- Gösterim: 25239
Gümüş, elementler periyodik tablosunda I B de soy metaller gurubunda yer almakta ve simgesi Ag dir. Ag Latince beyaz, parlak anlamında argentum kelimesinden gelmektedir. Doğada katı halde, beyaz ve parlak olarak bulunur ve değerli bir metalik elementdir.
Atom numarası 47, atom ağırlığı 107,87 gramdır. Erime noktası 961,9 °C, kaynama noktası 1950 °C ve özgül ağırlığı da 10,5 g/cm³’tür.
Çoğu bileşiklerinde +1 değerliklidir.
Gümüş, dünyanın birçok yerlerinde az miktarda bulunan doğal gümüş kaynaklarından elde ediliyor. Gümüş bunun dışında daha çok altın, bakır, civa ve diğer metallerle alaşımlar halinde bulunuyor. Bu nedenle üretilen gümüşün büyük bir kısmı bakır ve kurşun üretimi sırasında yan ürün olarak elde edilmektedir.
Gümüş, doğada serbet halde az bulunur daha çok bileşikler halindedir. En çok rastlanan gümüş filizleri; argentit (Ag2S) ve gümüş klorür (AgCl) dür. Arsenik veya antimonla karışmış sülfür filizleri de bulunmaktadır.
Çoğu özellikleri bakırın özelliklerine benzemekle beraber bakır, çoğu bileşiklerinde iki değerlikli olması ile gümüşten farklıdır.
Gümüş, ışığı çok iyi yansıtan, şekil verilebilen, ısı ve elektiği çok iyi iletebilen bir metaldir. Elektrik sistemde küp ve altıgen olarak kristallenir. Atmosferde oksitlenmeye karşı büyük bir direnç gösterir. Bakırdan daha zor, altından ise daha kolay oksitlenir. Ergimiş gümüş, hacminin 20 katı kadar oksijeni çözebilir.
Asitlere ve birkaç organik maddeye karşı dayanıklıdır. Fakat nitrik asit ve derişik sıcak sülfürik asitte kolayca eritilir. Ayrıca kükürt ve birçok kükürt bileşikleriyle hemen birleşir.
Gümüş halojenürler ışığa duyarlı olup fotoğraf filmlerinde kullanılırlar. Üzerlerine ışık tutulduğunda bozunan bu halojenürler küçük siyah gümüş parçacıklarına dönüşürler. Negatif görüntü böyle oluşur.
En geniş kullanım alanı kuyumculuk ve gümüş takı işçiliğidir. Fotoğrafçılıkta çok geniş bir kullanıma sahiptir. Dişçilikte kullanılan alaşımların yapısında, lehim alaşımlarında, elektrik bağlantılarında, yüksek kapasiteli gümüş-çinko ve gümüş-kadmiyum pillerinde de gümüş kullanılır. Cam ya da metallerin üzeri gümüş boyayla kaplanarak, ayna üretilir. Gümüş iyodit, bulutlara yağmur yağdırmak amacıyla kullanılır. Dünyada birçok ülke, madeni paraların yapımında da gümüş kullanmaktadır. Deniz suyundan içilebilir su elde edilmesi ve su aratıma sistemlerinde kullanılmakta. Cam filimlerinde kullanılmakta. Gümüşün nano ve kolloidal yapıları medikal amaçlı kullanılmaktadır.
Gümüş ile ilgili kimya ön bilgilerinden sonra asıl konumuza dönecek olur isek.
Gümüş insan dahil canlı hiçbir organizmanın temel fonksiyonunda rol oyanamaktadır. Gümüş, insan vücudunun çalışması için hiçbir gerekliliği ve işlevi bulunmayan bir metaldir.
Gümüş, kendi başına saf halde iken toksik (zehirli) olmayışından ötürü çağlar boyunca bilimsel hiçbir geçerliliği olmayan iddiaların kalbinde yer almıştır. Ancak gümüş tuzları insan için toksik özelliktedir. Solunum yada sindirim sistemi aracılığıyla vücuda fazla oranlarda alındığında toksik etki göstermekte ve arjiri olarak tanımlanan hastalık tablosuna dönmektedir.
