- Gösterim: 23699
Kulak, hem genel görünüme hem de yüz unsurlarının dengesine katkıda bulunan yüzün belirleyici özelliklerinden biridir. Baş-yüz kompleksinde, yüzün ortasının her iki yanında uzanan estetik olarak önemli bir yapıdır. Ancak, kulak estetiğinin değerlendirilme çalışmaları oldukça azdır. Bunun iki ana nedeni olması muhtemeldir: birincisi, kulak 20'den fazla anatomik bileşen parçasına sahip çok karmaşık bir anatomik yapıdır ve bu yapıların hangilerinin yüzün estetiğine katkıda bulunduğunun belirlenmesi çok zordur. İkincisi, gözler, burun ve dudaklar gibi yüzde daha merkezi özelliklere göre daha az dikkat ettiğimiz bir yüz özelliğidir. Bu nedenle estetik olarak güzel ve çekici algımızda kulağı daha az fark ederiz. Buna karşılık, kulak antropometrisi, anatomisi ayrıntılarıyla incelenmiştir. İnsan kulağının boyutu, şekli ve baştaki pozisyonundaki çeşitlilik hakkında çok sayıda çalışmanın verileri bulunmaktadır.
Kulakların travma, ameliyatlar, tümörler ya da doğumsal anomalilere bağlı olarak ortaya çıkabilen deformiteleri çok iyi tanımlanmıştır; kulak memesi anomalileri, kulak kepçesi yokluğu-mikroti, kulak kepçesinin normalden çok büyük ya da küçük olması, kepçe kulak gibi. Bu deformitelerde kulak antropometrisi hakkında bilgi sahibi cerrahlar tarafından yapılan rekonstrüksiyon cerrahileri ile doğru şekilde yerleştirilip boyutlandırılmış bir kulak yaratılabilmekte, hatta bu kulaklar estetik olarak kabul edilen ölçülerde olmaktadır. Tek taraflı deformitelerde cerrahi uygulamaların klinik ve estetik başarıları oldukça yüksektir; diğer kulak şablon olarak alınabildiği için. Ancak, iki taraflı kulak deformitelerinde estetik bir kulak geliştirmek için böyle bir referans yoktur. Bu nedenle yaş, cinsiyet ve ırklara göre belirlenmiş antropometrik kulak şablonları ve estetik bir kulağın bileşenleri belirlenmelidir.
Gelişimini % 85 oranında 3 yaşında tamamlayan kulakların şekli ve boyutu yaş, cinsiyet ve etnik kökene bağlı olarak değişmektedir. Her bir kulağın şekli ve boyutu parmak izi kadar kendine özgüdür. Ancak bazı genellemeler yapmak mümkündür; erkeklerin kulakları kadınlardan daha büyüktür, kulaklar yaş ilerledikçe hem uzunluk hem de genişlikte artar ve genel kulak boyutu etnik gruba göre farklılık gösterir (ırksal olarak Hintlilerde daha uzun ve geniş kulaklara sahip). Kulağın klinik ve estetik analizinde kulağın normal anatomisi ile anatomik parametreleri önemlidir (işitme cihazları gibi kulak protezlerinin tasarımında ve projelendirilmesinde de kullanılmaktadır). Ancak burada kulak olarak “auricula” ya da “pinna” olarak tanımladığımız dış kulak yapısı temel alınmaktadır. Kulak, ince ve elastik yapıda kıkırdak bir dokudan ve bunun üzerini örten deri dokusundan oluşmaktadır. Kıkırdak doku, dış kulak yolundan içeri girmekte ve içeride kemik dokulara sıkı bir şekilde tutunmaktadır. Kulak üzerinde özel tanımlar alan çoğunlukla düzensiz konkav, hafif konveks yapıda çıkıntı ve çöküntüler bulunmaktadır. Kulak memesi fibröz ve yağ dokusundan oluşmaktadır. Kulak memesi bazı kişilerde yapışık iken, bazılarında ayrıdır.
Kulaklarda anatomik olarak tanımlanmış başlıca estetik yapılar; heliks, antiheliks, tragus, antitragus, konka, konkal çukur ve kulak memesi-lobuldur. Bu yapılar kulakta tanımlanabilmeli ve kendi aralarında harmoni içinde olmalıdır.
Kulağın estetik analizinde bu alanlar ve üzerindeki yapılar kullanılır. Kulak üzerindeki anatomik bazı noktalar özgül isimler alırken, bunlar antropometrik ölçümler yapılmasında referans noktaları olarak kullanılmaktadır.
Helix üzerinde (üst ve orta helix birleşkesinde) yer alan kıkırdak kalınlaşmasından kaynaklanan çıkıntıya helix tubercle, Darwin tubercle ve auricular tubercle gibi isimler verilmektedir. Genetik geçişli bir yapıdır. Her iki kulakta olabileceği gibi tek taraflı da olabilmektedir. Erkeklerde daha fazla görülmektedir. Evrimsel gelişimimizde ortak atalarımızdan kalma genetik bir miras olduğu düşünülmektedir.
