- Gösterim: 11388
Deri vücudumuzun iskelet sisteminden sonraki en geniş organıdır. Erişkin bir insanda yüzey alanı 1.9 m2 dir. Tüm vücudumuzu kaplar ve ağız, göz ile genital alanda mukoza olarak tanımladığımız yapı ile devam etmektedir.
Erişkin bir insanda toplam vücut ağırlığının % 15 ini oluşturmaktadır.
Vücudun anatomik alanlarına bağlı olarak değişmekle birlikte 1 cm2′ lik bir deride; ortalama 10 kıl follikülü, 15 yağ bezi, 100 ter bezi, yarım metre kan damarları, 2 metre sinir, 3000 adet duyu sinir sonlanması, 200 ağrı algılayan sinir sonlanması, 25 adet basınç algılayan sinir organı, 2 adet soğuk algılayan sinir organı ve 12 adet sıcak algılayan sinir organı bulunmaktadır.
Derini dış görünümü
İnce çizgiler deri yüzeyinde gözlenir. Bunlar cildin yapısal olarak kaba olmasını ve ışığın dağılımna neden olmaktadır. İnce kırışıklıklara “sulkus kutis veya hiyeroglif kalıplar” denilmektedir. Bu çizgiler primer-birincil ve sekonder-ikincil çizgiler olmak üzere iki tanedir. Birincil çizgilenme geniş ve derindir. İkincil çizgilenme ise sığı ve dardır. Bunlar birbirlerini çaprazlamakta ve kare, dikdörtgen, üçgen ve yamuk gibi şekiller oluşturmaktadır. Bunlar yaşa, vücut bölgelerine göre değişmektedir.
Kırışıklıklar yaşlanma, mimiklerin uzun süreli kullanımı ve uyku gibi dış etkenlere bağlı olarak derinin deformasyonu ile oluşmaktadır. Deride 2 tür kırışıklık görmekteyiz. Derin olmayan ve derin kırışıklıklar. Derin olmayan kırışıklıklar epidermisin su kaybı ile epidermisin bozulması sonucu gelişmektedir. Derin kırışıklıklar kolajen ve elastin liflerinin azalması nedeniyle elastikiyet kaybına bağlı dermisin bozulması ile oluşmaktadır. Yüzde derin kırışıklıklara benzeyen mimik kas hareketinin sonucu olarak gelişen mimik kırışıklıkları, uyku sırasında yüzün teması yüzeylerinden kaynaklanan uyku kırışıklılarıda bulunmaktadır.
Derideki porlar-gözenekler; Gözenekler deride yaygın olarak görünür, yağ ve ter bezlerinin cilt yüzeyine açıldıkları kanalarının ağızlarını göstermektedir.
Derinin anatomik yapısı
Deri epidermis, dermis ve deri altı dokusu-pannikulus olmak üzere 3 tabakadan oluşmaktadır. Deri ve derinin bu 3 tabakasının kalınlığı vücudumuzda anatomik bölgelere göre değişmektedir. Örneğin epidermisin en ince olduğu alan 0.1 mm ile göz kapaklarımızdır. En kalın olduğu yerler 1.5 mm ile el içi ve ayak tabanıdır. Dermisin en kalın olduğu yer sırt derisidir.
Epidermis
Derinin en dış tabakasıdır ve çoğunlukla keratinosit olarak isimlendirdiğimiz hücrelerden oluşmaktadır. Damarsal yapılar içermez. Vücut bölgesine göre değişmekle birlikte kalınlığı 05–100 mikro arasında değişmektedir(el ve yakta 600 mikron) . Ayrıca epidermisin su içeriği kalınlığını değiştiren bir faktördür. Epidermiste keratinositler dışında Melanosit, Langerhans ve Merkel hücreleride bulunmaktadır. Keratinositler derinin % 5 ini oluşturmaktadır ve hücre içerisinde protein yapısında keratini yapmaktadır.
En alt yani dermis ile komşu katmanda keratinositler bölünerek üst katmanlara atılmaktadır. Alt katmanlarda canlı keratinositler en üst katmanlarda ölmekte ve deriden dökülerek atılmaktadır. Bu sürece keratinizasyon döngüsü-turnover denilmektedir. Normal bir insanda bu süreç 28 günüdür.
