- Gösterim: 218
Günümüzün hızla değişen sosyo-kültürel değerleri, her yaş grubundaki kadın ve erkeklerde genç ve dinamik görünüme sahip olma isteğini ve buna bağlı olarak estetik işlem taleplerini artırmıştır. Bununla birlikte, estetik uygulamalardan beklentiler de hızla değişmektedir. Hastalar, uygulamaların hızlı bir şekilde yapılabilir olmasını, estetik sonuçların uzun sürmesini, güvenilir ve modern olmalarını, uygulama sonrasında iş ve günlük yaşama çabuk dönülebilecek kadar yan etkilerin az olmasını istemektedir. Bu amaçla "Ameliyatsız Yüz Estetik İşlemleri" olarak tanımlanan yöntemler geliştirilmiştir. Yüz gençleştirme ve yeniden şekillendirmede kullanılan bu yöntemler, güvenli ve minimal doku hasarına yol açan prosedürlerdir. Botox, dolgu, PRP, kök hücre enjeksiyonları, yağ transferleri ve lazer uygulamaları gibi.
Özel cerrahi iplikler ve teknikler ile yüzdeki dokuların normal anatomik alanlarına çekilmesi, asılması, gerilmesi ile yüzün yeniden şekillendirilmesini hedefleyen tüm uygulamalar “iple yüz gençleştirme, iple ameliyatsız yüz germe, iplikler ile yüz asma” olarak tanımlanır. Bu uygulamaların ameliyathane ve hastane yatış koşulları gerektirmeksizin, uygun sterilizasyon koşullarında, deri kesilmeden ve dikilmeden sadece lokal anestezi ile yapılıyor olması, hastanın bilincinin açık olması nedeniyle uygulama ve sonuçlarını bir ayna ile görebilmesi, böylece hastanın doktorla uygulamanın her aşamasında değerlendirmeye katılması özel bir durum sağlamaktadır. Bu nedenle son yıllarda yüz, burun, kulak ve boyun gibi özel estetik alanlarda, basen ve göğüsler gibi vücut alanlarında geniş bir klinik uygulama alanı bulmuştur.
Uygulamada kullanılan iplikler hakkında bilgi vermeye başlamadan önce önemli birkaç noktayı hatırlatalım. Bu uygulamalar, cerrahi endikasyonu konulmuş estetik cerrahi uzmanı tarafından yapılması gereken operasyonların kesinlikle bir alternatifi değildir. İkincisi, iplikler klinik ve bilimsel çalışmaları yapılarak güvenlikleri kanıtlanmış, lisanslandırılmış ve sağlık onayları alınmış ürünler olmalıdır. Bu iplikler, uygun hastalara, uygun teknikler kullanılarak ve yeterli koşullarda uzman doktorlar tarafından uygulanmalıdır.
İple yüz gençleştirme uygulamaları yerine birçok popüler ismin kullanıldığını görmekteyiz: Fransız askısı, dinamik askı, örümcek ağı askısı, sonsuzluk askısı, kukla askısı, doğal iplik askısı... Bu isimler, uygulamada kullanılan ipliklerin ticari isimleridir. Burada önemli olan, yaptırmak istediğiniz ipliğin ticari ismi değil, ipliğin hangi materyalden yapıldığı, biyolojik güvenliği ve fiziksel özellikleridir. İpliklerin bu özellikleri, ipliğin kalıcılık süresini, uygulama metodunu, hangi ipliğin yüzün hangi anatomik bölgesine uygulanabileceğini ve klinik-estetik sonuçlarını belirler.
Kullanılan iplikler öncelikle ikiye ayrılarak tanımlanmaktadır.
Erimeyen, kalıcı iplikler
Bunlar dokuda reaksiyon oluşturmadan ömür boyu kalabilmektedir. Kalıcı ipliklerin fiziksel-mekanik özellikleri nedeniyle yüz dokularını yukarı kaldırma, asma ve germe güçleri daha fazladır. Estetik yüz cerrahisinin bir alternatifi olmamakla birlikte, yüz gençleştirmede güzel bir sonuç sağlamaktadır. Uygulanan iplikler ömür boyu kalıyor ancak doğru teknikle uygulandığında dokularda ve vücutta herhangi bir olumsuz reaksiyon geliştirmedikleri bilinmektedir. Bu süre zarfında iplikler rahatsızlık yaratmaz, doğal bir estetik görüntü kalır ve ipin varlığı hissedilmez. İplik kalıcıdır ancak klinik ve estetik sonuçlarının süresi 2-5 yıl olarak tanımlanmaktadır. Zamanla estetik sonuçlar azalmakta ve ilave iplik uygulamaları gerekebilmektedir. Kalıcı iplikler, materyal içeriklerine ve fiziksel özelliklerine göre alt gruplara ayrılmaktadır.
