Pityriasis Alba

Pitriyazis alba, genellikle çocukları ve ergenleri etkileyen bir dermatolojik rahatsızlıktır. Sıklıkla atopik dermatitin bir belirtisi olarak kabul edilir. "Pitriyazis alba" tanımındaki "pityriasis" ince pulları ve "alba" ise soluk rengi (hipopigmentasyonu) ifade etmektedir. Genellikle dairesel veya oval, sınırları belirsiz yamalarla karakterizedir. Lezyonlar genellikle hafif pullanma ve ara sıra kaşıntı ile birlikte görülür. Çoğunlukla yüzde, özellikle yanaklarda, kollarda ve üst gövdede bulunur ve koyu tenli kişilerde daha belirgindir. Başlangıçta lezyonlar hafif kızarıklık gösterebilir ve zamanla hipopigmente bir duruma dönüşür. Güneşe maruz kalmak lezyonların görünümünü daha da belirginleştirebilir. Bu durum, hastalar ve ebeveynleri için kozmetik kaygılara yol açabilir. Pitriyazis alba kendiliğinden düzelen, kendi kendine iyileşen bir seyir izler ve normal cilt pigmentasyonu kademeli olarak geri döner. İyileşme süresi birkaç aydan birkaç yıla kadar değişebilir. Tedavi, temel olarak hastanın endişelerinin azaltılmasını, geçeceği konusunda güvence verilmesini, düşük etkili topikal kortikosteroidler ve nemlendiricilerin kullanılmasını içerir. 

pityriasis_alba.jpg

Pitriyazis alba, en sık 3 ila 16 yaş arası çocuklarda görülür ve vakaların %90'ı 12 yaşın altındaki çocuklarda ortaya çıkar. Bu durum, atopi öyküsü olan bireylerde daha yaygındır ve hafif bir erkek baskınlığı gözlenir. Lezyonlar koyu tenli bireylerde daha belirgin olsa da, belirgin bir ırksal baskınlık görülmez. Pitriyazis alba, mevsimlerden doğrudan etkilenmeyen bir cilt rahatsızlığıdır. Ancak kış aylarında evlerdeki kuru hava pullanmayı artırabilir. İlkbahar ve yaz aylarında ise güneşe maruz kalmak, lezyonların daha belirgin görünmesine ve çevresindeki cildin koyulaşmasına neden olabilir. Normal cilt pigmentasyonu genellikle bir yıl içinde kendiliğinden geri döner.

Pitriyazis alba'nın ilk lezyonları hafif kızarıklık (eritem) gösterebilse de, bu evre genellikle fark edilmeyebilir. En sık görülen bulgu, sıklıkla yüzde ortaya çıkan asemptomatik (veya hafif kaşıntılı) hipopigmente lezyonlardır. Hastanın veya aile üyelerinin öyküsünde atopik dermatit, alerjik rinit veya astım bulunabilir. Lezyonlar fizik muayene sırasında tesadüfen tespit edilebilir, ancak hasta veya ebeveynlerinin kozmetik görünümle ilgili endişeleri genellikle bir hekime danışmayı gerektirir. Hipopigmentasyon güneşe maruz kalmakla daha belirgin hale gelir ve özellikle ilkbahar ve yaz aylarında çevredeki cildin koyulaşmasıyla daha fark edilir olur.

Muayenede, genellikle yuvarlak veya oval şekilli, sınırları belirsiz, hipopigmente makül veya yamalar (veya ince papül ve plaklar) görülür. Hafif kızarıklık ve/veya pullanma eşlik edebilir. Lezyon sayısı genellikle 4 ila 20 arasında değişirken, boyutları 0,5 ila 5 cm arasındadır. Çoğunlukla yüz, boyun, üst kollar ve üst gövdede dağılım gösterirler. Hastalarda dikkatli bir sorgulama yapılmalıdır. Sedef hastalığı veya egzama gibi hastalıklardan ayırıcı tanısının yapılmasdı gerekmektedir. Hastanın daha önce güçlü topikal steroidler kullanıp kullanmadığını sormak gerekir, zira bu tedavi hipopigmentasyona yol açabilir. Ayrıca, tahriş edici veya alerjik kontakt dermatite neden olabilecek diğer topikal kremlerin kullanımı da sorgulanmalıdır; çünkü sonrasında gelişen postinflamatuar hipopigmentasyon pityriasis alba lezyonlarıyla karıştırılabilir. 

Pitriyazis allba'nın nadir görülen klinik fromlarıda bulunmaktadır. 