Epidermis 4 alt tabakadan oluşmaktadır.
- Stratum basale
- Stratum spinosum
- Stratum granulosum
- Stratum corneum
En alt tabaka stratum basale olarak tanımlanmaktadır. Dermisin tam üzerinde yer almaktadır. Bu tabaka derinin üst keratinositlerini yaptığı için doğurgan anlamında stratum germinativumda denilmektedir. Basal tabaka tek sıra basal hücreler(dernin kök hücreleri gibi davranmaktadır), nöral cresten kaynaklanan Merkel hücreleri(nöroendokrin hücreler olup derinin dokunma hissinin sinirlere taşımaktadır) ve bunların arasında melanositlerden oluşmaktadır.
Stratum spinosum bunlar düzensiz kenarlı keratinositlerden oluşmaktadır. Hücresel bölünme kapasiteleri sınırlıdır. Arada kemik iliği kökenli immün sistem hücreleri olan Langerhans hücreleri bulunmaktadır. Bunlar derinin ve vücudun savunma sisemleridir. Langerhans hücreleri allerji ve ekzamların gelişimindende sorumludur.
Stratum granulosum artık bölünme yeteneği taşımayan düzleşmiş keratinositlerdir. İçlerinde keratohyalin garnülleri barındırmaktadır. Bu granüllerin artması ile ilerleyen hücre dejenerasyonu ve hücre ölümü olmaktadır. Zamanla bu hücreler daha düzleşmekte ve alttaki hücrelerin çoğalma süreçleri ile derinin üst tabakalarına atılmaktadır.
Stratum corneum hücreleri ölü ancak biokimyasal olarak aktif hücrelerdir ve korneosit olarak tanımlanmıştır. Deriyi ve vücudumuzu dış ortamda korurken deriden su kaybını kontrol etmektedir.
Dermis
Epidermal tabakanın altında, cildin ikinci tabakasıdır. Dermis vücut bölgesine göre değişmekle birlikte 2-4 mm kalınlığındadır. Dermiste hücre arası destek dokusu ve fibroblast hücreleri ile bunların arasında sinir, damar, lenfatik yapılar, ter ve yağ bezleri, tırnak ve kıl folllikülleri yer almaktadır. Epidermis ile karşılaştırıldığında, çok daha az sayıda hücre ve çok daha fazla lif bulunmaktadır.
Dermiste ana hücreler fibroblastlardır. Ayrıca dermişte matriks yapısında destek dokusuda bulunmaktadır. Bu matriks yapısı kolajen, elastin ve retiküler fiberlerden ve bunların arasında bulunan birçok ara maddeden oluşmaktadır. Dermis ayrıca başka hücrelerede konaklık etmektedir. Vücut savunma sisteminin parçası olan makrofajlar, mast hücreleri gibi.
Dermiste duyu sinirleri olan reseptörlerde bulunmaktadır. Merkel ve Meissner cisimcikleri(dokunma duyusu, daha çok el içi ve ayak tabanında yer almaktadır), Pacinian cisimcikleri (basınç duyusu, vüct ağırığını taşına anatomik alanlar ve genital bölgede daha yoğun olarak bulunmaktadır) ve Ruffini cisimcikleri (mekanik duyu) gibi.
Dermiste kollajen derinin gerginliğini sağlamaktadır. Elastin deriye elstikiyetini vermektedir. Bu ikisi dermisin fibriller destek dokusudur. Fibriller dışında proteoglikanlar, glikoperoteinler, glikozaminoglikanlar, su ve hyaluronik asit diğer destek yapılarıdır. Bulardan ön plana çıkanı glikozaminoglikanlardır. Bunlar proteinlerin proteoglikanlara bağlanmış formlarıdır. Proteinler kondrotin sülfat, dermatan sülfat, keratin sülfat, heparan sülfat ve heparindir. En önemli proteoglikan ise versican(deri gerginliğini sağlamaktadır) ve perlecan(epidermis ve dermis arasındaki bazal tabakada yer almaktadır) Glikoproteinler laminis, matrilin, fibronektin, tenascin gibidir. Bunlar hücrelerin birbirlerine tutunmasını, hücrelerin yer değiştirmesini, hücreler arası ilişkiyi düzenlemektedir.