- İpliğin dış fiziksel yüzeyinin düz olmadığı, yüzeyinde çıkıntıların ve mini kancaların bulunduğu iplikler; barbed, çentikli, kılçıklı ipliklerdir. Bu fiziksel yapılar, ipliklerin dokularının sıkı tutulmasını ve yukarı askılamanın daha etkin olmasını sağlamaktadır. Ancak bu özellikler, ipliklerin yerleşimi sırasında dokuda minimal de olsa bir hasar yaratabileceği anlamına gelmektedir. İpliklerin yüzeyindeki çıkıntılar mini kabartılar şeklindeyse, bunlar agresif olmayan (non-agresif) iplikler olarak tanımlanırken, kancalar ve kılçıklar şeklindeyse agresif iplikler olarak tanımlanmaktadır. Agresif olmayan iplikler, uygulama sırasında dokulara daha az hasar vermektedir.
-
- Bu gruptaki ipliklerin en çok bilineni dinamik askı, spring thread ve Fransız askısı olarak adlandırılan ipliklerdir. Bu iplikler, sarmal polyester bir iplik ve üzerinde minik düğümler gibi duran çıkıntılar oluşturan silikon bir örtüden oluşmaktadır. Bu ipliğin güçlü yapı kazandırırken esnek ve elastik olması, yüzün mimik dinamiği ile iyi bir uyum içinde olmasını sağlamaktadır. Agresif olmayan fiziksel yapısı, uygulama sırasında dokuda daha az travma anlamına gelmektedir. Polyester ve silikonun yüksek biyolojik uyumu, doku uygulamalarında yüksek bir güvenlik sağlamaktadır. Yüze uygulandığında ipliğin agresif olmayan çıkıntıları, dokuyu tutarak mekanik olarak yukarı kaldırmanın daha homojen olmasını sağlar. Dışının silikon ile kaplanmış olması, reaksiyon yapmadan ipliğin uzun yıllar kalmasını mümkün kılmaktadır. Çıkıntılar iplik yüzeyinde üretim aşamasında kaplama ile yapılmakta ve yüzey boyunca 360 derece sıralanmakta ve çift yönlüdür(bi-directional).
-
- Yüzeyi düz olmayan ipliklerden biri, dış yüzeyi polydioxanone (PDO) ile kaplı olan PP (polipropilen) ipliklerdir. Yüze uygulandığında PDO bir yıl içinde kaybolurken, dokuda yeni kolajen ve destek dokuların oluşumunu uyarmaktadır. PP ile yapılmış iplik yüzeyinde mekanik olarak oluşturulmuş dikenler, yüzey boyunca 360 derece sıralanmakta ve çift yönlüdür (bi-directional). Yüze uygulandığında ipliğin agresif çıkıntıları, dokuyu tutarak mekanik olarak yukarı kaldırmanın daha homojen olmasını sağlar. Polipropilen içeriği, reaksiyon yapmadan ipliğin uzun yıllar kalmasını sağlar.
-
- Yüzeyi düz olmayan ipliklerden bir diğeri Aptos threads olarak bilinen ipliklerdir. Bu iplikler polipropilenden yapılmıştır. İpliklerin dış yüzeyinde tek sıralı ve kesiler yapılarak yaratılan kancalar bulunmaktadır.
- Dış fiziksel yüzeyinin düz olduğu iplikler, non-barbed thread, smooth thread, kukla yüz germe, loop thread ve elastik lift uygulaması olarak tanımlanmaktadır.
- Polipropilenden yapılmış iplikler kullanılmaktadır. Yüze uygulandığında polipropilen içeriği reaksiyon yapmadan ipliğin uzun yıllar kalmasını sağlar. Bu iplikler düz olmaları ve agresif olmamaları nedeniyle uygulanması ve istendiğinde kolay çıkarılabilmeleri nedeniyle tercih edilmektedir. Ayrıca, bu iplikler fiziksel özellikleri ile yüzde daha derin dokulara yerleştirilebilme avantajı da sunmaktadır.
