Yenidoğan bebeklerin doğumdan hemen sonra küvette su, deterjanlar ve temizleyicilerle yıkanması, temizliği bir gelenektir. Ancak son yıllarda susuz temizleme, kuru temizleme tekniğinin uygulanmaya başlandığını görmekteyiz. Her iki yöntemin de yenidoğan cildi için faydası veya zararı konusunda çok az bilimsel çalışma yapılmıştır. Hangi yöntemin daha iyi olduğu konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. Bu amaçla Japonya'da 2023 yılında yayınlanan bir çalışmada, yenidoğan erken döneminde cilt sağlığının korunmasında banyo yapmanın mı yoksa kuru temizleme tekniğinin mi daha iyi olduğu araştırılmıştır. İki grup oluşturarak her grupta, cilt bariyer fonksiyonu, transepidermal su kaybı (TEWL), cilt pH'ı, cilt hücreleri olan keratinositler tarafından salgılanan inflamatuar sitokinler olan tümör nekroz faktörü (TNF)-alfa ve interlökin (IL)-6 gibi değerler ölçülmüştür. Çalışma sonunda, kuru temizleme tekniğinin erken yenidoğan döneminde su ile yapılan banyo tekniğinden daha iyi cilt sağlığını koruyabileceği önerilmiştir.

 

Yenidoğanların cilt kalınlığı, yetişkinlerin cildinin sadece üçte biri kadardır. Bunun dışında yenidoğan cildinde epidermal hücreler arası lipid miktarı yetersizdir. Stratum corneum'un keratinize en dış tabakası doğumdan 2 ila 3 gün sonra gelişmektedir. Cildin fizyolojik zayıf asidik yapısı (pH 5.0) doğumdan birkaç gün sonra oluşmaktadır. Bu özellikleriyle yenidoğanın cilt bariyeri fonksiyonu, yetişkinlere kıyasla zayıftır. Bu nedenle çevresel antijenler, kimyasallar ve mikroorganizmaların yenidoğan cildinde alerji, irritasyon ve enfeksiyon geliştirme riskleri daha yüksektir.

Normal ya da sezaryen doğumları sonrası yenidoğanlar genellikle hemen yıkanırlar; bu, yenidoğanda cilt yüzeyindeki kirleri temizlemek için bir gelenektir. Ancak, temizleme sırasında kullanılan su, fiziksel ve kimyasal temizleyiciler ile deterjanların cildin bariyer fonksiyonunu bozarak cilt sorunlarının riskini artırdığı düşünülmektedir. Bu düşünceyle yenidoğanlarda "kuru temizleme tekniği" düşünülerek birçok ülkede yenidoğan erken bakım süreçlerinde kullanılmaya başlanmıştır. Amerikan Pediatri Akademisi 1970'lerde yenidoğanlar için cilt bakımı uygulamaları önerileri bu tekniğe yakındır; doğumdan hemen sonra bebeğin cildindeki kan ve diğer kalıntılar yıkanabilirken cilt yüzeyindeki verniks kazeozanın yerinde bırakılması önerilmektedir. Ancak kuru temizleme tekniği biraz daha fazlasını istemektedir. Yenidoğanın doğumdan hemen sonra ilk 5 gün cilt temizliğinin su teması olmadan sadece silinerek yapılması önerilmektedir. Böylece yenidoğan cildinde banyo temizliklerinin neden olduğu dışsal manipülasyonlar en aza indirilerek vücut ısı kaybı ve cilt hasarı gibi olumsuz etkiler en aza indirilmeye çalışılmaktadır. Ek olarak, korunan verniks kazeoza ile erken yenidoğan döneminde olgunlaşmamış cilt bariyeri fonksiyonu sağlanarak nemlendirici ve antibakteriyel etkilerin sürdürülmesi amaçlanmaktadır. Yenidoğanlarda kuru temizleme tekniği 2000 yılından sonra birçok ülke tarafından benimsenerek uygulanmaya başlanmıştır. Ancak yenidoğanlar sağlık kurumlarında hemen, sonraki günlerde evde banyolarda yıkanmaya devam etmektedir. Bu iki farklı yaklaşımın hangisinin yenidoğan cildi için en iyi olacağı ve hangi temizleme yönteminin cilt sağlığını koruyabileceği araştırılmıştır.