Pigmentasyon Pitriyazisi: Bu durum, merkezinde mavimsi bir hiperpigmentasyon bölgesi bulunan ve hipopigmente pullu bir hale ile çevrili lezyonlarla karakterizedir. Genellikle yüzle sınırlıdır ve dermatofit enfeksiyonu ile ilişkilidir. Özellikle Orta Doğu ve Güney Afrika'da, koyu tenli kişilerde daha sık görülür.

Yaygın Pitriyazis Alba: Simetrik ve yaygın cilt tutulumu ile karakterize olan bu durum, klasik varyanta kıyasla daha az kızarık ve pullu, daha kalıcı ve asemptomatiktir; ayrıca yüzden ziyade gövdede daha sık görülür.

Pityriasis alba, olumlu bir prognoza sahip, kendiliğinden iyileşen bir cilt rahatsızlığıdır. Çoğu kişide tam repigmentasyon görülmesi normaldir. Bu durumla ilgili başlıca endişe, hastaların tıbbi yardım aradığı kozmetik kaygıdır. Ayrıca, güneş yanığı riskini azaltmak için hipopigmente bölgelerin korunması önemlidir. Hastalığın süresi birkaç aydan birkaç yıla kadar değişebilse de, bazı tedaviler bu süreyi kısaltmaya yardımcı olabilir. Pityriasis alba gelişiminde bir çok neden sıralanmakla birlikte en geçerli neden olarak deri kuruluğu ve atopi açıklayıcı olmaktadır. Arttıran çevresel koşullar olarak güneş, ortam neminin azalması, rüzgar, sıcak su ve uzun banyolar, güneşten koruyucu kullanmama ve sabun kullanımı sayılabilir. Serum bakır seviyelerinde düşmenin PA gelişiminde rol oynayabileceği ileri sürülmektedir(Bakır melanogeneziste rol oynamaktadır). Pityriasis alba lezyonlarında melanositler ve melanogenezis azalmıştır. Eskiden bilindiği gibi melanosomların keratinositlere olan transferinde bir problem olmadığı anlaşılmıştır.

Pitriyazis Alba'nın Tedavisi ve Yönetimi

Hastalar ve ebeveynleri, Pitriyazis alba'nın iyi huylu ve kendiliğinden iyileşen bir rahatsızlık olduğu konusunda rahatlayabilirler. Çoğu vaka bir yıl içinde iyileşse de, durumun kademeli olarak iyileşmesinin birkaç aydan birkaç yıla kadar sürebileceğinin farkında olmaları önemlidir. Tedavi, hastalığın belirli yönlerini ele almayı ve hem semptomatik rahatlama hem de repigmentasyon sağlamayı amaçlar.

Kozmetik görünümün kötüleşmesini önlemek için etkilenen bölgeler güneşe maruz kalmaktan korunmalıdır. Güneş kremi kullanımı, lezyonlarda güneş yanığını önlemeye ve çevredeki cildin koyulaşmasını azaltmaya yardımcı olur. Tedavi yöntemleri olarak; 

  • Düşük etkili topikal steroidler (%1 hidrokortizon krem veya merhem gibi) eritem ve kaşıntıyı hafifleterek repigmentasyonu hızlandırmaya yardımcı olabilir.

  • Nemlendiriciler (vazelin ve kremler gibi) pullanmayı etkili bir şekilde azaltır.

  • Topikal kalsinörin inhibitörleri (%0,1 takrolimus merhem ve %1 pimekrolimus krem gibi) pityriasis alba tedavisinde etkili olsa da, yüksek maliyetleri nedeniyle kullanımları nadirdir.

  • Kalsitriol (topikal bir D vitamini analoğu) takrolimusa benzer etkinlik göstermiştir.

  • Fototerapi gibi ek tedavi seçenekleri genellikle daha yaygın vakalar için ayrılmıştır. Bu seçenekler arasında psoralen artı UVA (PUVA) fotokemoterapisi ve 308 nm excimer lazer kullanılarak hedeflenen fototerapi yer alır.

 

 


yol tarifi

dermatoloji randevu
dermatoloji doktor cevapliyor

Adres: Esentepe Mah. Cevizli D 100 Güney Yanyol Lapishan 25/2 Soğanlık, Kartal / İSTANBUL
GSM: 0532 624 21 27
Bu sitedeki bilgiler doktor ya da eczacıya danışmanın yerine geçmez. Sitedeki bilgi, yorum ve görüntüler kişileri bilgilendirme amaçlı olup, tanı ve tedaviye yönlendirme amaçlı değildir.



© 2020 Hakan Buzoğlu. All Rights Reserved.
ByFlash Web Agency