- Gösterim: 16938
Göz çevresi, periorbital bölge, yüzün yaşlanma ve çevresel etkilerden en hızlı etkilenen alanlardan biridir. Bu nedenle, estetik uygulamaların en çok tercih edildiği bölge olarak öne çıkmaktadır. Yaşlanma, çevresel faktörler, yorgunluk, stres, sigara kullanımı ve genetik etkenler, göz çevresinde ince çizgiler, derin kırışıklıklar, torbalanmalar ve morluklar gibi estetik sorunların ortaya çıkmasına yol açmaktadır.
Bu bölgede estetik açıdan olumsuz olarak değerlendirilen değişiklikler arasında, göz kapakları derisinde gevşeme ve sarkma, gözlerin dış köşelerinde kaz ayakları olarak bilinen ince çizgiler ve kırışıklıklar, göz çevresi bağlarının gevşemesi nedeniyle gözün iç ve dış köşelerinin aşağıya kayması, üst ve alt göz kapaklarında orbital yağ dokularının fıtıklaşması, göz çevresi damarlarının belirginleşmesi, göz kapakları altında yağ birikintileri (ksantelazmalar), göz çevresinde cilt renginin koyulaşması, mor halkalar, alın ve kaşların yaşlanma sürecinde düşmesi nedeniyle üst göz kapaklarına binen yük ve orta yüzün hacim kaybı sonucu oluşan ağlama olukları yer almaktadır.
Antiaging cilt bakım ürünlerinin yetersiz kaldığı durumlarda, göz çevresinin gençleştirilmesi ve sıkılaştırılması için özel uygulamalar tercih edilmektedir. Bu uygulamalar arasında kimyasal peeling, dermoabrasyon, botulinum enjeksiyonları, dermal dolgular ve radyofrekans yer alır. Ayrıca, göz kapaklarındaki torbalanmalar ve yağ fıtıklaşmalarını gidermek için cerrahi yöntemler de altın standart olarak kullanılmaktadır. Her bir yöntemin kendine özgü avantajları ve riskleri bulunmaktadır. Son yıllarda lazer teknolojisindeki gelişmeler ve lazerle yapılan klinik çalışmalar, göz çevresinde bu teknolojinin kullanımını yaygınlaştırmıştır. Yüzde cilt yenileme ve gençleştirme amaçlı kullanılan fraksiyonel CO2 lazer, göz çevresinde de etkili sonuçlar vermektedir. Bu yöntem, popstar Madonna’ya uygulanmasıyla popülerlik kazanmış ve "Madonna lift" olarak anılmaya başlanmıştır. Fraksiyonel karbondioksit lazer, göz çevresi uygulamalarında elde ettiği sonuçlarla "ameliyatsız göz çevresi estetiği" gibi terimlerle de anılmakta ve günümüzde hem erkekler hem de kadınlar tarafından göz çevresi cilt gençleştirme işlemlerinde tercih edilmektedir.
10.600 nm dalga boyuna sahip karbondioksit lazerler, ciltte hücre içi su tarafından emilerek ısı üretir ve bu ısı, ciltte istenen derinlikte ablazyona yol açar. Klasik ve fraksiyonel karbondioksit lazerlerin cilt üzerindeki etki prensibi temelde aynıdır. Fraksiyonel uygulamada, kontrollü ısı, ciltte epidermisten üst dermise kadar uzanan mikrotermal sütunlar oluşturarak ablazyona neden olur. Bu sütunların çevresindeki sağlıklı deri, ciltteki ter bezleri ve kıl foliküllerinde bulunan kök hücreler ve fibroblastlar aracılığıyla mikrotermal hasar sütunlarını yeniden epitelizasyon ile onarır. Böylece, ciltte istenen derinlikte ablazyona ve ardından yeniden onarım ile cilt yenilenmesi sağlanır. Ablazyon alanlarında oluşan ısı, dermisteki kolajen liflerinde kasılmalara ve boy kısalmalarına yol açar. Zamanla, hasarlı kolajenler parçalanarak yenileri üretilir. Kolajen fibrillerinin kasılması, cildin sıkılaşmasını sağlarken, yeni kolajen üretimi cildin gençleşmesi anlamına gelir. Fotokoagülasyon sonucu oluşan ısı, cilt yüzeyinde steril bir yüzeyin oluşumunu destekler.