Japonya'da yapılan bir çalışmada yenidoğanda cilt temizliğinde her iki yöntem prospektif bir gözlemsel çalışmaya alınmıştır. Doğum öncesi seyri normal olan ve beklenen doğum tarihleri yakın olan sağlıklı yenidoğanlar iki gruba ayrılarak iki farklı temizleme yöntemi uygulanmıştır. İlk grup doğumdan sonra hemen ılık su ve deterjan kullanılarak yıkanmış ve sonraki 5 gün yıkamaya devam edilmiştir. İkinci grupta ise yenidoğan doğumdan hemen sonra ve 4. güne kadar kuru temizleme tekniği uygulanmıştır. Bu teknikte doğumdan hemen sonra yenidoğanların cildindeki kan/sıvılar su kullanılmadan silinmiş ve verniks kazeoza korunmuştur. 5. günden sonra deterjan ve su ile cilt temizliğine başlanmıştır. Her iki grupta yıkama koşullarını aynı tutmak için 38℃'de suyla dolu küvetler kullanılmış ve banyo süresi 4 ila 5 dakika olarak sınırlanmıştır. Deterjan olarak hafif asidik köpüren bebek vücut şampuanları kullanılmıştır. Vücut yıkanırken el kullanılırken yüzde tek kullanımlık pamuklu kumaşlar tercih edilmiştir. Banyo sonrası nemlendirici kullanılmamıştır.

Her iki gruptaki bebeklerde uygun koşullarda cilt ölçümleri yapılmış (25℃±2℃ oda sıcaklığında, %50±10 nem oranında, doğrudan güneş ışığına maruz kalmayan veya klimadan etkilenmeyen odalarda). Ölçümler, banyo yaptırılan çocuklarda banyodan 2 saat sonra, çocuk ölçüm ortamına 30 dakika alıştıktan sonra uykuya daldığı zamanda gerçekleştirilmiştir. Kuru temizleme grubunda ise çocuk ölçüm ortamına 30 dakika alıştıktan sonra uykuya daldığı zamanda ölçümler yapılmıştır. Her iki grupta günlük kontrol ve ölçümler gerçekleştirilmiştir. Kontrollerde yenidoğanların cilt durumu değerlendirilirken alın, yanak, göğüs, sağ ön kolun medial yönü ve kalçadan ölçümler yapılmıştır. Ölçümlerde bu vücut alanlarında ilk beş gün günlük olarak transepidermal su kaybı (TEWL) ve epidermal pH'a bakılmıştır. Her iki grupta 1., 3. ve 5. günlerde ciltteki olası inflamasyonu değerlendirmek için ciltten albümin ve inflamatuvar sitokinlerin (interlökin [IL]-6, tümör nekroz faktörü [TNF]-alfa) salınımı ölçülmüştür.

Her iki grupta cilt bariyer fonksiyonunun önemli bir göstergesi olan epidermal su kaybı (TEWL) doğumdan sonraki ilk günde azaldığı gösterilmiştir. Bu, cildin özellikle stratum korneumun doğumdan sonra hızlı olgunlaşmasına bağlıdır. Bu arada her iki grupta da doğum sonrası ilk haftada cilt pH'ının hızla düştüğü fizyolojik seviyelere geldiği gösterilmiştir.

Her iki grup karşılaştırıldığında;

  • Kuru temizleme yönteminde TEWL değerleri diğer temizleme grubuna göre daha anlamlı azalmaktadır. Bu da yenidoğanda cilt bariyer fonksiyonunun korunması ve ağlanması için kuru temizlemenin daha önemli olduğunu desteklemektedir.
  • Cildin iyi durumda tutulmasında anahtar olarak kabul edilen hafif asidik düşük pH değerlerine bakıldığında ise kuru temizlik yapılan grupta cilt yüzey pH değerleri banyo grubundakilerden daha düşüktür.
  • Bu iki farklılığa ek olarak banyo grubunda yenidoğan cildinde klinik olarak inflamatuar cilt reaksiyonları daha fazla gözlenirken, ayrıca cilt yüzeyindeki sitokinler de yüksek bulunmuştur.

Bu sonuçlardan yola çıkılarak yenidoğanda hemen banyo yapılması ve ilk 5 gün banyo yapılmasına devam edilmesi, kuru temizleme tekniğine kıyasla yenidoğanların cilt sağlığı için uygun olmayacağını düşündürmektedir. Banyo, olgunlaşmamış yenidoğan cildinin tekrarlayan fiziksel ve kimyasal uyarılması anlamına gelmektedir. Kuru temizleme tekniği verniks kazeozanın yenidoğan cildinde daha uzun süre korunmasını sağlamaktadır. Bu nedenle, doğumdan hemen sonra ve sonraki 5 gün içinde yenidoğanlarda kuru temizleme tekniği kullanılmalıdır.