Dermiste damarlar üst ve altta iki ağ tabakası oluşturmaktadır.
Dermiste düz kaslarda bulunmaktadır. Bunlar “arrector pilli kası”, dış genital organlarda ve meme başına yakın bulunan kaslardır. Dermiste çizgili kasar boyundaki platysma kası, yüzde mimik kaslarıdır.
Dermis fiziksel ve fonksiyonel olarak iki katmandan oluşmaktadır.
- Papiller tabaka; epidermisten sınırları belirgin olan bu tabaka gevşek bağlı doku, sinir lifleri, kılcal, su ve büyük miktarda fibroblastlar içerir. Kolajen lifler daha ince bir ağ tabakası içermektedir.
- Retiküler tabaka; dermisin alt kısmını oluşturmakta ve hypodermise geçiş alanıdır. Daha yoğun ve kalın birlif ağına sahiptir ve daha az sinir lifleri ve kılcal içerir. Bu alt katmanda kollajen lifleri kalın demetler halinde toplanır ve çoğunlukla cilt yüzeyine paralel hizalanmıştır.
Deri altı doku-hypodermis
Dernin en alt tabakasıdır. Liposit ismini verdiğimiz hücrelerden oluşmaktadır. Lipositler küçük bölmeler yapmakta bunlara panniculus denilmektedir. Endokrin görevleri androjenleri östrojene çevirmektedir. Leptin yaparlar bunlarda veyinde tokluk hissini sağlamaktadır.
Deride keratinositler dışındaki hücreler
Melanositler
Epidermis ile dermisin birleştiği (dermo-epidermal birleşme) yerde keratinositler arasında yer alırlar ve ahtapotun kolları gibi epidermis üst katmanlarındaki keratinositlere uzanırlar. Yaptıkları melanin pigmentini bu hücrelere taşırlar. Melanin keratinositlerin çekirdekleri üzerinde konumlanarak güneşe karşı hücre kromozomlarını korumaktadır.
Merkel hücreleri
Oval şekilli, dermo-epidermal birleşme alanında yer alan mekanik basıncı algılayan ve beyine ileten reseptörler taşıyan hücrelerdir. Parmak uçlarında, dudakta, ağız içerisinde ve saç folliküler kılıflarında yer almaktadır.
Langerhans hücreleri
Kemik iliği kökenli hücrelerdir ve deride epidermis içerisinde bulunurlar. Melanositler gibi dendritleri var. İmmün sistem- savunma sisteminin parçasıdır.
Deri ekleri
Ekrin ter bezleri; Vücudun ısı düzenlemsinden sorumludur. Vücutta 2-3 milyon kadar ekrin ter bezi bulunmaktadır. Sıklıkla el içi ve ayak tabanında olmakla birlikte sırtta yoğun bulunmaktadır.
Günlük terleme miktarı 10 litreye kadar ulaşabilir. Bunun % 99 su, % 0.5 mineral tuzlar (potasyum klorür,demir vs) % 0.5 üre ve organik maddeler (kreatinin, ürik asit…) içermektedir. Terde kana göre daha az düzeyde glukoz, laktik asit ve civa, alkol, eter bulunabilmektedir.
Terdeki üre miktarı kandakine oranla yaklaşık 2 kat fazla amonyakmiktarı apokrinterdekine oranla 10 kat azdır.
Apokrin ter bezleri; ter bezi olarak isimlendirilsede asıl görevleri vücut ısı düzenlenmesi değil kişiye özgü kokunun yapılmasıdır. Ekrin ter bezlerine göre daha az sayıdadır. Başlıca koltuk altı, göbek deliği çevresi ve kasıkta bulunmaktadır. Bu bezlerin kanaları vardır ancak direkt deriye açılmazlar. Sebase bezin kanalının hemen üzerinde pilosebase ortak kanala açılmaktadır. Ergenlik döneminde hormonların etkisi aktif hale gemektedir. Hakimiyet alanının işaretlenmesi, uyarı ve tehlike sinyali, cinsel cezbedici gibi hayvanlarda rolleri bulunmaktadır. İnsanlara bu görevleri tam olarak açıklanmamıştır. Uyarılma sonrası 15 saniyede salınım başlamakta ancak tekrar salınımı için uzun bir süre beklenilmesi gerekmektedir. kendisine özgü koku içeriğindeki amonyak, yağ sitleri ve hidroksi asitlere bağlı olarak ve bakteriler tarafından ortaya çıkmaktadır.