-
- Aynı amaçla kullanılan diğer bir ip grubu elastik lift, elaticum lift olarak bilinen polyester üzeri silikon ile kaplanmış ipliklerdir. Polyester-silikon içeriği, reaksiyon yapmadan ipliğin uzun yıllar kalmasını sağlar. Bu iplikler düz olmaları ve agresif olmamaları nedeniyle uygulanması ve istendiğinde kolay çıkarılabilmeleri nedeniyle tercih edilmektedir. Ayrıca bu ipliklerin yüksek elastik yapıları ve doku uyumu avantajlar sunmaktadır.
Eriyebilen, kalıcı olmayan iplikler
Bunlar dokuda reaksiyon oluşturmadan bir süre kaldıktan sonra tamamen erimektedirler. Bu süre içerisinde ipliklerin fiziksel-mekanik özellikleri nedeniyle uygulandıkları dokularda yukarı kaldırma, asma ve germe güçleri devam etmektedir.
-
İpliğin dış fiziksel yüzeyinin düz olmadığı, yüzeyinde çıkıntıların, mini kancaların, kılcıkların ve özel yapıların olduğu eriyebilir iplikler. Burada kancalar üretim aşamasında iplik yüzeyinde kesiler yapılarak yaratılır yada üretim aşamasında baskı yolu oluşturulmaktadır. Kancaların iplik yüzeyinde tek sıra yada 360 derece dağılımı gösterecek şekilde dizilebilirler. Ayrıca tek yönlü yada çift yönlü bir dağılım gösterebilirler.
-
Dış fiziksel yüzeyinin düz olduğu eriyebilir iplikler. Bunalar örümcek ağı olarak bilinen ipliklerdir. Bu ipliklerin dokuları yukarı kaldırma, asma ve germe güçleri oldukça azdır. Daha çok uygulama alanında volüm vermek ve dokuda yeni kolejen sentezinin uyarılması için kullanılmaktadır. Tekli, çoklu, düz yada spiral şeklinde ürtilmiştir.
Eriyebilir iplikler, üretimlerinde kullanılan materyal yapılarına göre dört grupta tanımlanmaktadır.
- İlki PDO olarak kısaltılan polidioxanone yapılmış ipliklerdir. Bu ipliklerle yapılan uygulamalar örümcek ağı yöntemi olarak bilinmektedir.
- İkinci eriyebilen iplik, PLLA olarak kısaltılan polilaktik asit ile yapılmış ipliklerdir. PLLA içeriği dolgu uygulamalarında da kullanılmaktadır. PLLA ipliklerinin farkı, uygulandığında erime süresine kadar yüzde germe etkisinin devam etmesi, ancak bu süre içerisinde deride yeni kolajen sentezini uyararak doku yenilenmesini sağlamasıdır.
- PLLA içeren ipliklerin en popüleri Silhouette Soft ipliklerdir. Bu iplikler PLLA yapısında olup, dış yüzeylerinde glikol laktid (PLGA) yapılmış koni şeklinde çıkıntılar bulunmaktadır.
- Üçüncü eriyebilen iplikler, PCL olarak kısaltılan polikaprolakton iplikleridir. PCL iplikler, PLLA ipliklerle benzer etkiye sahiptir.
- Dördüncü eriyebilen iplikler, PLLA + PCL ya da PLLA + PCL + hyaluronik asit içeren kompleks ipliklerdir. Bu iplikler içerisinde en yaygın kullanılanları Apthos iplik ürünleridir.
Eriyebilir ipliklerde kalıcılık süreleri içeriklerine göre değişkenlik göstermektedir. PDO ipliklerde bu süre 2-4 ay, PLLA , PCL ve HA ipliklerin kalıcılığı ise sırasıyla 12 ay ile 18-24 ay arasındadır. Bu sürelerin sonunda iplikler erir, ancak dokuda yeni kolajen ile sıkılık etkileşimi devam eder.
Yukarıda tanımlanan iplikler arasında en sık tercih edilenler, eriyebilir ya da kalıcı olup yüzeylerinde fiziksel olarak çıkınıtları bulunan ipliklerdir.
