ve gergin-T cilde sahip hastalar olmak üzre OSPT; OSPW, OSNT ve OSNW şeklinde alt fenotiplere ayrılmakta.
OS cilt tipleri ayrıca eşlik eden cilt problemlerine göre de akneli, rozalı, cildinme batma hissi olan ve alerjik cilt olarak 4 alt tipe ayrılmakta.
Yukarda anlatılmaya çalışıldığı gibi sadece yağ ve duyarlı cilt ipilemesi yetmemekte. Bu klinik farklılıklar nedeniyle tutarlı bir ürün seçimi ve bunların kullanımında ilk adım yukarıdaki alt tiplerin belirlenmesidir. Ayrıca OS'li bir hastada yüzün bütününün aynı olmadığı unutulmamalıdır. Yüz sebum üretiminde bölgesel farklılıklar gözlenir. Çoğu hastada yağlı bir T bölgesi ve kuru bir U bölgesi vardır. Bunun için yüzde sebum azaltarak sivilceyi tedavi etmek için kullanılan yaygın ilaçlar ve kozmetikler yüzün U bölgesinde cildin kuruluğunu ve rahatsızlığını şiddetlendirebilir. OS li kişilerde aynı zamanda aknesi olan kişilerde yüzde yağlanma ve duyarlı bir cilt dışında zamanla değişen oranlarda komedonlar, nodüller, kistler, püstüller gibi iltihaplı lezyonlar görülmekte.
OS cilt tiplerinde roza hastalığı var ise duyarlı bir cilt dışında yüzde yanma, kızarma atakları, kılcal damarlanma artışı ve püstüler gibi iltihaplı lezyonlar görülmektedir. Çevresel ısı değişimleri, acılı yiyecekler ve stres şikayetleri alevlendirmektedir.
OS cilt tiplerinde batma-yanma olan hastalarda bir kozmetik ürün kullanımından sonra dakikalar-saatler içerisinde ürün kullanılan alanda yanma, kaşıntı ve kızarıklık olabilmektedir. Bu hastasalarda atopi ve kserozis-aşırı cilt kuruluğu görülebilmekte.
OS'li cilt tiplerindfe aynı zamanda derilerinde alerji-iritasyonu olan hastalarda güneş ve çevresel iritasyonlar ile birlikte deride kızarıklık, kaşıntı ve deride kabuklanma gelişmekte.
Sebum, deri ve saçların nemlenmesinde son derece önemlidir. Sadece nem değil, antimikrobiyal özelliği, skualen, koenzim Q10 ve E vitamini içeriği ile antiaging içinde son derece önemlidir.
Derimizde sebase bezlerde sebum yapılmakta ve deri yüzeyine verilmekte. Sağlıklı bir erişkinde 3 saat içerisinde 10 cm²'lik deri yüzeyinde 1 mg sebum yapılmakta. Bu oran 0.5 mg altına düştüğünde derimizde kuruluk-kserozis ortaya çıkarken 1.5 mg üzerinde olduğunda bu derinin yağlı deri-sebore olarak tanımlanmasına neden olmakta. Deri sebum içeriğine baktığımızda % 57 trigliserid ve yağ esitleri, % 26 wax esterleri, %12 skualen ve % 2 kolestolü görmekteyiz. Bunlar içerisinde trigliseridler deri yüzeyindeki bakteriler ve mayalar tarafından hidrolize edilerek yağ asitleri ortaya çıkmakta. Rosacealı hastaların deri yüzeyinde sebum içeriğinde miristik asit artarken satüre uzun zincirli yağ asitleri azalmakta. Bunların deri doğal bariyerinde önemli rol oynadıklarını biliyoruz. Bu lipidlerdeki değişim, rosacealı hastaların cilt yüzeyinde hidrolipid film oluşturmakta ve deri bariyerini değiştirmekte. Bu deriyi daha duyarlı hale getirmekte. development of sensitive skin. Deri sebum içeriği yaşla birlikte azalmaktadır.
Sebum artışı bu ortamda anaerobik Cutibacterium acnes'in kolay çoğalmasına neden olmakta. Ayrıca sebum artışı derinin su kaybının azalmasına, bu da deri yüzeyindeki mikroorganizma dengesinin değişimine neden olmakta. Bu tüm süreçler aknenin gelişmesine neden olmakta. Sedece sebum artışı ve genişlemiş deri gözeneklerinin görünümü hastalar tarafında tercih edilmez.
Derinin duyarlılık artışı sebum salınım artışı ile korele değildir. Derinin duyarlılığı tam olarak açıklanamamakla birlikte derinin sinirsel duyarlılığından kaynaklandığı bilinmekte. Duyarlı ciltlerde yanma, kaşıntı ve ağrı var ise duyu sinirlerin hatalı aşırı fonksiyonu düşünülmelidir. Son yıllarda bu deri en üst tabakası olan epidermisin geçici reseptör potansiyel kanalları—epidermal transient receptor potential (TRP) channels—ile açıklanmakta. Bu kanalların aktivasyonu ile deride inflamasyon-yangıya neden olan nörotransmitterler salınmakta.
OS deri tipinde problem sebore, yani deride aşırı yağlanma artışı ve aşırı duyarlılık. Bu nedenle OS deri tipinde ürün seçimi ve medikal uygulamalarda bu iki özelliğe dikkat edilmelidir.
Aşırı sebum salgısı ve özellikle akneli OS deri tipinde içeriğinde α ve β-hidrokis asitler (glikolik ve salisilik asit gibi) içeren günlük bakım ürünleri (temizleyici, tonikler ve yoğun bakım ürünleri ve kimyasal peelingler) kullanılabilir. Bunlar deride eksfoliasyon ile deskuamasyon yaparak akne gelişimini azaltmakta (komedon oluşumunu azaltarak). Ancak bu hastalarda cilt aşırı duyarlılığı olduğu için bu ürünlerin kullanımında dikkatli olunmalıdır.
Son yılarda sebum artışında botulinum toksinin deri içerisine düşük dozlarda enjeksiyonu şeklinde kullanımı tercih edilmekte. Bu uygulama sebum ve genişlemiş deri gözeneklerinde oldukça etkili sonuçları ile kullanılmakta. Bu etkinliği ile aknede kullanıldığı gibi yüzde yanma ve kızarıklıkları da kontrol altına aldığı için rozaseada da kullanılmakta.
Sentetik A vitaminleri olan "isotretinoin" sebase bezlerin boyutları ve sebum yapımını azaltmakta. Antiinflamatuar etkilerinden dolayı OS cilt tipinde duyarlılıktada kullanılmakta. Düşük dozlarda ve cilt nemlendiricileri ile birlikte kullanımı önerilmektedir.
OS cilt tipinde bayan hastalarda "spironolactone" içeren androjenik reseptör bloke eden ilaçlar kullanılabilir.
OS cilt tipinde deri yüzeyindeki patojen bakteriler için antibiyotikler, benzoyl peroxide gibi ürünler yerel olarak kullanılabilir.
OS cilt tipinde diyette deri duyarlılığını arttıran bazı besinler kesilmelidir. Süt ve süt ürünleri, yüksek kalorili besinler, acılı yiyecekler ve alkol gibi.
OS cilt tipindeki hastalarda kronik böbrek yetmezliği, polikistik over hastalığı, diyabet ve ilaç kullanımı değerlendirilmelidir.