Fraksiyonel CO2 lazer uygulaması, cildin iyileşme süresini kısaltarak daha hızlı bir iyileşme süreci sunmakta ve yan etki riskinin düşük olması sayesinde hasta uyumunu artırmaktadır. Bu uygulama, özellikle göz çevresindeki göz kapaklarında cilt gevşekliğini önemli ölçüde düzeltirken, yağ fıtıkları veya orbiküler kas hipertrofileri üzerinde etkili değildir. Ancak, göz kapakları ve çevresinde cerrahi olmayan bir yöntem arayan hastalar için mükemmel sonuçlar elde edilmektedir. Ayrıca, fraksiyonel CO2 lazerin uygulama protokollerinin çeşitliliği, göz kapağı gibi zor bölgelerde avantajlar sunmaktadır. Hastaya ve uygulama alanına göre özelleştirilebilen mikro ablasyon alanlarının oranlarının (örneğin, DOT aralığı) seçilebilmesi, klinik etkinlik ve hasta uyumu açısından son derece önemlidir. Ayrıca, pulse modunun tedavi alanında hastanın ihtiyaçlarına göre 'ablasyon etkisi' ve 'termal etki' olarak ayarlanabilmesi büyük bir avantaj sağlamaktadır. Ablasyon etkisi, yüksek enerjinin cilde hızlı bir şekilde uygulanmasıyla epidermis ve yüzeysel dermal katmanların hızlı bir şekilde ablasyonunu sağlarken; termal etki, derinin daha derin katmanlarının ısıtılmasını mümkün kılmaktadır. Uygulama sırasında birden fazla ardışık puls (1-5 pulse) kullanılması, istenilen etki derinliğini elde etmeye yardımcı olmaktadır.
Fraksiyonel CO2 uygulamasının ardından epidermisteki mikro ablasyon, 24-48 saat içinde iyileşir. Epidermal iyileşme, çevre epidermisten keratinositlerin göçü sayesinde hızlı bir şekilde gerçekleşir. Epidermal onarım, derin dermiste lazer sonrası devam eden doku onarımını koruyan doğal bir örtü işlevi görür. Dermisteki mikro ablasyon, orta derecede kolajen liflerinin büzülmesine, birçok proinflamatuar sitokin ve aracının salınmasına, ayrıca ödem ve inflamasyona yol açar. Bu ilk aşamadan sonra, ciltte fibroblastlar yeni kolajen lifleri üretir ve dermal destek dokularının onarımını gerçekleştirir. Lazer sonrası hızlı iyileşme, hastaların lazer seansından sonraki ilk hafta içinde normal yaşamlarına devam etmelerini sağlar ve tedaviye uyumlarını artırır.
Fraksiyonel CO2 lazer uygulaması sırasında bipolar radyofrekans (RF) kullanımı, mükemmel bir sinerji yaratırken, işlem sonrası ödem, kızarıklık ve iyileşme süresini de kısaltmaktadır. Bu sayede, göz çevresindeki yaşlanmış, hasar görmüş ve elastikiyetini yitirmiş ciltte yenilenme ve kolajen üretimi ile gençleşme sağlanmaktadır.
Bu uygulama, daha genç ve canlı bir görünüm elde etmeye yardımcı olmaktadır. Özellikle hafif ve orta dereceli göz torbaları ile göz çevresindeki morluk ve renk değişikliklerinde etkili sonuçlar sunar. Ayrıca, bu uygulama sayesinde göz çevresindeki ince çizgiler ve kırışıklıklar azaltılabilir, kaşlar da yukarı kaldırılabilir.
Uygulama sonrasında, CO2 lazer ile göz altı torbalanmaları önemli ölçüde azalırken, ksantelazmalar da tedavi edilebilmektedir.