Apoekrin ter bezleri; ekrin er bezlerine benzerler ve onlar gbi kendi kanları ile deriye açılırlar. Ancak ergenlik döneminde aktif hale geçmektedir. Koltuk altında saptanmıştır ve aşırı terlemeden sorumludur. Kişiye göre sayıları değişmektedir. Ekrin ter bezlerinden 10 kat daha fazla ter yapmaktadır.
Ceruminous Bezler
Cerumen adı verilen mumsu sekresyon yapmaktadır. Sadece dış kulak yolunda bulunmaktadır. Dış kullak yolunu yabancı cisimlerden korumaktadır.
Süt bezleri
Sadece meme dokusunda vardır.
Sebase bez
Sebase bezler özellikle yüz ve saçlı deride yoğundur. Buna karşın göz kapaklarının kirpiklere akın kısmında, dudakların vermilion alanında, peniste sünnet derisinde, göğüs ucunda bulunmamaktadır. Sebum olarak tanımlanan yağı yapmaktadır. derinin bariyer fonsiyonunu üstlenmiştir. deriden su kaybını engellemektedir. Salınımı gün içerisinde değişmekle birlikte androjenler artırmakta östrojenler azaltmaktadır. Aşırı sebum salınımına sebore denilmektedir.
Keratinize deri ekleri
Kıl follikülleri
Deri yüzey lipideri-yağları
Clt yağ tbakası vücut bölgesine göre değişmektedir. Ayrıca aynı zamanda cinsiyet ve yaş ve hormonsal duruma görede değişmektedir. Cilt yüzeyi lipid cilt katmanlar üzerinde deri yüzeyine lipid filmi (SSLF) adı verilen ince bir tabaka oluşturur. SSLF deriden suyun aşırı buharlaşmasını engeller ve cildin nemli ve pürüzsüz kalmasını sağlar. Asıl yapısını derideki yağ bezleri tarafından salgılanan sarımsı yağlı sıvı sebum oluşturmaktadır. Sebum içeriği vücut bölgesine göre değişir, ancak içerik olarak serbest yağ asidi% 30,% 33 trigliserit, % 15 mum, sterol esterlerinin% 5 oranında, skualen% 5 ve parafin % 7 dir. sebum salgılandıktan sonra ter ile karışır. Böylece cilt yüzeyi üzerinde bir emülsiyon haline gelmiş film elde edilir ve cilt yüzeyine yayılır. Kalınlığı vücut alanına göre değişmekle birlikte yaklaşık 0.01 ‘den 2.1 mikron arasında değişmektedir.
Derinin yapısındaki fiberler
Derinin yapısındaki fiberler; keratin , kolajen ve elastindir.
Keratin lifleri
Epidermal hücrelerde bulunur. Dış ortama karşı alt tabakaları korumaktadır. Ayrıca su tutucu özellikleri nedeni ile derinin neminide korumaktadır.
Kollajen lifleri
Dermis temel bileşenleridir . Dermisin kuru ağırlığının yaklaşık% 70 ini oluşturaktadır. dermiste oluşturduğu ağ ile deriye güç, gerginlik vermektedir. 3 kollajen lifi birleşerek bir kollajen paketi oluşturmaktadır. Kollajen 30 yaşında yıkılarak azalmaya başlamaktadır. Kollajen yaşlanma, güneş ve sigara ile deride azalmaktadır. Bunun sonucu olarak deri elastikiyetinin azalması ile ince çizgiler ve kırışıklıklara neden olmaktadır.
Elastin lifleri
Dermiste daha düzensiz yer alan daha ince liflerdir. Elastin lifler dermiste mevcut rastgele sarmal proteinlerdir. Bu lifler dermisin kuru toplam ağırlığının sadece % 2-4 ünü oluşturmaktadır.