İplikler deri altına yerleştirildiğinde çevredeki yumuşak doku iplik çıkıntıları ile sabitlenebilir. Sabitlenen ipliklerin uygun vektörlerde çekilmesi ile gevşek yumuşak doku sıkılaştırılabilir; dokuların yukarı kaldırılması ile yüz konturu yeniden şekillendirilebilir. İpliklerin erime süresinde, yavaşça metabolize olurken dokuda yeni kolajen ve elastik liflerin üretimi uyarılmakta, derinin destek dokuları yeniden yapılanmakta; yani yüz derisinde rejuvenasyon sağlanmaktadır. Ayrıca iplik bozuldukça ipliğin etrafında çok sayıda yeni lif benzeri yapı üretildiği için bu yapılar, dokuları kaldırma etkisinin sürdürülmesini sağlayacaktır.
İplik uygulamalarındaki klinik ve estetik sonuçlar, hastalardaki bireysel farklılıklar, klinisyenin deneyimi ve ipliklerin performansı gibi faktörlere bağlı olarak değişiklik göstermektedir. İİplik askılama teknikleri için giderek daha fazla sayıda iplik kullanılmakta ve ürün özellikleri birçok açıdan farklılık göstermektedir. Bu nedenle kullanılacak ipliğin performansı son derce önemlidir. İpliğin perfromansında;
- Kullanılacak ipliklerin fiziksel ve mekanik özellikleri çok iyi değerlendirilmelidir. İpliklerin üretimi sırasında fiziksel olarak dış yüzeylerinde oluşturulan çıkıntıların nasıl yapıldığı önemlidir. Bu çıkıntılar iplik yüzeyinde kesiler ya da kalıplamalar ile oluşturulmaktadır. Kesilerek çıkıntılar yapıldığında, kesi alanlarında ipliğin çapı azaldığı için mekanik gerilmeye karşı zayıfladığı gösterilmiştir. İplikler, yüz dokularında bu kadar büyük kuvvetlere maruz kalmazlar. Ancak ipliklerin yerleştirilmesi sırasında kuvvetlere maruz kalarak kopmalar yaşanabilir. Çıkıntılar, doku hareketliliğinde zamanla deformasyona uğrayabilir ve dokuyu tutma etkilerinde azalmalar, klinik cevapta zayıflama yaşanabilmektedir.
- Kullanılan iplikler uygun bir elastik modüle sahip olmalıdır. Doğal bir estetik görünümün elde edilmesi, uygulama sonrası ipliklerin hissedilmemesi ve yüz mimiklerini etkilememesi için uygun elastik özelliklere sahip olmaları gerekmektedir. Çok esnek (düşük modül) iplikler iyi bir kaldırma etkisi sağlamayabilir ve çok sert (yüksek modül) olanlar kas ve doku hareket ettiğinde hastada yabancı cisim hissi yaratabilir. Özellikle basen ve göğüs gibi vücut bölgelerinde kullanılan iplikler, yüzde kullanılanlara göre daha elastik olmalıdır. İpliklerin elastik modülleri kullanılması gereken ideal iplik uzunluğunuda belirlemektedir. Young modülü, elastik modül olarak da bilinir ve elastik bir nesnenin bağıl uzunluğunun uygulanan stresle ilgili olarak nasıl değiştiğini gösteren katsayıyı temsil eder. İpliklerinde elastik modüller bulunmaktadır. Her bir ipliğin doğasında bulunan elastikiyeti anlayarak, yüz anatomisine uygun ipliklerin kullanılması daha uyumlu sonuçların yaratılmasını sağlamaktadır. Elastik modül sadece ipliğin PDO, PLLA veya PCL gibi bileşimi tarafından belirlenmez; ipliğin üretim süreci ve uygun saklama koşulları da bu modülü değiştirebilir. Yüksek modüle sahip iplikler kullanmak başlangıçta mükemmel kaldırma etkileri üretebilir, ancak kaslar veya dokular hareket ettiğinde yabancı cisim hissi tetikleyebilir. Tersine, düşük modüle sahip iplikler kullanmak yüz hareketleri veya ifadeleri sırasında rahatsızlığı en aza indirir, ancak daha zayıf bir kaldırma etkisine neden olabilir.
- Kullanılan ipliklerin biyouyumluluğu yüksek olmalı ve biyouyumluluk testlerinden geçmiş olmalıdır. İplikler, muhteviyatlarına göre kalıcı ve belli bir süre sonra tamamen eriyebilen ipliklerdir. İplikler, bu süreler içerisinde uygulandığı dokuda ve vücutta herhangi bir reaksiyon oluşturmamalıdır.