Bu referans noktaları kullanılarak kulağın anatomik ölçümleri ve estetik değerlendirmesi yapılmaktadır.
- Total kulak yüksekliği, kulak uzunluğu; kulağın helixte en üst noktası ile kulak memesinin en alt noktası arasındaki mesafeyi tanımlamaktadır.
- Kulak genişliği; kulağın üstte ve kulak memesinin altta yüz ile birleşme noktalarını birleştiren hatta göre kulağın en dış noktasının mesafesini tanımlar.
- Kulak memesinin yükseklik ve genişliği; tragus ve antitragus arasındaki çentik ile kulak memesinin en alt noktası arasındaki mesafe kulak memesi yüksekliğini tanımlarken, kulak memesinin yüz ile birleşme noktası ile bu noktadan geçen yatay hat üzerinde kulak memesinin dış sınırı arasındaki mesafe kulak memesi genişliğini tanımlar.
- Tragusun helikse ve antihelikse olan mesafesi;
- Konkal yükseklik ve genişlik; kulak kepçesinin tragus ile antihelix arasında kalan çukur alan konka-concha olarak tanılanır. Konkanın yüseklik ve genişliği tanımlanır. Konkal çukurluk mesafeside ölçülmektedir.
- Kulağın projeksiyonu; arkadan bakıldığında, kulak kepçesinde heliksin üstte temporal kemikten ve altta mastoid kemikten belli mesafeler ile ayrı durduğunu görmekteyiz. Kulakta heliksin mastoid kemik ile arasındaki mesafe helika-mastoid mesafe kulağın projeksiyonunu tanımlamaktadır.
- Kulak arkada mastoid kemik ile bir açı oluşturmakta bu açı konka-mastod açı olarak tanımlanmakta. Temporal kemik ile kulağa paralel teğet bir çizginin kesişmesiyle oluşan açılanma "auriculocephalic açı" olarak tanımlanır ve normalde 17.5±4.6 derecedir. 25 ila 30 derece arasında olması istenir. Kepçe kulakta bu açı 40-45 dereceyi aşabilmektedir.
- Bu ölçümler dışında baş ölçüleri ile karşılatırmada sağ ve sol kulakların en üst noktaları ve en alt noktaları arasındaki mesafelerde ölçülmektedir.
- Bu tüm ölçümler sağ ve sol kulak için yapılarak simetri karşılaştırılır. Sol ve sağ kulaklar arasındaki ölçümlerin çoğunluğu oldukça simetriktir. Ancak sağ ve sol arasında konkal çukurluk derinliği ve konko-mastoid açıda kabul edilebilir asimetriler görülebilmektedir.
Bu ölçümler ile yapılan antropometirk ölçümlerin sonuçları;
- Kulak yüksekliği, Down sendromu gibi bazı doğumsal anomalilerin değerlendirilmesinde önemlidir (kulak olgun yüksekliğine erkeklerde 13, kadınlarda 12 yaşında ulaşmaktadır).
- Erkeklerde kulak uzunluğu, kadınlardan %6.5 daha fazladır.
- Kulağın yüksekliği Türk ırkında erkeklerde 63.1 ± 3.6 mm iken, kadınlarda 59.5 ± 3.1 mm dir.
- Kulağın genişliği Türk ırkında erkeklerde 33.2 ± 2.1 mm iken, kadınlarda 31.2 ± 2.2 mm dir.
- Kulağın genişlik/yükseklik oranı 0.5 – 0.65'tir. Yani kulağın genişliği yüksekliğinin %60'ı kadardır (50 – 65%).
- Kulak memesi yüksekliği Türk ırkında erkeklerde 18.3 ± 1.7 mm iken, kadınlarda 17.6 ± 1.4 mm dir.
- Kulak memesi genişliği Türk ırkında erkeklerde 19.6 ± 1.9 mm iken, kadınlarda 18.6 ± 2.1 mm dir.
- Yaşlanma ile birlikte kulak memesi uzamakta ve aşağı yer değiştirmekte, pitozis (yaşlanma süresince kulak memesindeki destek dokuların azalması ve yer çekimi ile) görülmektedir. Takılar; küpe ve piercing gibi, bunda etkili olmaktadır. Kulak memesinin uzaması, yaşla birlikte kulağın artan uzunluğunun büyük bir kısmından sorumludur.
- Kulak memesinin göz dış kenarına olan uzaklığı erkeklerde kadınlardan %4.6 daha uzundur.
- Kulak projeksiyonu Türk ırkında erkeklerde 17.4 ± 2.2 mm iken, kadınlarda 16.1 ± 2.1 mm dir.
- Tragusun heliks ve antihelikse olan mesafeleri, işitme cihazları gibi materyallerin planlanması için gereklidir. Türk ırkında erkeklerde sırasıyla bu mesafeler 26.3 mm ile 17.2 mm iken, kadınlarda 25.1 mm ile 16.6 mm bulunmuştur.
