- Gösterim: 31081
Dinlenmiş ve enerjik bir şekilde uyanmak, kaliteli bir gece uykusunun göstergesidir. Uyandığımızda ne yazık ki "yastık yüzü" olarak tanımlanan, gün içerisinde kaybolan ve uyku pozisyonundan kaynaklanan yüzde kırışıklıkları sıklıkla yaşarız. Bu kırışıklıkları her yaşta deneyimlesek de, zamanla kalıcı kırışıklıklara dönebilirler. Uyku kırışıklıkları olarak adlandırılan bu kırışıklıklar yüzde ve dekolte bölgelerinde tanımlanmıştır. Genellikle uykumuzda hareket etsek de, yüz ve dekolte alanı uyku boyunca yastık-yatak yüzeyi ve baş-vücut ağırlığı arasında basınca maruz kalmaktadır.
Genetik, yaş alımı gibi içsel faktörler, güneşin UV ışınları, sigara kullanımı ve çevresel kimyasallar gibi dışsal faktörlerin kontrolü altında vücudumuz gibi derimiz de yaşlanmaktadır. Başta yüzde olmak üzere ortaya çıkan kırışıklıklarımız bu yaşlanma kompleksinin bir parçasıdır. Ancak belki de en fazla istenmeyen estetik problemler arasında tanımlanmaktadır.
Kırışıklıklar genel olarak oluşma nedenleri, fiziksel ve gelişim süreçlerine göre sınıflandırılmakta;
1. Atrofik krışıklıklar; deri hücreleri arasındaki destek dokuların ve deri sebum salgısının azalmasından kaynaklanmakta. Vücudun tüm deri yüzeyinde yaş alımı ile görülmekte, vücudun duruş pozisyonuna göre değişmekte ve deri gerildiğinde kaybolmakta. Bunlara "kuru deri kırışıkları" da denilmekte. Nemlendirici kullanımı ile görünümleri azalmakta. Sıklıkla kaşların üzerinde ve dekolte bölgesinde görülmekte.
2. Elastotik kırışıklıklar; güneş-UV kaynaklı deride elastozis(elastin fiberlerin hasarlanması) ile gelişen kırışıklıklardır. Daha ince çizgiler şeklinde başlayıp zamanla derinleşmekte. Yüz, boyun ve dekolte bölgesi gibi uzun süreli UV'ye maruz kalınan yerlerde ortaya çıkmakta. Açık tenlilerde erken deri yaşlanma görünümünden sorumludur. Deri gerildiğinde kaybolmazlar.
3. Dinamik Kırışıklıklar, duygu durum kırışıklıkları, mimik çizgileri; yüz mimiklerinin veya duygu ifadelerinin kullanımı sırasında yüz mimik kaslarının etki alanlarında gelişen çizgilerdir. Mimikler tekrarladıkça ve yaşlanma süreci ile kalıcı olmaya başlamakta.
4. Yerçekimi kaynaklı kırışıklıklar; yüzde doku sarkmalarına bağlı olarak gelişen derin kırışıklıklardır. Nasolabial fold, prejowl fold, melibiol fold gibi. Yaşlanma, kilo verme ve yapısal olarak ince deri yapısı olanlarda daha kolay ortaya çıkmakta.
5. Uyku kırışıklıkları; uyku sırasında yüz ve vücudun pozisyonuna bağlı fiziksel kuvvetlere maruz kalan alanlarda ortaya çıkmakta.
Uyku Kırışıklıkları
Uyurken vücut pozisyonu sürekli değişmektedir; uyku boyunca ortalama 20 kez pozisyon değiştiririz. Yaş ilerledikçe daha az pozisyon değiştirmeye başlarız. Ancak uyku gözlemlerinde, hangi yaş döneminde olursak olalım, sıklıkla sırt üstü, sağ-sol yan ya da yüz üstü pozisyonları tercih ettiğimiz görülmüştür.
Özellikle yan ve yüzüstü yatarken yüz dokuları başın ağırlığı ile yastık yüzeyi arasında sıkışma, basınç, dokuların kayması gibi mekanik kuvvetlere maruz kalmakta.