Verniks kazeoza

Verniks kazeoza, rahimde bebeğin tüm cilt yüzeyini kaplayan, kendi cilt yağ bezleri ve dökülmüş cilt hücreleri tarafından oluşan fizyolojik, viskoz bir biyofilmdir. Verniks kazeoza tanımında verniks, "vernik" ve "kazeoza" peynir benzeri madde anlamına gelmektedir. Rahim içerisinde ve doğum sonrası bebeğin tüm cildini koruyucu bir bariyer tabakası gibi örterken kaygan yapısı nedeniyle doğum sırasında doğum kanalından bebeğin geçişini kolaylaştırmaktadır.

Verniks kazeoza yapısında %80,5 su, %10,3 lipidler ve %9,1 proteinler bulunmaktadır.

  • Lipitler, stratum korneum (kolesterol esterleri, balmumu esterleri vb.) ve sebase bezleri (kolesterol, trigliseridler, serbest yağ asitleri, fosfolipidler vb.) tarafından üretilir. Verniks lipitleri, yetişkin stratum korneum lipitlerine benzemesine rağmen, karşılaştırıldığında daha düşük bir tabakalaşma düzenine sahiptir (polar olmayan lipitler baskın olduğu için). Ayrıca verniks içerisinde üç farklı grup lipid mediatörü bulunmaktadır: eikozanoidler ve ilgili oksilipin analogları, endokannabinoidler ve sfingolipidler.
  • Proteinler; katelisidinler, defensinler, sistatin A, UGRP-1, kalgranülin A, B ve C vb. olarak tanımlanmıştır. Bunlar yenidoğanın cilt doğuştan bağışıklık bileşenleridir ve doğrudan antimikrobiyal özelliklere sahiptir.

Verniks kazeozanın bu özel içeriği, gebeliğin evresi, bebeğin cinsiyeti ve annenin yaşam tarzına göre farklılık göstermektedir. Gebelik ilerledikçe seramid ile sfingomiyelin oranında, endokannabinoidler-anandamid ve 2-arakidonilgliserol düzeylerinde belirgin bir artış görülür. Kız bebeklerde uzun hidrokarbon zincirli balmumu esterleri ve triasilgliserol oranları daha yüksektir.

Gebeliğin dördüncü haftasında fetal cilt ektodermden gelişmeye başlar ve daha sonra dermise dönüşen bazal bir tabaka oluşmaktadır. Beşinci haftada bazal tabakanın üstünde keratinize olmayan hücre tabakası gelişir. Bu sırada cildin altta yatan epidermal katmanlarının gelişmesi için mekanik izolatör görevi gören periderm veya epitrikyum oluşur. Epidermal tabakalar oluşurken peridermal tabaka döngüsel keratinizasyon ve deskuamasyondan geçmektedir. Peridermal tabakanın yerini son üç ayda stratum corneum alacaktır. Bu dönemde kıl folikülleri ve yağ bezleri oluşmaya başlayarak ciltte sebum üretimi gerçekleşir.

Verniks, rahimde amniyon sıvısıyla doğrudan temas halindedir ve onunla karışır. Bu karışımın fetüs tarafından yuttulması/ilkel olarak solunması anlamına gelir. Örneğin verniksteki amino asitlerin %20'sinden fazlasını oluşturan glutamin, sindirim sistemi epitel hücreleri ve lenfositler tarafından kullanılır. Bu fonksiyonları olan verniks rahimde bebeğin cildinde bir nemlendirici ve su tutan biyofilm görevi görür.

Yenidoğan cildinin olgunlaşma sürecine kadar yüksek epidermal su kaybına karşı korur. Bu mekanizma üzerinden yenidoğanın vücut ısı regülasyonunun düzenlendiği düşünülmektedir.

Verniks içerisinde cilt florasının tanımlanması/bastırılması için çalışan farklı immüno-peptitler, enzimler ve lipitler bulunur. Bu da cildin fırsatçı patojenler ile cilt enfeksiyonuna karşı koruyucusudur.

Yukarda anatıldığı gibi yenidoğanda verniks kendi kaybolma sürecine kadar çok iyi korunmalıdır. 


Adres: Esentepe Mah. Cevizli D 100 Güney Yanyol Lapishan 25/2 Soğanlık, Kartal / İSTANBUL
GSM: 0532 624 21 27
Bu sitedeki bilgiler doktor ya da eczacıya danışmanın yerine geçmez. Sitedeki bilgi, yorum ve görüntüler kişileri bilgilendirme amaçlı olup, tanı ve tedaviye yönlendirme amaçlı değildir.



© 2020 Hakan Buzoğlu. All Rights Reserved.
ByFlash Web Agency