- Gösterim: 53567
Tırnak yeme-onikofaji, tırnakları kırma ve tırnaklarla oynama üzerinde fazla durulmayan ancak tırnak sağlığı, estetiği ve altta yatan psikolojik problemleri ile son derece önemlidir.
Tırnak yeme kutikula ve trınak çevresi dokularında ısırılması ve koparılması ile birlikte olabilmektedir.
Çocuklarda parmak emmede olduğu gibi psikolojik gelişimin oral döneminde gelişen bir travma sonrası ortaya çıkabildiği öne sürülemekte.
Üç dört yaşlarında başlayan onikofaji, 4-6 yaşlarında ve ergenlik döneminde en sık görüldüğü dönem. 7-10 yaşlarda daha stabil olmakta ancak krizler şeklinde trınak yeme ortaya çıkmakta. 18 yaşından sonra sıklığı azalmaktadır. Tırnak yeme genelde gizli tutulduğu için tanının konulması ve hastalığın görülme sıklığının belirlenmesi beklenenden daha düşüktür. ABD’de 3-6 yaş arası sıklığı %23 olarak bildirilmiştir.
Görülme sıklığı açısından kadın erkek cinsiyeti arasında fark yokken, onlu yaşlarda ve sonrasında erkeklerde daha sık görülür.
Stres ve gerginlik dönemlerinde ortaya çıkmakta. Bu durumlarda el ilk olarak ağıza götürülüp çekilmekte sonra ön dişler ile tırnak ve çevre dou ısırılmakta. Tırnağın ön uç kısmındaki alan ısırılmakta.
Aile bireylerinden tırnak yiyen var ise bu çocuklar tarafından öğrenilerek alışkanlığa dönüşebilmekte. Sıklıkla parmak emme, burun karıştırma, saç yolma-trikotillomania, diş gıcırdatma ve deri sık alışkanlıkları ile birlikte olabilmektedir.
Onikofaji genelde psikiyatrik bir hastalığa eşlik eder. Çocuk ve ergenlerde yapılan bir çalışmada onikofaji ile başvuran çocukların 3’te 2’sine bir psikiyatrik hastalığın eşlik ettiği görülmüştür.
Onikofaji çocuklarda ön dişlerin gelişimini etkilemekte ve maloklüzyonlara neden olmaktadır.
Onikofajinin stres ve anksiyetenin bir işareti olabileceği ve kaygı azaltıcı bir rolü olabileceği üzerinde de durulmuştur. Literatürde altta yatan bir rahatsızlık olmadan bir alışkanlık olarak da değerlendirenler mevcuttur.
Onikofaji, tırnak ve çevre dokularda enfeksiyonların yayılmasına, paranoşiye, diş eti hastalıklarına ve çene eklemi fonksiyon bozukluklarına yol açabilir.
Uzun süre devam eden onikofaji ile trınklardaki şekil düzensizliği sıklıkla utanç verici ve sosyal yaşamda istenmeyen bir duruma dönüşmektedir. Şiddeti kişiden kişiye değişebilen bu durum çoğu zaman kişi tarafından durdurulmaya çalışılır, ancak başarı oranı düşüktür.
Tırnak yeme alışkanlığının tamamen geçebileceği yönünde hastanın mutlak rahatlatılması gerekmektedr.
Kötü hatta acı bir tada sahip özel ojeler kullanılabilir.
Sakız çğneme, ellerin meşgul olabileceği bir aktivite yapılması; müzk enstrümanı kullanımı gibi.. etkili olabilmekte.
Onikofaji pskiyatrik hastalıkların sınıflanmasında dürtü kontrol bozukluğu olarak sınıflandırılsa da obsesif kompulsif bozukluk (OKB) spektrumda değerlendirenlerde mevcuttur.
Serotonin geri alım inhibitörleri ve bilişsel davranışçı tedavilerin etkili olduğunu bildiren yayınlar mevcuttur. Dürtü kontrol bozukluğun nörobiyolojisinde serotonerjik, dopaminerjik, adrenerjik ve opioiderjik sistemlerinin rol oynadığı vurgulanmaktadır. Bununla beraber serotonin ve dopamin OKB’nin de nörobiyolojisinde önemli bir role sahiptir.
Tırnaklar ve çevre dokularla oynama ve tikler tırnak yeme kadar sık görülmektedir. Sıklıkla baş ve işaret parmakta görülmekte. Tırnakta terarlayan bu travmalar tırnak yüzeyinde deformasyonlara yol açmaktadır.
Onikotillomani ise obsesif kompulsif bir davranış bozukluğudur. Tırnak ile tırnak çevre dokuların sürekli koparılması tablosudur. Bu alaışkanlık bazı durumlarda parazitik yada yabancı cisim delüzyonlarına ikincil olarak gelişebilmektedir. Bazı hastalar kalem ucu, makas, bıçak, jilet yada kürdan gibi cisimlerde kullanmaktadır. Tırnakta zamanla onikolizis, splinter hemoraji hatta subungual hematom, paranişi gelişmekte.