Lazer uygulamasından önce, hastanın cilt tipi, göz çevresindeki estetik sorunlar, bu sorunlara yönelik beklentileri, genel sağlık durumu, daha önce yapılan estetik uygulamalar ve bunların sonuçları ile yaşam tarzı hakkında bilgi alınmalıdır. Gözler, göz kapakları, kaşlar, alın ve yüzün orta kısmı, hem anatomik hem de estetik açıdan değerlendirilmelidir. Estetik sorunlar, mevcut asimetriler ve yaşlanma belirtileri hasta ile birlikte belirlenmelidir. Mimik çizgileri, ince çizgilenmeler, kırışıklıklar, göz kapaklarının cilt elastikiyeti, kaşların pozisyonu ve göz kapaklarındaki yağ fıtıklaşması gibi detaylar hastayla paylaşılmalıdır.
Uygulama öncesinde, hastanın göz kapakları ve göz çevresi uygun temizleyicilerle temizlenmeli ve antiseptiklerle dezenfekte edilmelidir. Uygulama sırasında lazer, hafif bir ağrı, yanma ve batma hissi yaratabilir. Hasta konforunu sağlamak amacıyla, işlemden 30-60 dakika önce anestezik kremler uygulanır. Gerekirse, göz çevresine lokal anestezi için enjeksiyonlar yapılabilir. Ayrıca, soğuk hava uygulaması ile hastanın konforu artırılabilir. Hastanın hazırlık süreci 10-20 dakika sürerken, lazer uygulaması da 10-20 dakika devam etmektedir. Gözlerin korunması için göz içi veya göz dışı özel lensler kullanılmaktadır. Anestezi sağlandıktan sonra, Fraksiyonel CO2 lazer, üst göz kapağında kaşlar ile kirpik sınırı arasında ve alt göz çukuru kemiğinden alt göz kapağı kirpiklerine kadar uygulanır. Ayrıca, gözün dış kısmındaki kaz ayakları bölgesine de işlem yapılmaktadır.
Uygulama sonrasında, soğuk serum fizyolojik kompresler 10-20 dakika boyunca bölgeye uygulanır. Ardından yoğun nemlendiriciler, örneğin vazelin, sürülmelidir. Uygulamanın hemen ardından göz kapakları ve çevresinde pembelik, ödem ve hafif noktasal kanamalar görülebilir. İlk 12 saat içinde bu kızarıklık ve ödem artış gösterebilir. Göz kapakları ve çevresinde aktif enfeksiyonu olan hastalar, hamileler, son 6 ay içinde izotretinoin kullanmış olanlar, keloid yapısına sahip bireyler, yara iyileşmesi uzun ve sorunlu olan hastalar, anesteziklere karşı alerjisi bulunanlar ve son 1 yıl içinde göz çevresinde estetik cerrahi geçirenler için bu uygulama önerilmez. Göz çevresi fraksiyonel lazer uygulamaları 4-8 hafta aralıklarla 1-4 seans şeklinde gerçekleştirilebilir.
Uygulama sonrasında ilk 24 saat boyunca ağrı yerine yanma ve hafif batma hissi yaşanabilir. Bu rahatsızlıklar için soğuk kompresler yeterli olacaktır. Lazer uygulamasından sonra bu belirtiler 2-3 gün içinde azalarak kaybolur. Ayrıca, 2-3 gün içinde deride hafif bir dökülme meydana gelir ve bu süreç 3-7 gün içinde tamamen sona erer. Bu süre zarfında hastadan yalnızca önerilen nemlendirici ürünleri kullanması istenir. Ardından, hasta yüzünü yıkadıktan sonra nemlendiricilere devam edebilir. 3-7 gün sonra kozmetik kapatıcılar kullanılmaya başlanabilir. Uygulama sonrası hastanın günlük aktivitelerine dönmesi, uygulamanın türüne ve hastaya bağlı olarak 3-7 gün sürebilir. Ayrıca, uygulama sonrası göz çevresinde yaklaşık bir hafta süren hafif bir kaşıntı hissi de olabilir.
Tüm lazer uygulamalarında olduğu gibi, lazer öncesinde ve sonrasında 2 hafta boyunca, hastanın güneşten korunması gerekmektedir. Diğer lazerlerden farklı olarak, koyu tenli hastalarda da uygulanabilir ve yaz aylarında rahatlıkla yapılabilir. Göz kapakları ve çevresinde etkinlik hemen gözlemlenirken, cildin gençleşme süreci 2 ay içinde daha belirgin hale gelir ve 4-6 ay boyunca devam eder. Elde edilen sonuçlar kalıcıdır.