Günümüzün ticari ve tıbbi şarlatanlığında "kolloid gümüş" olarak ifade edilen nano gümüş partikülleri içeren süspansiyonların insanlarda biliçsizce kullanımı teşvik edilmektedir. Kolloid gümüş, gerek ağızdan hap olarak alınacak şekilde, gerekse de vücuda doğrudan uygulanacak veya enjekte edilecek şekilde pazarlanmaktadır. "Her derde deva", "tüm bakteri ve virüsleri öldürücü", "HIV/AIDS önleyici", "kansere tek çare" gibi süslü ama tamamen uydurma ve yalan olan başlıklarla pazarlanmaktadır. Kolloid gümüşün normal gümüş gibi bilinen ve bilimsel araştırmalarla desteklenen insan vücudunda tek bir fonksyona katılmadığını biliyoruz. Kolloid gümüş muhtemelen insan için toksik özelliktedir. Ne yazık ki hakkında detaylı çalışmalar bulunmadığı için, bu toksisite düzeyi henüz bilinmemektedir. Fakat bugüne kadar raporlanan bazı vakalarda, kolloid gümüş tüketen insanlarda böbrek hasarı ve nöbetlerle kendini gösteren nörolojik hastalıklara rastlanmıştır. Kolloid gümüşün başka ilaçlar ve kimyasallarla etkileşime geçtiğini ve son derece tehlikeli olma potansiyeline sahip olduğuda bilinmekte.
Gümüş vücuda alınma şekline bağlı olarak mukoza, tırnak lunulası, saç ve cildin yüzeysel katmanlarında birikmektedir. Gümüş dokularda birkez birimeye başladığında maalesef yaşam boyunca devam eder ve tekrar dokulardan atılamaz. Deriden deskuamasyonla ve der ekleri ile gümüşün atılımı olmakta ancak bu önmsiz miktarlardadır.
Deride dokularda yıllar içerisinde gümüşün birikmesi önemsenmeyecek basit bir nedenlede olabilir. Yemek servisleride gümüş tabak, çatal-kaşık kullanımı gibi.
Sonuçta deride gümüşün birikimi derinin gri görünmesine neden olarak yüz ve boyunda gri deri renk tonu ile "argriyia" olarak olarak tanımlanan klinik tabloya neden olmaktadır.
Argyria için farklı iki klinik tablo tanımlanmıştır;
Genel Argyria; mesleki nedenler ile yada tıbbi amaçlı vücuda alınan gümüşün yılar içerisinde tüm vücut dokularında, deri, trınak, mukoza ve konjuktşvada birikmesi. Bu klinik tablo "Blue Man Sendromu" olarakta tanımlanmakta.
Sistemik gümüş tedavileri yanık sepsislerinde, ağız yaralarında, soğuk algınlığında ve mide problemlerinde halen kullanılmaktadır. 1 gr üzerinde gümüş alımında deride ve mukozalarda kalıcı grimsi-mavi pigmentasyon ortaya çıkmakta. Bu pigmentasyon özelikle güneş gören vücut alanlarda daha belirgin olmakta. Vücut kılları ve saçlar çelik gri tonuna dönmekte. Bunun sistemik bir yan eksi bulunmamakla birlikte ciddi bir estetik problemdir.
Lokal Argyria; diş hekimliğinde ağız içi kullanılan implantlar içerisindeki gümüş ağız mukozasında, gümüş takılar temas yerlelerinde yada gümüş akapuntur iğneleri uygulama lanlarında lkal argyriaya neden olmaktadır.
Bununla birlikte endüstüriyal iş kollarında çalışanların, fotoğrafçılık, böcek ilaçlaması işinde çalışanlarda, antiseptik yada yanık durumunda ilaç kullananlarda yksek oranlarda gümüş nitrat tuzlarına maruz kalındığında deride ve gözde ciddi hasarlar ortaya çıkabilmektedir.
Elektron mikroskopik çalışamlarda gümüş granüllerinin deride elastik fiberlerde, bazal laminada ve ekrin ter bezleri çevresinde biriktikleri gösterilmiştir.
Dünyanın bazı bölgelerinde yemek kültürlerinde ince folyolar şeklinde gümüş kullanılmakta buda beslenme sılığına göre saçlarda gümüş oranın yükselmesine neden olmaktadır. Örneğin Hindistanın Punjab bölgsinde vücut gümüş oaranı oldukça yüksektir.
Normal deriye uygulanan 2%, 1% ve 0.5% AgNO3 pomad ile yapılan deri emilim testleri gümüşün ancak % 4 oranında dermise kadar emildiğini göstermekte. Gümüşün normal sağlam deriden emilemediğini biliyoruz. Ancak direkt dermis ile temas etmesi gerekmektedir. Normal deride keratine yüksek bağlanma özelliği ile derinin üst tabakalarında kalmakta ve dermise geçememektedir. Ancak gümüşün suda eriyebilir tuz ve nano partikülleri dermise ulaşabilmektedir.
Gümüşün immünolojik yoldan reaksiyon yaptığını görmekteyiz. Ağız mukozasına yerleşen liken planuslarda sıklıkla nedenin dişte kullanılan metal materyallerde gümüşten kaynaklandığı ve bununda immünojik mekanizma ile likene neden olduğu gösterilmiştir. Bu hastalarda gümüş nitrat deri testleri pozitif olarak saptanmıştır. (Ağız mukozası liken tutulum hastalarında sıklıkla deri testleri civaya karşı pozitif olarak çıkmakta)