- Gösterim: 460
Deri seviyesinde hafif yada derin çökmeler yapan "atrofik akne izlerinin" tedavisi hastaların yüksek estetik kaygıları ve kompleks protokolleri ile zordur. Günümüzde akne izlerinde birçok yöntin kulanıldığını görmekteyiz; dermaroller,dermapen, mikroiğneli radyofrekans, fraksiyonel lazerler, punch eksizyon, subsizyon, dermabrazyon, derin peelingler...vb. Bu yöntemler atrofinin hacimsel olarak doldurulmasında kullanılan hyaluronik asit dolgular, otolog yağ enjeksiyonları, otolog dermal dolgular ile kombine kullanımakta. Son yıllarda bu amaçla trombosit açısından zengin fibrin (PRF) kullanılmaya başlandı. PRF hastanın kendi kanından elde edilen(PRP yöntemlerine benzer) viskoz bir jeldir. Atrofik skarlarda enjekte edilidğinde anında hacimsel olarak dolgunluk sağlamasına yapısında bulunan birçok büyüme faktörü ile yeni kolajen sentezi ile doku rejenerasyonunu aktivite etmekte.
PRF dermal dolgular yerine kullanılabilecek; mikroyapısı uygun, biyomekanik özellikleri(reolojileri) dolgular ile benzer olan, biyoyaralanamını yüksek, biyolojik olarak aktif, düşük maliyetli ve daha az yan etki riski içeren kanımızdan elde edilen doku jelidir. Bu jel lökosit içermeyen, plateletden zengin ve platelet kaynaklı büyüme faktörleri içeren, kan plasması fibrini içermekte. PRGF jel formu dokuya uygulandığında yüksek bir volüm stabilitesi sağlamakta, mikroyapısının mekanik stabilitesi oldukça yüksek, vizköz yapısı ile doku defektlerinde volüm amaçlı rahat kullanılmakta. Bu nedenle sentetik dolgular gibi yüzde kırışıklıklar ve katlantıların görünümlerinin yumuşatılması ve yok edilmesi, yüzde istenilen estetik alanlara volüm verilmesi ve özel uygulama alanları ile yüzde germe-lift etkisi içinde kullanılmakta. Ayrıca içeriğinde biyolojik aktif maddeler yüksek oranda doku onarımı ve gençleşmesini sağlamakta. iPRF' in uygulama alanında 3-6 ay deri sebum salınımını düzenlediği, deri gözeneklerinin sayı ve boyutunu azalttığı(bu etkinlikleri ile akne, seborrheic dermatitis gibi cilt hastalıklarında da kullanılmakta), deride leke ve kızarma ataklarını kontrol altına aldığı gösterilmiştir.
Hastalardan uygulanacak PRF miktarına göre 10-20 ml steril sodyum sitrat tüplere kanlar alınmakta. İlk santrifüj (1500 rpm 10 dakika) sonrası tüplerdeki üst PPP katmanları toplanarak 2. santrifüj( 3000 rpm 10 dakika) uygulanır. Üst PPP katmanları 1 ml lik anjektörlere alınarak 5 dakika 80°-100°'lik sıcak bir banyo yada etüvde bekletilerek İPRF jel elde edilir(daha detaylı bilgi için...)
Hastanın atrofik akne skarları klinik fromlarına(rolling, boxcar...) göre tanımlanır ve deri üzerinde ve işaretlenir. iPRF öncesi uygulama alanına lokal anestezi enjeksiyonları yapılır ve derinin aspetik sollüsyonlar ile hazırlanır. 1ml enjektörlere 26.5 gauge kalınlıkta iğneler takılır. Atrofik skarın 1-2 mm kenarında iğne ile 30°-45° açıyla dermo-hipodermal katmana ulaşılır(iğne kesik sivri ucu aşağıya bakacak şekilde). Dolgu maddesi işaretli her atrofik skara enjekte edilir(atrofik skar düzgün bir şekilde yükselene kadar). Skar ve çevre dokunun konturunu korumak için bölgeye hafifçe masaj yapılr. iPRF fonksiyonunu bozabileceği ve bölgeye baskı olmaması için soğuk kompresler uygulanmaz. Uygulama alanlarında geçici eritem, geçici ödem ve ağrı gelişmekte. Bunlar uygulamadan 12-24 saat sonra kaybolmakta. Nadiren postinflamatuar hiperpigmentasyon gelişmekte.
PRF aynı zamanda suçiçeği yaralarında ve travmatik ve cerrahi sonrası gelişen atrofik skarlarda, stria-cilt çatlaklarında da kullanılamakta. Geç çözünen fibrinden oluşan lifli bir ağ yapısına sahip olan PRF dokuda onarım ve yenilenmeyi sağlayacak olan trombositler için bir iskele yapı sağlar. Bu özellik atrofik skarlarda büyüme faktörlerinin lokalize olmalısını sağlamakta. Enjeksiyon bölgesinde sıkışan trombositler sürekli olarak büyüme faktörlerinin salınımını ve doku uyarımını sağlamakta.
PRGF jel kadınlarda gebelik ve süt emzirme sırasında, uygulama alanında enfeksiyon ve inflamasyon durumlarında, onkolojik öykülerde, romatizma gibi konnektif doku hastalıklarında, antikoagülan ve immunosüpresif ilaç kullanımında, yüzde uygulama alanında implant bulunmasında, kan ürünlerine karşı alerjik reaksiyonları olanlarda kullanılmamakta.