Kulakların baş ve yüzde normal yerleşimi
Kulağın en üst noktası başın doğal baş duruşunda-NHP glabella ve kaşlar hizasındadır. Kulağın en alt noktası olan kulak memesi alt sınırı subnasale seviyesindedir. Bu nedenle kulağın yüksekliği yüz orta yüksekliği kadardır.
Kulaklar profilden bakıldığında kaşın en dış noktasından bir kulak yüksekliği yani 65-75 mm kadar geridedir.
Yüzün profil değerlendirmesinde dış kulak yolu gözün dış köşesi ile burun tabanı arasında olmalıdır.
Kulağın Ekseni
Kulağın uzun aksı, kulağın en uzun olduğu noktalar arasında yer alır ve bu aks bir eksen oluşturmakta, buna kulağın ekseni denilmektedir. Kulağın uzun aksı, burun sırtının aksına paraleldir. Kulak memesinden çizilen yatay hat (Frankfurt horizontal line - FHL) dik açı ile bir dikme çizildiğinde bunun ile kulak uzun aksı arasında kulak aks açısı oluşmaktadır. Kulak aks açısı erkeklerde 25° (15–35° aralığında) ve kadınlarda 27° (15–40° aralığında) dir. Etnik gruplar arasında anlamlı bir farklılık görülmemiştir.
Antiheliks Açısı
Irklarda ve kadın ile erkeklerde antiheliks açısı ölçümleri karşılaştırılmıştır. Erkerlerde ve Hinlillerde bu açı daha fazladır. Ayrıca bu açıda yaşla birlikte önemli bir düşüş gözlemlenmektedir.
Konka-skafoid çukurları arasındaki açı
Kulakta konka ve skafoid çukurlar arasında açı 90 dereceye yaklaştığında idealdir. Bu açı 90 dereceden büyük ise kepçe kulak görünümüne katıda bulunmaktadır.
Kulaklar ile arkada kafatası arasındaki mesafelerde değişkendir. Kulak heliksi üstte kafatasından temporal bölgede 10 – 15 mm, mastoid kemik hizasında 15 -20 mm ayrık durmalıdır.
Kulak önden ve profil değerlendirmesinde 3 eşit parçaya bölünerek yapılabilir. Bu değerlendirme özellikle kepçe kulak deformitelerinde, klinik ve fotoğraf değerlendirmelerinde kullanılmaktadır.
- Üst parça; Kulağın en üst noktasından helixin kafa ile birleştiği nokta; burası dış canthus hizasına gelmektedir.
- Orta parça; Üst parça alt sınırından tragusun alt sınırına kadar olan parçadır. Tragus kulağın tam ortasını tanımlamaktadır.
- Alt parça; kulak memesidir.
Üst parçada heliksin temporal kekmikten uzaklığı 1-1.2 cm iken orta parçada mastoid kemikten uzaklığı 1.6 -1.8 cm ve alt parça yani kulak memesinin mastoid kemikten uzaklığı 2.2 cm dir. Dijital fotoğraflama ile bu üç alanda ölçümler yapılarak kepçe kulak deformitelerinde uygulama öncesi ve sonrasında metrik ölçümler değerlendirilebilir. Bunun için kulağın üst parçasında triangular fossa hizasında, orta parçasında tragustan ve alt parçasında antitragustan helixe ölçümler yapılır.
Karşı bakışta helix ve antihelix yapılanması ve görünebilirlikleri önemidir. Normalde heliks antihelikse göre 2-5 mm daha dışarda görünür olmalıdır.
Kulakların estetik olarak güzel ve çekici algısında bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmada kulağın belirli anatomik bileşenleri tragus, antiheliks, heliks, konka ve kulak memesi-lobül değerlendirilmeye alınmıştır. Kulakların başa göre pozisyonu, boyutları ve belirginliği de değerlendirilmiştir. Bu bileşenler değiştirilerek estetik algı üzerindeki etkileri sorgulanmıştır.
- Tragus boyutları kulak estetik algısında çok ön planda değildir.
- Heliks, antiheliks, konka ve lobül kulak estetiğine önemli ölçülerde katkıda bulunmaktadır.
- Estetik olarak güzel ve çekici kulakta iyi tanımlanmış bir antiheliks yapısı olmalıdır.
- Kulak memesi boyutu estetik algıda son derece önemlidir. Büyük kulak memeleri estetik algıda olumsuz olarak tanımlanmıştır.
- Kulakların başın her iki yanında yerleşimi üzerine yapılan değerlendirmede kulakların yüze göre daha aşağıda konumlandığı (göz dış köşesi ve alt göz kapağı seviyesi) pozisyonunun daha yukarıda konumlandığı (kaş ve üst göz kapağı seviyesi) pozisyonunda estetik olarak daha az güzel ve çekici olarak algılandığı görülmektedir.
- Kepçe kulaklar daha olumsuz bir estetik algıya neden olmaktadır. Özellikle 40 dereceden büyük bir konka-mastoid açısı ve 2 cm'den büyük bir heliks-kafa derisi mesafesi olanlarda.