Uyku sırasında yüzün transparan bir yüzeyden çekilen fotoğrafları, bu kuvvetlerin etkisiyle gelişen yüz deformasyonlarını çok güzel bir şekilde tanımlamaktadır.
Ortalama günlük 8 saatlik uyku süresi düşünüldüğünde(yılda yaklaşık 2500 saat), bu süre boyunca yüz bu kuvvetlere maruz kalmaktadır. Zamanla uyku pozisyonuna bağlı olarak belli anatomik alanlarda kalıcı kırışıklıklara neden olmaktadır. Bu kırışıklıklar, simetrik ya da yan yatma tercihine göre tek taraflı olabilmektedir.
Uyku kırışıklıkları yüzde sıklıkla aşağıda resimde tanımlanmış alanlarda ortaya çıkmakta ve özel isimler almaktadır.
Elimizle yüzü basınç ve itme-çekme uygulayarak uyku kırışıklarının varlıklarını simüle edebiliriz.
Uyku kırışıklıkları yüzde, deri ve yumuşak dokunun kemik dokulara bağlandığı noktalarda daha fazla oluşmaktadır. Bu alanlar, yüzde "retaining ligament" olarak tanımlanan kemiklerden deriye uzanan fibröz bağ dokularının yoğun olduğu bölgelerdir. Aşağıda temsili bu ligamentler gösterilmektedir. Bu ligamentler zayıfladığında üzerindeki yumuşak doku ve deri daha mobil hale gelmektedir. Bu mobil alanlar, uyku sırasında mekanik etki ile daha fazla etkilenmektedir.
Uyku kırışıklıkları sıklıkla dinamik mimik çizgileri ile karıştırılmaktadır. Uyku kırışıklıklarının mimik kırışıklıklarından ayırt edilmesinde kullanılan en güzel yöntem, hastanın mimikleri kullanması sırasında mevcut kırışıkların ne kadar mimiklere katıldığının gözlenmesidir. Mimikler sırasında dinamik çizgiler belirginleşirken uyku kırışıklıkları fazla değişim göstermemektedir.
Uyku kırışıklıklarının önlenebilmesi için;
- Cilt üzerindeki sürtünme kuvvetlerini en aza indirmek için yastık ve çarşaf kumaşları, cildi tutan yerine cildin kaymasına izin veren kumaşlardan tercih edilmelidir. Flanel ve jarse kumaşlar, cildinize diğer kumaşlardan daha fazla tutunma eğilimindedir. Bunlar yerine saten ve ipek gibi kumaşlar tercih edilmelidir.
- Sırt üstü uyumanın sağlanması; yüz üstü yada yan yatarak cildin çarşaflar veya yastık kılıflarının mekanik etkisine maruz bırakmak yerine sırt üstü yatılmalıdır. Uyku pozisyonunu sırt üstü sürekli turmak zor olsada özel yastıklar kullanılabilir.
- Ellerin üzerinde uyumaktan kaçınmak; ellerin üzerinde yüzün bastrılmakta uyunması uyku kırışıklıklarını mekanik etki ile arttırmaktadır. Eğer ellerinizin üzerinde uyuyorsanız, ellerinizi doğrudan yüzünüzün altında tutmak yerine yastığın altında tutulmasına çalışılanabilinir.
- Mümkün ise daha yüksek yastık kullanılması; basıncın açısı değiştirilerek yastığın yüzey basıncı azaltılabilir.
- Özel yastıkların kullanılması önerilmekte.
- Uyku kırışıklıkları, özelliklede yan uyuma, yüz dışında dekolte bölgesinde çok fazla ortaya çıkmakta. Bu kırışıklıklar dekolte alanında yukarıdan göğüs ortasına uzanan kırşıklar şeklinde görülmektedir. Bu kırışıkların önlenmesinde sırt üstü yatılması dışında geceleri uyku sırasında takılan özel silikon örtüler kullanılabilir.
Uyku kırışıklıklarında estetik uygulamalar başlığında dermal dolgular, mikrofat yağ enjeksiyonlar, lazer uygulamaları yapılmaktadır.